Kuran'da, Ad Kavmi'nin helak edilme şeklinin "kulakları
patlatan bir kasırga" vasıtasıyla gerçekleştirildiği
söylenmektedir. Ayetlerde bu kasırganın yedi gece ve sekiz
gün sürdüğünden ve Ad Kavmi insanlarını tümden yok ettiğinden
de bahsedilir:
Ad (kavmi) de yalanladı. Şu halde Benim
azabım ve uyarmam nasılmış? Biz, o uğursuz (felaket yüklü
ve) sürekli bir günde üzerlerine 'kulakları patlatan bir
kasırga' gönderdik. İnsanları söküp atıyordu; sanki onlar,
kökünden sökülüp-kopmuş hurma kütükleriymiş gibi. (Kamer
Suresi, 18-20)
Ad (halkın)a gelince; onlar da, uğultu yüklü, azgın bir
kasırga ile helak edildiler. (Allah) Onu, yedi gece ve
sekiz gün, aralık vermeksizin üzerlerine musallat etti.
Öyle ki, o kavmin, orada sanki içi kof hurma kütükleriymiş
gibi çarpılıp yere yıkıldığını görürsün. (Hakka Suresi,
6-7)
Daha önceden uyarılmış olan kavim, hiçbir uyarıya kulak asmamış
ve elçisini sürekli yalanlamıştı. Hatta öylesine bir gaflet
içindeydiler ki, helakın kendilerine gelmekte olduğunu gördüklerinde
bile bunu kavrayamamış ve inkara devam etmişlerdi:
Derken, onu (azabı) vadilerine doğru
yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, "Bu
bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. Hayır,
o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgar; onda
acı bir azap vardır. (Ahkaf Suresi, 24)
Ayette, kavmin kendisine azap getirecek olan bulutu gördüğü,
ancak bunun gerçekte ne olduğunu anlayamadıkları ve bir yağmur
bulutu sandıkları belirtilmektedir. Bu durum, kavme gelen
azabın ne şekilde olduğu konusunda önemli bir gösterge sayılabilir.
Çünkü çöl kumunu kaldırarak ilerlemekte olan bir kasırga da
uzaktan bir yağmur bulutuna benzer. Ad Kavmi insanlarının
da bu görüntüye aldanmış ve azabı fark etmemiş olmaları mümkündür.
Güney Arabistan'da araştırmalar yapan Doe, bir kum fırtınasını
şöyle tarif etmektedir:
Bir (kum fırtınasının) ilk işareti,
kuvvetli rüzgarla savrulan ve yükselmekte olan akımlarla
yüzlerce metre yükseğe çıkan kumla dolu bir buluttur.1
Nitekim Ad Kavmi'nin kalıntısı olduğu düşünülen "Kumların
Atlantisi Ubar" da, metrelerce kalınlıktaki bir kum tabakasının
altından çıkarılmıştır. Anlaşılan Kuran'ın ifadesiyle "yedi
gün ve sekiz gece" süren kasırga, şehrin üzerine tonlarca
kum yığmış ve kavmin insanlarını diri diri toprağa gömmüştür.
Ubar'da yapılan kazılar da aynı gerçeği gösterir. Fransız
Ça m'Interesse dergisi aynı tespiti şu ifadeyle bildirir:
"Ubar, çıkan bir fırtına neticesinde 12 metre kumun altına
gömülmüştü."2
Ad Kavmi'nin bir kum fırtınası ile toprağa gömüldüğünü gösteren
en önemli delil ise, Kuran'da Ad Kavmi'nin yerini belirtmek
için kullanılan "ahkaf" kelimesidir. Ahkaf Suresi'nin
21. ayetinde geçen ifade şöyledir:
Ad'ın kardeşini hatırla; onun önünden
ve ardından nice uyarıcılar gelip geçmişti; hani o, Ahkaf'taki
kavmini: 'Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, gerçekten
ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım' diye
uyarıp-korkutmuştu. (Ahkaf Suresi, 21)
|
Yukarıda metrelerce
kalınlıktaki kumun altından çıkartılan şehrin kalıntıları
görülüyor. Bu bölgede ani bir kum fırtınasının çok kısa
bir sürede, çok fazla kum birikmesine yol açtığı bilinmektedir.
Bu olay, çok ani olarak ve hiç beklenmedik bir şekilde
geçerleşebilir. |
Ad Kavmi'nin yaşadığı bölge kum tepeleri ile doluydu.
|
Ahkaf Arapça'da "kum tepeleri" demektir ve "kum
tepesi" anlamına gelen "hikf" kelimesinin çoğuludur.
Bu ise Ad Kavmi'nin "kum tepeleri"yle dolu bir bölgede
yaşadığını gösterir ki, bir kum fırtınası ile toprağa gömülmüş
olmasının bundan daha mantıklı bir zemini olamaz. Bir yoruma
göre, Ahkaf "kum tepeleri" anlamından çıkarak doğrudan
bir bölgenin, güney Yemen'de Ad Kavmi'nin yaşadığı bölgenin
adı haline gelmiştir. Ama bu da kelimenin kökeninin kum tepeleri
olduğu gerçeğini değiştirmez, sadece kelimenin bu bölgedeki
yoğun kum tepeleri nedeniyle yöreye has hale geldiğini gösterir.
Verimli topraklar üzerinde tarım yaparak yaşayan ve kendisine
barajlar ve su kanalları yapan Ad Kavmi'ne "insanları
içi boş hurma kütükleri gibi söküp atan" kum fırtınasıyla
beraber gelen helak, tüm kavmi kısa sürede yok etmiş olmalıdır.
Kavmin tüm verimli ekili tarlaları, su kanalları, barajları
kumlarla kaplanmış, tüm şehir ve içindekiler diri diri kuma
gömülmüşlerdir. Kavim helak edildikten sonra da zamanla genişleyen
çöl, bu kavimden hiçbir iz bırakmayacak şekilde üzerlerini
örtmüştür.
Sonuç olarak şöyle söylenebilir ki, tarihsel ve arkeolojik
bulgular, Kuran'da bahsi geçen Ad Kavmi'nin ve İrem şehrinin
varlığını ve Kuran'da anlatıldığı biçimde helak olduklarını
ispatlamaktadır. Yapılan araştırmalarla bu kavmin kalıntıları
kumların içinden çıkarılmıştır.
İnsana düşen, kumların içine gömülmüş olan bu kalıntılara
bakarak Kuran'da çok defa üzerinde durulan şekilde ibret almaktır.
Allah Kuran'da, Ad Kavmi'nin kibirlenme nedeniyle doğru yoldan
saptığını bildirir ve "yeryüzünde haksız yere büyüklenerek,
'kuvvet bakımından bizden daha üstünü kimmiş?'" dediklerini
haber verir. Ayetin devamında ise şöyle denir: "Onlar,
gerçekten kendilerini yaratan Allah'ı görmediler mi? O, kuvvet
bakımından kendilerinden daha üstündür..." (Fussilet
Suresi, 15)
İşte insana düşen, bu değişmez gerçeği her zaman görmek, en
büyük ve en üstün olanın her zaman için Allah olduğunu ve
sadece O'na kulluk etmekle kurtuluşa erişilebileceğini bilmektir. |