
Hz. İsa(as)'ın Dönüşünün Habercileri
Hazreti İsa'nın yeryüzüne dönüşünün
yaklaştığını gösteren çok sayıda alamet vardır. Bu alametler
bizlere Kuran'da, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, çeşitli
İslam alimlerinin açıklamalarında bildirilmiştir. Bunların
yanı sıra Tevrat ve İncil'de de kıyamet öncesi dönem ve Hz.
İsa'nın yeryüzüne dönüş zamanı hakkında bildirilen çeşitli
olaylar mevcuttur. Tüm bu kaynaklarda bildirilen olaylar bizim
için Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne dönüşünün yakınlaştığını
bildiren birer haberdir.
Kıyamet Alametleri
Artık onlar, kıyamet-saatinin kendilerine apansız
gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? İşte onun işaretleri
gelmiştir. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıp-düşünmeleri
onlara neyi sağlar? (Muhammed Suresi, 18)
Yukarıdaki ayette görüldüğü gibi, Allah kıyamet alametlerinin
bazılarını Kuran'da bize bildirmiştir. Allah Zuhruf Suresi'nin
61. ayetinde Hz. İsa için, "Şüphesiz o, kıyamet-saati için bir ilimdir..."
şeklinde buyurmaktadır. Peygamber Efendimiz (sav) de
bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:
İsa bin Meryem adil bir
hakim ve adaletli bir imam olarak inmedikçe kıyamet
kopmayacaktır… (Sünen-i İbni Mace, 10/340)
Kuran'da ve hadislerde görüldüğü gibi Hz. İsa'nın yeryüzüne
tekrar dönüşü kıyametin yaklaştığının alametlerindendir. O
halde kıyametin diğer alametleri de Hz. İsa'nın gelişinin
yaklaştığını gösteren alametler olarak değerlendirilmelidir.
Bu nedenle ilerleyen sayfalarda gerek Kuran'da gerekse Peygamberimiz
(sav)'in hadislerinde bildirilen kıyamet alametlerine Hz.
İsa'nın gelişinin alametleri olarak yer verilecektir. Bu alametler
incelendiğinde, birçoğunun arka arkaya belirli bir dönem içinde
gerçekleştiği açıkça görülecek, Hz. İsa'nın gelişinin yakınlaştığı
net olarak anlaşılacaktır.
Birbiriyle Desteklenen Elçiler
 |
Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri
ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından
gönderdik; ona İncil'i verdik ve onu izleyenlerin
kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık... (Hadid
Suresi, 27)
|
Geçmiş peygamberlerle ilgili Kuran'da verilen haberlere baktığımızda,
Allah'ın birçok peygamberi başka bir peygamber veya ilim sahibi
kul ile desteklediğini görürüz.
Hz. Musa Allah'tan yardım dilemiş, Allah kendisine şöyle
buyurmuştur:
(Allah) Dedi ki: "Pazunu kardeşinle pekiştirip
güçlendireceğiz; sizin ikinize de öyle bir 'güç ve yetki'
vereceğiz ki, ayetlerimiz sayesinde size erişemeyecekler.
Siz ve size uyanlar galip olanlarsınız." (Kasas Suresi, 35)
Hz. Musa'nın hayatına baktığımıza Allah'ın onu başka kullarıyla
da desteklediğini görürüz. Bu konudaki ayetlerden bazıları
şöyledir:
Hani Musa genç yardımcısına demişti: "İki denizin
birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim ya da uzun zamanlar
geçireceğim." (Kehf Suresi, 60)
Derken, Katımız'dan kendisine bir rahmet verdiğimiz
ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan
bir kulu buldular. Musa ona dedi ki: "Doğru yol (rüşd) olarak
sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?"
(Kehf Suresi, 65-66)
Allah'ın başka bir peygamberiyle desteklediği kullarından
biri de Hz. İbrahim'dir. Hz. İbrahim'in tebliği üzerine Hz.
Lut'un iman ettiğini Allah Kuran'da şöyle haber vermiştir:
(İbrahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'ı
bırakıp dünya hayatında aranızda bir sevgi-bağı olarak putları
(ilahlar) edindiniz. Sonra kıyamet günü, kiminiz kiminizi
inkar edip-tanımayacak ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz.
Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiçbir yardımcınız yoktur."
Bunun üzerine Lut ona iman etti ve dedi ki: "Gerçekten ben,
Rabbime hicret edeceğim. Çünkü şüphesiz O, güçlü ve üstün
olandır, hüküm ve hikmet sahibidir." (Ankebut Suresi, 25-26)
Bu konuda bir örneği Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in
hayatında da görürüz:
Siz Ona (Peygambere) yardım etmezseniz, Allah
Ona yardım etmiştir. Hani kafirler ikiden biri olarak Onu
(Mekke'den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına
şöyle diyordu: "Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir."
Böylece Allah Ona 'huzur ve güvenlik duygusunu' indirmişti,
Onu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkara edenlerin
de kelimesini (inkar çağrılarını) alçaltmıştı… (Tevbe
Suresi, 40)
Allah'ın bir başka kulu ile desteklediği peygamberlerinden
biri de Hz. Davud'tur. Hz. Davud ve Allah'ın melik olarak
gönderdiğini bildirdiği Talut ile ilgili Kuran'da verilen
bazı bilgiler şöyledir:
Onlara peygamberleri dedi ki: "Allah
size Talut'u (melik olarak) gönderdi." Onlar: "Biz hükümdarlığa,
ona göre daha çok hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bolluğu
verilmemişken, nasıl bizi (yönetmek üzere) hükümdarlık (mülk)
onun olabilir?" dediler. O (şöyle) demişti: "Doğrusu Allah
size onu seçti ve onun bilgi ve bedenî gücünü arttırdı. Allah,
kime dilerse mülkünü verir; Allah (rahmeti ve gücü) geniş
olandır, bilendir." (Bakara Suresi, 247)
Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki:
"Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan
içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç
alanlar hariç- onu tadmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç
(hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı)
geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut'a ve ordusuna
karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Allah'a
kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk,
daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir;
Allah sabredenlerle beraberdir."Onlar, Calut ve ordusuna karşı
meydana (savaşa) çıktıklarında, dediler ki: "Rabbimiz, üzerimize
sabır yağdır, adımlarımızı sabit kıl (kaydırma) ve kafirler
topluluğuna karşı bize yardım et."Böylece onları, Allah'ın
izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud Calut'u öldürdü. Allah
da ona mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti…
(Bakara Suresi, 249-251)
Başka ayetlerde de Rabbimiz Hz. Davud ve Hz. Süleyman'a ilim
verdiğini, Hz. Süleyman'ın Hz. Davud'a mirasçı kılındığını
haber vermiştir:
Andolsun, Davud'a ve Süleyman'a bir ilim verdik:
"Bizi inanmış kullarından birçoğuna göre üstün kılan Allah'a
hamd olsun." dediler. Süleyman, Davud'a mirasçı oldu ve dedi
ki: "Ey insanlar, bize kuşların konuşma-dili öğretildi ve
bize herşeyden (bol bir nimet) verildi. Gerçekten bu, apaçık
bir üstünlüktür." (Neml Suresi, 15-16)
Buraya kadar bahsettiğimiz ayet ve kıssalarda görüldüğü gibi
Allah elçilerini kimi zaman birbirleriyle desteklemiştir.
Rabbimiz Hz. İsa'yı da kutlu bir şahıs ile destekleyecektir.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bildirdiği bu şahıs Mehdi'dir.
"Mehdi" kelimesi "doğruya götüren" anlamı taşımaktadır. Peygamber
Efendimiz (sav), Allah'ın, ahir zamanda meydana gelen kargaşayı
önleyecek, insanları kurtuluşa ulaştıracak bir kulunu göndereceğini
bize bildirmiştir.Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, çıkış
yeri, zamanı, yapacağı işler, özellikleri ile ilgili detaylı
bilgi verilen Mehdi'nin bir özelliği de Hz. İsa ile beraber
olacak olmasıdır. Peygamberimiz (sav)'in bu konuda pek çok
hadisi vardır, bunlardan birkaç tanesi şöyledir:
Kıyamete (Deccal ile mücadeleye) kadar benim ümmetimden
bir grup hak üzere galip olarak çarpışacaktır. Ve
İsa b. Meryem gökten nüzul ettiğinde onların emiri (Mehdi)
kendisine, "Gel bize namazı kıldır" der. Ancak O
"şu ümmete Allah'ın bir ikramı olarak sizin biriniz, diğerlerinize
emirdir" cevabını verir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Ahir Zaman, s. 80)
"İmamınız kendinizden olduğu halde
Meryem oğlu (İsa aleyhisselam) içinize indiği (imamınıza iktida
ettiği) zaman acaba nasıl olursunuz?" buyurdu. (Sahih-i
Müslim, c.1, s. 208)
"Meryem oğlu (İsa aleyhisselam) içinize
indiği ve sizden (birini) imam yaptığı zaman haliniz
nasıl olacaktır?" buyurdu. (Sahih-i Müslim, c. 1, s. 208)
Ümmetimden bir taife kıyamet gününe kadar hak
üzerinde mukatele ederek (vuruşarak) muzaffer olmakta devam
edecektir." Nihayet Meryem oğlu İsa iner ve Müslümanların
emiri ona: Gel, bize namaz kıldır, der. Bunun üzerine İsa:
Hayır, Allah'ın bu ümmete bir ikramı olarak sizin bir kısmınız
diğer bir kısım üzerine emirlersiniz, der. (Sahih-i Müslim,
c. 1, s. 209)
Bazı İslam alimleri de Mehdi ve Hz. İsa'nın birarada olacaklarını
detaylı olarak açıklamışlardır. Bu açıklamalardan birkaçı
şöyledir:
Muhammed b.Resul Berzenci:
Mehdi'nin varlığı ve ahir zamanda zuhur edeceği,
Peygamber ailesinden ve Fatıma oğullarından oluşu, tevatür
ölçüsüne ulaşan hadislerle açıklanmıştır ve bu hadisleri inkar
etmenin hiçbir anlamı yoktur... (Kıyamet Alametleri, s. 192)
…Şurası da bir gerçektir ki, İsa Mehdi'den
hakimiyeti almayacak; çünkü liderler Kureyş'dendir. Madem
insanlar arasında bu ikisi mevcut olacak, öyleyse İsa (as)
onun Emiri değil de Veziri olacaktır. Bu sebepledir ki Mehdi'nin
arkasında namaz kılacak ve ona tabi olacaktır…" (Kıyamet
Alametleri, s. 185)
İmam Rabbani:
Bir başka hadis-i şerifte ise, Resulullah Efendimiz şöyle
buyurdu:
"Ashab-ı Kehf, İsa'nın yardımcıları olacaklardır."
İsa (as) Mehdi zamanında yere inecektir. Mehdi, Deccal'in
etkisiz hale getirilişinde İsa'ya (as) muvafakat eder. Onun saltanatı zamanında,
Ramazan ayının on dördünde Güneş tutulacaktır; o ayın ilkinde
ise ay kararacak. Bunların oluşu, adetin ve müneccimlerin
hesabı hilafına (tahmin edilmeyen, umulmadık şekilde) olacaktır.
(İmam Rabbani, Mektubat, c. 2, 380. Mektup, s. 1162-1163)
"Aradan bin sene geçtikten sonra, Mehdi'nin
gelişi de bunun içindir. Onun mübarek kudumünü (gelişini),
Hatem'ür-resül Resullullah (sav) Efendimiz müjdelemiştir.
İsa (a.s.) dahi aradan bin sene geçtikten sonra, nüzul
edecektir (inecektir)..." (İmam Rabbani, Mektubat,
c. 1, 209. Mektup, s. 440)
Mehdi, Hz. İsa'dan bir süre önce zuhur edecek ve önce İslam
dünyasının içinde fikri bir mücadele yürütecektir. İslam'ın
aslından kopmuş olan Müslümanları gerçek imana ve ahlaka döndürecektir.
Hadislerde bildirildiğine göre, Mehdi'yle aynı dönemde dünyaya
yeniden dönecek olan Hz. İsa ise, özellikle Hıristiyan ve
Yahudi dünyasına hitap edecek, onları içine düştükleri hurafelerden
sıyrılıp Kuran'a göre yaşamaya çağıracaktır. Hıristiyanların
Hz. İsa'ya uyması ile birlikte, İslam ve Hıristiyan dünyaları
tek bir inançta birleşecek ve dünya "Altınçağ" olarak anılan
büyük bir barış, güvenlik, mutluluk ve refah dönemi yaşayacaktır.
Mehdi'nin Hz. İsa'dan kısa bir süre önce geleceği ahir zaman
ile ilgili önemli bir diğer kaynakta şöyle ifade edilmektedir:
Mehdi, bu ümmetin vasatı, Hz. İsa da ahiri
olacaktır. Vasattan kastedilen, Mehdi'nin Hz. İsa'dan
çok az bir süre önce geleceğini ifade etmek içindir.
Hz. İsa da, ondan hemen sonra geldiği için ahir olarak vasıflandırılmıştır.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s.
24)
O halde tüm bunlar bize göstermektedir ki, Mehdi'nin çıkış
alametleri aynı zamanda Hz. İsa'nın da çıkış alametidir. İlerleyen
bölümlerde Allah'ın kutlu peygamberi Hz. İsa'nın yeryüzüne
tekrar gelişinin yaklaştığını müjdelerken, Mehdi'nin çıkış
alametlerini de tek tek anlatacağız.
Elçilere Karşı Gelenler
Allah bir ayette "İşte böyle; Biz, her
peygambere suçlu-günahkarlardan bir düşman kıldık..." (Furkan
Suresi, 31) şeklinde buyurmuştur. Ayette açıkça belirtildiği
gibi, her dönemde Allah'ın elçilerine düşman olan, onları
engellemeye çalışan kişiler olmuştur. Hz. İsa'nın yeryüzüne
ikinci kez gelişinde de kendisine düşman olanlar, karşı çıkanlar
olacaktır. Elbette bu düşmanların başında olan, inkarcıların
liderliğini yapan, bir ayette dikkat çekildiği gibi "kötülüğü örgütleyip düzenleyen" bir
şahıs da olacaktır.
İşte bu şahıs, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Deccal
olarak tanıtılır. Deccal Arapça bir kelimedir, "decl" kökünden
gelir. Sözlüklerde verilen manaya göre Deccal, "yalancı, hilekar;
zihinleri, gönülleri, iyi ile kötüyü, hak ile batılı karıştıran,
bir şeyi yaldızlayıp gerçek yüzünü gizleyen, bucak bucak her
yeri dolaşan müfsid (nifak koyan, bozan, fenalaştıran) ve
me'lun (Lanetlenmiş, kovulmuş) bir kişidir."
Deccal ahir zamanda (dünyanın son devirlerinde) ortaya çıkacak
en büyük negatif gücün adıdır. Hadislerde genelde bir şahıs
olarak tasvir edilmektedir, ancak bu bir kişi olabileceği
gibi, şiddete ve vahşete eğilimli, şeytani özelliklere sahip
ve insanlara zulmeden bir ideoloji de olabilir.
Ahir zaman gibi olağanüstü olayların gerçekleştiği bir dönemde
Allah'ın elçisine düşmanlık yaparak şeytanın sistemini hakim
etmeye çalışacak olan Deccal, tarihin belki de en şiddetli
inkarcılarından biri olacaktır. Nitekim Peygamberimiz (sav)
Deccal'in fitnesinin büyüklüğünü şöyle tarif etmiştir:
Adem'in yaratılışından kıyamete kadar geçen
zaman içerisinde Deccal'den daha büyük bir hadise yoktur.
(Tirmizi, s. 82; Müslim, Fiten: 126)
Hz. Muhammed (sav)'in başka hadislerinde Deccal, kıyametin
önemli alametlerinden biri olarak haber verilmektedir:
Kıyamet on alamet görülmedikçe kopmaz: Duman,
Deccal, Dabbetu'l arz, Güneş'in batıdan doğması, İsa'nın yeryüzüne
inmesi... (Büyük Hadis Külliyatı, 5. cilt, s. 362)
Büyük İslam alimleri de Deccal'in kıyamet öncesinde yeryüzüne
geleceğini kesin bir bilgi olarak aktarmışlardır. Örneğin
Ebu Hanife bu konu hakkında şunları bildirmektedir:
Deccal'in, Ye'cüc ve Me'cücün çıkması, Güneş'in
batıdan doğması, İsa (as)'ın gökten inmesi ve diğer kıyamet
alametleri, sahih haberlerde varid olduğu vech ile, haktır,
olacaktır. (Ebu Hanife, Nu'man b. Sabit (150/767), Fıkh-ı
Ekber, Çeviren: H. Basri Çantay, Ankara, 1982)

|
Hani
Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrailoğulları, gerçekten
ben, sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim.
Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra
ismi "Ahmed" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim"
demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince:
"Bu, açıkça bir büyüdür" dediler. İslam'a çağrıldığı
halde, Allah'a karşı yalan uyduranlardan daha zalim
kimdir? Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez.
Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar.
Oysa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler
hoş görmese bile. (Saff Suresi, 6-8) |
Hz. İsa ve Mehdi ile aynı dönemde yani ahir zamanda yeryüzüne
gelecek olan Deccal'in yenilmesi için Allah Hz. İsa'yı vesile
edecektir. Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği gibi Hz. İsa,
Deccal'i etkisiz hale getirecek ve yeryüzünde İslam ahlakının tam olarak
hakim olduğu, kutlu bir dönemin başlamasını sağlayacaktır.
Hz. İsa'nın Deccal'i etkisiz hale getirmesiyle ilgili bir hadis şöyledir:
Deccal, Hz. İsa'yı görünce su içinde tuzun erimesi gibi
erir ve koşarak kaçıp gider. Hazreti İsa (Deccal'in arkasından):
-Benim sana indireceğim bir darbe var, sen bu darbeden hiç
kurtulamazsın, der ona (Filistin'deki Bab-ü Lüdd denilen mevkide
yani) Bab-ü Lüdd'ün şark tarafındaki bab-ü Remle (Reml kapısı;
Reml, Filistin''de bir kasabanın ismidir) yanında yetişerek
Deccal'i etkisiz hale getirir. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri,
s. 496)
Büyük İslam alimi Bediüzzaman da eserlerinde, ahir zaman
ve Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişi konularına çok
geniş yer ayırmıştır. Özellikle vurguladığı konuların başında
ise Hz. İsa'nın yeryüzüne geldiği sırada dünya üzerindeki
dinsizliği temsil eden Deccal ile çok büyük bir mücadele yürütüp,
onu yeneceğidir. Bediüzzaman'ın bu konudaki bazı açıklamaları
şöyledir:
Hem alem-i insaniyette inkar-ı uluhiyet (Allah'ın
kainattaki hakimiyetini inkar) niyetiyle medeniyet ve mukaddesat-ı
beşeriyeyi zir ü zeber (karmakarışık) eden Deccal komitesini,
Hazret-i İsa'nın din-i hakikîsini (gerçek dinini) İslamiyet'in
hakikatıyla birleştirmeye çalışan hamiyetkar ve fedakar bir
İsevi cemaatı namı altında ve "Müslüman İsevileri" ünvanına
layık bir cem'iyet, o Deccal komitesini, Hazret-i İsa'nın
riyaseti (reisliği) altında etkisiz hale getirecek ve dağıtacak; beşeri,
inkar-ı uluhiyetten kurtaracak. (Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat,
29. Mektup, s. 441)
..."O kadar kuvvetlidir ve devam eder; yalnız
Hazret-i İsa onu (Deccal'i) etkisiz hale getirebilir, başka çare olamaz."
rivayet edilmiş. Yani, onun mesleğini ve yırtıcı rejimini
bozacak, öldürecek; ancak semavi ve ulvi, hâlis bir din İsevilerde
zuhur edecek ve hakikat-ı Kur'aniyeye (Kuran hakikatlerine)
iktida (tabi olan) ve ittihad eden bu İsevi dinidir ki, Hazret-i
İsa (as)'nın nüzulü (inişi) ile o dinsiz meslek mahvolur ölür.
Yoksa onun (Deccal'in) şahsı bir mikrop, bir nezle ile öldürülebilir.
(Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, 5. Şua, s. 581)
Üstad'ın bu açıklamasında gerçek İsevilik olarak adlandırdığı
din İslam'dır. Üstad'ın diğer açıklamaları da göz önünde bulundurulduğunda
bu durum açıkça görülmektedir. Nitekim, hadis-i şeriflerde
de Hz. İsa'nın Kuran ile hükmedeceği, Hıristiyanlığın batıl
inanışlarını ortadan kaldırarak, insanları tek bir din altında
-yani İslam ahlakında- toplayacağı bildirilmektedir.
Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı gibi Hz. İsa ve Deccal
aynı dönemde yeryüzünde bulunacaklardır. Dolayısıyla tıpkı
kıyamet alametleri ve Mehdi'nin çıkış alametleri gibi Deccal'in
alametleri de, Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişinin
bir habercisidir. Yine ilerleyen bölümlerde Deccal'in çıkış
alametlerine detaylı olarak değinilecek ve Hz. İsa'nın gelişinin
yakın olduğu bu vesileyle bir kez daha vurgulanacaktır.
Tevrat ve İncil'deki Açıklamalar
Buraya kadar Hz. İsa'nın gelişinin
habercileri olarak hep İslami kaynaklardan söz ettik. Bunlardan
anlaşıldığı gibi ahir zaman ile ilgili olarak elimizde İslami
kaynaklara ait çok sayıda bilgi mevcuttur. Ancak her ne kadar
tahrif edilmiş olsa da İncil ve Tevrat'ta da Hz. İsa'nın tekrar
yeryüzüne gelişini müjdeleyen çeşitli haberler bulunmaktadır.
Bu haberlerin doğruluğundan kesin olarak emin olamasak da,
Kuran ile ve Peygamberimiz (sav)'in sahih hadisleri ile mutabık
olan açıklamaları göz önünde bulundurmakta fayda vardır. Çünkü
İslami kaynaklarla mutabık olan bu açıklamaların orjinal kalmış
olma ihtimali kuvvetle muhtemeldir.
Günümüzdeki Tevrat'ta Hz. İsa'nın adı geçmemekte, ancak Hz.
Davut soyundan kurtarıcı bir Mesih'in geleceği bildirilmektedir.
Yahudiler Hz. İsa'nın İsrailoğullarına peygamber olarak gönderilmesini
kabul etmemiş, onu inkar etmişlerdir. Bu nedenle hala kendilerine
gelecek olan "Kurtarıcı Mesih"i beklemektedirler. Ayrıca Tevrat'ın
bazı bölümlerinde son zamanlarda olacak olan olaylardan bahsedilmektedir.
İncil'de ise bu konularda özellikle de Hz. İsa'nın ikinci
gelişi, bunun işaretleri ve son zamanlar hakkında çok sayıda
açıklamaya rastlamak mümkündür. Bu açıklamalarda Hz. İsa'nın
gelişinden önce ve sonra belirecek doğa olayları, toplumsal
hadiseler anlatılmaktadır. Günümüzde, Peygamber Efendimiz
(sav)'in de hadislerinde detaylı olarak bildirdiği bu alametlerin
çoğunun önceki zamanlara kıyasla dikkat çekici tarzda ortaya
çıktığına şahit olmaktayız. Önemli olan söz konusu işaretlerin
biri veya ikisinin değil, hemen hepsinin birbiri peşi sıra
günümüzde ortaya çıkıyor olmasıdır. Böylece içinde yaşadığımız
zamanın söz konusu ahir zaman olduğunu, başta İslami kaynaklara
göre, hem de Tevrat ve İncil'e dayanarak söylemek mümkündür.
İlerleyen bölümlerde ahir zaman ve Hz. İsa'nın yeryüzüne
dönüşüne işaret eden Tevrat ve İncil açıklamalarına da yer
verilecektir.
|