
ALTINÇAĞ'DA GÖRÜLMEMİŞ BİR
BOLLUK OLACAKTIR
Altınçağ,
ürünlerde ve mallarda çok büyük bolluk ve bereketin yaşandığı
bir dönemdir. Bu dönemde ihtiyacı olana istediğinden kat kat
daha fazlası verilecek, en ufak bir sıkıntı, yokluk, açlık
yaşanmayacaktır. Yeryüzündeki tüm zenginlikler ortaya çıkacak,
geliştirilen yeni tarım teknolojileri sayesinde topraktan
her zamankinden çok daha fazla ürün elde edilecektir. İman
eden, Allah yolunda hizmet eden kişilerin bu uğurda yaptıkları
her türlü güzelliğin karşılığı hem dünyada, hem de ahirette
kat kat verilecektir. Hayatın her anında yaşanan bolluk ve
bereket, İslam ahlakını yaşayan müminlere Allah'ın verdiği
bir güzellik olacaktır. Her yaptıkları iş onlara büyük bir
zenginlik olarak geri dönecektir. Allah, bir ayetinde Müslümanların
mallarından Kendi rızası için infak ettiklerinde karşılık
olarak bulacakları bereketi şu şekilde belirtir:
Mallarını Allah yolunda infak edenlerin
örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan
bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat
arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir.
(Bakara Suresi, 261)
Bu dönemde ürünlerde ve mallarda o zamana kadar
görülmemiş bir bolluk olacağı, bu ürünlerin sayılıp, ölçülmeden
her isteyene dağıtılacağı pek çok hadis-i şerifte de bildirilmektedir:
|
“Benim
ümmetim o devirde öyle bir refah bulacak
ki, o güne dek onun mislini kesinlikle bulmamıştır.
Yer yemişini (gıda ürünlerini) verecek ve
insanlardan hiçbir şey saklamayacak (vermemezlik
etmeyecek)tır. Mal da o gün çok birikmiş
olacaktır.”
(Sünen-i İbni Mace, 10-347/ Ramuz el Ahadis,
s. 508/ İbni Mace-Tabarani'nin Kebiri)

Resulullah
buyurdu ki: "Ümmetimin sonunda bir
halife gelecek, malı adetle saymayacak,
avuçla avuçlayacaktır."
(Sahih-i Müslim, 11/351)

“O zaman
ümmetim, iyisi kötüsü hepsi de mislini görmedikleri
nimetlerle nimetlenir. Allah onlara, bol
yağmur gönderir. Arz nebattan bir şey saklamaz.
Mal hakir olur.”
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Ahir Zaman, s. 16)

“…Gökyüzü
yağmurundan hiçbir şeyi esirgemeyecek ve
cömertçe bol yağdıracak. Yeryüzü ve bitkilerinden
hiçbirini eksik bırakmayacak ve muhakkak
onları kemali ile bitirip ortaya çıkaracaktır.
Hatta yaşayanlar (kendilerinde bulunan nimetleri
görmeleri için) ölülerin de hayatta olmalarını
temenni edeceklerdir.”
(Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri,
s. 437)

“…Ümmetin
gerek iyileri ve gerekse de kötüleri, misli
asla görülmemiş şekilde, pek çok nimetlere
sahip olacaktır. Çok yağmur yağmasına rağmen
bir damlası bile boşa gitmeyecek, toprak
bir tek tohum istemeden verimli ve bereketli
olacaktır.”
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il
Muntazar, s. 23)

Resul-i
Ekrem efendimiz şöyle buyurdu: "Ümmetimin
sonunda öyle bir devlet reisi olacak ki
avuç avuç mal ve para avuçlayacak ve bu
malı adet olarak ihata edip saymayacaktır."
(Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri,
s. 433)

“Mehdi insanlara
malı ve eşyayı dağıtırken, saymadan bol
bol verecektir.”
(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il
Muntazar, s. 24)

“…Yeryüzü
içindeki hazineleri dışarıya fırlatacaktır.”
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il
Muntazar, s. 45)

“…Arz, içerisinde
gizlediği bütün zenginliklerini, altından
ve gümüşten sütunlar halinde dışarı atacak.”
(Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri,
s. 464)

O zaman,
yer ve gök ehli, bütün yabani hayvanlar,
kuşlar, hatta denizdeki balıklar bile onun
hilafetiyle sevineceklerdir. Onun devrinde,
akan ırmaklar bile suyunu fazlalaştıracaktır.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Muntazar, s. 31)

... Ümmetim
onun zamanında iyi ve kötünün benzeri ile
nimetlendiği bir nimetle nimetlenecek, sema
üzerlerine bol yağmur yağdıracak, arz nebatından
hiçbir şey saklamayacaktır.
(Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il
Ahir Zaman, s. 9)

... Sema
yağmurunu indirecek, yer bereketini çıkaracak,
daha önce görülmemiş bir biçimde ümmetim
onun zamanında rahata erecektir.
(Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il
Ahir Zaman, s. 9)

Muhammed
ümmetinin gönlü, zenginlikle dolacaktır.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il
Muntazar, s. 20)

Gökten bolca
rahmet yağacak, yerlerde bereket artacak;
bütün defineleri bulacak.
(Kıyamet Alametleri, s. 164) |
|
|
 |
Teknolojik gelişmeler
Altınçağ’daki bolluğun sağlanmasına uygun ortam oluşturacaktır
|
“İnsanlar
bir ölçek buğday ektiklerinde karşılığında
yedi yüz ölçek bulacak... İnsan birkaç avuç
tohum atacak, 700 avuç hasat edecektir...
Çok yağmur yağmasına rağmen bir damlası
bile boşa gitmeyecek.”
(Kıyamet
Alametleri, s. 164/ El-Kavlu'l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 24)
|
|
|
|
Bu rivayette ahir zamanda modern tarıma geçilmesi,
yeni üretim tekniklerinin geliştirilmesi, tohum ıslahı çalışmaları
ve yağmur sularının yeni barajlar, göletler yapılarak değerlendirilmesi
sonucunda oluşacak üretim artışına dikkat çekilmektedir.
Nitekim günümüzde teknoloji çok büyük bir hızla
gelişmekte, ürünlerin hem kalitesinde hem de üretim miktarında
çok fazla artırıma gidilebilmektedir. Özellikle de genetik
biliminde yaşanan çok hızlı gelişme, teknolojinin her türünde
olduğu gibi tarım teknolojisinde de büyük bir devrim yaşatmaktadır.
Kuşkusuz gün geçtikçe bu verimlilik de giderek daha çok artacak
ve Altınçağ'da en üst noktasına ulaşacaktır.
Henüz denenme aşamasında olan ve çok kısıtlı
alanlarda uygulamaya geçen tüm teknolojik gelişmeler, ahir
zamanda yaşanacak olan bolluk ve bereketin sağlanmasında kuşkusuz
çok etkili olacaklardır. Bu sayede eldeki imkanlar en iyi
şekilde kullanılacak, israf ve iş gücü en aza indirilecek,
insanlar çok dayanıklı, kaliteli ve çok bol üretim yapabilecekler.
Altınçağ'da tüm bu teknoloji yeryüzündeki insanların faydasına
kullanılacak, nimetler insanlar arasında adaletli bir şekilde
paylaştırılacaktır. Ülkeler, ırklar, topluluklar arasında
hiçbir ayrım gözetilmeyecektir. Birbirinden kilometrelerce
uzakta yaşayan ya da kültürel açıdan aralarında hiçbir benzerlik
bulunmayan halklarda da aynı eşit dağılım ve adaletli yönetim
hakim olacaktır. Yeryüzündeki bu cennete benzer ortamı sağlayacak
olan da, Kuran ahlakının gerçek anlamda yaşanacak olmasıdır.
Allah'tan korkup sakınan, her yaptığı işte Allah'a yönelip
dönen samimi Müslümanların adil yönetimi, dünya üzerinde çok
büyük bir güven, huzur ve bereket oluşturacaktır.
Çöller
yeşertilecektir
Ahir
zamanda ürünlerde yaşanacak olan bolluğa işaret eden bir başka
teknolojik gelişme de çöllerin yeşertilmesidir. Dünyada kara
parçalarının yüzde kırk üçünü çöllerin oluşturduğu düşünülürse,
bu konunun tarım teknolojisi için ne kadar büyük bir önem
taşıdığı daha kolay anlaşılır.
Günümüzde suyun verimsiz çöl topraklarına kadar
ulaştırılmasıyla, en kurak topraklarda bile üretim yapılabilmektedir.
Eğer bu yüksek teknoloji tüm çöllere uygulanırsa, kıtlığın
eşiğinde olan pek çok ülke çok verimli ekim alanlarına kavuşacaktır.
Tabi bunun için çok büyük bir teknoloji gerekmektedir.
Çöl bölgelerinde tarım yapılabilmesi için sulama
konusunun çözülmesi ve ekim yapılabilir toprakların sağlanması
gerekir. Bunun için üzerinde çalışılan teknolojilerden biri
bilgisayar kontrolünde yapılan sulamadır. Bu teknolojiyle
su akışı doğrudan bitkilerin kök bölgelerine yönlendirilmekte,
tek bir damla suyun bile israf edilmesi engellenmektedir.
Her türlü suyun arıtılarak kullanıma geçirilmesi de çöl tarımında
çok önemli bir yer tutar.
Bunun için sel ve deniz sularının çok hızlı bir
şekilde kullanıma geçirilmesi de tarım teknolojisinin temelini
oluşturmaktadır. Bu şekilde çok geniş bir su kaynağı sağlanmış
olacak ve ülke ekonomilerine çok büyük bir destek sağlanacaktır.
Peygamber Efendimiz hadislerinde suyun çok verimli şekilde
kullanılmasına da işaret etmiştir:
|
“…ümmetin
gerek iyileri ve gerekse de kötüleri, misli
asla görülmemiş şekilde, pek çok nimetlere
sahip olacaktır. Çok yağmur yağmasına rağmen
bir damlası bile boşa gitmeyecek, toprak
bir tek tohum istemeden verimli ve bereketli
olacaktır.”
(El-Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar,
s. 23) |
|
|
|
Hayat pahalılığı ve
darlık yılları bitecektir
Altınçağ’da çok büyük bir zenginlik ve refah
yaşanacaktır. İhtiyaç içinde olana istediğinden kat kat fazlası
verilecek, hiçbir şey sayılıp ölçülmeyecektir. Bundan önceki
devrin özelliği ise, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı ve
darlık yılları olmasıdır. Bu dönemde fakirler daha da fakirleşirken,
zenginlerin malı mülkü katlanarak artmaktadır. Hadislerde
de ahir zamanın bu özelliği vurgulanır:
|
“Fakirler
çoğalacak.”
Ölüm-Kıyamet-Ahiret
ve Ahirzaman Alametleri, s. 457)
|
|
|
|
Allah dinden uzaklaşan insanlara açlık ve sefalet
gibi belaları bir uyarı olarak isabet ettirmektedir. Oysa
büyük sıkıntı ve zorluk içinde yaşayan bu insanlar eğer, iman
etmiş olsalar, sıkıntılar ardından bir kolaylık bulacaklardır.
Gerçekten de Allah iman eden ve kendi yolunda çalışan, şevkle
hizmet eden Müslümanlara çok büyük bir zenginlik, refah ve
mutluluk yaşatırken, inkar edenlere de bu inkarlarından dolayı
çok büyük bir sıkıntı yaşatmaktadır. Allah insanların nankörlük
ettikleri dönemlerde, onlara lütuf olarak verdiği nimetleri
ellerinden almakta, onları açlık ve korkuyla imtihan etmektedir.
Allah inkarcılara yaşattığı geçim sıkıntısının gerçek sebebini
bir ayette şöyle bildirmektedir:
Kim de benim zikrimden yüz çevirirse,
artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır... (Taha Suresi,
124)
Uyarıcıların sözlerine kulak vermeyen ve inkarda
direten topluluklar her zaman için çok büyük bir sıkıntıyla
karşılık görmüşlerdir. Oysa hadislerde bildirildiği ve Kuran
ayetlerinde haber verildiği gibi, Müslümanlar imanlarının
karşılığı olarak büyük nimetlerle ödüllendirilirler. Ayrıca
Peygamber Efendimiz de özellikle ümmetinin son döneminde,
yani ahir zamanda Müslümanların büyük bir bolluk içinde yaşayacaklarını
haber vermiştir:
|
“…Öyle
bir zaman gelecek ki o zamanda kişi (ayırdığı)
altın sadakasıyla (taraf taraf) dolaşacak
da sonra elinden sadakasını alacak hiçbir
(fakir) kimse bulamayacak.”
(Ölüm-Kıyamet-Ahiret
ve Ahirzaman Alametleri, s. 462)

“…O zaman
ümmetim nimetlenecek, hayvanlar bolluk içinde
ve arzın nebatatı çok fazla olacak…”
(El-Kavlu'l Muhtasar
Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 26)

“…Muhakkak
ki o zamanda mal çoğalıp su gibi akacak
da, onu hiçbir kimse (tenezzül edip) kabul
etmeyecektir.”
(Ölüm-Kıyamet-Ahiret
ve Ahirzaman Alametleri, s. 464) |
|
|
|
|