
ADNAN OKTAR ve ESERLERİ
1956
yılında Ankara'da doğan Adnan Oktar, Türkiye’nin önemli fikir
adamlarından biridir. Milli ve manevi değerlerine son derece
bağlı olan ve inandığı mukaddes değerleri diğer insanlara
anlatmayı insani bir görev olarak kabul eden Adnan Oktar,
fikri mücadelesine 1979 yılında, Mimar Sinan Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi'ndeki eğitimi sırasında başlamıştır.
Üniversite dönemi boyunca, çevresine hakim olan materyalist
felsefe ve ideolojilerin çarpıklıkları hakkında, onları savunanlardan
daha fazla bilgi ve yorum sahibi olacak kadar detaylı araştırmalar
yapmıştır. Bu bilgi birikiminin sonucunda ise, milli ve manevi
değerlerimizi tehdit eden, bölücü ideolojinin temellerini
oluşturan Darwinizm ve evrim teorisinin ülkemize ve dünyaya
getirdiği zararlar ve bu teorinin modern bilim karşısındaki
yenilgisi ile ilgili eserler hazırlamıştır. New Scientist
dergisinin 22 Nisan 2000 tarihli sayısındaki ifade ile
evrim teorisinin yanlışlığının ve yaratılış gerçeğinin anlatılması
konusunda Sayın Oktar "uluslararası bir kahraman"
haline gelmiştir. Yazarın materyalizm ve Darwinizm'e karşı
verdiği fikri mücadele sık sık National Geographic, Science,
New Scientist, NSCE Reports gibi çoğunluğu evrimci olan
yabancı yayın organlarında da gündeme getirilmektedir. National
Geographic dergisinin Kasım 2004 tarihli İngilizce ve
Almanca baskılarında, yazarın, Yaratılış Gerçeği ile ilgili
çalışmalarından bahsedilmiş, Evrim Aldatmacası adlı
kitabından şöyle bir alıntıya yer verilmiştir: "Bu teori,
dünya sistemini yönlendiren güçler tarafından bizlere empoze
edilmeye çalışılan bir aldatmacadan başka birşey değildir."
Yazar ayrıca dünya tarihi ve siyaseti üzerindeki olumsuz etkileri
nedeniyle Siyonizm ve Masonluk hakkında da kitaplar yazmıştır.
Yazarın kitaplarında eleştirdiği Siyonizm, dünya hakimiyetini
iddia eden, diğer insanları değersiz varlıklarmış gibi gören,
Yahudilerin dünyanın en üstün insanları olduğunu ve Allah'ın
yalnızca kendi ilahları olduğunu iddia eden radikal Siyonistlerin
asılsız iddialarıdır. Yoksa yazarın yazılarında kastettiği,
kesinlikle, Yahudilerin kendi devlet sınırları içinde, güven
ve huzur içinde yaşama haklarını red manasında değildir.
Bu eserlerin yanı sıra Kuran ahlakını ve imani konuları anlatan
eserleriyle birlikte yazar, 200'ü aşkın kitabın sahibidir.
Cavit Yalçın müstear ismini de kullanan Adnan Oktar, eserlerinin
büyük bir bölümünü Harun Yahya müstear ismiyle
yayınlamıştır. Bu müstear ismi, “inkarcı düşünceye
karşı mücadele eden iki Peygamberin hatıralarına hürmeten
isimlerini yad etmek için” Harun ve Yahya isimlerinden
oluşturulmuştur..
Yazar tarafından kitapların kapağında Resulullah'ın mührünün
kullanılmış olmasının sembolik anlamı ise, kitapların içeriği
ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-ı Kerim'in Allah'ın son kitabı
ve son sözü, Peygamberimizin de hatem-ül enbiya olmasını remzetmektedir.
Yazar da, yayınladığı tüm çalışmalarında, Kuran'ı ve Resulullah'ın
sünnetini kendine rehber edinerek, inkarcı düşünce sistemlerinin
tüm temel iddialarını tek tek çürütmeyi ve dine karşı itirazlarını
tam olarak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir.
Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'ın mührü,
bu son sözü söyleme niyetinin bir duası olarak kullanılmıştır.
Yazarın tüm çalışmalarındaki ortak hedef, insanlara Kuran'ın
tebliğini ulaştırmak ve böylelikle onları Allah'ın varlığı,
birliği ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde düşünmeye
sevk etmek ve bazı önemli konuları hatırlatmaktır.
Harun Yahya'nın eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, İngiltere'den
Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna'ya, İspanya'ya ve Brezilya'ya
kadar dünyanın pek çok ülkesinde beğeniyle okunmaktadır. İngilizce,
Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Urduca,
Çince, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boşnakça, Uygurca, Endonezyaca,
Azerice, Bengolice, Bulgarca, Danimarkaca, Lehçe, Malezyaca,
Portekizce, Sırpça gibi hemen her dile çevrilen eserler yurtdışında
geniş bir okuyucu kitlesi tarafından takip edilmektedir.
Dünyanın dört bir yanında olağanüstü takdir toplayan bu eserler
pek çok insanın iman etmesine, pek çoğunun da imanında derinleşmesine
vesile olmaktadır. Kitapları okuyan, inceleyen her kişi, bu
derin farklılığın ve faydanın, eserlerdeki hikmetli, akılcı,
kolay anlaşılır ve samimi üslubun farkına varmaktadır. Bu
eserler süratli etki, kesin netice, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik
özellikleri taşımaktadır. Eserlerin her birinde hiç kimsenin
reddedemeyeceği, samimi, açık, ispatlı bir anlatım vardır.
Kuşkusuz bu özellikler, Allah'ın nasip ettiği bir hikmet ve
anlatım çarpıcılığından kaynaklanmaktadır.
Bu gerçekler göz önünde bulundurulduğunda insanların görmediklerini
görmelerini sağlayan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin
okunmasının teşviki de elbette önemli bir hizmet olmaktadır.
Ne var ki bu değerli eserleri tanıtmak yerine, insanlara
şüphe veren, karmaşa yaratan, hiçbir faydası olmayan eserlerin
savunuculuğunu yapanlar da vardır. Bu kişiler Müslümanların
içinde bulundukları durumu, çektikleri eziyetleri düşünmelidirler.
Dünyada süregelen zulüm ve kargaşalardan kurtulmanın tek yolunun
Kuran ahlakının yaşanması ve anlatılması olduğunu da unutmamalıdırlar.
Bilmelidirler ki, yazarın eserleri bu hizmette öncü rol üstlenmiştir
ve bu eserler, Allah'ın izniyle, 21. yüzyılda dünya insanlarını
Kuran'da tarif edilen huzur ve barışa, doğruluk ve adalete,
güzellik ve mutluluğa taşımaya bir vesile olacaktır.
|