
DİN ASLINA DÖNECEKTİR
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde ahir zamana
yönelik bildirilen bir başka haber ise, İslam'dan uzak din
anlayışının tamamen ortadan kalkışıdır. Altınçağ'da Peygamberimiz
(sav)'den sonra gelişen bidatlarla dolu İslam anlayışı tamamen
düzelecek ve din aslına dönecektir. Hadislerde bu konu ile
ilgili olarak, ahir zamanda kaldırılmadık bidatın kalmayacağı
ve "aynı peygamber gibi dinin icablarının
yerine getirileceği" ifade edilmektedir. (Kıyamet
Alametleri, s. 163)
Bilindiği gibi Peygamberimiz (sav)'in ve sahabelerin
vefatından sonra dinin içine Kuran ile taban tabana zıt hurafeler,
ibadet şekilleri sokulmuş, Resulullah adına sayısız hadisler,
hükümler uydurulmuştur. Ve bunların birçoğu günümüze kadar
gelmiştir. Yüzyıllar süren bu süreç içinde samimi Müslümanlar
bunları elden geldiğince ayıklayarak, dinin aslını ayakta
tutmaya çalıştılarsa da, bugün İslam adına ortaya atılan birçok
konunun Kuran'da yerinin olmadığı açık bir gerçektir.
Hiç şüphesiz neyin dine uygun olup neyin olmadığı
konusunda başvurulabilecek tek kaynak Kuran'dır. Dolayısıyla
ahir zamanda dine sonradan ilave edilmiş hurafeler, Kuran
ölçü alınarak, birer birer uygulamadan kaldırılacaktır. Ancak
bu şekilde gerçek din ortaya çıkacaktır.
Bugün birçok kişi din olarak babalarından, dedelerinden
gördükleri İslam anlayışını benimsemiş durumdadır. Bir kısım
dindarlar da, din karşıtları da İslam olarak bu dini ölçü
almaktadırlar. Oysa söz konusu geleneksel din anlayışının,
Kuran'daki İslam'la çelişen pek çok yönü vardır. Bu geleneksel
din anlayışı, asılsız efsanelerden, sayısız batıl inanç ve
törenlere kadar uzanan çok fazla ayrıntıya sahiptir. Bu geleneğin
takipçilerinden din adına pek çok hikaye, kıssa, menkıbe dinlemek
mümkündür. Ancak bu kişilerin ağızlarından Kuran ayetleri
ve onların hikmetlerine yönelik tek kelime dahi çıkmaz. Bugün
halk arasında dindar olarak bilinen pek çok insanın Kuran
ayetleri konusunda oldukça bilgisiz olması, durumun çarpıklığını
ortaya koymaktadır. Ne yazık ki bu kişiler Kuran'ı rehber
edinmek yerine, belli bir geleneğin getirdiği kalıpları esas
almaktadır. Böyle olunca da Kuran ayetleri hakkında düşünmek,
onlardaki hikmetleri anlamaya çalışmak gibi bir kaygıları
olmamakta, Kuran'dan uzaklaşarak ayrıntılar içinde boğulmaktadırlar.
Oysa Kuran'ın göz ardı edildiği bir ortamda gerçek anlamda
İslam'ın bilinmesi ve yaşanması imkansızdır.
Birçok insanın İslam'dan uzak durmasının ana
sebebi dinin olduğundan çok farklı biçimde sunulmasıdır. Pek
çok kişi, bu geleneğe dayalı dinin bir takım mantıksızlıklara
dayalı olduğunu, sayısız çelişki içerdiğini fark edebilmekte,
doğruların ortaya çıkarılmasını beklemektedir. Nitekim Allah
ahir zamanda dini aslına döndürecek ve Kuran ahlakını hakim
kılacaktır. O dönem geldiğinde, insanların Allah'a yakınlaşmasını,
O'nun dinini yaşamasını engelleyen tüm bu çarpıklıklara son
verilecek, dinin aslında olmayan, sonradan ilave edilmiş birçok
hurafe, inanış ve ibadet şekilleri İslam'dan temizlenecektir.
Altınçağ'da yaşanacak çok önemli başka bir olay,
dinin aslına döndürülmesinde samimi Müslümanların çabası ve
gayretidir. Bu dönemde İslam alemi içindeki ihtilaflar, ayrılıklar
ortadan kalkacaktır. İslam tarihinin en büyük alimlerinden
biri olan Muhyiddin Arabi "Fütühat-ül Mekkiye" isimli
eserinde bu konuda şu tespiti bildirmiştir:
“...dini peygamberin zamanında olduğu gibi aynen
uygulayacak. Yeryüzünde
mezhepleri kaldıracak. Halis hakiki dinden başka hiçbir mezhep
kalmayacak.”
(Muhammed B. Resul El Hüseyin El
Berzenci, Kıyamet Alametleri, s.186-187)
Kuran'da, İslam'ın yaşanması çok kolay bir din
olduğu, hükümlerin çok açık ve net olduğu bildirilmektedir.
Nelerin hatalı nelerin doğru olduğu, hangi davranışların cennete
hangilerinin cehenneme götüreceği çok açık biçimde Kuran'da
anlatılmıştır. Kuran'da insanlar için gereken her türlü bilginin
bulunduğu bazı ayetlerde şöyle vurgulanmıştır:
… Biz Kitap'ta hiçbir şeyi noksan bırakmadık,
sonra onlar Rablerine toplanacaklardır. (Enam
Suresi, 38)
... Biz Kitabı sana, herşeyin açıklayıcısı,
Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik.
(Nahl Suresi, 89)
Andolsun, biz bu Kur'an'da, belki öğüt
alıp-düşünürler diye, insanlar için her bir örnekten verdik.
(Zümer Suresi, 27)
İslam'ın yaşanması son derece kolay bir din olduğunu
Allah başka ayetlerinde şöyle bildirmiştir:
… O, sizleri seçmiş ve din konusunda
size bir güçlük yüklememiştir... (Hac
Suresi, 78)
Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden
başkasını yüklemez... (Bakara
Suresi, 286)
... Allah (ağır yükleri) sizden hafifletmek
ister: (Çünkü) insan zayıf olarak yaratılmıştır. (Nisa
Suresi, 28)
Gerçek din, yukarıdaki ayetlerde de haber verildiği
gibi kolaylık üzere kuruludur. Peygamber Efendimiz de pek
çok hadisinde insanlara zorluk çıkartılmaması gerektiğini
belirtmiştir:
“Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz.
Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” (El-Lü'lüü
Vel-Mercan, 2/296)
“Allah beni ruhbaniyetle
görevlendirmedi. Allah yanında dinin hayırlısı kolay tevhid
yoludur.” (Ramuz-El Ehadis, 2/498)
“Dinde aşırılıktan
sakınınız. Sizden öncekiler ancak bu yüzden helak oldular.”
(Ramuz-El Ehadis, 1/176)
Altınçağ, Allah'ın emrettiği gerçek dinin eksiksiz
olarak yaşanacağı bir dönem olacaktır. Din samimi Müslümanlar
tarafından aslına döndürülecektir.
|