PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN GÜZEL HAYATI
Peygamberimiz
(sav) güler yüzlüydü ve güler yüzlü olmayı tavsiye ederdi
Peygamberimiz
(sav)'in sahabeleri ile olan ilişkisi ve sohbetleri
Peygamberimiz
(sav) sahabelerine şakalar yapar, onlarla birlikte gülerdi
Peygamberimiz
(sav)'in sevgi konusundaki tavsiyeleri
Peygamber
Efendimizin çocuklara olan ilgisi ve şefkati
Peygamber
Efendimizin eşleri müminlerin anneleridir
Peygamber Efendimizin hayatının her anında, müminlere
çok güzel örnekler bulunmaktadır. Hz. Muhammed (sav)'in sahabeleriyle
olan sohbetleri, onlara hitapları, şakaları, çocuklara olan sevgi
ve ilgisi, hanımlarına karşı adaletli, sevecen ve ilgili tavrı,
hem ailesi hem de tüm Müslümanlar için örnek bir koruyucu olması,
güler yüzü, neşesi, canlılığı, müminlere olan düşkünlüğü ve şefkati,
güzel ahlakın ve ideal insan modelinin önemli bir örneğidir. Bu
bölümde Peygamber Efendimizin Allah'ın hoşnut olduğu güzel hayatından
örnekler verilecektir.
PEYGAMBERİMİZ (SAV) GÜLER YÜZLÜYDÜ
VE GÜLER YÜZLÜ OLMAYI TAVSİYE EDERDİ:
Peygamber Efendimiz, üzerindeki ağır sorumluluğa ve
karşılaştığı türlü zorluklara rağmen, son derece tevekküllü, teslimiyetli
ve huzurlu bir insandı. Hayatının her anında imanın neşesi ve şevki
içindeydi. Hem bu imani neşesi, hem de güzel ahlakı nedeniyle daima
güler yüzlü ve candan bir tavrı vardı. Sahabeler, Peygamberimiz
(sav)'in bu halini şöyle anlatmaktadırlar:
Hz. Ali (ra):
"Onun güler yüzlü oluşu ve herkese nazik davranışı adeta onu halka
bir baba yapmıştı. Herkes onun katında ve nazarında eşit idi."156
Allah Resulü daima güler yüzlü,
yumuşak huylu idi...157
"Allah Resulü... halkın en çok gülümseyeni
ve en neşelisi idi."158
Peygamberimiz (sav) ashabına da güler yüzlü olmalarını
tavsiye etmiş ve şöyle demiştir:
"Sizler insanları mallarınızla memnun
edemezsiniz, onları güzel yüz ve güzel huyla hoşnut edersiniz."159
"Allah Teala kolaylık
gösteren ve güler yüzlü kişiyi sever."160
PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN SAHABELERİ
İLE OLAN İLİŞKİSİ VE SOHBETLERİ
Peygamberimiz (sav), çevresindeki Müslümanlarla çok
yakından ilgilenirdi. Onların her birinin imanını, tavrını, temizliğini,
neşesini, sağlığını yakından takip ederdi. Her birinin eksiklerini,
ihtiyaçlarını gözetir, temin edilmesini sağlardı. Onlarla olan sohbetlerinde
ise, onları çok hoş tutar, gönüllerini alırdı. Sahabeler yanından
neşe ve huzur içinde ayrılırlardı.
En yakınlarından biri olan Hz. Ali (ra), Peygamberimiz
(sav)'in sohbetlerindeki ortamı ve sahabeleriyle olan ilişkisini
şöyle açıklamıştır:
"Resulullah
insanların eli en açık, gönlü en geniş ve şivesi en düzgün olanı,
yüklendiği işi en iyi şekilde ifa edeni, en yumuşak huyluları ve
sohbeti en güzel olanıydı. Onu tanıyıp sohbetinde bulunanlar ona
severek sokulurdu. Onu niteleyen: 'Ondan önce de ondan sonra da
onun gibisini görmedim' derdi. Ne zaman kendisinden bir şey istense
onu mutlaka verirdi."161
"(Birlikte) oturduğu kimselerin
her biriyle ilgilenir, farklı muamele ettiği izlenimi vermezdi.
İhtiyacını gidermesi için onunla oturan veya onu ayakta tutan kimseye
karşı sabırlı olur, o kişi ayrılmadıkça kendisi onu terk edip ayrılmazdı."162
"Ashabını özler, (göremediği zaman)
sorardı. İnsanların durumlarının nasıl olduğunu, işlerinin ne alemde
olduğunu da sorardı. Güzele güzel, çirkine çirkin derdi."163
"Daima doğruların yanındaydı, başkasını
kabul etmezdi. Yanına geçici olarak girerlerdi, çıktıklarında mutmain
olarak çıkarlardı. Yanından birer delil ve kılavuz olarak çıkarlardı."164
Gelen yabancıların aşırı ve mantık
dışı davranışlarını sabırla karşılardı. Ashab bazen buna kızarlardı
da o onları teskin eder, şöyler derdi: "böyle kimseleri gördüğünüzde
onu irşad edin!"165
"Kimsenin sözünü kesmez, bitirinceye
kadar beklerdi."166
"... İnsanları birbirine sevdirecek,
birbirlerine kaynaştıracak şeyleri konuşurdu. Onları ürkütmez, kaçırmazdı.
Her kavmin liderine önem atfederdi; ikram ederdi..."167
Torunu Hz. Hasan (ra) ise Peygamberimiz (sav) için şunları
söylemiştir:
"Bakışları son
derece anlamlı idi... Mani kelimelerle (az sözle çok mana ifade
edecek şekilde) gayet güzel ve veciz konuşurdu. Sözlerinde ne fazlalık
olurdu ve ne de eksiklik."168
İleri gelen kimselerle de sade vatandaşlarla
da eşit şekilde konuşurdu. Onlardan hiçbir şeyi saklamazdı."169
Ebu Zer (ra,) Peygamberimiz (sav)'in sahabelerine karşı
sevgi dolu tavrını şöyle anlatmıştır:
"Bir gün Peygamberimizin yanına
gittim. Bir divanda oturuyordu. Kalktı beni kucakladı. Bu kucaklaması
gerçekten pek içtendi."170
Ebu Hüreyre (ra) ise Hz. Muhammed (sav)'in insanlara
karşı son derece ince düşünceli ve insaniyetli olan güzel tavrını
şöyle tarif etmiştir:
"Allah Resulü'nün elini birisi tuttuğunda
o kişi elini bırakmadıkça, Resulullah elini çekmezdi. Kendisiyle
konuşan herkese karşı yüzünü döndürür, konuşan lafını bitirmeden
çehresini çevirmezdi."171
Peygamberimiz (sav),
sahabelerinin rahatsızlıkları ile de yakından ilgilenirdi. Zayıf
olanların kilo almaları, kilosu fazla olanların diyet yapmalarını,
yiyeceklerin faydalı olanlarını seçmelerini tavsiye ederdi.172 Örneğin bazı hastalıklarında, sahabelerine bal şerbeti içmelerini
tavsiye etmiştir.173
Hz. Ebu Hüreyre (ra)'nin anlattığına
göre, bir gün Ebu Hüreyre (ra) bayıldığında, Peygamberimiz (sav)
onu kendisi ayağa kaldırmış, evine getirmiş ve aç olduğunu anlayarak
ona ilk önce süt içirmiştir.174
PEYGAMBERİMİZ (SAV) SAHABELERİNE
ŞAKALAR YAPAR, ONLARLA BİRLİKTE GÜLERDİ

Topkapı Sarayı Kutsal Emanetler
Bölümü'nde bulunan Kabe kilidi. |
Sahabelerin aktardıkları olaylardan anlaşıldığı gibi,
Peygamber Efendimiz hem ailesi hem de sahabeleri ile sık sık şakalaşır,
onların yaptıkları esprilere güler ve onlara güzel isimler veya
lakaplar takardı. Ancak, her konuda olduğu gibi şakalaşma konusunda
da Peygamberimiz (sav) çok ince düşünceli, vicdanlı ve anlayışlı
davranırdı. Peygamberimiz (sav)'in şakalar konusunda ashabına verdiği
tavsiyeler şöyle özetlenebilir:
- "Ben şaka yaparım ama sadece doğru
olanı söylerim"
- "Bir Müslümanın kardeşini korkutması helal değildir"
- "Kardeşinle münakaşa etme, alaya alarak onunla şakalaşma."
- "Başkalarını güldürmek için
yalan söyleyene yazıklar olsun."
- "Kul, şaka da olsa yalan söylemeyi, doğru da olsa
münakaşa etmeyi bırakmadıkça iyi bir mümin olamaz."
- "Şaka da olsa yalan söylemeyin."175
PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN SEVGİ KONUSUNDAKİ
TAVSİYELERİ
Peygamber Efendimizin özellikle üzerinde durduğu en
önemli konulardan biri, müminlerin birbirlerini hiçbir çıkar gözetmeden,
içten bir sevgi ile sevmeleri ve birbirlerine karşı kin, öfke ve
kıskançlık gibi kötü hisler beslememeleriydi. Peygamberimiz (sav)
hem bu konuda müminlere en güzel örnek olmuş, hem de onlara sık
sık bu konularda tavsiyelerde bulunmuştur.
Allah bu konu hakkında Kuran'da şöyle buyurmaktadır:
İşte Allah, iman edip salih amellerde bulunan kullarına
böyle müjde vermektedir. De ki: "Ben buna karşı yakınlıkta sevgi
dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum." Kim bir iyilik kazanırsa,
biz ondaki iyiliği arttırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene
karşılığını verendir. (Şura Suresi, 23)
Peygamber Efendimizin sevgi, dostluk ve kardeşlik hakkındaki
hadis-i şeriflerinden bazıları ise şöyledir:
"Mümin kendisi için sevdiğini kardeşi
için de arzular."176
"Hediyeleşin, birbirinizi sevin.
Birbirinize yiyecek hediye edin. Bu, rızkınızda genişlik hasıl eder."177
"Ziyaretleşin,
hediyeleşin. Çünkü ziyaret sevgiyi perçinler, hediye de kalpteki
kötü duyguları söker atar."178
"Birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize
kin tutmayınız, birbirinize çirkin sözler söylemeyiniz, birbirinize
sırtlarınızı dönmeyiniz, kiminiz kiminizi arkasından çekiştirmesin.
Allah'ın kulları kardeşler olunuz."179
"Sizden önceki toplumların derdi
size de bulaştı: Haset ve kin. Kin beslemek kökten kazıyan şeydir.
Allah'a yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi
sevmedikçe iman etmiş olamazsınız. Size birbirinizi seveceğiniz
bir şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yayın."180
PEYGAMBER EFENDİMİZİN ÇOCUKLARA
OLAN İLGİSİ VE ŞEFKATİ
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in tüm insanlığa örnek
olan şefkati, merhameti ve müminlere olan düşkünlüğü, çocuklara
olan tavrında da çok yoğun olarak görülmektedir. Peygamberimiz (sav)
hem kendi çocukları ve torunları hem de ashabının çocukları ile
çok yakından ilgilenmiş, doğumlarından isimlerinin konmasına, sağlıklarından
ilimlerinin artmasına, giyimlerinden oynadıkları oyunlara kadar
onlar için tavsiyelerde bulunmuş, hatta bizzat yol göstermiş, ilgilenmiştir.
Örneğin, Peygamber Efendimiz, kızı
Hz. Fatıma (ra)'ya, her iki torununun doğumundan hemen önce"Doğum
olunca bana haber vermeden çocuğa hiçbir şey yapmayın"181 diye tembihlemiştir. Bebeklerin doğumundan sonra ise onların beslenmelerini,
bakımlarını ve nasıl korunacaklarını bizzat göstererek anlatmıştır.
Peygamberimiz (sav) ayrıca, yeni doğan
bebeklere, çocuklarına, torunlarına ve ashabının çocuklarına hep
dua etmiştir. Onları severken ya da onların oyunlarını izlerken,
onlar için Allah'tan hayırlı ve uzun bir ömür, ilim, hikmet ve iman
istemiştir. Örneğin torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e her vesilede
dua etmiş ve bu duasının, Hz. İbrahim'in Hz. İshak ve Hz. İsmail
için ettiği dua olduğunu belirtmiştir.182
Ashabından İbn-i Abbas (ra) çocukken
Peygamberimiz (sav)'in kendisine "Allah'ım buna hikmeti öğret" diye
dua ettiğini aktarır. Ashabından Enes (ra)'e ise çocukluk döneminde,
Allah'ın mal ve evladını çok ve ömrünü uzun kılması ve verdiklerinin
Enes (ra) hakkında hayırlı ve mübarek olması için dua etmiştir.183
Peygamber Efendimiz çocukların oyununa
da çok önem vermiş, hatta zaman zaman onlarla oyun oynayarak ilgilenmiştir.
Hz. Peygamber (sav), "Çocuğu olan onunla çocuklaşsın"184 diyerek, anne babalara çocuklarını bizzat eğlendirmelerini tavsiye
etmiştir. Peygamberimiz (sav) çocukların yüzme, koşu, güreş gibi
oyun ve sporlarla meşgul edilmelerini de tavsiye etmiş, hatta torunlarını
ve çevresindeki çocukları buna teşvik etmiştir.
Birçok sahabe, Peygamber Efendimizin çocukları nasıl
sevdiğini, onlarla nasıl ilgilendiğini ve oyunlar oynadığını aktarmıştır.
Bunlardan bazıları şöyledir:
Hz. Enes (ra):
"Resulullah aleyhissalatu vesselam çocuklarla şakalaşmada
insanların en önde olanıydı."185
El Bera (ra):
"Peygamber Sallallahu aleyhi ve
sellemi Hasan omuzunda iken gördüm."186
"Peygamberimiz (sav) kızı Hz. Fatıma
(ra)'ya şöyle derdi: 'Haydi şu oğullarımı (Hasan ve Hüseyin) çağır
bana!' Ondan sonra o ikisini göğsüne basar, koklardı."187
Ya'la İbnu Mürre (ra) Peygamberimiz (sav)'in çocuklara
olan sevgisine, onlarla nasıl şakalaştığına dair şunları anlatmıştır:
"Bir grup ashab, Resulullah ile birlikte aleyhissalatu
vesselam'ın davet edildiği bir yemeğe gittiler. Yolda torunu Hüseyin'e
rastladılar, çocuklarla oynuyordu.
"Resulullah (sav) çocuğu görünce
ilerleyip cemaatin önüne geçip onu tutmak için ellerini açtı. Çocuk
ise sağa sola kaçmaya başladı. Resulullah da onu takliden sağa sola
koşarak, tutuncaya kadar peşinde koştu. Yakalayınca ellerinden birini
çenesinin altına diğerini de ensesine koyup öptü ve 'Hüseyin bendendir.
Ben de Hüseyindenim. Kim Hüseyin'i severse Allah da onu sevsin.
Hüseyin sıbtlardan bir sıbttır (torun)' buyurdu."188
Hz. Enes (ra)'in bildirdiğine göre
Resulullah (sav), "dünyadaki iki reyhanım" dediği torunları Hasan
ve Hüseyin'i sık sık yanına çağırtıp onları koklar ve bağrına basardı.189
İbnu Rebi'ati'ibni'l Haris (ra) diyor ki:
"Babam beni, Abbas (ra)'da oğlu
el-Fadl (ra)'ı Resulullah'a gönderdi. Huzurlarına girdiğimiz zaman
bizi sağlı sollu oturttu ve bizi öylesine sıkı kucakladı ki daha
kuvvetlisini görmedik."190
Resulullah (sav)çocuklara olan sevgisini
gösterirken sıkça onların başlarını okşardı ve onlara hayır duaları
ederdi. Örneğin Yusuf İbni Abdillah İbni Selam (ra), "Hz. Peygamber
(sav) beni Yusuf diye isimlendirdi, başımı okşadı" der. Amr İbnu
Hureys (ra) ise annesinin kendisini Hz. Peygamber (sav)'in huzuruna
götürdüğünü, Resulullah (sav)'ın başını okşayıp bol rızka kavuşması
için dua ettiğini, Abdullah İbnu Utbe (ra) de beş-altı yaşlarındayken
Peygamberimiz Efendimizin başını okşayarak, zürriyeti ve bereketi
için dua ettiğini hatırlayabildiğini anlatır.191
Hz. Muhammed (sav)'in çocuklara gösterdiği ilgili ve
sevgi dolu tavrı, Ebu Hüreyre (ra) de şu örneklerle anlatmıştır:
"Meyvenin ilk
çıkanı getirildiği zaman Resulullah (sav) şöyle derdi: 'Allah'ım
Bize, Medinemize, meyvelerimize, müdd ve saımıza (yani ölçeklerimize)
kat kat bereket ver' diye dua ederdi. Sonra meyveyi orada bulunan
en küçük yaştakine verirdi."192
"Çocuğa karşı yumuşak davranmak
Allah Resulü'nün adetlerindendi. Allah Resulü bir seferden döndüklerinde
çocuklar kendilerini karşılarlardı. Allah Resulü de durur sahabelerine
çocukları kaldırmalarını emrederdi. Onlar da çocukların kimini Allah
Resulü'nün önüne kimisini terkisine bindirir ve bazılarını da kendileri
bineklerine alırlardı."193
"Resulullah (sav) Hz. Fatıma'nın
evinin avlusuna geldi ve oturdu. 'Burada çocuk var mıdır?' diye
sordu. Hz. Fatıma'nın çocuğu (Resulullah'ın torunu), süratle koşarak
geldi ve Resulullah'ın boynuna sarıldı. Resulullah çocuğu öptü."194
"Çocuklarla o kadar içice olmuştu
ki, bir defasında yarış yapan çocukları görmüştü de, onların neşesine
katılmak için birlikte koşmuştu."195
Cabir İbnu Semüre (ra) de aynı konuda şunları anlatmıştır:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'la
birlikte ilk namazı kıldım. Sonra aleyhissalatu vesselam ehline
gitti. Onunla ben de çıktım. Onu bir kısım çocuklar karşıladı. Derken
onların yanaklarını bir bir okşamaya başladı. Benim yanağımı da
okşadı. Elinde bir serinlik ve hoş bir koku hissettim."196
Kız çocuklarının doğar doğmaz öldürüldükleri bir dönemde
peygamber olarak görevlendirilen Hz. Muhammed (sav), kız çocuklarını
da erkek çocuklardan ayırmamak gerektiğini, kız çocuklarını öldürmenin
günah olduğunu bildirmiş, ve hepsine eşit sevgi ve ilgi göstererek,
topluma da güzel bir örnek olmuştur. Peygamberimiz (sav)'in kız
çocuklarındaki güzel özellikleri vurguladığı sözlerinden biri şudur:
"Kız ne güzel evlattır. Şefkatli,
yardımsever, munis, kutlu ve analık duyguları ile doludur."197
Peygamberimiz (sav) sevgisini hem
sözleriyle hem de davranışlarıyla gösterirdi. Çocuklara onları sevdiğini
söylerdi.198
Peygamber Efendimiz, çocuklara olan şefkatinde hiçbir
ayırım gözetmezdi. Kendi çocuklarına ve torunlarına gösterdiği sevgi
ve merhametin aynısını diğer Sahabî çocuklarına da gösterirdi. Halid
bin Said (ra), Peygamberimiz (sav)'i ziyarete geldiğinde yanında
küçük kızı da vardı. Habeşistan'da doğduğu için, Peygamberimiz (sav)
ona ayrı bir yakınlık gösterirdi. Bir seferinde Peygamberimiz (sav)'in
eline işlemeli bir kumaş parçası geçmişti. Hz. Halid'in kızını çağırttı
ve ona verdi, sevindirdi.
Cemre o sıralar küçük bir çocuktu. Babası alır, onu
Peygamberimiz (sav)'in huzuruna götürür, derdi ki: "Yâ Resulallah,
şu kızım için Allah'a bereketle dua eder misiniz?" Peygamber Efendimiz
Cemre'yi kucağına oturttu, elini başına koydu ve bereketle dua buyurdu.
Peygamberimiz (sav)'in yardımcısı Hz. Zeyd (ra)'in oğlu
Üsame (ra) Peygamber Efendimiz ile ilgili şunları anlatmıştır:
"Resulullah bir dizine beni, bir
dizine de torunu Hasan'ı oturtur; sonra ikimizi birden bağrına basar
ve 'Ya Rabbi, bunlara rahmet et. Çünkü ben bunlara karşı merhametliyim'
diye dua ederdi."199
Bazı kimseler, Peygamberimiz (sav)'in çocuklarla oyun
oynamasını, onlarla ilgilenmesini anlamıyorlardı. Bir defasında
Akra bin Habis (ra), Peygamberimiz (sav)'i, Hz. Hasan'ı öperken
gördü ve şöyle dedi:
"Benim on çocuğum var. Şimdiye kadar
hiçbirini öpmedim." Bunun üzerine Peygamberimiz, "Merhamet etmeyene
merhamet olunmaz" buyurdu."200
Peygamber Efendimiz mübarek evladı Hz. İbrahim'i de,
süt annesinin evinde sık sık ziyarete gider, şefkat ve merhametini
göstererek, başını okşar, bağrına basardı. Peygamber Efendimizin
hizmetkarı Hz. Enes (ra), ilgili bir hatırasını şöyle anlatır:
"Ben ev halkına Resul-i Ekremden
(sav) daha şefkatli, daha merhametli davranan bir kimse hayatımda
görmedim. İbrahim, Medine'nin Avali kısmında sütannesinin yanında
bulunurken, Peygamberimiz onu görmeye gider, biz de beraberinde
bulunurduk... Peygamberimiz içeri girer, oğlunu alır, öper, sonra
dönerdi... Yine bir gün gittiğimizde Resulullah çocuğunu getirtti,
bağrına bastı. Ona bazı sözler söyledi, onunla konuştu."201
Hazret-i Ali anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz bize ziyarete
gelmişti. O gece bizde kaldı. Hasan ve Hüseyin de uyuyorlardı. Bir
ara Hasan su istedi. Peygamberimiz hemen kalktı ve su kırbasından
bir bardak su aldı, çocuğa verdi."202
Peygamberimiz (sav), ayrıca müminlere çocukları arasında
adaletle davranmalarını hatırlatmış ve şöyle demiştir:
"Allah'tan korkun. Çocuklarınızın
size itaatli olmalarını istediğiniz gibi siz de onların aralarında
adaletle davranınız."203
"Allah öpücüğe varıncaya kadar her hususta çocuklar
arasında adaletli davranmanızı sever"204
Peygamberimiz (sav) çocukların eğitilmeleri ve güzel
ahlak ile terbiye edilmeleri üzerinde de durmuş ve bu konuda birçok
tavsiyede bulunarak yol göstermiştir. Peygamberimizin (sav) bu konudaki
sözlerinden bazıları şöyledir:
"Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras
bırakamaz."205
"Çocuğun, babası üzerindeki haklarından biri ismini
ve edebini güzel yapmasıdır."206
"Çocuklarınıza ikram edin ve terbiyelerini güzel yapın..."207
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav),
her konuda olduğu gibi, çocuklarla ilgilenmesi, onlara gösterdiği
sevgi ve şefkat ile müminlere en güzel örnektir. Peygamberimiz (sav)
"Küçüklerimize şefkat etmeyen ... bizden değildir"208 diyerek, çocuklara gösterilen şefkatin önemini belirtmiştir.
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN EŞLERİ MÜMİNLERİN
ANNELERİDİR:
Peygamber Efendimizin eşleri, tüm müminlerin anneleri,
tüm Müslüman kadınlara örnek, takva sahibi müminlerdir. Kuran'da,
hadis-i şeriflerde ve Peygamber Efendimizin hayatı hakkındaki rivayetler_isimde
Hz. Muhammed (sav)'in eşlerinin huyları, imanları, Peygamberimiz
(sav)'e nasıl yardımcı oldukları, yaptıkları tebliğ ve güzel ahlakları
hakkında birçok bilgi verilmektedir.
Kuran'da Peygamber Efendimizin eşleri hakkında verilen
bilgilerden biri, onların tüm müminlerin annesi olduğudur:
Peygamber, müminler için kendi nefislerinden daha
evladır ve onun zevceleri de onların anneleridir. (Ahzab Suresi,
6)
Bir başka ayette ise, Allah müminlere, Peygamberimiz
(sav)'den sonra onun eşlerini nikahlamalarını yasaklamıştır. Bu
ayet şöyledir:
. Allah'ın Resûlüne eziyet vermeniz ve ondan sonra
eşlerini nikahlamanız size ebedi olarak (helal) olmaz. Çünkü böyle
yapmanız, Allah katında çok büyük (bir günah)tır. (Ahzab Suresi,
53)
Kuran'ın bazı ayetler_isiminde ise, Peygamberimiz (sav)'in
hanımlarının diğer kadınlar gibi olmadıkları belirtilmiş ve onların
nasıl bir tavır içinde olmaları gerektiği haber verilmiştir. ayetler_isimde
şöyle buyrulur:
Ey peygamberin kadınları, siz kadınlardan herhangi
biri (gibi) değilsiniz; eğer sakınıyorsanız, artık sözü çekicilikle
söylemeyin ki, sonra kalbinde hastalık bulunan kimse tamah eder.
Sözü maruf bir tarzda söyleyin. Evlerinizde vakarla-oturun (evlerinizi
karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması
gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın,
zekatı verin, Allah'a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, gerçekten
Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz
kılmak ister. Evlerinizde okunmakta olan Allah'ın ayetler_isimini ve
hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah, latiftir, haberdar olandır.
(Ahzab Suresi, 32-34)
Peygamberimizin takva sahibi eşlerinin ayetler_isimde bildirilen
tutumları, yani sözü maruf, akla ve vicdana uygun bir şekilde söylemeleri,
vakarlı tavırları, sakınmaları, ibadetlerde ve Peygamber Efendimize
itaatteki titizlikleri, Kuran'ı ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetini
çok iyi biliyor olmaları tüm mümin kadınlara örnektir.
Allah, ayetler_isiminde Peygamberimiz (sav)'in hanımlarının
ecirlerinin iki kat verileceğini şöyle bildirmiştir:
Ey peygamberin kadınları, sizden kim açık bir
çirkin-utanmazlıkta bulunursa, onun azabı iki kat olarak arttırılır.
Bu da Allah'a göre pek kolaydır. Ama sizden kim Allah'a ve Resûlü'ne
gönülden -itaat eder ve salih bir amelde bulunursa, ona ecrini iki
kat veririz. Ve Biz ona üstün bir rızık da hazırlamışızdır. (Ahzab
Suresi, 30-31)
Peygamber Efendimizin mübarek
eşlerinden ilki, Hz. Hatice (ra)'dir. Hz. Hatice aynı zamanda ilk
Müslümanlardandır. Peygamberimiz (sav), ilk vahyi aldığında hemen
kendisine söylemiştir. Aklı, feraseti, basireti ve hikmeti ile tanınan
Hz. Hatice, hemen iman etmiş ve o günden sonra Peygamberimiz (sav)'e
büyük destek olmuş, Kuran ahlakının yayılmasında maddi ve manevi
olarak büyük bir çaba göstermiştir.
Peygamberimiz (sav)'in Hazreti Sûde, Hazreti Aişe,
Hazreti Hafsa, Hazreti Zeyneb, Hazreti Ümmü Seleme, Hazreti Cuveyriye,
Hazreti Ümmü Habibe, Hazreti Safiye, Hazreti Meymune gibi isimleri
zikredilen diğer hanımları da fedakarlıkları, sabırları ve Peygamber
Efendimize olan bağlılıkları ile sahabelere örnek olmuşlardır.
Peygamberimiz (sav), hem hanımları
hem de çocukları ile çok yakından ilgilenmiş, onların imanlarını,
sağlıklarını, neşelerini ve ilimlerini artırmalarına vesile olmuştur.
Rivayetler_isimde Peygamberimiz (sav)'in hanımları ile oyunlar oynadığı,
koşu yarışları yaptığı da belirtilir. Sahabeler "Peygamber
(sav) hanımlarıyla en fazla şakalaşan kişiydi"209 diyerek, Peygamber Efendimizin eşlerine olan ilgisini belirtmiştir.
Ayrıca Hz. Aişe (ra)'den rivayet
edildiğine göre, Peygamber Efendimiz,"Hanımlarına karşı insanların
en yumuşağı, en kerimi, güler yüzlüsü ve mütebessim olanı idi."210
Peygamber Efendimizin bilinen bir başka özelliği ise,
hanımları arasında son derece adaletli olmasıdır. Hatta rivayetler_isimde.
eşlerini ziyaretlerini eşit olarak taksim ettiği belirtilir. Bu
konuda Hz. Aişe (ra) şöyle der:
"Resulullah (sav) gece taksiminde
adalete riayet eder ve derdi ki: "Ey Allah'ım. Bu taksim benim iktidarımda
olanda yaptığım bir taksimdir. Senin muktedir olup benim muktedir
olmadığım şeyden dolayı beni levmetme."211
Hz. Enes (ra) anlatıyor:
"Resulullah (sav)'ın yanında dokuz
hanımı vardı. Hanımlara uğrama işini sıraya koyuyordu. Birinci hanımına
ikinci uğrayışı dokuz gün sonra oluyordu. Hanımları her akşam Resullulah'ın
o gün geleceği odada toplanıyordu."212
Peygamber Efendimiz birçok sözünde
de mümin kadınların ne kadar değerli varlıklar olduklarını belirtmiştir.
Örneğin bir sözünde "Dünya bir metaıdır. Dünya
metaının en hayırlısı saliha kadındır"213 dediği belirtilir.
Peygamber Efendimiz ashabına da eşlerine karşı nasıl
bir tutum içinde olmaları gerektiğini anlatmıştır:
"En olgun imana
sahip mümin huyu en güzel ve ailesine karşı en nazik, lütufkar olanıdır."214
"En hayırlınız,
hanımlarına en hayırlı olanınızdır. Ben hanımlarına karşı sizlerin
en iyisiyim."215
156- İmam Muhammed Bin Muhammed
bin Süleyman er-Rudani, Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min
Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid, cilt 5, İz Yayıncılık, s. 33
157- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s.34
158- Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din,
2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998,
s.801
159- Bezzar, Ebu Yala, Taberani; Huccetü'l İslam
İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle,
Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 111
160- Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din,
2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998,,
s.444
161- Tirmizi; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u
Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul
1998, s.814
162- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s. 33
163- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s. 33
164- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s.33
165- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s.34
166- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s.34
167- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s.33
168- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s.32
169- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s. 32
170- Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din,
2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998,
s.459
171- Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din,
2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998,
s.443
172- Tirmizi, ibni-mace; İmam Gazali, Huccetü'l
İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 4. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı
Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.570
173- Konyalı Mehmed Vehbi, Tam Metni Sahih-i Buhari,
4. cilt, Üçdal Neşriyat, İstanbul 1993, s.304
174- Konyalı Mehmed Vehbi, Tam Metni Sahih-i Buhari,
4. cilt, Üçdal Neşriyat, İstanbul 1993, s.260
175- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 15. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 209
176- Buhari ve Müslim; Huccetü'l İslam İmam Gazali,
İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi,
İstanbul 1998, s. 152
177- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.239
178- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.239
179- Buhari ve Müslim; Huccetü'l İslam İmam Gazali,
İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi,
İstanbul 1998, s. 315
180- Tirmizi; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u
Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul
1998, s. 425
181- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.448
182- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.450
183- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.450-51
184- http://www.diyanetvakfi.dk/cocuk/hikaye/cocuksevgisi/cocuksevgisi.htm
185- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 15. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.209
186- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s.135
187- İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani,
Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid,
cilt 5, İz Yayıncılık, s.136
188- Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.519
189- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 508
190- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 508
191- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 509
192- Haydar Hatipoğlu, Sünen-i İbni Mace Tercemesi
ve Şerhi, Kahraman Yayınları, 9. cilt, İstanbul 1983, s. 82
193- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 510
194- Konyalı Mehmed Vehbi, Tam Metni Sahih-i Buhari,
2. cilt, Üçdal Neşriyat, İstanbul 1993, s.411
195- http://www.sevde.de/Pey-ornek/peygamberimizin-ahlaki.htm
196- Müslim, Fezail 80, (2329); Kütüb-i Sitte,
Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 15. cilt, Akçağ
Yayınları, Ankara, s.369
197- Vesail, Ebvab-ı Ahkam-ül-Evlad, 4.bab, 4.haber-Meşkiniden
naklen; Hüseyin Hatemi, İlahi Hikmette Kadın, Birleşik Yayıncılık,
4. baskı, İstanbul, 1999, s. 72
198- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.511
199- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.508
200- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.507
201- Müsned, 4:194; Müslim, 4:1807, Kütüb-i Sitte,
Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ
Yayınları, Ankara, s. 506-507
202- http://www.sevde.de/Pey-ornek/peygamberimizin-ahlaki.htm
203- G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt,
Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 13/10
204- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.498
205- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.512
206- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.512
207- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.515
208- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi,
Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.506
209- Hasan B. Süfyan Müsnedi'nde aktarılmıştır;
Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri:
Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.105
210- G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt,
Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 531/7
211- Ebu Davud., nikah 39, (21347); Tirmizi. Nikah
42, (11407); Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr.
İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 66
212- Müslim, Rada 46, (1462); Kütüb-i Sitte, Muhtasarı
Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları,
Ankara, s. 68
213- Müslim, Rada 64, (1467); Nesai, Nikah 15,
(6,69); Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim
Canan, 15. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 514
214- Nesai, Tirmizi ve Hakim'in de yaklaşık anlamda
rivayetler_isimi vardır.; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din,
2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998,
s.105
215- Tirmizi; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u
Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul
1998, s.10 |