
1956’ DAN 2008’E
SAİD NURSİ’NİN İSTİHRACATI
RİSALE NUR’DA 1956 YILINA İŞARETLER
Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak
tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın. (Nisa
Suresi, 145)
... Eğer şedde iki nun sayılsa, okunmayan hemzeler ve
(ye) de sayılsa 1376 (1956-1957) ederek, bu zulümatlı
nifakın ((dinsizlik ve zulme dayalı, ikiyüzlü münafıkane
sistemin) sukut mertebesine (susma, son bulma
derecesine)... (Emirdağ Lahikası (1), Mektup no:
15) |
Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası adlı eserinde,
Nisa Suresi’nin 145’inci ayetinin ebcedinin “1956 yılına”
işaret ettiğini ifade etmiştir. Bediüzzaman buradaki “bu
zulümatlıı nifakıın sukut mertebesine” sözleriyle, 1956
yılının dünya çapında İslam dünyası ve Müslümanlar açısından
büyük bir önem taşıdığını belirtmiştir. Bediüzzaman'a göre, bu
yıla kadar hüküm süren zulüm, delalet ve nifak ortamı, 1956
yılından sonra tüm dünyada gerilemeye başlayacak ve Allah’ın
izniyle son bulacaktır. Nitekim Bediüzzaman'ın belirttiği, “Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak
tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın.”
(Nisa Suresi, 145) ayeti de bu gerçeğe işaret etmektedir.
Bediüzzaman'ın “zulümatlı nifak” olarak adlandırdığı zulme ve
inkara dayalı inanç sistemi de, aynı ayette bildirilen
münafıkların durumu gibi, Allah’ın izniyle yok olacaktır.
Münafıkların hiçbir yardımcısının olmaması gibi, dünya
genelinde Deccaliyet’i temsil eden bu zulüm, nifak ve delalet
ortamı da yardımsız kalarak son bulacaktır.
Kuran’da 1956 yılının ebcedini veren bir başka ayet ise
Al-i İmran Suresi’nin 81. ayetidir:
Hani Allah peygamberlerden 'kesin bir söz (misak)'
almıştı: "Andolsun size kitap ve hikmetten verip sonra
size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde,
ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda
bulunacaksınız." Demişti ki: "Bunu ikrar ettiniz ve bu
ağır yükümü aldınız mı?" Onlar: "İkrar ettik" demişlerdi
de "Öyleyse şahid olun, Ben de sizinle birlikte şahid
olanlardanım," demişti. (Al-i İmran Suresi,
81) |
Bu ayette geçen “... sonra size
beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldi...”
sözlerinin ebcedi “1956 yılını” göstermektedir. Nitekim
Risale-i Nurlar’a uygulanan yasağın kaldırılması da bu tarihe
denk gelmektedir. 1956 yılı Risale-i Nur açısından çok önemli
bir yıl olmuştur. Bilindiği gibi bu yıla kadar Risale-i Nur
bulundurmak, okumak, dağıtmak yasaklanmış, Nur Risaleleri
hakkında bin beş yüz kadar kamu davası açılmıştı. 1956 yılında
ise, 8 yıldır Afyon’da süren dava sonuçlanmasıyla bu konuda
verilen büyük hukuk mücadelesi de son bulmuş ve risalelerin
hiçbir suç unsuru taşımayan imani eserler olduğu, mahkeme
huzurunda karara bağlanmıştı. Afyon Mahkemesi, 1956'da Diyânet
İşleri Riyaseti Müşavere Kurulu, bütün Risale-i Nur
Külliyâtı'nı tek tek inceleyerek her bir Risale hakkında,
olumlu ve yararlı Kur'anî bir tefsir olduğuna ilişkin bir
rapor sunmuş, Nur Risaleleri’nin beraat ve iadesine karar
vermiş ve böylece Risale-i Nurlar’ın yayınlanması serbest
bırakılmıştı.
Bediüzzaman'ın da belirttiği gibi, Risalelerin serbest
bırakıldığı bu tarihle başlayan Deccaliyet’in fikir sisteminin
yok olması Allah’ın izniyle yakın gelecekte tümüyle son
bulacak, Peygamberimiz (sav)'in de müjdelediği gibi Kuran
ahlakı tüm dünyada hakim olacaktır.
RİSALE NUR’DA 1979-1980 YILLARINA
İŞARETLER
İstikbal-i dünyeviyede 1400 sene sonra gelecek bir
hakikati asırlarında karib (yakın) zannetmişler.
(Sözler, s. 318) |
Bediüzzaman'ın İslam ahlakının hakimiyet devrelerine dair
risalelerde belirttiği bir başka tarih ise, "sahabe döneminden
1400 sene sonrası"dır. Bu tarih, Miladi olarak “1979-1980
yıllarına” denk gelmektedir.
RİSALE NUR’DA 1981- 1991 YILLARINA
İŞARETLER
Bediüzzaman, hicri 1327'de Şam'daki Emevi Camii'nde on bin
kişilik bir cemaate verdiği Şam hutbesinde de yine, 1371'den
sonraki İslam aleminin geleceğine yönelik izahlar yapmış, ahir
zamandan çeşitli tarihler vererek, İslam ahlakının mücadele ve
galibiyet zamanına dikkat çekmiştir:
Evet şimdi olmasa da 30-40 SENE SONRA fen ve hakiki
marifet (hüner, sanat , ilim ve fenlerle öğrenilen
bilgi) ve medeniyetin mehasini (iyi ve faydalı
yönlerini) o üç kuvveti tam teçhiz edip (o üç kuvvetle
donatıp), cihazatını verip (gerekli ihtiyacını
karşılayıp) o dokuz manileri mağlup edip (o dokuz
engelleri yenip) dağıtmak için taharri-i hakikat
meyelanını (gerçekleri araştırma eğilimi) ve insaf ve
muhabbet-i insaniyeyi (insan sevgisini) o dokuz düşman
taifesinin (sınıfının) cephesine göndermiş, inşaAllah
YARIM ASIR SONRA onları darmadağın edecek. (Hutbe-i
Şamiye, s. 25) |
Bediüzzaman’ın Şam Hutbesi, İslam ahlakının hakimiyet
zamanı ile ilgili net tarihler vermiş olması açısından son
derece önemlidir.
... Evet şimdi olmasa da 30-40 SENE
SONRA…
Bediüzzaman’ın vermiş olduğu bu tarih ile, bu hutbenin
okunduğu tarihten 30-40 yıl sonrası, yani hicri 1401-1411
yılları kastedilmiştir. Miladi olarak ise bu tarihler
“1981-1991 tarihlerine” denk gelmektedir.
Bediüzzaman'ın bu konuyu açıkladığı sözlerinden bir başkası
ise şöyledir:
YETMİŞ BİRDE fecr-i sadık başladı veya başlayacak.
Eğer bu, fecr-i kazib de olsa, OTUZ-KIRK SENE SONRA
fecr-i sadık çıkacak.
(Hutbe-i Şamiye, s.
23) |
Fecir: Tan yerinin ağarması, güneş doğmadan önceki
kızıllık, sabah vakti
Fecr-i Kazib: Sabaha karşı ufukta
yayılmaya başlayan birinci kızıllık.
Fecr-i Sadık: Fecr-i
Kazib'den sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma
1371 +
30 = 1401 = 1981
1371 + 40 = 1411 = 1991
Bediüzzaman bu sözleriyle İslam ahlakının tüm dünyaya
hakim olmasını güneşin doğuşuna benzetmiştir. Bediüzzaman bu
örnekle, güneşin battıktan sonra ertesi gün yeniden doğması
gibi, İslam ahlakının da dünya üzerinde tekrar doğup
parlayacağına işaret etmiştir. Fecr-i Kazib ve Fecr-i Sadık
ifadeleriyle bu doğuşun başlangıç yıllarına dikkat çekmiş, ve
buna göre Hakkın karşısındaki batılı temsil eden düşünce olan
ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlamasının
“1981-1991 yıllarında” gerçekleşeceğini belirtmiştir.
RİSALE NUR’DA 1997 YILINA İŞARETLER
“...inkar edenlerin velileri ise tağut'tur...”
(Bakara Suresi, 257) |
Bediüzzaman, Bakara Suresi’nin 257. ayetindeki “tağut”
(batıl fikir sistemi) kelimesinin ebced değerinin 1417 yani
Miladi “1997 yılını” verdiğini belirtmiş ve bu tarihte
“tağut”un yani Deccaliyet’in batıl ve inkarcı fikir sisteminin
dünya çapında azgınlaşacağını ve şiddetleneceğini
bildirmiştir.
RİSALE NUR’DA 2001 YILINA İŞARETLER
... İnşaAllah YARIM ASIR SONRA onları darmadağın
edecek...
(Hutbe-i Şamiye, s.
25) |
Bediüzzaman Said Nursi, Kuran ahlakının tüm dünyaya hakim
kılınmasının yarım asır yani 50 yıl içinde tamamlanacağını
bildirmiştir. Bediüzzaman bu sözleriyle materyalist, Darwinist
ve ateist felsefelerinin insanlar üzerindeki etkisinin 10 yıl
gibi kısa bir süre içinde yok olacağına işaret etmektedir. Bu
tarih ise Hicri 1421 yani Miladi “2001 yılına” denk
gelmektedir.
Bediüzzaman, aşağıda da yer verilen 1981-1991 yılarına
işaret eden sözünde yine bir kez daha “2001 yılına” dikkat
çekmektedir:
YETMİŞ BİRDE fecr-i sadık başladı veya başlayacak.
Eğer bu, fecr-i kazib de olsa, OTUZ-KIRK SENE SONRA
fecr-i sadık çıkacak.
(Hutbe-i Şamiye, s.
23) |
Bediüzzaman bu açıklamasında, Hakkın karşısındaki batılı
temsil eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin
dağıtılmaya başlamasının 1981-1991 yılları, fikren tam
anlamıyla susturulup dağıtılmasının ise “2001 yılında”
olacağına işaret etmiştir.
RİSALE NUR’DA 2004 YILINA İŞARETLER
Bediüzzaman’ın Risale-i Nur Külliyatı’nda, Hz. Mehdi'nin
mücadele ve hakimiyet devreleri ile ilgili olarak verdiği
tarihlerden bir diğeri ise 2004 yılına ilişkindir. Bediüzzaman
Kuran’ın “Ağızlarıyla Allah'ın nurunu
söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi
nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” (Tevbe
Suresi, 32) ayetindeki "...Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan
başkasını istemiyor" cümlesi hakkında, geleceğe yönelik şöyle
bir bilgi vermektedir:
“Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli "lamlar" ve
"mimler" ikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı
dağıtacak zatlar ise, Hazret-i Mehdi'nin şakirtleri
(talebeleri) olabilir.” (Şualar, sf.
605) |
Bediüzzaman bu ayetin ebced değerinin Hicri 1424 yani
miladi “2004 yılına” denk geldiğini ve bu tarihin, Hz. Mehdi
önderliğinde Kuran ahlakının dünya hakimiyeti devrelerinden
birine işaret ettiğini bildirmektedir.
RİSALE NUR’DA 2007-2008 YILLARINA
İŞARETLER
Şu ayetin gizli imasına “Kim Allah'ı, Resûlü’nü ve
iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok,
galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır.”
(Maide Suresi, 56) ayeti teyid ediyor. Çünkü “... hiç
şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın
taraftarlarıdır.” ayetindeki şeddeli nun (Arapça şeddeli
nun harfi) bir sayılsa tam evvelki ayete tevafuk ile
(denk gelmesiyle) Hizb-ul Kur’an’ın (Kuran
taraftarlarının) faaliyetine vasıta olan bir hadiminin
(hizmet eden kimsenin) Kur’an okumaya başladığı 1302
tarihine iki fark ile tevafuk etmekle beraber şeddeli
nun iki nun sayılsa bin üç yüz elli (1350) eder ki; bu
tarihte Kuran’dan muktebes (alınan bilgilerle
hazırlanmış) olan Risale-i Nur etrafında toplanan, bütün
kuvvetleriyle Kuran hizmetlerine çalışan Hizb-ul
Kur’an’ın faaliyeti ve delalet (sapkınlık) ve zındıkaya
(dinsizliğe) manen galebe ettikleri (galip geldikleri)
bir zamana tevafuku (denk gelmesi) ise istikbalde
(gelecekte) tam galebelerine (tam galibiyetlerine dair)
bir ima-i gaybidir (gizli bir işarettir). (8. Lem’a,
Keramet-i Gasviye) |
Bediüzzaman Said Nursi bu sözünde, ayetin “...hiç şüphe yok
galip gelecek olanlar Allah’ın taraftarlarıdır” cümlesinin
ebced değerinin, Hicri 1350 tarihini verdiğini ve bu tarihte
Kuran ahlakının bir galibiyeti olacağına işaret ettiğini
bildirmiştir. Ancak ayetin ayrıca, bunun gibi gelecekte de
yine Kuran ahlakının üstün geleceği bir başka dönem olacağına
dair gizli bir işaret içerdiğini de hatırlatmıştır. Nitekim
ayetin bu cümlesinin Arapça yazılımında yer alan baştaki “fe”
harfi de hesaba katılarak ebcedine bakıldığında, bu sefer de
ebced değeri 80 çıkmaktadır. 1350 üzerine 80 ilave edildiğinde
de Hicri 1430 etmektedir ki, bu tarih de miladi olarak “2008
yılını” vermektedir. Allah’ın izniyle bu tarih Bediüzzaman’ın
sözlerinde belirttiği ayetin, Kuran ahlakının gelecekteki,
Darwinist, materyalist ve ateist felsefeler gibi dinsiz
akımlar karşısındaki tam galibiyetine işaret etmektedir.
makaleler
index >>>
|