
Kenarlarının oranı altın orana eşit olan bir
dikdörtgene "altın dikdörtgen" denir. Uzun kenarı 1,618
birim kısa kenarı 1 birim olan bir dikdörtgen altın
dikdörtgendir. Bu dikdörtgenin kısa kenarının tamamını
kenar kabul eden bir kare ve hemen ardından karenin iki
köşesi arasında bir çeyrek çember çizelim. Kare
çizildikten sonra yanda kalan küçük bir kare ve çeyrek
çember çizip bunu asıl dikdörtgenin içinde kalan tüm
dikdörtgenler için yapalım. Bunu yaptığınızda karşınıza
bir sarmal çıkacaktır.
İngiliz estetikçi William
Charlton insanların sarmalları hoş bulmaları ve binlerce
yıl öncesinden beri kullanmalarını "Sarmallardan
hoşlanırız çünkü, sarmalları görsel olarak kolayca
izleyebiliriz." (William. Charlton, Aesthetics:An
Introduction, Hutchinson University Library, London,
1970.) diyerek açıklar.
Temelinde
altın oranı yatan sarmallar doğada şahit olabileceğiniz
en eşsiz tasarımları da barındırırlar. Ayçiçeği ya da
kozalak üzerindeki sarmal dizilimler bu konuda
verilebilecek ilk örneklerdir. Yüce Allah'ın kusursuz
yaratışının ve her varlığı bir ölçü ile yarattığının bir
örneği olan bu durumun yanı sıra birçok canlı büyüme
sürecini de logaritmik sarmal formunda gerçekleştirir.
Bunun sarmaldaki yayların daima aynı biçimde olması ve
yayların büyüklüğünün değişmesine karşın esas şeklin
(sarmal) hiç değişmemesidir. Matematikte bu özelliğe
sahip başka bir şekil yoktur. (Mehmet Suat Bergil, Doğada/Bilimde/Sanatta,
Altın Oran, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2.Basım, 1993,
s. 77.)
DOKUNGAÇLARDAKİ SANATSAL VE GEOMETRİK DETAYLAR
Deniz bilimcileri tarafından renkli
tüyleri nedeniyle ’Noel ağacı’ solucanı olarakisimlendirilen bir deniz solucanı
(Spirobranchus Giganteus), adeta sanat eserini andıran çok işlevli dokunaçları
ile bilim çevrelerinde pek çok soruyu gündeme getirdi.
Dokunaçların hayranlık
uyandıran işlevleri
Bu canlılar,
üzerlerinde yer alan rengarenk çam ağacı benzeri dokunaçlarını beslenmek için
kullanırlar. Dokunaçlarında görülen sarmal (dolana dolana oluşmuş) şeklin ise
canlının beslenmesinde önemli bir rolü vardır. Bu dokunaçlar, sarmal şeklin bir
sonucu olarak üzerlerindeki ’kavisler’ vasıtasıyla deniz dibindeki akıntılarda
yüzen besin maddelerini kolaylıkla tutabilmektedirler.
Dokunaçların
bir diğer önemli işlevi ise canlının solunum ihtiyacını karşılıyor olmasıdır.
Dokunaçlar tıpkı besin maddeleri gibi, deniz suyu içinde bulunan erimiş oksijeni
de çam ağacı benzeri yapıları sayesinde kolaylıkla alabilmektedirler.
Kavisli
yapı neden hayati önem taşır?
Canlının
bedeninde yer alan bu organlar, son derece düzgün ve orantılı bir şekle
sahiptir. Bu organlara kavisli şekli veren yayların tümü aynı biçimdedir ve her
yayın büyüklüğü ve merkez etrafından dönerken yapmış olduğu açı sabittir.
Canlının sarmal biçimindeki bu dokunaçlarının ne kadar kullanışlı ve orantılı
olduğunu anlamak için ’vidayı’ örnek verebiliriz. Vidanın sert bir cisim içine
girmesini ve girdikten sonra kolayca yerinden çıkmamasını sağlayan vidanın
sarmal şeklidir. Vidanın sarmal kısmını incelediğimizde bu kısmın sabit bir
orana göre yapıldığını ve bu yüzden de oldukça düzgün ve kullanışlı bir yapıya
sahip olduğunu fark ederiz. Bu geometrik düzen, canlının sarmal şeklindeki
dokunaçları için de geçerlidir. Bu dokunaçlar eşit açılı sarmal yapının
dayandığı temel geometriksel kurallara göre şekillendirilmiş olduğundan, hem
canlının hayati fonksiyonlarını yerine getirebilmesini sağlar, hem de hayvanın
bedenine çok etkileyici bir güzellik ve estetik kazandırır.
Denizde yaşayan bir solucan, ömrü boyunca hiç görmediği
dokunaçlarını altın orana uygun olarak şekillendirebilir mi? Ya da
altın orana göre şekillenmiş bir dokunacın, beslenmesini kolaylaştırıp
solunum ihtiyacını gidereceğini bilebilir mi? Kuşkusuz bu iki durum da
mümkün değildir. Çünkü insan dahil hiçbir canlının, kendi vücuduna
herhangi bir özellik kazandırması imkansızdır. Kaldı ki, burada ’altın
oran’ gibi ’mükemmel’ bir özellikten söz edilmektedir. Böyle bir şekil,
ancak Yüce Allah’ın üstün yaratışıyla meydana
gelebilir. |
Kavisli yapıya sahip bazı
canlılar
Pek çok
hayvanın vücut yapısında ve meydana gelen bazı doğa olaylarında da eşit açılı
sarmal yapıya rastlarız. Antilop, dağ keçisi ve koç gibi hayvanların boynuz
şekillerine, bukalemun ve denizatı gibi canlıların kuyruklarına, fillerin
dişlerine ve mikro organizmalar sınıfı içinde yer alan ’vortex’, ’terebra’,
’planorbis’ ve ’tochida’ gibi plankton türlerinin vücut yapılarına baktığımızda
hepsinin eşit açılı sarmalda gözlemlenen ve yaratılış gerçeğini gözler önüne
seren geometrik özelliklere sahip olduklarını görürüz. Bir Kuran ayetinde Yüce
Allah’ın, yarattığı her şeye belli bir ’düzen’ verdiği ve tümünü belli bir
’ölçü’ ile takdir ettiği şöyle haber verilmektedir:
’Göklerin ve
yerin mülkü O’nundur; çocuk edinmemiştir. O’na mülkünde ortak yoktur, herşeyi
yaratmış, ona bir düzen vermiş ve belli bir ölçüyle takdir etmiştir.’ (Furkan
Suresi, 2)
|