MEHDİ'NİN ÇEŞİTLİ ÖZELLİKLERİ

Cennetle Müjdelemesi


...Enes b. Malik (r.a.) den, şöyle demiştir: Ben, Resulullah (s.a.v.)'dan işittim, buyurdu ki: Biz Abdulmuttalib'in çocukları cennet halkının büyükleriyiz. Ben, hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi

Sünen-i İbni Mace, 10/349 


Zamanın En Hayırlısı Olması


İbn-i Cerir, Tehzib-il Asar'da şöyle tahric etti: 
Muhammed ümmetinin
en hayırlısı ve sizin zorlukları gideren veliniz olan kimseye katılın.. O Mehdi'dir. 
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 57 

Devrinde yeryüzünün en hayırlısı kendisi olacaktır. 
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, 27

Naim b. Hammad, Kab'dan tahric etti, buyurdu ki: 
Mehdi (zamanındaki) insanların
en hayırlısıdır
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 58 

İsminin Peygamberlere Gelen Kitaplarda Geçmesi


Naim buyurdu ki:  Ben Mehdi'yi Peygamberlerin suhufunda şöyle bulurum: "Mehdi'nin amelinde ne zulüm ne de ayıp yoktur."
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 21 

Peygamberlere dair olan kitaplarda, "Mehdi'nin işi zulüm ve kötülük değildir" şeklinde işaret edilmiştir. 
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, 49



İbni  Münavi diyor ki: "Danyal (a.s.)in kitabında şöyle yazılıdır" Süfyanlar 3 tanedir, Mehdiler de 3’tür. 1. Süfyan çıkıp adı sanı yayıldığında ona karşı 1. Mehdi, 2. Süfyana karşı 2. Mehdi, 3. Süfyana karşı da Hz. Muhammed Mehdi çıkacak ve Allah-u Teala daha önce fesada uğrayanları ve iman ehlini onunla kurtaracaktır. Sünnetler onunla ihya edilecek bidat ateşleri de onunla sönecektir. Onun zamanında insanlar aziz olacak ve kendi muhaliflerine galip geleceklerdir. Güzel bir hayat sürülecek, yer ve gök bereketini artıracak, bu durum 7 yıl sürdükten sonra Mehdi
vefat edecektir. (*)

(*)Bu hadis Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman isimli kitabın Süleymaniye Kütüphanesinde bulunan el yazılı bir nüshasında mevcuttur. 

Peygamberimiz ashabinin (r.a.) Tevrat ve İncil'de müjdelenmeleri gibi, Mehdi (a.r.) da diğer peygamberlere indirilmiş kitaplarda müjdelenmektedir, ondan övgüyle bahsedilmektedir.  Güzel Ahlaklı Olması


Mehdi Allah'a karşı son derece boyun eğicidir. Ahlak bakımından Peygambere benzer. 
Kıyamet Alametleri, s.163

İbni Mesud'un rivayetinde, Resulullah şöyle buyurdu: Ahlakı benim ahlakım olan bir evladım çıkacak.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,21 



İşari manada ayet meali: 

3/159- Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi..." 

 68/4- Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin.

Herkes Tarafından Çok Sevilmesi


Allah (c.c.) bütün insanların kalplerini onun muhabbetiyle dolduracaktır.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, 42 

Ümmet'i Muhammed'den memnun olmadık hiçbir fert kalmayacaktır. 
Kıyamet Alametleri, 163 

Mehdi zuhur eder, herkes sadece O'ndan konuşur, O'nun sevgisini içer ve O'ndan başka bir şeyden bahsetmezler.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 33 

Onun hilafetinden yer ve gök ehli, hatta havadaki kuşlar bile razı olacaktır. 
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, 29 

Mücadeleci Olması


Mehdi işi sıkı tutacak.
Kıyamet Alametleri , 175 

İnsanlar hakka dönünceye kadar mücadelesine devam edecektir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, 23

Fitneleri önlemenin kendisine zor gelmeyeceği ve öldürmenin de onu vazgeçiremeyeceği Ehli Beytime mensup birisi (Mehdi) sahip olmadan günler geceler bitmeyecektir. 
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 12 

Mehdi hesabını çok seri bir şekilde görecek ve vaadinden dönmeyecektir. 
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 24 

Mehdi Doğu tarafindan çıkacak. Karşısına dağlar bile dikilse onları ezip geçecek, o dağlarda kendisine yol bulacaktır. 
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, 39



İşari manada ayet  meali: 

15/94- Öyleyse sen emrolunduğun şeyi açıkça söyle ve müşriklere aldırış etme. 


25/52- Öyleyse kafirlere itaat etme ve onlara (Kur'an'la) büyük bir cihad ver. 


3/172- Kendilerine yara isabet ettikten sonra, Allah ve elçisinin çağrısına icabet edenler, içlerinden iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir ecir vardir.

. .

İrşadı (Tebliğ Gücü)


Hz. Mehdi,  kuru bir ağacı diktiğinde de agaç hemen yeşillenip yapraklanacaktır.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, 43 

O (Mehdi) kuru bir kamış ağacını kuru bir yere dikecek, anında yeşillenip yaprak verecek.
Kıyamet Alametleri, 165

Mehdi bir yere kuru bir dalı diker ve dal yapraklanıp yeşillenir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 67


.
Bir tevili şudur ki: 

Hz. Mehdi (a.r.) "kuru bir agaç'a benzetilen bir insana teveccühüyle ve onu irşad etmesiyle; önceleri aynı kuru bir ağaç gibi etrafına faydalı olamayan böyle bir insanın, bu sefer yeşillenmiş ve meyve vermiş bir ağaç gibi etrafına, yani dinine ve bütün insanlığa faydalı hale geleceğine işaret edilmiştir. (Allahualem) 

Aşağıdaki hadis-i şerifte de benzer bir şekilde; önceleri cahil, cimri ve korkak olan bir insanın, ahir zamanın büyük mürşidinin irşad ve tedrisiyle bilgili, cömert ve cesur bir hale geleceğine, adeta önceleri kuru ve faydasız olan bir ağacın yeşerip yaprak vermesi gibi  şahsiyetini değiştireceğine işaret edilmiştir. (Allahualem) 
 


Asrında cahil, cimri ve korkak olan bir adam hemen alim, cömert ve cesur olacak.

Kıyamet Alametleri, 186 

İmam Rabbani hazretleri de irşad esinde kendisine verilen gücü aynı teşbihle ifade etmektedir. 


Allah-ü Taala, hidayet işinde; bana büyük bir güç verdi. O kadar ki: Kuru bir ağaca teveccüh etsem; o kuru agaç hemen filizlenir.

Mektubat-i Rabbani, 1/18



İşari manada ayet mealleri:

16/125- Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir. 


2/83- Hani İsrailoğullarından, "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hala) yüz çeviriyorsunuz. 


20/43-44 "İkiniz Firavun'a gidin, çünkü o, azmış bulunuyor. Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar."

Vehbi İlmi


Kab'dan rivayet edildi ki: 
O, kimsenin bilemediği gizli bir gücün sahibi olduğu için kendisine Mehdi denilmiştir. 

Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman

Bir tevili şudur ki: 

Bütün zahiri ilimler, istenildiğinde herkes tarafından okuyarak, araştırılarak öğrenilebilir. Bir de çalışılarak elde edilemeyen, ancak Hz. Allah'ın bir lütfu olan ve onu istediği kuluna verdiği "Vehbi" ilim vardır. Yukarıdaki rivayette "kimsenin bilemediği" denilerek Mehdi'nin böyle bir ilme sahip olduğu anlatılmak istenmiştir. (Allahualem) 

Bu ilmin "Ledün ilmi"  olması da muhtemeldir. Kehf suresinde Musa (a.s.) ile ismi verilmeyen mübarek bir şahis arasında geçen kıssada, benzer bir ilimden bahsedilmektedir. (Rivayetlerde bu şahsın Hızır a.s. olduğu anlatılır.) 


18/65- Derken, katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.

18/66- Musa ona dedi ki: "Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?" 


18/67- Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin." 


18/68- (Böyleyken) "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?" 


18/69-(Musa:) "İnşaallah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiç bir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi. 


18/70- Dedi ki: "Eğer bana uyacak olursan, hiç bir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar." 


 Ledün: Garip bir ilim ismidir. Ona vakıf olan şahıs, giz ve sırları Allah'ın izin verdiği ölçüde keşfedeceği gibi, çeşitli ilahi esrarlardan da haberi olur. (TÜR-DAV, Büyük Lugat , 558) 
Bu kıssada Musa (a.s.)'ın birlikte yaşadıkları üç olay anlatılmaktadır. Hz. Musa, bu ilmi bilmemesi sebebiyle  Hızır (a.s.) 'ın ilk anda hatalı ve garip gibi görünen üç davranışına itirazda bulunarak, ona karşı çıkmaktadır. Fakat ayrılacakları vakit Hızır (a.s.)'dan yaptıklarının içyüzünü öğrenince (18/78-82. ayetler) itirazlarında aceleci davrandığını anlayarak, ona hak vermektedir.  Bu kıssanın Kehf suresinde anlatılması pek manidardır. Çünkü bu surede anlatılan diğer iki kıssanın (Ashab-ı Kehf ve Zülkarneyn kıssalarının) Mehdi ile olan yakın ilgisine peygamberimiz (s.a.v.) çeşitli hadisleriyle dikkat çekmiştir. Musa (a.s.) ve Hızır (a.s) kıssasının da özellikle yine bu surede yer alması, aralarında geçen olayların yukarıdaki hadislerde olduğu gibi Mehdi ile yakından ilgisi olabileceğine, ayrıca Hızır (a.s.)'ın ilminin Mehdi'de de bulunabileceğine bir işarettir.  Muhyiddin Arabi aşağıdaki izahında Mehdi'nin 9 özelliğini saymaktadır. Dikkat edilirse bunların hiçbiri nakil ilminde olmayan, daha ziyade hikmet, anlayış, ledün gibi vehbi ilme ait özellikleri taşımaktadır


1. Basiret sahibi olması 

2. İlahi Kitabı anlaması 

3. İlahi Kelam'ın manasını bilmesi 

4. Tayin edeceği kimselerin hal ve hareketlerini bilmesi 

5. Öfkelendiğinde bile merhamet ve adaletten ayrılmaması 

6. Varlıkların sınıflarını bilmesi 

7. İşlerin girift taraflarını bilmesi 
Çünkü bunlardan haberi olan bir lider vereceği hükümlerde yanılmaz. Mehdi kıyas ilmini onunla hükmetmek için değil, ondan kaçınmak için bilir. Çünkü verdiği hüküm doğru bir ilham neticesi olacak. Yani Muhammed (s.a.v.) getirdiği şeriat üzere hükmedecek. Bu sebepledir ki peygamber (s.a.v.) onu  vasfederken "Benim izimi takip edecek, hataya düşmeyecek" demiştir. Bundan anlıyoruz ki, Mehdi, şeriat sahibi değil şeriata uyandır. 

8. İnsanların ihtiyacını iyi anlaması 
Çünkü onların her türlü işlerini görmek için Allah onu diğer insanlar üzerine seçmiştir. Liderlerin davranış ve faaliyetleri de kendilerinden ziyade halkın menfaatine göre olmalıdır.. 

9. Bilhassa kendi zamanında ihtiyaç hissedilen gaibi ilimlere vukufu bulunması. Çünkü ancak o sayede yeni yeni zuhur edilecek meseleleri halledebilir


Kıyamet Alametleri, 189

Mehdi'nin vehbi ilme ait bir başka özelliği de ebced hesabını ve ona ait sırları bilmesidir. 
.
Cifr (Ebced) İlminin Bilinmesi

Taşköprülüzade Ahmet Efendi "Mevzuatu'l-Ulum" isimli eserinde (11/246) Mehdi'nin cifr ilmine vakıf olacağını kaydetmiştir: 
 


Bazıları dediler ki, bu kitabı kemal-i vukuf ahirzamanda hurucu muntazar Hz. Mehdi'nin hurucuna mevkuftur ki, onlar cifr ilmine vakıf ve sırlarına arif olurlar. Kitab-ı enbiyayı  salifeden dahi bu ilim varid olmuştur. 

Mehdilik ve İmamiye , 252

Islah Edilmesi


Hz. Ali'nin rivayetine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu. 
Mehdi bizden Ehl-i Beyttendir. Allah onu bir gecede ıslah eder (yani tevbesini kabul eder veya feyizler ve hikmetlerle donatır.) 
Sünen-i İbni Mace, 10/348 

Naim Ebu Said-il Hudri'den tahric etti. Peygamber (s.a.) buyurdu: 
Allah, Mehdi'yi
bir gecede ıslah eder. (olgunlaştırır) 
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,54/19 

Ebu Nuaym'in rivayetinde Resul-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: 
Ey Ehl-i Beyt! Mehdi bizdendir. Aziz ve celil olan Allah onu
bir gecede ıslah ve irşad edecek.
Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, 437



İşari manada ayet meali: 

93/7 "Ve seni yol bilmez iken, 'dogru yola yöneltip iletmedi mi?"


.
Nübüvvet Yolunda Olması


Hz. Huzeyfe'den rivayet edilmiştir: 
Aranızda "Nübüvvet" Allah'ın istediği kadar sürer sonra onu kaldırmayı istediği zaman da kaldırır. Ve Allah'ın murad ettiği kadar devam eden "Şiddetli bir Meliklik" idaresi gelir. Sonra  onu kaldırmayı istediği zaman kaldırır. Sonra zorba bir idare gelir. Sonra da "Nübüvvet yolu üzere bir hilafet" gelir. 
Ramuz El-Ehadis, 1/257 (Ebu Davud "Tayalisi" -Ahmet b. Hanbel "Müsned"inden) 

İsa aleyhisselam ve Mehdi aleyhirridvan ise, birinci yoldan vasıl olmaktadırlar. Birinci yol ise, kurb-ü nübüvvetten ibarettir. Tavassut muamelesi orada yoktur. Her kim bu yoldan vasıl olur ise, onun için arada bir hail ve bir vasıta yoktur. Hatta o, feyizleri ve bereketleri herhangi bir kimsenin tavassutu olmadan alır. Zira tavassut ve hail, ancak diğer yoldadır. Bu yerin muamelesi ise, diğerinden ayrıdır. 
Mektubat-i Rabbani, 534 Mektup, 2/763-764

Sual: Müceddid için böyle nasıl söylenebilir? Çünki, Hazret-i İsa gökten inecek ve müceddid olacaktır. Hazret-i Mehdi de, çıkacak ve müceddid olacaktır. Bunların, verecekleri feyzleri ve bereketleri herhangi bir kimsenin tavassutu olmadan alır. Zira tavassut ve hail, ancak diğer yoldadır. Bu yerin muamelesi ise, diğerinden ayrıdır. 

Cevap: Feyz için vasıta olmak, yukarıda bildirdiğimiz iki yoldan yalnız ikincisindedir. Birinci yolda, yani (kurb'i nübüvvet) denilen yolda, feyz ve hidayet, vasıta ile gelmez. Bu yolda yükselen, arada vasıta ve perde olmadan vasil olur. Hiçbir kimse vasıta ve perde olmaksızın feyzlere ve bereketlere kavuşur. Vasıta olmak ve perde olmak  (Kurb-i vilayet) denilen yoldadır. Bu iki yolu birbirine karıştırmamalıdır. Hazret-i İsa (a.s.) ve Hazret-i Mehdi (a.r.) nübüvvet yolu ile vasıl olurlar. Seyhayn, yani hazret-i Ebu Bekir ile hazret-i Ömer (r.a.) da, nübüvvet yolu ile kavuşmuşlardır. Resulullahın (s.a.v.) himayesi altındadırlar. Şanları çok yüksekdir. 
Saadet-i Ebediye H.Hilmi Isik, 836 (Mektubat-i Rabbani'den 123.Mektup) 

Nübüvvet "nebi" kökünden gelip, peygamberlerin Allah'ın emriyle vazifeli olarak insanları doğru yola davet etmeleri görevini tarif eder. 

Allah dilediği kuluna Nübüvvet vazifesi verir. Peygamberlik çalışma ve istemeyle elde edilmez. Mehdilik görevi de aynı şekilde Allah'ın dilemesiyle onun istediği şahsa verilir. Mehdi bu makama kendi gayreti ile gelmeyecektir. Velayet makamıina ulaşmak için bir gayret ve çaba gerekirken Nübüvvet yolu için böyle bir şart yoktur, burada seçilmek sözkonusudur.  Nübüvvet yolunun Velayet yolundan diğer farkları ise: 

1. Bu yolda hidayetler, feyzler dogrudan onlara  ulaşır, arada herhangi bir vasıta (mürşid) yoktur. 

2. Nübüvvet yolu peygamberlerin yoludur, onların tebliğ metodu ve mücadele tarzı bu kelime ile ifade edilir. Mehdi de bu yoldan olacağına göre onun mücadele şekli de aynen peygamberler gibi olacaktır. 

3. Nübüvvet yolunda genellikle içe dönük bir yapı mevcuttur. Tarikatlar bu gruba girer. Bağlıların kendi nefislerini ıslaha çalışmaları, bu yolun esasıdır. Nübüvvet yolu ise peygamber yolu oldugu için devamlı mücadele ve tebliğ ile yani bütün insanlara yönelik sosyal bir yapı ile karşımıza çıkar. 
.
Sıkıntı ve Zorluklarla Karşılaşması
.


Mehdi, bizden, Ehl-i Beyt'tendir. 
 ...Abdullah b. Mesud (r.a.) dan; Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: 
 ...Biz öyle bir ev halkıyız ki; Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beytim muhakkak benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır

 Benden sonra Ehl-i Beytim bela ve mihnetlerle karşılaşacaklar ve darbe maruz kalacaklardır. 

Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 14 

.
Bütün enbiya (a.s.) ve evliya (r.a.) Allah-u Teala'nın gönderdiği dini tebliğ etmek ve yaymak yüzünden insanlar tarafindan anlaşılamamış, onların çeşitli itham ve iftiralarına maruz kalmışlardır.
Allahu alem Ehl-i Beyt'ten gelecek olan Hz. Mehdi (a.r.) de bu gibi eziyet ve sıkıntılarla karşılaşacaktır. Aşağıdaki peygamberimizin hadisi böyle bir durumu "Mehdi'nin biat sırasında kendisinin birçok kahr ve haksızlığa uğradığını insanlara açıklayacağını" haber vermektedir. 


Naim b. Hammad Hz.Ali'den (r.a.) rivayet etmiştir: 
 ...Mehdi, Resulullah'ın bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve çıkışından ümit kesildigi bir sırada çıkar. İki rekat namaz kılar. Namazdan dönünce şöyle der: "Ey insanlar! Ümmet-i Muhammed ve bilhassa onun ehl-i beyti çok belalar gördü, ve bizler kahr ve haksızlığa maruz kaldık.
 Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 55 

Resulullah (s.a.v.) efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
 - Dininde kavi, güçlü olanın başına gelecek belalar büyük olur.(1) 
 -Hak Teala bir kulunu sever veya kendine yaklaştırmak isterse, üzerine bela ve musibetleri ardı ardına gönderir.(2) 
 -Hak Teala bir kimseye bir hayır diledimi, ona bela ve musibet verir (3) 
 (1) Ibni Hibban (2) Ibni Ebi'd Dünya (3) Imam Malik ve Buhari 

Aşağıdaki hadis-i şerifte de İstanbul'u fethedecek Hz.Mehdi (a.r.) ve yardımcılarında, fetihten önceki devrede hastalık sıkıntı ve üzüntülerin bulunacağı ve daha sonra bu sıkıntının kaldırılacağı bildirilmektedir. 
 


Allah Konstantiniyye'yi (Istanbul'u) çok sevdiği dostlarının ehline fethedecek... Onlardan hastalığı ve üzüntüyü kaldıracak 

Kıyamet Alametleri, 181 


Allah-u Teala Kur’an-ı Kerim'de birçok peygamberin yalanlanmak, delilik ve büyücülükle suçlanma, hastalık, haksız yere zindana atılma... gibi çeşitli sıkıntı ve eziyetlerle karşılaştığını, fakat bütün bunlara sabır edilmesi gerektigini haber vermektedir. 
 


İşari manada ayet mealleri:

6/34- "Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler..." 


44/14- Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: "(Bu,) Öğretilmiştir, bir delidir."


51/52- İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka: "Büyücü ve cinlenmiş" demişlerdir. 


23/25- "O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin." 


26/29- (Firavun) dedi ki: "Andolsun, benim dışımda bir ilah edinecek olursan, seni mutlaka hapse atacağım." 


33/69- Ey iman edenler, Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın; ki sonunda Allah onu, demekte olduklarından temize çıkardı. O, Allah katında vecihti. 


37/97- Dediler ki: "Onun için (yüksekçe) bir bina inşa edin de onu çılgınca yanan ateşin içine atın.


68/51- O inkar edenler, zikri (Kur'an'i) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi. "O, gerçekten bir delidir" diyorlar. 


46/35- Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, Onlar için de acele etme..."

Gözetlenmesi-Takip Edilmesi


Ebu Said El-Hudri'nin (r.a.) rivayetinde, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: 
Deccal çıkınca, ona karşı müminlerden bir adam (Mehdi) yönelir. Derken o mümin kimseye birçok silahlılar, Deccal'ın merkezlerde gözetleme yapan silahlıları karşı çıkarlar.

Mehdilik ve Imamiye 37, (Sahih-i Müslim, 11/393'den nakil) 


Not: Bu hadis uzun bir hadistir, tamamı ileride izah edilecektir. 
Hadisin başlangıcında Mehdi'nin Deccal 'in silahlı adamları tarafindan gözetlendiği ve takip edildiği bildirilmektedir. Önceki devirlerde de tevhid mücadelesinde bulunmuş bazı peygamberlerin de benzer şekilde gözetlendiğini böylece kontrol altında tutulmak istendiğini Kur’an-ı Kerim'den öğrenmekteyiz. 


23/25- "O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin."


"Mehdilik ve İmamiye" isimli araştırmanın sahibi bu hadisin tamamı hakkında şu izahları yapmaktadır.  Ebu İshak ve Ma'mer gibi raviler bu zattan maksad Hızır (a.s.)dır demişlerse de , biz Hz.Mehdi (a.s.) olduğu kanaatindeyiz. Hadis-i Şerifin siyah ve sibaki bunu göstermektedir. Hadis-i Şerifin baş tarafinda deccalin merkezde gözetleme yapan silahlı askerlerinden bahsediliyor. Şu halde deccal büyük bir orduya veya hükümet kuvvetine sahip olacaktır. Kendi anlayışına karşı çıkan Mehdi'ye kuvvetini kullanarak eziyet etmekte ve tesirsiz hale getirmeye çalışmaktadır. Hadis-i şerifin ifadesine göre artık o zatın sırtı ve  karnı döve döve genişletilir. Yani durmadan etrafa ilan edilip yayılmaktadır. Bu arada Mehdi'yi tesirsiz hale getirdiğini zanneden Deccal karşısında Mehdi'nin ordusu çiğ gibi gelişini görür. Artık Deccal Mehdi'yi mahkum edemiyor, bu noktayı hadis-i şerif şöyle ifade ediyor: "Ey insanlar şu muhakkak ki, artık Deccal bana yaptığı bu işi insanlardan hiçbir kimseye yapamayacaktır. Tam bu sırada o müminin boynu ile köprücük kemiği arası bir bakır levha haline gelir de, artık Deccal onu kesmeye hiçbir yol bulamaz."  Su son ifadeler çok dikkate değerdir. Boyun ile köprücük kemiğine gelince, hepimiz biliriz ki, idam edilecek adamın suçları bir kağıda yazılıp boynuna asılır. Şu halde  hadiste bu kısım bakır levha haline geliverir dediğine göre Deccal Mehdiye artık kılıç geçiremeyecektir (ona hiçbirşey yapamayacaktır) demektir. (Mehdilik ve Imamiye 39)

Deccal'in Mehdi'ye Eziyet Etmeye Çalışması


Ebu Said El-Hudri'nin (r.a.) rivayetinde, Resulullah (s.a.v) buyurdu ki: Deccal çıkınca, ona karşı müminlerden bir adam (Mehdi) yönelir. Derken o mümin kimseye birçok silahlılar, Deccal'in merkezlerde gözetleme yapan silahlıları karşı çıkarlar. Ve kendisine: Nereye gitmeyi kasdediyorsun? diye sorarlar. O da: Şu çıkan kimseyi (yani Deccal'e) karşı gitmeyi kasdediyorum, der. Deccal'in taraftarı ona: Sen bizim Rabbimize inanmıyor musun? derler. O zat da: Bizim Rabbimiz de hiçbir gizlilik yoktur der. Ötekiler de: 
Bunu öldürün, derler. Bu söz üzerine taraftarların bir kısmı diğerlerine: 
Sizin Rabbiniz, kendi izni olmadan herhangi bir kimseyi öldürmekten sizleri men etmiş değil midir? Müteakiben o zatı Deccal'in yanına götürürler: 

Mehdilik ve Imamiye 37

Deccal, kendi anlayışına karşı çıkan Mehdi'yi öldürmek istemez, ona sıkıntı verir eziyet eder. Önce onu insanların gözünde karalayarak tesirsiz hale getirmeye çalışır, başarısız olduğunu görünce bu sefer onu insanlardan ayırarak uzaklaştırır, hadisin ifadesiyle firlatıp atar. 


"Mehdilik ve İmamiye" yazarı izahına şöyle devam ediyor: 
Ayrıca onu zindanlarına atmakla bir ateş içine attığını zanneder. Halbuki onu cennete atmıştır. Zira mümin cehennemde olsa bile gönlü cennettedir. Müslim-i Şerif'in mütercimi Mehmed Sofuoğlu buradaki cennetin dünya bahçelerinden bir bahçe olduğunu söyler. Şu halde anlaşılıyor ki, Deccal Mehdiyi ıssız yerlere sürecek ama onun sürdüğü yerler bağlık yerler olacaktır. 

Mehdilik ve Imamiye 40

Hakkında Olumsuz Propaganda Yapılması


Mümin şahıs (Mehdi) Deccal'i görünce: 
Ey insanlar! Resulullah'ın zikrettiği Deccal işte budur, der. Deccal hemen onunla ilgili emrini verir de, o zat karnı üzerine uzatılır ve arkasından: 
Onu alın da yaralayın! der. Artık o zatın sırtı ve karnı döve döve genişletilir
Bu sefer onu iki eli ve iki ayağı ile yakalar da firlatır atar. İnsanlar Deccal'in onu bir ateş içine attığını sanırlar. Halbuki o bir cennet içine atılmıştır.

Mehdilik ve İmamiye 40

Hadiste Mehdi'nin "sırtı ve karnından dövüle dövüle genişletilmesi" müteşabih olarak (benzetme yapılarak ) söylenmiştir. Mehdilik ve İmamiye kitabının yazarı burası için; Mehdi'nin ünü "Durmadan etrafa ilan edilip yayılmaktadır" demektedir. Fakat bunu Deccal taraftarları yapacağı için bu propagandanın Mehdi'yi kötüleme şeklinde olacağını söyleyebiliriz. 

Peygamberimiz devrinde İslam düşmanları, onu kötülemek için o devrin yayın organı sayılan şairleri kullanıyordu. Şairler, panayırlarda, çarşılarda peygambere çeşitli hakaretler ediyor, ona deli, büyücü, kahin diyorlardı. Şimdi de İslam düşmanı olan Deccal yanlıları yazılı ve sözlü yayın organlarıyla Mehdi'yi kötüleyecekler, halkın nazarında itibarını sarsmaya çalışacaklardır. (Allahualem)  Hadislerde Mehdi'nin başlangıç yıllarının sıkıntı ve zorluklarla dolu mücadele yılları olduğunu gördük. "Altın Çağ" olarak anlattığımız devre, Mehdi'nin halife olduğu son dönemlerine aittir. Mehdi ve müslümanlar ancak bu devrede rahata, bolluğa, huzura kavuşacaklar ve sevgiye, barışa, kardeşliğe dayalı bir hayatı bu devrede yaşayacaklardır. 


İşari manada ayet meali: 

93/4-5 " Şüphesiz senin için son olan, ilk olandan (ahiret dünyadan) daha hayırlıdır. Elbette Rabbin sana verecek, böylece sen hoşnut kalacaksın."

Hicreti


O Kudüs'te hicret edecektir. Bu hicretten sonra Medine tahrip edilip vahşilerin sığınağı olacaktır.

(İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, s.1699, sf.174)

Hilyesi


O, açık alınlı, küçük burunlu, iri gözlü, dişleri parlak ve seyrek bir kişidir. Sağ yanağında, inciyi andıran, bir yıldız gibi yüzünü aydınlatan bir işaret vardır....

(İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, s.1699, sf.174)


Konuşması


Dilinde ağırlık vardır. Yavaş ve ağır konuştuğu zaman sağ elini sol dizine vurur. Kırk yaşındadır.

(İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, sf.1699, sf.174)



MEHDİ'NİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

Soyu (Nesebi)


Hz. Ali'nin (r.a.) rivayetine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
Kıyametin kopması için zaman da sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah (c.c.) benim Ehl-i Beytimden bir zatı (Mehdi'yi gönderecek.)
Sünen-i Ebu Davud, 5/92

Hz. Ali (r.a.) den rivayet edilmiştir; Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu:
El-Mehdi , bizden Ehl-i Beyt'tendir.

Said b. el Müseyyeb (r.a.) dan, Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu:
Mehdi, kızım Fatima'nın neslindendir.

Sünen-i Ibn Mace, 10/348

Mehdi ile müjdelenin. O Kureyş'ten ve Ehl-i Beyt'imden bir kişidir.
Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman , 13

İbnu Mes'ud: "Resulullah yahut da şöyle buyurmuştu der: "...Ehl-i beytimden birini, ki bu zatın ismi benim ismime uyar, babasının ismi de babamın ismine uyar. Bu zat, yeryüzünü, -eskiden cevr ve zulümle dolu olmasının aksine- adalet ve hakkaniyetle doldurur."
Tirmizi, Fiten 52, (2231, 2232)

Bütün peygamberler birbirinin neslindendir. Mehdi (a.r.) de bu nesilden gelmektedir. Halk arasında bu nesilden gelenlere Seyyid denmektedir. 


İşari manada ayet mealleri:

 
2/128- "Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş (müslümanlar) kıl ve soyumuzdan sana teslim olmuş (müslüman) bir ümmet (ver).  Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin."

 3/33- Gerçek şu ki, Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti;


 6/87- Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik.


Güzel Olması.


O (Mehdi) güzel bir delikanlıdır, güzel yüzlüdür. Yüzünün nuru başına ve saçlarının siyahına kadar yükselir.
Mehdilik ve Imamiye, 153 (Ikdüd, Dürer'den)

Yüzü parlayan yıldız gibi nurludur.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 33
Kitab-ül Burhan Fi Alamatil-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 22



İşari manada ayet mealleri:

12/31- (Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf'a da:) "Çık, onlara (görün)" dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve: "Allah'ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir" dediler.

Omuzunda Nübüvvet Mührü Vardır


Mehdi'nin omuzunda peygamber efendimizdeki nübüvvet mührü bulunacaktır.
El-Kavlu Fi Muhtasarr Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar,41

Omuzunda peygamberin alameti vardır.
Kıyamet Alametleri,165
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 23

Omuzunda peygamberin nişanı vardır.
Kıyamet Alametleri,163

Hadis-i seriflerden anlasilacagi üzere Hz. Mehdi'nin iki omuzu arasında Resulullah (s.a.v.) efendimizdeki gibi aşikare görülebilecek bir nübüvvet mührü olacaktır. 


Cabir b. Semüre'den (r.a.) rivayet edilmiştir:
Resullulah'ın (s.a.v.) mührü güvercin yumurtası kadar bir yumru idi.
Sünen-i Tirmizi,6/126

Abdullah b. Sercis 'ten (r.a.) rivayet edilmiştir.
&İki küreği arasında sol küreği bölümü tarafinda üstü siğilleri andıran beneklerle dolu peygamber mührüne baktım.

İbni Kesir-  Semail-i Resul,53

Ebu Saib b. Yezid 'den (r.a.) rivayet edilmiştir:
Gözüm peygamberimizin (s.a.v.) iki omuzu arasındaki mühüre ilişti. Birden onun hacle (gerdek) düğmesi kadar olduğunu gördüm.

Sünen-i Tirmizi,6/126

Rengi


Rengi arab rengidir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,24

Not: Arap ırkının ten rengi kırmızıyla 
karışık beyazdır.

Hz. Mehdi 'nin rengi arabidir.
(Kıyamet Alametleri 163)
(El - Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar,29)
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,24)

Esmer olacaktır.
Kıyamet Alametleri 163

Enes b. Malik (r.a.) Peygamberin (s.a.v.) rengi hakkinda söyle dedi:
Beyaz (renkli) idi. Fakat beyazı esmere çalıyordu.

Ibni Kesir, Semail-ür - Resul, 28

Esmerden (Siyahtan) maksat bembeyaz olmayıp az kırmızılığı ispat etmektir. Çünkü Resul-ü Ekrem Hazretlerinin rengi, hamamdan henüz yeni çıkmış ve kendisine kızıllık gelmiş olan bir beyaz kimsenin o andaki rengi gibidir. Yani Resul-ü Ekrem Hazretlerinin mübarek rengi, kırmızı ile karışık nurani beyaz idi.
Ibni Kesir, Semail-ür - Resul, 28


Güneş ve rüzgarların tesiri ile vücuda gelen renge kırmızıya çalan renk; esmer, hiç güneş yüzü görmeyen elbise altındaki tenin rengine de parlak beyaz renk denir. 
.
Endamı


Hz. Mehdi 'nin boyu, posu sanki Beni İsrail ricalindedir.
El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 36 29

Cismi, İsrail cismidir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 24

Mehdi sanki Beni İsrail 'den bir adamdır. (Tavrı onlara benzer yani heybetli ve acar.)
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 23 30

Boyu


Mehdi, orta boylu olacaktır.
Kıyamet Alametleri
El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 41

Enes B. Malik rivayetler buyurdu ki : Resulullah (s.a.v) orta boylu idi.

Bilindiği gibi hadiste geçen Rab 'a kelimesi normal ve orta boylu demektir. Fakat normal boy için uzun olan şahsa göre bir sınır vardır. Çünkü boyun sahibi kendi karışı ile yedi karış kadar olan boya normal boy denilir.
Tirmizi, Semail-i Serif, 15

Yaşı


Yaşı 30 ile 40 arasında olduğu halde gönderilecektir.

Mehdi benim evlatlarımdandır. 40 yaslarındadır.
El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 41

40 yaşındadır. Diğer bir rivayete göre 30 ile 40 yaşındadır. 
Kıyamet Alametleri, 163 

Sakalı .


Sakalı bol ve SIK olacaktır.
El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 23

 Sakalı SIKTIR.
 Kıyamet Alametleri, 163



MEHDİ'NİN ÇIKIŞ ZAMANI


Enes Malik 'den tahric etti. O dedi ki, Resulullah (s.a.v.) buyurdu:
Dünyanın ömrü, ahiret günlerinde yedi gündür. Allah-u Teala buyurdu ki: Rabbin katında bir gün sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir.

Enes b. Malik 'den O dedi ki Resulullah (s.a.v) buyurdu:
Kim bir din kardeşinin Allah yolunda bir ihtiyacını görürse, Allah Teala onun için gündüzlerini oruçla, gecelerini de ibadetle geçirmişcesine şu dünyanın yedi bin yıllık ömrü müddetince sevap yazar.

Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 88


Hazreti Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, geçmişle, gelecekle ve ahiret hayatı ile ilgili meseleler hakkında haber verirken tesbihler kullanmıştır. 
Burada 7 bin yıldan kasıt, dünyanın gerçek yaşının 7 bin yıl olduğu değildir. (Allahualem Arapça) O zaman, 7 bin yıl ile ilgili  rivayetler, bir takvim başlangıcı gibi insanlık tarihinde çok önemli bir olaya, mesela tufandan sonra insanların yerleşik hayata geçmelerine ve dünya hayatının bariz bir veche ile yeniden başlamasına ait başlangıç olabilir.Yani, o tarihten itibaren, insanlık tarihi adeta yeniden başlamış gibi, sayıları artmaya, şehirleşmeye başlamış olabilir.  Bazı ulemalar, Hazret-i Nuh aleyhisselamdan sonraki devreyi Dünyada insanlık tarihinin yeniden başlaması olarak adlandırmışlardır. Nasıl Hıristiyanlar, Miladi 1987 yıl öncesinde önemli bir olay olmuş kabul edip, bir tarih başlangıcı meydana getirip ondan evvel, ondan sonra diyerek bir zaman belirlemesi yapıyorlarsa, aynı o şekilde rivayette, belirli bir vakti tesbit için, takvim başlangıcı gibi  7 bin yıl evveli ve sonrası şeklinde bir tarih zamanlamasına işaret ediyor olabilir. Yani, dünyanın ömrü 7 bin yıl olsa, ben onun şu tarihindeyim dense, belirli bir tarih zamanlaması yapılmış olur. 
İmam Rabbani Hazretleri Mektubat 'ta şu rivayeti nakletmiştir. 


Takriben 124 bin tane peygamberimiz gelip geçti.

Mektubat-i Rabbani, 1/354

Hz. Ademden itibaren Resullah efendimize kadar 124 bin peygamber gelip geçmiştir. Başka bir rivayette İmam-ı Rabbani hazretleri şöyle buyurmuştur: 
 


Böyle aradan "1000 senenin" geçtiği vakit, geçen ümmetlerde Ulü'l azm bir peygamberin geldiği vakittir. . 

Mektubat-i Rabbani, 1/495 


Normal olarak her 100 sene de bir peygamber, 1000 sene de de Ulü 'l azm bir peygamber gelmiştir.  Her 100 senede bir peygamber geldiğini kabul etsek, Hz. Adem aleyhisselam efendimizden, Hz. Resulullah efendimize kadar: 
124.000x 100= 12.400.000 (onikimilyon dörtyüzbin= sene olması gerekir.)  Demek ki peygamberimiz (s.a.v.) dünyanin ömrü 7 bin yıldır derken dünyanın gerçek yaşını değil, insanlık tarihi için önemli bir hadisenin baslangıç zamanını kasdetmiştir (Allahualem) 
 


Ahmet İbni Hanbel ilel inde nakletti. 
Dünyadan beş bin altı yüz yıl geçmiştir

Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Ahir zaman, 89 


Daha önceki hadislerle dünyanın ömrünün 7 bin yıl oldugunu görmüştük. Burada ise Efendimize kadar 5 bin 600 yıl geçtiği belirtiliyor. Bu rivayete göre Ümmet-i Muhammed 'in ömrü Hicri 1400 yılına kadardır. (7000-5600=1400)(Allahualem) 
 


 Abdullah (r.a) dan rivayet edilmiştir: Resulullah (s.a.v) buyurdu ki: Ehl-i beytimden ismi ismime mutabık olan bir kişi başa geçecektir... 
Dünyanın ancak bir günlük ömrü kalmış olsa, onun başa geçmesi için Cenab-ı Allah O günü behemehal uzatır. 
Sünen-i Tirmizi 4/92

Hz.Ali 'den rivayet olduğuna göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: 
Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış ta olsa, Allah (cc) benim Ehl-i beytimden bir zatı gönderecek.
 
Sünen-i  Ebu Davud, 5/92

İbn-i Mace ve Ebu Naim, Ebu Hüreyre 'den tahric ettiler, o dedi, Peygamber (s.a.v) buyurdu: 
Eğer dünyadan bir gün kalsa, Allah o günü uzatır ve Ehl-i Beytimden birisini Melik kılar. 

Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Muntazar, 10 
El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 27 
Ölüm-Kıyamet -Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s.437 


Biraz önceki rivayetlerden ve şartlardan anladığımız kadarıyla Hicri 1400 yılı aynı zamanda Hz. Mehdinin çıkış yılıdır. Hicri 1400 yılına girmeye dünya günü olarak 1 gün! bile kalsa, vazifeye hazır bekleyen Mehdinin vazifesini yapması için, kıyamet belirli bir zaman ertelenecektir. (Allahualem)  İbni Abbas 'dan sahih olarak nakledilen şöyle bir rivayet vardır, O dedi ki; Dünya yedi gündür, Her bin gün bin yıl gibidir ve Resulullah (s.a.v.) 'de onun sonunda gönderildi. 
 


 Dakkak b. Zeyd-ü Cüheni 'den rivayet ettiler. 
Ben gördüğüm bir rüyayı Resulüllah (s.a.v.) 'e anlattım. Bu rüyada Peygamber (s.a.v.) yedi basamaklı bir minberin en üst basamağında idi: O buyurdu ki, Yedi basamaklı gördüğün minber şu dünyanın ömrü olan yedi bin senedir. Ben de O 'nun son bininde olacağım.

Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 89 

.
Bu rivayetlerden de anladığımız kadarıyla ümmetin ömrü Hicri 1400 yılına kadardır. Hicri 1400 yılında O (bin yıllık) bir gün bitmiş oluyor. Halbuki ümmet o bitiş gününde halen vaadedilen Hz. Mehdi (a.r.)yi bekliyordu. O zaman O (bin yıllık) bir gün uzatılarak, Hz. Mehdi (a.r.)nin vazifesini yapmasına müsait hale getirilecektir. 
İmam Rabbani, Mehdi'nin peygamberimizin vefatından 1000 (bin) sene geçtikten sonra ikinci binin içinde geleceğini bildirmektedir. 
 


  Ancak beklenen odur ki; aradan bin sene geçtikten sonra bu saklı devlet tecid edile (yenilene). Ona bir üstünlük verilip suyu bulması, arttırıla... Böylece kemalatin aslı zuhur edip onun zilletini örte.. Ve nisbet-i aliyyenin mürevvici Mehdi gelsin.
Allah ondan razı olsun. 
Mektubat-i Rabbani, 1/569

Şeriatın teyit hasletleri, milleti tecdidi bu ikinci bindedir. 
Bu davanın doğruluğuna adil şahid: İsa'nın (a.s.) Mehdi'nin (r.a.) bu bin içinde var oluşlarıdır.

Mektubat-i Rabbani 1/611

Resulullah (s.a.v.)in ümmeti arasından çıkanlar pek kamildirler. Yani Resulullah (s.a.v.)in irtihali üzerinden binsene geçtikten sonra isterse az olsunlar. Onların pek kemalli olmaları şunun içindir ki: Şeriatın takviyesi, pek tamam tekliyle hasıl ola. 
Aradan bin sene geçtikten sonra, Mehdi'nin gelişi de bunun içindir. Onun mübarek kudümünü (gelişini), Hatem'ür-rüsül Resulüllüh (s.a.v.) müjdelemiştir. İsa (a.s.) dahi aradan bin sene geçtikten sonra nüzul edecektir. 
Mektubat-i Rabbani 1/440


Peygamber Efendimiz'in vefatından bin sene geçtikten sonra ikinci bin yılına girilir. İmam-ı Rabbani Hazretlerinin yukarıdaki izahlarına göre ikinci bin yılı içerisinde Hz.Mehdi (a.r.) gelecektir. Bunun için en uygun zaman 1400-1600 yılları arasıdır. Bu seneler ikinci bin yılının tam ortasıdır. 1400'den 1500'e kadar İslamın hakimiyeti, 1500-1600 yılları arasında da bozulma ve kıyamet beklenecektir. 
 


Bu ümmetin ömrü bin (1000) seneyi geçecek fakat bin beşyüz (1500) seneyi aşmayacaktır. 

Kıyamet Alametleri, 299


Celaleddin Suyuti'nin "El-Keşfu Fi Mücazeveti Hazin el-Ümmeti El Elfe Ellezi Dellet Aleyh el-Asar"isimli kitabından nakil  Beddiüzaman Said Nursi Hazretleri de, ümmetin galibiane ömrünün 1506 yılına kadar olacağını bildirmektedir. 
 


"... Birinci cümle, binbeşyüz (1500) makamiyle ahir zamanda bir taife-i mücahidinin (din için çalışanların, cihad edenlerin) son zamanlarına; ve ikinci cümle, binbeşyüzaltı(1506) makamile galibane mücahedenin tarihine.... işaret eder. 
(...) bu tarihe kadar (1506) zahir ve aşikarane, belki galibane devam edeceğine remze yakın ima eder." 

Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 46


İmam Suyuti (r.a) dahil bir kısım ulema bu ümmetin icabet ömrünün (Hicri) 1500 yıllarına kadar devam edeceğine daha sonra da bozulmanın başlayacağına (Allahualem) diyerek işaret etmektedirler.  Sahih kaynaklı Hadis-i Şeriflere göre Hz.Mehdi (a.r.) zuhur ettikten sonra 40 sene yaşayacaktır. Hz.İsa (a.s.) efendimiz hakkındaki Hadis-i şeriflerde de O'nun yeryüzünde kalış müddedinin 40-45 sene olacağı bildirilmektedir. Bunun bir kısmını Hz.Mehdi (a.r.) ile Hz. İsa (a.s.) efendilerimiz beraber yaşayacaklardır; bu da yaklaşık 7-10  senedir. Bu bilgilere göre Hz.Mehdi (a.r.) ve Hz.İsa (a.s.) efendimizin vefatına kadar olan 1475-1480 senelerine gelinmiş olacaktır. Bu tarihten 1500'e kadar devam eden 20-25 yıllık bir süre de vaziyetin muhafazasına çalışıldığı bir devre olacaktır.  Bu rivayette de Mehdi'nin yüzyıl başında zuhur edeceği bildirilmektedir. 


Zira onun (Hz. Mehdi'nin ) zuhuru, yüz başlarında olacaktır.

Mektubat-i Rabbani 

Yukarıda izah edildiği gibi, İmam Suyuti hazretlerinin rivayetine göre Ümmet-i Muhammed'in ömrü 1500 (binbeşyüz) seneyi aşmayacaktır. Hicri 1500 yılına ulaşmaya bir yüzyıl başı kalmıştır. O da Hicri 1400 yılı başlarıdır.
 


Resulullah (s.a.v.) buyurdu: 
Kıyamet, yeryüzünde Allah'a ibadet edilmeyen bir yüz sene geçmedikçe kopmaz.

Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiiyy-il Ahir Zaman , 92 


Yukarıdaki rivayetlerin işaretlerinden saadetli bir yüzyıl geçtikten sonra ve yaklaşık bir yüzyıl zulmün, küfrün hakim olduğu devre geçtikten sonra kıyamet beklenecektir.  Yapılan hesaplar, Mehdi ancak Hicri 14. asrın başlarında çıktığı taktirde doğrulanacaktır. Ümmetin ömrü Hicri 1500 senesini aşmayacağına göre, Mehdinin Hicri 1400'ün başlarında gelmesi gerekmektedir.  El-Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar 
Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman 
Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, 494 
Ramuz: El -Ahadis 508 (Ibni Mace-Tabaranai 'nin Kebiri