
Giriş
 |
Şüphesiz o (İsa),
kıyamet-saati için bir ilimdir...
(Zuhruf Suresi, 61)
|
Huzur ve güvenliğin hakim olacağı, yoksulluğun yerini bolluğun,
zulmün yerini adaletin, çatışma ve gerginliklerin yerini barışın
alacağı bir dünya, tüm insanların özlemidir. Özellikle geçtiğimiz
iki yüzyılda yaşanan büyük acılar ve sıkıntılar ile günümüzde
de dünyanın dört bir yanında devam eden sorunlar, insanların
bu özlemlerini daha da artırmıştır. İnsanlığın önemli bir
bölümü, kendilerine uzanacak bir yardım eli beklemekte, onları
içinde bulundukları durumdan çıkaracak bir kurtarıcının gelmesini
umud etmektedir.
Bu kurtarıcı, mevcut sistemin olumsuzluklarını düzeltecek,
adaleti, barışı, güvenliği ve huzuru sağlayacak; insanları
doğruya ve iyiliğe ulaştıracaktır.
Kendilerine yardım eli uzatılmasını bekleyen yokluk içindeki
insanların, varlık içinde olsalar dahi yaşadıkları manevi
sıkıntılar nedeniyle acı çekenlerin, adalete, huzura, düzene
ve güzel ahlaka özlem duyanların beklentisi içinde oldukları
kurtuluş, Allah'ın izni ile pek yakın olabilir. Yaşanan pek
çok gelişme, bu kurtuluşun yaklaştığının birer alametidir.
İnsanlığın kurtuluşuna aracı olacak bu büyük olay, Hz. İsa'nın
ikinci kez yeryüzüne gelişidir. Hz. İsa'nın tekrar dünyaya
gelişiyle, dünyadaki tüm zulüm ve haksızlıklar son bulacak,
yeryüzü barış, bereket ve adalet ile dolacaktır.
Kuran'a göre bundan yaklaşık 2000 yıl önce, Allah, inkar
edenlerin Hz. İsa'yı öldürmek amacıyla kurdukları tuzağı bozarak
Hz. İsa'yı Kendi Katına yükseltmiştir. Kuran'da ve hadislerde
bildirildiğine göre, Hz. İsa (as) kıyametten önceki dönemde
yeniden dünyaya gelecektir. Hem Hıristiyan hem de Müslüman
dünyası tarafından inanılan ve beklenen bu büyük mucize ile,
dünyadaki tüm zulüm ve haksızlıklar son bulacak, yeryüzü barış,
bereket ve adalet ile dolacaktır.
Bu kitapta Hz. İsa'nın yeryüzüne yeniden gelişi ile ilgili
İslami kaynaklarda yer alan alametleri ve bunların nasıl birer
birer gerçekleştiklerini inceleyeceğiz. Bu alametlere tanıklık
eden insanlar, Allah'ın izniyle, Hz. İsa'nın gelişinin yakınlaştığını
umut edebilirler.
Ancak bundan önce, dünyanın böylesine büyük bir olaya sosyolojik
düzeyde de hazırlanmakta olduğuna işaret etmek gerekir. Başta
belirttiğimiz gibi, son iki yüzyılda insanlığın üst üste yaşadığı
olaylar zinciri, tüm dünyada, insanların bilinçaltında, ya
da kimi zaman daha da görünür bir biçimde, bir "kurtarıcı"
beklentisini yükseltmiştir. Materyalist felsefeye dayalı ideolojilerin
ve hayat biçimlerinin insanlığı kurtaramadığı, aksine felaketlere
ve anlamsızlığa sürüklediği görülmüştür ve din ahlakına yöneliş
hızla artmaktadır.
Bu gelişmeleri analiz eden kimi seküler araştırmacı, düşünür
veya tarihçiler de dünyanın bir Mesih arayışı içinde olduğunu
ve bu arayışın somut sonuçları olacağını düşünmektedirler.
Örneğin yazdıkları Kutsal Kan, Kutsal Kase isimli
kitapla tüm dünyada büyük yankı uyandıran İngiliz araştırmacılar
Michael Baigent, Richard Leigh ve Henry Lincoln, Hz. İsa ve
Mesih beklentisi konusu üzerinde odaklanan The Messianic
Legacy (Mesihsel Miras) adlı kitaplarında şu yorumu yapmaktadırlar:
 |
Günümüzün dünyası ikibin yıl öncesinin dünyasından
çok farklı olsa da, İsa ve onun çağdaşlarının Son Zamanlar
olarak kabul ettikleri şeyle bizim devrimizin ne kadar çok
ortak yön taşıdıkları oldukça şaşırtıcıdır. Bugün, teknolojik
olarak çok daha ileri ve daha çok bilgiyle donanmış olabiliriz.
Ama, ne yazık ki, o zamankinden daha şuurlu veya akıllı durmuyoruz...
Bir kez daha çok ciddi bir anlam krizi yaşıyoruz, amaçlarımız
ve yönümüz hakkında belirsizlik içindeyiz. Bundan bir yüzyıldan
daha az bir zaman önce çok şey vaad ediyor gibi gözüken çeşitli
sistemler, programlar ve ideolojiler boş çıkmış durumda.
Aynen İsa'nın döneminde olduğu
gibi, bir şeylerin çok vahim bir biçimde yanlış olduğuna dair
yaygın bir kanaat var. Her yeni terörist eylem, her yeni doğal
felaket bir panik dalgası meydana getiriyor. Medeniyetimizdeki
köklü ve hızlı değişimler, yönetim sistemlerimizden duyduğumuz
tatminsizlik, hedefsiz cinayetlerin ve terörün politik protesto
yöntemleri olarak giderek daha da fazla kullanılması - tüm
bunlar genel bir çöküş duygusu, genel bir değerlerin parçalanması
hissi oluşturuyor. Toplum kendisini "rehin alınmış" gibi hissediyor...
Materyalizm'in sorunu çözmekteki başarısızlığından yılmış
olarak, aynen İsa'nın zamanındaki gibi, cevabı bir başka boyutta
arıyoruz, ruhsal bir boyutta.1
Yazarlar eklemektedirler:
Aynen İsa'nın dönemindeki gibi, çok belirgin
bir şekilde, giderek yaklaşan kıyametsel bir olayın gölgesinde
yaşıyoruz... Kontrol etmemizin imkanı olmayan bir gerçekliğe
çaresiz biçimde teslim olmuş durumdayız... Ve bu genel sinir
bozukluğunun, bu çıldırtıcı güçsüzlük hissinin, yetersiz veya
sorumsuz politikacıların yarattığı hayal kırıklığının altında,
gerçek bir ruhsal lidere yönelik çok güçlü bir özlem var:
Herşeyi bilen, her zaman ılımlı bir portre; anlayacak, sorumluluğu
taşıyacak ve -elbette elde edilmiş demokratik özgürlükleri
ortadan kaldırmadan- yol göstericilik rolünü üstlenecek, giderek
boşlaşmış hayatlara yeniden anlam kazandıracak bir lider.2
Bu önemli sosyal analizi yapan yazarların kitaplarının sonunda
21. yüzyıl için vardıkları sonuç ise, Hz. İsa'nın gelişinin
aynı zamanda sosyolojik olarak da hazırlandığını göstermektedir:
Ve çağımız, bir
anlam hissine kavuşabilmek için, şu veya bu şekilde bir Mesih
inancını benimsemeye kararlı gözükmektedir.3
Bu sosyolojik altyapının, Hz. İsa'nın dönüş alametlerinin
bir bir gerçekleştiği bir devre rastgelmesi ise, kuşkusuz
çok anlamlıdır. Bu alametlerin neler olduğu, hadis-i şeriflerde
detaylı olarak bildirilmektedir. Ayrıca İncil'de yer alan
Hz. İsa'nın gelişinin alametleri de hadislerde bildirilen
haberlere benzerlik göstermektedir. Hz. İsa'nın gelişinin
habercisi olan bu alametlerin büyük kısmı günümüzde gerçekleşmiştir.
Üstelik arka arkaya, aynı dönem içerisinde. Bu kadar çok alametin,
ard arda, belirli bir dönem içerisinde gerçekleşiyor olması,
hiç şüphesiz Hz. İsa'nın gelişinin iyice yakınlaşmış olduğunun
önemli bir göstergesidir. Bu kitabı okurken siz de bu gerçeğe
tanıklık edeceksiniz.
Unutmamak gerekir ki, bu kitapta incelediğimiz her bir alamet,
bize, çok kutlu bir dönemde yaşadığımızın hatırlatıcısıdır.
Asırlardır beklenen bu tarihi müjde -Allah'ın izniyle- gerçekleşmek
üzeredir. Ve bu durum, samimi olarak iman eden tüm insanlar
için büyük bir şevk ve heyecan kaynağıdır.
Allah'ın samimi olarak iman edenlere vaadi, onları da kendilerinden
öncekiler gibi "yeryüzünde güç ve iktidar sahibi" kılmasıdır.
Bu vaad, Nur Suresi'nin 55. ayetinde şöyle haber verilir:
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde
bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri
nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde
'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği
dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları
korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca
Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim
bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi,
55)
Rabbimiz'in dilemesiyle, Hz. İsa'nın gelişi, gerçek din ahlakının
tüm dünyaya yayılmasına, samimi olarak iman edenlerin güvenliğe
kavuşmasına vesile olacaktır. Tüm iman edenler gibi bizim
de temennimiz, Rabbimiz'in bizi Hz. İsa'yla karşılaşma şerefine
eriştirmesi ve onun gelişinden önceki bu dönemde, mübarek
misafirimizi karşılamak için en güzel hazırlığı yapmamızı
bize nasip etmesidir.
1. The Messianic Legacy
(Mesihsel Miras), Michael Baigent, Richard Leigh ve Henry
Lincoln, Gorgi Books, London: 1991, s. 171-172
2. The Messianic Legacy (Mesihsel Miras), Michael Baigent,
Richard Leigh ve Henry Lincoln, s. 172
3. The Messianic Legacy (Mesihsel Miras), Michael Baigent,
Richard Leigh ve Henry Lincoln, s. 451 |