
Hz. İsa(as)'ın Yeryüzüne Dönüş Zamanı
 |
Kendisi
için bir uyarıcı olmaksızın, Biz hiçbir ülkeyi yıkıma
uğratmış değiliz. (Onlara) Hatırlatma (yapılmıştır);
Biz zulmedici değiliz. (Şuara Suresi, 208-209) |
Kitabın buraya kadar olan bölümlerinde Hz. İsa'nın yeryüzüne
ikinci kez gelişinin alametlerini gördük. Tüm bu alametlerin
birbiri ardısıra gerçekleştiğine, her birinin hadislerde ve
Kitab-ı Mukaddes açıklamalarında bildirildiği şekilde meydana
geldiğine şahit olduk.
Bu alametlerin arka arkaya ve eksiksiz olarak gerçekleşmiş
olmasının, içinde bulunduğumuz dönemin Allah'ın büyük bir
müjdesinin gerçekleşeceği dönem olduğuna işaret ettiğine dair
bir kanaate vardık. Ancak tüm bu alametler dışında Peygamberimiz
(sav)'in ve büyük İslam alimlerinin ahir zaman ile ilgili
kesin tarihler verdikleri açıklamalar da mevcuttur.
İlerleyen sayfalarda göreceğimiz gibi Hicri 1400'lü yıllar,
Allah'ın izniyle Mehdi'nin gelişi, Hz. İsa'nın tekrar yeryüzüne
dönüşü, Deccal'in çıkması ve Hz. İsa'ya yenilmesi, tüm dünyada
insanların dalgalar halinde İslam'a yönelmesi gibi büyük olayların
gerçekleşeceği olağanüstü bir dönemdir.
Özellikle Mehdi'nin gelişiyle ilgili hadis-i şeriflerde ve
alimlerin açıklamalarında bildirilen çeşitli tarih ve dönemler
vardır.
Mehdi ve Hz. İsa aynı dönemde birarada olacaklarına göre
bu tarihler aslında Hz. İsa'nın da yeryüzüne ikinci kez gelişinin
zamanını bize bildirmektedir.
Bu konuyla ilgili bilgileri ilerleyen sayfalarda maddeler
halinde açıklayacağız.
1. Her Yüz Senede Bir Müceddid Gönderilir
Müceddid kelimesinin sözlük anlamı "dini canlandıran, yenileyen"dir.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde her yüzyıl başında dini
hakikatleri devrin ihtiyaçlarına göre açıklamak üzere gönderilen
bir zattan söz edilmiştir. Bu zat aynı zamanda Peygamberimiz
(sav)'in varisidir:
Ebu Hüreyre'nin rivayetine göre; Resulullah (sav) şöyle buyurmuş:
Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah her yüz
sene başında şu ümmetin dinini bidatten ayıracak, yenileyecek
(ilim sahibi) bir zatı gönderir. (Sünen-i Ebu Davud, 5/100)
Büyük İslam alimi İmam Rabbani'nin bu konudaki açıklaması
şöyledir:
Her yüz sene başında bu ümmetin uleması arasından
bir müceddid gelecek ve şeriatı ihya edecektir. (Mektubat-ı
Rabbani, 1/520)
Bediüzzaman Said Nursi de bu konu hakkında şunları söyler:
Ashâb-ı Kütüb-i Sitte'den İmam-ı Hâkim'in "Müstedrek"inde
ve Ebu Dâvud'un "Kitab-ı Sünen"inde, Beyhaki "Şuab-ı İman"da
tahric buyurdular (meydana koydular): "Her yüz senede bir,
Cenab-ı Hak bir müceddid-i din (dini yenileyen) gönderiyor..."
(Barla Lahikası, 119)
Bediüzzaman Hicri 12. yüzyılın "müceddidi"nin Hazret-i Mevlana
Halid, olduğunu söyler. (Barla Lahikası, 120) Risale-i Nurlar'ın
da Hicri 13. yüzyıl için bir "müceddid" hükmünde olduğunu
şöyle ifade eder:
"Madem tam yüz sene sonra, aynen dört cihette
tevafuk ederek Risale-i Nur eczaları aynı vazifeyi görmüş...
Kanaat verir ki -nass-ı hadis (hadisin açık ifadesi) ile-
Risale-i Nur tecdid-i din (dini yenileme, canlandırma) hususunda
bir müceddid hükmündedir." (Barla Lahikası, 121)
|
Deyin
ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail,
İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya
verilen ile peygamberlere Rabbinden verilene iman
ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz
ve biz O'na teslim olmuşlarız." (Bakara Suresi,136)
Şayet onlar da, sizin inandığınız gibi inanırlarsa,
kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar; yok eğer yüz çevirirlerse,
onlar elbette bir (çelişki ve) aykırılık içindedirler.
Sana onlara karşı Allah yeter. O, işitendir, bilendir.
(Bakara Suresi, 137)
|
Bediüzzaman Hicri 14. yüzyılın "müceddidi"nin ise Mehdi olacağını
müjdelemiştir:
"Şimdi İslamlar içinde Nur-u Kuran'a muhalif
haletlerin (hallerin) ekserisi o su-i kasdların ve Sevr Muahedesi
(Anlaşması) gibi gaddarane muahedelerin (anlaşmaların) vahim
neticeleridir. Eğer şeddeli (mim) dahi şeddeli "lamlar" gibi
bir sayılsa, o vakit bin ikiyüz seksendört e-der. O tarihe
Avrupa kafirleri devlet-i İslamiye'nin nurunu söndürmeğe niyet
ederek on sene sonra Rusları tahrik edip Rus'un doksanüç muharebe-i
meş'umesiyle (kötü savaşıyla) alem-i İslam'ın parlak nuruna
muvakkat (geçici) bir bulut perde ettiler. Fakat bunda Resail-in-Nur
şakirdleri yerine Mevlana Halid'in şakirdleri o bulut zulümatını
dağıttıklarından bu ayet bu cihette onların başlarına remzen
(işaretle) parmak basıyor.
Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli "lamlar"
ve (mim) ikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak
zatlar ise, Hazret-i Mehdi'nin şakirdleri olabilir." (Şualar,
Birinci Şua, s. 85)
Yukarıdaki açıklamada görüldüğü gibi Bediüzzaman, İslam aleminin
üzerindeki zulüm ortamının kendisinden "bir asır sonra" ancak
Mehdi vesilesi ile dağıtılacağını söylemiştir. Kendisinden
bir sonraki yüzyılda yani Hicri 1400'lü yıllarda Mehdi'nin
yapacağı çalışmalarla, Müslümanların büyük sıkıntılardan kurtulup
feraha kavuşacaklarını açıklamıştır.
2. Mehdi ve Hz. İsa İkinci Binde Gelecektir
İmam Rabbani, Mehdi'nin Peygamberimiz (sav)'in vefatından
1000 (bin) sene geçtikten sonra ikinci binin içinde geleceğini
bildirmektedir:
"Ancak beklenen odur ki; aradan bin sene geçtikten
sonra bu saklı devlet tecid edile (yenilene). Ona bir üstünlük
verilip suyu bulması, arttırıla... Böylece kemalatin (faziletin,
iyiliğin) aslı zuhur edip onun zilletini örte... Ve nisbet-i
aliyyenin mürevvici Mehdi gelsin. Allah ondan razı olsun."
(Mektubat-ı Rabbani, 1/569)
Şeriatın teyit hasletleri, milleti tecdidi bu
ikinci bindedir. Bu davanın doğruluğuna adil şahid: İsa'nın
(as) Mehdi'nin (ra) bu bin içinde varoluşlarıdır. (Mektubat-ı
Rabbani, 1/611)
 |
İsa, açık belgelerle
gelince, dedi ki: "Ben size bir hikmetle geldim ve
hakkında ihtilafa düştüklerinizin bir kısmını size
açıklamak için de. Öyleyse Allah'tan sakının ve bana
itaat edin." "Şüphesiz Allah, O, benim de Rabbim,
sizin de Rabbinizdir; şu halde O'na kulluk edin. Dosdoğru
yol budur." (Zuhruf Suresi, 63-64) |
Resulullah (sav)'in ümmeti arasından çıkanlar pek kamildirler.
Yani Resulullah (sav)'ın irtihali (vefatı) üzerinden bin sene
geçtikten sonra isterse az olsunlar. Onların pek kemalli olmaları
şunun içindir ki: Şeriatın takviyesi, pek tamam tekliyle hasıl
ola.
Aradan bin sene geçtikten sonra, Mehdi'nin gelişi
de bunun içindir. Onun mübarek kudümünü (gelişini), Hatem'ür-rüsül
Resulullah (sav.) müjdelemiştir. İsa (as) dahi aradan bin
sene geçtikten sonra nüzul edecektir. (Mektubat-ı Rabbani,
1/440)
Resulullah'ın (sav) bu alemden göçü üzerinden
bin küsür sene geçtikten sonra bir zaman gelir ki: Ondaki
Hakikat-ı Muhammediye kendi makamından yükselir, Kabe'nin
hakikatı ile müttehid olur (birleşir). İşte o zaman Hakikat-ı
Muhammediye namına Hakikat-ı Ahmediye ismi hasıl olur, Yüce
Sultan Ehad Zat'ın dahi mazharı olur. Her iki isimden, bir
müsemma (isim verilen) tahakkuk eder ki, önce makam, Hakikat-ı
Muhammediye'den yana boş kalır; taa İsa'nın (as) nuzülüne
kadar böyle gider. Nihayet İsa (as) gelir; Şeriat-ı Muhammediye
ile amel e-der. O zaman dahi Hakikatı İseviye kendi makamından
yükselir, boş kalmış olan Hakikat-ı Muhammediye'de hüküm kılar.
(Mektubat-ı Rabbani, c. 1, s. 470)
Peygamber Efendimiz'in vefatından bin sene geçtikten sonra
ikinci bin yılına girilir. İmam Rabbani'nin yukarıdaki izahlarına
göre ikinci bin yıl içerisinde Mehdi ve Hz. İsa gelecektir.
Celaleddin Suyuti'nin bu konudaki açıklaması ise şöyledir:
Bu ümmetin ömrü bin (1000) seneyi geçecek fakat
bin beşyüz (1500) seneyi aşmayacaktır. (Kıyamet Alametleri,
299; Celaleddin Suyuti'nin "El-Keşfu Fi Mücazeveti Hazin el-Ümmeti
El Elfe Ellezi Dellet Aleyh el-Asar" isimli kitabından nakil)
Bu açıklamada da görüldüğü gibi Suyuti, Hicri 1000-1500 senelerine
dikkat çekmiştir. O halde bu seneler Mehdi'nin çıkışı, Hz.
İsa'nın yeryüzüne tekrar dönüşü, İslam ahlakının hakimiyeti
gibi müjdelerin gerçekleşeceği dönemdir. Şu an 1400'lü yıllarda
bulunduğumuz hatırlanırsa, Hz. İsa'nın yeryüzüne dönüşünün
çok yakın olduğunu söyleyebiliriz. (En doğrusunu Allah bilir)
Bediüzaman Said Nursi de, bu müjdeyi teyid etmekte ve Hicri
1506 yılına kadar yaşanacak olaylara dikkat çekmektedir:
"... Birinci cümle, binbeşyüz (1500) makamiyle
ahir zamanda bir taife-i mücahidinin (din için çalışanların,
mücadele edenlerin) son zamanlarına; ve ikinci cümle, binbeşyüzaltı
(1506) makam ile galibane mücahedenin tarihine işaret eder.
(...) bu tarihe kadar (1506) zahir ve aşikarane,
belki galibane devam edeceğine remze (işarete) yakın ima eder."
(Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 46)
3. Peygamberimiz (sav) Mehdi'nin, Hicri
1400'lü Yıllarda Geleceğini Açıkça Haber Vermiştir
Peygamberimiz (sav) bir hadisinde yüzyıl başlarının önemine
şöyle dikkat çekmiştir:
Dünya kurulduğundan beri her yüz (yıl)ın başında
önemli bir olay olmuştur. Bir yüzün başında da Deccal çıkar
ve İsa ibn-i Meryem (as) inerek onu öldürür. (İbn-i Ebi Hatem;
Geleceğin Tarihi 3, s.153)
Yukarıdaki hadiste görüldüğü gibi Hz. İsa'nın yüzyıl başında
çıkacağı haber verilmiştir. Ayrıca Peygamber Efendimiz (sav)
bazı hadislerinde Mehdi'nin geliş tarihi olarak da açıkça
1400 yılını vermiştir. Bu hadislerden biri şöyledir:
İnsanlar 1400 senesinde Mehdi'nin yanında toplanacaklardır.
(Risaletül Huruc-ül Mehdi, sf. 108)
 |
Ve onları, Kendi emrimizle hidayete yönelten önderler
kıldık ve onlara hayrı kapsayan-fiilleri, namaz
kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar Bize ibadet
edenlerdi.
(Enbiya Suresi, 73)
|
Bir başka hadis-i şerifte ise Hz. Muhammed (sav) şöyle bildirmiştir:
Hicretten 1400 sene sonraki akidlerden (*) iki
veya üç akid say. O vakit Mehdi-i Emin çıkar... (Esme-l Mesalik
Lieyyam-il Mehdiyy-il Meliki Li Küll-id Dünya Biemrillah-il
Malik, Kelde bin Zeyd, 216)
* Bir akid on senedir.
Kitabın önceki bölümlerinde görüldüğü gibi Peygamber Efendimiz
(sav) hadisleriyle ahir zaman alametleri hakkında bize pek
çok bilgi vermiştir. Mehdi ve Hz. İsa'nın gelişinden önce
yaşanacak olayları çok detaylı olarak tarif etmiştir. Bu konuyla
ilgili olarak Buhari ve Müslim, Ömer ibnil Hattab ve Huzeyfe'den,
İmam Ahmed ve Müslim Ebu Zeyd bin Amr bin Ahtab El Ensari'den
şöyle rivayet etmişlerdir:
"Resuli Ekrem (ASM)... Bu hutbelerinde bütün
olmuş ve bundan sonra olacak olan hadiseleri haber verdi,
onları bize öğretti ve ezberletti." (Buhari, Müslim)
Hz. Huzeyfe bin el-Yeman (ra) da bu konuda şunları söylemiştir:
"Allah'a kasem ederim Resuli Ekrem (sas) dünyanın
sonuna kadar gelecek olan fitneleri ve o fitneleri çıkaran
reisleri ta üç yüzden daha fazla kimseleri bize isimleriyle,
babalarının isimleriyle ve kabilelerinin isimleriyle haber
verdi." (Ebu Davud)
Peygamberimiz (sav)'den bize ulaşan bu haberlerin her birinin
birbiri ardısıra gerçekleşmiş ve halen de gerçekleşmeye devam
ediyor olması, içinde bulunduğumuz dönemin ahir zaman olduğu
konusuna kesinlik getirmektedir. (En doğrusunu Allah bilir)
Nitekim Peygamberimiz (sav)'in Mehdi'nin çıkış tarihi olarak
hadislerinde açıkça 1400 tarihini vermesi de bu alametleri
bir kez daha teyid etmektedir. O halde Hz. İsa'nın yeryüzüne
ikinci kez dönüşü de Allah'ın izniyle çok yakındır.
4. Bediüzzaman'a Göre Mehdi 1400'lü Yıllarda
Görev Yapacaktır
Bediüzzaman'ın da, farklı tarihlerde yaptığı açıklamaların
hepsinde, Mehdi'nin geliş zamanı olarak Hicri 14. yüzyılın
başlarına işaret edilmiştir. Üstad bir sözünde, Mehdi'nin
Asr-ı Saadet döneminden 1400 sene sonra çıkacağını şöyle belirtmektedir:
"İstikbal-i dünyeviyede 1400 sene sonra gelecek
bir hakikati asırlarında karib (yakın) zannetmişler." (Sözler,
318)
Üstad'ın ifadesinde belirttiği, "sahabe döneminden 1400 sene
sonrası" Hicri 14. asrın başlarına, yani Miladi olarak 1979-1980
senelerine denk gelmektedir.
Bediüzzaman, Hicri 1327'de Şam'da Emevi Camii'nde on bin
kişiye verdiği hutbesinde, Hicri 1371'den sonraki İslam aleminin
geleceğine yönelik izahlar yapmakta, ahir zamandan çeşitli
tarihler vererek, beklenen Mehdi'nin mücadele zamanlarına
dikkat çekmektedir. Bediüzzaman, Mehdi'nin göreve başlaması
ve inkarcı zihniyeti fikren mağlup etmesi ile ilgili olarak
şu tarihleri bildirmektedir:
 |
O, gaybı
bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini)
kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.)
Ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu
(seçtikleri kimseler) başka. Çünkü O, bunun önüne
ve arkasına izleyici (gözetleyici)ler dizer. (Cin
Suresi, 26-27) |
"Ta 1371 senesinden sonraki alem-i İslam'ın mukadderatına (kaderine)
nazar eden (göz atan) Hutbe-i Şamiye'deki hakikatler... Evet
şimdi olmasa da 30-40 sene sonra fen ve hakiki marifet ve medeniyetin
mehasini o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz
manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını
ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi o dokuz düşman taifesinin
cephesine göndermiş, inşaAllah yarım asır sonra onları darmadağın
edecek." (Hutbe-i Şamiye, 25)
Şam'da yaptığı bu konuşmada, Hicri 1371 senesinden sonra yaşanacak gelişmelere
dikkat çekerek, Mehdi'nin göreve başlamasının bu tarihten
30-40 yıl sonra olacağını bildirmiştir.
Bu tarih ise Hicri 1401-1411, Miladi
olarak da 1980-1990 yılları arasıdır.
Yine aynı konuşmanın devamında Üstad, Mehdi'nin, inkarcı
fikir sistemini fen, ilim ve medeniyetin imkanları sayesinde
fikren susturacağını haber vermiştir. Bu fikri üstünlüğün
tarihi olarak da 1371 tarihinden yarım asır sonrasını
bildirmiştir. Bu da Hicri 1421, yani Miladi 2001 senesi demektir.
"Evet şimdi (1371) olmasa da otuz-kırk (30-40)
sene sonra...
Fen: Müspet ilimler,
biyoloji, fizik, kimya vs.
Hakiki marifet: Hüner,
sanat , ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi.
Medeniyetin mehasini:
Medeniyetin iyiliklerini
O üç kuvvetle donatıp gerekli ihtiyacını karşılayıp
o dokuz engelleri yenip dağıtmak için,
Taharri-i hakikat meyelanı:
Hakikati araştırma meyli
Muhabbet-i insaniyeyi:
İnsan sevgisini.
O dokuz düşman sınıfının cephesine göndermiş, inşaAllah
yarım asır sonra (50 sene) onları darmadağın eder."
1371 + 50 = 1421 (Miladi 2001)
Bediüzzaman Hicri 1400 yılı başlarında Mehdi'nin inkarcı
felsefe ile mücadeleye başlaması zamanına, 1401-1411 = 1981-1991
yılları arası fen, hüner, sanat ve medeniyetin iyiliklerini
birleştirip bunlarla mücadelesine ve inkarcı felsefeyi fikren
darmadağın edeceği tarih olarak da Hicri 1421 = Miladi 2001
yılına dikkat çekmektedir. Bediüzzaman'ın ahir zamanla ilgili
bir diğer açıklaması da şöyledir:
"Yetmiş birde fecr-i sadık başladı veya başlayacak.
Eğer bu, fecr-i kazib de olsa, otuz-kırk sene sonra fecr-i
sadık çıkacak." (Hutbe-i Şamiye, 23)
Fecir: Tan yerinin ağarması, Güneş
doğmadan önceki kızıllık, sabah vakti
Fecr-i Kazib: Sabaha karşı ufukta
yayılmaya başlayan birinci kızıllık.
Fecr-i Sadık: Fecr-i Kazib'den
sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma
1371 + 30 = 1401 = 1981
1371 + 40 = 1411 = 1991
Bediüzzaman İslam ahlakının dünyaya tekrar hakim olmasını
Güneş'in doğuşuna benzetir. Güneş'in battıktan sonra ertesi
gün yeniden doğması gibi, İslam ahlakının da dünya üzerinde
tekrar doğup parlayacağına bu benzetmeyle işaret eder. Fecr-i
Kazib ve Fecr-i Sadık ifadeleriyle ise bu doğuşun başlangıç
yıllarına dikkat çekilmiştir.
Buna göre Hakkın karşısındaki batılı temsil eden düşünce
olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlamasının
1981-1991 yıllarında, fikren tam anlamıyla susturulup dağıtılmasının
ise 2001 yılında olacağına işaret etmiştir. (En doğrusunu
Allah bilir)
 |
Öyle ki size, kendinizden, size ayetlerimizi okuyacak,
sizi arındıracak, size kitap ve hikmeti öğretecek
ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik.
(Bakara Suresi, 151)
|
"Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar
var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza hakiki
beklenilen ve bir asır sonra gelecek
o zat dahi bu zamanda gelse... (Kastamonu Lahikası, 57)
Bediüzzaman Said Nursi, "hakiki beklenilen ve bir asır sonra
gelecek o zat" diyerek Mehdi'nin kendi döneminde henüz gelmediğini,
Müslümanlar tarafından beklendiğini ve kendi yaşadığı devirden
bir asır sonra geleceğini bildirmektedir. Bediüzzaman Hicri
13. asırda yaşamıştır. Kendisinden sonra gelecek asır olan
Hicri 14. asır Mehdi'nin çıkış zamanıdır.
Bediüzzaman'ın Risale-i Nur Külliyatı'nda, Mehdi'nin mücadele
ve hakimiyet devreleri ile ilgili tarih verdiği başka açıklamaları
da mevcuttur:
"Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek
istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu
tamamlamaktan başkasını istemiyor." (Tevbe Suresi, 32) ayetindeki
"...Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor."
cümlesi hakkında Bediüzzaman şöyle demektedir:
"Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli "lamlar"
ve "mimler" ikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı
dağıtacak zatlar ise, Hazret-i Mehdi'nin Şakirtleri olabilir."
(Şualar, 605)
Bu ayetin ebced değeri ise Hicri 1424 yani Miladi 2004'tür.
Bu tarih de, Mehdi önderliğinde İslam ahlakının hakimiyeti
devrelerine işaret etmektedir.
Bediüzzaman "...inkar edenlerin velileri ise tağut'tur..."
(Bakara Suresi, 257) ayetindeki "tağut" (batıl fikir sistemi)
kelimesinin ebced değerini 1417 (Miladi olarak 1997) olarak
vermekte ve bu tarihte "tağut"un kendi içinde çöküş yaşayacağını
bildirmektedir.
5. Kuran'da Ahir Zaman ile İlgili Diğer
Bazı Bilgiler
Kuran müminlerin hayatlarının tüm alanlarını kapsayan, her
hükmün eksiksiz yer aldığı Allah'ın eşsiz kitabıdır. Kuran'ın
en büyük mucizelerinden biri, ilk vahyin inmesinden bu yana,
her asırda yaşayan tüm Müslümanların, Kuran'ın kendi asırlarının
tüm ihtiyaçlarını çözdüğünü görmeleridir.
Kuran'da, özellikle peygamber kıssalarında ahir zamana bakan
işari manada ayetler bulunmaktadır. Bu kıssalar üzerinde düşünüldüğünde
günümüzdeki olaylara işaret eden çok önemli sırlar bulmak
mümkündür. Allah Kuran'da müminleri kıssalar üzerinde düşünmeye
teşvik eder:
Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri
için ibretler vardır. (Bu Kuran) düzüp uydurulacak bir söz
değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin
çeşitli biçimlerde açıklaması ve iman edecek bir topluluk
için bir hidayet ve rahmettir. (Yusuf Suresi, 111)
 |
Biz elçileri müjde
vericiler ve uyarıp-korkutucular olmaktan başka
(bir nedenle) göndermiyoruz. Şu halde kim iman ederse
ve (davranışlarını) düzeltirse, artık onlar için
korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.
(Enam Suresi, 48)
|
Kuran her asra hükmeden bir kitaptır ve ayetlerin birçoğunda
birden fazla anlam yüklü olabilmektedir. Ayetlerdeki işaretler
de bunun
açık delillerindendir. Kuran'da, Peygamberimiz (sav) döneminde
yaşanan olaylar anlatıldığı gibi, ahir zamandaki olaylar da
işari olarak haber verilmektedir. Ayetlerde Peygamberimiz
(sav) döneminde müminlerin yaptıkları mücadele, adaletli uygulamalar
ve yaşantıları bildirilirken, aynı zamanda tüm asırlara yönelik
öğütler de bulunmaktadır. Her bir ayet, dikkatli okuyanlar
için katlanmış anlamlar içermekte, ayetlerde insanların ihtiyaç
duydukları herşey açıklanmaktadır.
Bir ayette Kuran'ın bu özelliği "... Biz Kitabı sana, herşeyin açıklayıcısı,
Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik."
(Nahl Suresi, 89) şeklinde bildirilir. Pek çok ayette
de Kuran'daki örnekler üzerinde düşünmemiz ve onlardan ibretler
çıkarmamız öğütlenmektedir. Allah, Kuran ayetleri üzerine
düşünmeyi emrettiği ayetlerden birkaçında şöyle buyurmaktadır:
Andolsun, bu Kuran'da her örnekten insanlar
için çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsanların çoğu ise ancak
inkarda ayak direttiler. (İsra Suresi, 89)
Andolsun, Biz bu Kur'an'da, belki öğüt alıp-düşünürler
diye, insanlar için her bir örnekten verdik. (Zümer Suresi,
27)
İslam ahlakının dünyaya hakim olması, Peygamber Efendimiz
(sav)'in vefatından sonra kıyamete kadar gerçekleşecek olan
ahir zaman alametlerinin en önemlilerinden biridir.
Kuran-ı Kerim'de, Hz. İsa'nın yeryüzüne tekrar döneceğine
dair delilleri önceki bölümlerde detaylı olarak gördük. Bu
açık delillerin yanısıra Kuran'da ahir zaman, Mehdi ve Kuran
ahlakının dünyada hakim olması hakkında da pek çok işari manada
ayet bulunmaktadır. Kuran'da Müslümanların İslam ahlakını
yeryüzünde hakim kılacaklarının haber verildiği ayetlerden
birisi Nur Suresi'ndedir:
Allah içinizden iman edenlere ve salih amelde
bulunanlara vadetmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri
nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde
'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği
dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları
korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca
Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim
bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi,
55)
Peygamber Efendimiz (sav)'in de, ahir zaman konusuna Kuran'da
işaret olduğunu bildiren çeşitli hadisleri vardır:
Mehdi tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi dünyaya
hükmedecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il
Muntazar, s. 29)
Görüldüğü gibi bu hadis, Kuran'da yer alan Hz. Zülkarneyn
ve Hz. Süleyman kıssalarını, Mehdi konusuyla bağlantılı olarak
incelememize işaret etmektedir.
 |
Kitap Ehlinden ve müşriklerden
inkar edenler, kendilerine apaçık bir delil gelinceye
kadar, (bulundukları durumdan) kopup-ayrılacak değillerdi.
(O delil de) Allah'tan gönderilmiş-bir elçi (ki,)
tertemiz sahifeleri okumaktadır.
(Beyyine Suresi, 1-2) |
Aşağıdaki hadislerle de Kehf ve Talut kıssalarında ahir zamana
bakan çok önemli işaretler olduğu haber verilmektedir. Peygamber
Efendimiz (sav)'in, ahir zaman ve Mehdi ile ilgili hadislerini
burada verilen örneklerde de görüldüğü gibi özellikle Kuran
kıssalarıyla bağlantı kurarak anlatması, söylediğimiz meseleye
çok kuvvetli bir delil teşkil etmektedir. Peygamber Efendimiz
(sav) şöyle buyurmaktadır:
Ashab-ı Kehf, Mehdi'nin yardımcıları olacaktır.
(Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 59)
Mehdi'nin yardımcılarının sayısı Talut ile nehri
geçenler kadardır. (Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Ahir Zaman, s. 57)
Bu bakış açısıyla incelendiğinde Kuran'da İslam ahlakının
yeryüzüne hakim olacağı bir dönemin varlığına işaret eden
birçok ayet olduğu görülmektedir. (Detaylı bilgi için bkz.
Ahir
Zaman ve Dabbetü'l-Arz, Harun Yahya, Araştırma Yayıncılık)
Ayetlerdeki gerçekleşecek olan olaylarla ilgili işaretlerin
yanısıra, bu olayların tarihlerine yönelik işaretler de bulunmaktadır.
Bu tarihler çeşitli hesap yöntemleriyle tespit edilmektedir.
Bu yöntemlerin başında ise ebced hesabı gelir. Bu hesap yöntemi,
çok eski tarihlere kadar uzanan ve daha henüz Kuran indirilmeden
önce kullanımı çok yaygın olan bir yazım şeklidir. Eski dönemlerden
beri, tüm olaylar, harflere rakam değeri verilerek yazılır
ve böylece her olayın tarihi de kayda geçilmiş olurdu. Bu
tarihler, kullanılan her harfin özel rakam değerlerinin toplanmasıyla
elde ediliyordu.
Geçmişteki bazı İslam alimleri, ebced yöntemi ile ayetlere
bakarak pek çok olayın tarihini önceden tahmin etmişlerdir.
Bugün de Kuran'da geçen bazı ayetlere bakıldığında, bu ayetlerin
anlamlarına uygun birtakım tarihlere denk geldiğini görürüz.
Ve bu ayetlerde bahsedilen olayların ebced hesaplarıyla elde
edilen tarihlerde gerçekleştiğini gördüğümüzde ise, söz konusu
ayetlerde olaya ilişkin gizli bir işaret bulunabileceğini
anlarız. (En doğrusunu Allah bilir)
İlerleyen sayfalarda bazı ayetlerin içindeki ilgili bölümlerinin
ebced hesaplarını vereceğiz. Bu ebcedlerin hesaplandığı ayetlerin
anlam açısından içeriklerine bakıldığında, belirli tarihlere
yönelik önemli işaretler olduğu fark edilebilir.
Andolsun Kitap Eehlinden ölmeden önce ona inanmayacak
kimse yoktur. Kıyamet günü o da onların aleyhine şahit olacaktır.
(Nisa Suresi, 159)
"... Kitap Ehlinden ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur..."
HİCRİ: 1439 MİLADİ: 2017
Yukarıdaki ayette Hz. İsa'nın ölümünden önce tüm Kitap Ehlinin
ona inanacağı haber verilmektedir. Bu olayın ancak ahir zamanda,
Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelişinde gerçekleşebileceğini
kitabın başında anlatmıştık. Aynı ayetin yukarıda belirtilmiş
bölümünün ebced değerinin bize gösterdiği tarih ise 2017'dir.
Bu rakamın, Hz. İsa'nın yeryüzüne tekrar geleceği veya yeryüzünde
bulunacağı bir tarihe işaret ediyor olması muhtemeldir. (En
doğrusunu Allah bilir) Aşağıdaki ebced değerlerinin de benzer
şekilde Hz. İsa'nın yeryüzünde bulunacağı dönemin tarihlerine
işaret olması mümkündür.
Hiç şüphesiz O (İsa) kıyamet saati için bir
ilimdir. Öyleyse ondan yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve bana
uyun. Dosdoğru olan yol budur. (Zuhruf Suresi, 61)
"Şüphesiz O kıyamet saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan
yana hiçbir kuşkuya kapılmayın..."
MİLADİ: 2018
"Sakınıp rahmete kavuşmanız için, içinizden
sizi uyarıp korkutacak bir adam aracılığı ile bir zikir (Kitap)
gelmesine mi şaştınız?" (Araf Suresi, 63)
...içinizden sizi uyarıp korkutacak bir adam...
HİCRİ: 1433 MİLADİ: 2011
 |
Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz;
maruf (iyi ve İslam'a uygun) olanı emreder, münker
olandan sakındırır ve Allah'a iman edersiniz…
(Al-I İmran Suresi, 110)
|
Aşağıda yer alan ebced hesaplarının sonucu olan tarihler de
aşağı yukarı belirli bir döneme işaret etmektedir. Kitabın başından
bu
yana anlattığımız gibi, bu tarihler Peygamberimiz (sav)'in
bildirdiği ahir zamanın alametlerinin birbiri ardısıra gerçekleştiği
zamana aittir. Ayetlerde bildirilen gerçekler düşünüldüğünde
de, Rabbimiz'in bu ayetlerle ahir zamanda gerçekleşecek olan
olaylara yönelik işaretleri bize haber veriyor olması mümkündür.
Allah barış yurduna çağırır ve kimi dilerse
dosdoğru yola yöneltip-iletir. (Yunus Suresi, 25)
...ve kimi dilerse dosdoğru yola yöneltip-iletir...
HİCRİ :1422 MİLADİ: 2001
Onlara peygamberleri dedi ki: "Allah size Talut'u
(melik olarak) gönderdi." Onlar: "Biz hükümdarlığa, ona göre
daha çok hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bolluğu verilmemişken,
nasıl bizi (yönetmek üzere) hükümdarlık (mülk) onun olabilir?"
dediler. O (şöyle) demişti: "Doğrusu Allah size onu seçti
ve onun bilgi ve bedenî gücünü arttırdı. Allah, kime dilerse
mülkünü verir; Allah (rahmeti ve gücü) geniş olandır, bilendir."
(Bakara Suresi, 247)
"Allah size Talut'u (melik olarak) gönderdi."
HİCRİ: 1420 MİLADİ: 1999
Andolsun ki Allah, mü'minlere, içlerinde kendilerinden
onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki
O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara
Kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir
sapıklık içindeydiler. (Al-i İmran Suresi, 164)
...Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler...
HİCRİ: 1434 MİLADİ: 2012
O, ümmîler içinde, kendilerinden olan ve onlara
ayetlerini okuyan, onları arındırıp-temizleyen ve onlara kitap
ve hikmeti öğreten bir elçi gönderendir. Oysa onlar, bundan
önce gerçekten açıkça bir sapıklık içinde idiler. (Cuma Suresi,
2)
 |
Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber
veren elçiler geldiğinde kim sakınırsa ve (davranışlarını)
düzeltirse işte onlar için korku yoktur onlar mahzun
olmayacaklardır.
(Araf Suresi, 35)
|
...Oysa onlar, bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık
içinde idiler...
HİCRİ: 1434 MİLADİ: 2012
Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen
O'dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı
üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile. (Saf Suresi,
9)
...onu bütün dinlere karşı üstün kılacaktır...
HİCRİ: 1410 MİLADİ: 1989
Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun
misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir
sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki,
doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından
yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa
da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse
onu Kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler
verir. Allah, herşeyi bilendir. (Nur Suresi, 35)
...Nur üstüne nurdur. Allah kimi dilerse onu Kendi nuruna
yöneltip-iletir...
HİCRİ:1410 MİLADİ: 1989
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde
bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri
nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde
'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği
dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları
korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca
Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim
bundan sonra inkâr ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi,
55)
...salih amellerde bulunanları 'güç ve iktidar sahibi' kılacak...
MİLADİ: 2013 HİCRİ: 1434
Daha önce de belirttiğimiz gibi, bu ayetin ahir zamanda Allah'ın
Kuran ahlakını yeryüzüne hakim kılacağı döneme işaret ediyor
olması muhtemeldir. Aynı ayetin içinden ilgili bir bölümün
ebced değerinin yakın bir tarihi vermesi ise, Allah'ın bu
vaadinin yaklaştığına dair bir müjde olarak değerlendirilebilir.
Musa kavmine: "Allah'tan yardım dileyin ve
sabredin. Gerçek şu ki, arz Allah'ındır; ona kullarından dilediğini
mirasçı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir." dedi. (A'raf
Suresi, 128)
Musa kavmine: "Allah'tan yardım dileyin ve sabredin" dedi...
HİCRİ: 1400 MİLADİ: 1979
Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye
itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde
anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve elçisine döndürün.
Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı
ve sonuç bakımından daha güzeldir. (Nisa Suresi, 59)
Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve
sizden olan emir sahiplerine de...
MİLADİ: 1985 HİCRİ: 1405
Ve onlar-Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek
sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak
verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle
savarlar. İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu (ahiret
mutluluğu) onlar içindir. (Ra'd Suresi, 22)
...namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden
infak ederler...
HİCRİ: 1429 MİLADİ: 2008
Elbette Rabbin sana verecek, böylece sen hoşnut
kalacaksın. (Duha Suresi, 5)
Elbette Rabbin sana verecek, böylece sen hoşnut kalacaksın.
MİLADİ: 2007 HİCRİ: 1427
Gerçekten Allah'ın Kitabını okuyanlar, namazı
dosdoğru kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden
gizli ve açık infak edenler; kesin olarak zarara uğramayacak
bir ticareti umabilirler. (Fatır Suresi, 29)
...namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden
infak ederler...
HİCRİ: 1429 MİLADİ: 2008
Kendileriyle, içlerinde bereketler kıldığımız
memleketler arasında (biri diğerinden) görünebilen şehirler
var ettik ve orada yürüme (imkanlarını) takdir ettik: "Oralarda
geceleri ve gündüzleri güvenlik içinde gezip dolaşın" (dedik).
(Sebe Suresi, 18)
...orada yürüme (imkanlarını) takdir ettik: "Oralarda geceleri
ve gündüzleri güvenlik içinde gezip dolaşın"...
HİCRİ: 1422 MİLADİ: 2001
İşte size böyle... Gerçekten Allah, kâfirlerin
hileli-düzenlerini boşa çıkarıcıdır. (Enfal Suresi, 18)
İşte size böyle... Gerçekten Allah, kâfirlerin hileli-düzenlerini
boşa çıkarıcıdır.
HİCRİ:1440 MİLADİ: 2018
Ve bilin ki Allah'ın Resûlü içinizdedir. Eğer o, size birçok
işlerde uysaydı, elbette sıkıntıya düşerdiniz. Ancak Allah size
imanı
sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip-çekici
kıldı ve size inkârı, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi. İşte
onlar, doğru yolu bulmuş (irşad) olanlardır. (Hucurat Suresi,
7)
...Ancak Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip-çekici
kıldı ve size inkârı, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi...
MİLADİ: 1988 HİCRİ: 1408
Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin
yorumundan sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve
İshak'a tamamladığı gibi senin ve Yakup ailesi üzerindeki
nimetini tamamlayacaktır. Hiç şüphe yok senin Rabbin bilendir,
hüküm ve hikmet sahibidir. (Yusuf Suresi, 6)
...-Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, ...
HİCRİ: 1443, MİLADİ: 2021 (Şeddesiz)
Müşrikler istemese de O dini (İslam'ı) bütün
dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle
gönderen O'dur. (Tevbe Suresi, 33)
...elçisini hidayetle gönderen O'dur.
HİCRİ: 1426 MİLADİ: 2005
İşte böylece Biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve
imkan (iktidar) verdik. Öyle ki orada (Mısır'da) dilediği
yerde konakladı. Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz
ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız. (Yusuf Suresi,
56)
...Biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan (iktidar) verdik...
HİCRİ:1419 MİLADİ: 1998 (Şeddesiz)
Süleyman'a cinlerden insanlardan ve kuşlardan
orduları toplandı ve bunlar bölükler halinde dağıtıldı. (Neml
Suresi, 17)
Süleyman'a cinlerden insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı..
HİCRİ: 1433, MİLADİ:2011 (Şeddeli)
Gerçekten Biz ona yeryüzünde sapasağlam bir
iktidar verdik ve ona herşeyden bir yol (sebep) verdik. (Kehf
Suresi, 84)
Gerçekten Biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik
HİCRİ: 1440, MİLADİ: 2018 (Şeddeli)
Rabbimiz, içlerinden onlara bir elçi
gönder, onlara ayetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin
ve onları arındırsın. Şüphesiz, Sen güçlü ve üstün olansın,
hüküm ve hikmet sahibisin." (Bakara Suresi, 129)
Rabbimiz, içlerinden onlara bir elçi gönder...
MİLADİ: 1979 HİCRİ: 1400
Öyleyse kafirlere itaat etme ve onlara (Kur'an'la)
büyük bir cihad ver. (Furkan Suresi, 52)
Öyleyse kafirlere itaat etme ve onlara (Kur'an'la) büyük
bir cihad ver.
HİCRİ:1400 MİLADİ:1979 (Tenvinleri de sayıldı)
Ve seveceğiniz bir başka (nimet) daha var:
Allah'tan 'yardım ve zafer (nusret)' ve yakın bir fetih. Mü'minleri
müjdele. (Saff Suresi, 13)
...Allah'tan 'yardım ve zafer (nusret)' ve yakın bir fetih...
HİCRİ: 1402 MİLADİ:1981 (Okunan tenvinler sayıldı)
Yukarıdaki ayetlerden inkarcı düşünceye karşı fikri alanda
mücadele etmenin önemi ve bu mücadelede Rabbimiz'in salih
kullarını yardımı ile destekleyeceği anlaşılmaktadır. Ayetlerin
ebced hesaplarının verdiği tarihler ise, bu fikri mücadelenin
başlaması gereken zamana işaret olabilir. Nitekim kitabın
önceki bölümlerinde anlattığımız ahir zaman alametleri olarak
bildirilen olayların başlangıç tarihinin de Hicri 1400'ler
olması, böyle bir işaret olması ihtimalini güçlendirmektedir.
Aşağıdaki ayette de Müslümanların sıkıntı içinde yaşadığı
bir döneme işaret olabilir. Hem Müslümanların hem de tüm dünya
insanlarının 1980'li yıllardan itibaren yaşadıkları sıkıntı
ve acılara, yeryüzünde meydana gelen kargaşa ve kaosa dair
pek çok olaya kitabın önceki bölümünde yer vermiştik. Bu sıkıntılı
dönemin ahir zamanın ilk bölümü olduğunu, Hz. İsa'nın tekrar
yeryüzüne gelişi ile bu dönemin biteceğini ve huzur, barış,
bolluk, bereket, güzellik dolu bir Altınçağ'ın yaşanmaya başlayacağını
da müjdelemiştik.
Sizi dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında
Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar
kadınlarınızı diri bırakıp erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı.
Bunda sizin için Rabbiniz'den büyük bir imtihan vardı. (Bakara
Suresi, 49)
...sizin için Rabbiniz'den büyük bir imtihan vardı.
HİCRİ: 1406 MİLADİ:1985
|