Cennetteki
Zenginlik ve Bolluk
Din ahlakından uzak yaşayan
toplumlarda zenginlik her devirde güç ve itibarın
simgesi olmuş ve insanların yaşamları boyunca
genellikle birinci dereceden hedefleri arasında
yer almıştır. Bunun sebeplerinden biri, iman etmeyen
insanların çoğu zaman ancak zengin oldukları takdirde
gerçek anlamda mutlu olabileceklerini düşünmeleridir.
Bu kişiler sahip olduklarını ancak bu yolla güvence
altına alabileceklerini, rahatlığı, huzuru ve
hoşlarına giden güzellikleri de bu şekilde elde
edebileceklerini zannederler. Dolayısıyla tüm
ömürlerini mal-mülk edinme, para biriktirme ve
isabetli yatırımlar yapma gayreti içinde geçirirler.
Öte yandan, bir gün biteceği, tükeneceği endişesi
ile sahip oldukları bu malları, eşyaları kullanmaktan,
paraları harcamaktan olabildiğince kaçınır, servetlerinin
kalıcı olması için her yöntemi uygularlar.
Ancak dünya şartlarında ne kadar
uğraşılırsa uğraşılsın sahip olunan zenginlik
insanın ruhunda beklendiği gibi bir zevk oluşturmaz.
Bazı alanlarda kişiye konfor sağlasa da, kusurlarla,
eksiklerle dolu dünya şartlarında yaşanan zenginlik
de ancak buna uygun bir çizgidedir. Nitekim "dünya"
kelimesi Arapça'daki "deniy" kelimesinden türemiştir.
Bu kelime ise alçak, düşük, basit, değersiz gibi
anlamlara gelmektedir.
"Her
nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk
görürsün"
(İnsan Suresi, 20) |
Allah'ın dünyayı bu şekilde eksik,
kusurlu ve geçici gibi sıfatlarla yaratmasının
bir hikmeti de, insanların cennetteki güzelliklerin
değerini daha iyi takdir edebilmelerini sağlamak
olabilir. Bunu şöyle bir örnek üzerinde düşünebiliriz:
Çocukluğundan itibaren yoksulluk içinde yaşayan
bir kişi, son derece görkemli eşyaların olduğu,
paha biçilmez güzellikte sanat eserlerinin yer
aldığı, nadide yiyeceklerden oluşan ikramların
sunulduğu, değerli taşlarla bezenerek süslenmiş
bir mekana davet edilse, karşılaştığı bu ortamın
güzelliğinden çok etkilenecek, büyük bir coşku
duyacaktır. Kuşkusuz kişinin aldığı bu zevk ve
duyduğu heyecan çocukluğundan itibaren bu ortamda
yaşayan bir kişiye nazaran çok daha fazla olacaktır.
Bizim dünyadaki konumumuz da bir anlamda bu yokluk
ve yoksulluk içindeki kişinin durumuna benzetilebilir.
Ancak burada belirtmek gerekir ki, dünyadaki en
zengin kişi dahi, cennet koşulları göz önünde
bulundurulduğunda fakir bir kişidir. Kaldı ki
insan dünya şartlarında bu zenginliğe de gerçek
anlamda hiçbir zaman sahip olamaz. Çünkü dünyanın
en zengin kişisi de olsa sonunda birkaç metre
beze sarılarak toprağa gömülecek, böylece sahip
olduğu herşeyi, tüm servetini geride bırakacaktır.
Allah bir ayette dünyadaki nimetlerin geçiciliğini
şöyle bildirmektedir:
Dünya hayatının örneği, ancak gökten
indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların
yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su
gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği
ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken
(işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz
gelmiştir de, dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş
gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda
kılmışız. Düşünen bir topluluk için Biz ayetleri
böyle birer birer açıklarız. (Yunus Suresi, 24)
Cennet ortamında sunulan zenginlik
dünya şartlarının aksine insanların gönüllerince
yaşayacakları, hiçbir zaman bitme, tükenme endişesi
duymayacakları ebedi bir zenginliktir. Nitekim
Kuran'da bildirilen "Her nereye
baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün"
(İnsan Suresi, 20) ayetiyle cennetteki
bu zenginliğe dikkat çekilmiştir.
İncil'de de cennet özelliği olarak
bolluk tarif edilmektedir:
Sizde olanı verin,
size verilecektir. İyice bastırılmış, silkelenmiş
ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak.
Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız.
(Luka, 6. bölüm, 38)
Cennetteki zenginlik,
Allah'ın sonsuz güzellikteki sanatının tecellilerini
ve göz kamaştıran büyük bir ihtişamı kapsayan,
en üst estetik özellikleri ve uyumu sunan bir
zenginliktir. Ve tüm bu güzellikler müminlerin
istek ve tutkularına en çok hitap eden şekliyle
sunulmaktadır. Çünkü zenginlik ancak bu şekilde
güzelliklere dönüştüğü takdirde insanın ruhuna
zevk veren bir anlam kazanır.
İlerleyen sayfalarda "Cennet Mekanlarının
Güzelliği" başlığı altında yer alan pek çok hadis,
aynı zamanda cennetteki zenginliği de vurgulamaktadır.
Çünkü bu mekanların güzelliği, estetik olmalarının
yanı sıra süslemeler için kullanılan malzemelerin
çok değerli olmalarından da kaynaklanmaktadır.
Bir hadiste Peygamberimiz (sav), cennetin nelerden
inşa edildiğini soran bir kişiye şöyle cevap vermiştir:
Gümüş tuğladan ve altın tuğladan!
Harcı da kokulu misk. Cennetin çakılları inci
ve yakuttan, toprağı da zâferandır... [(Tirmizi),
Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]
Hatırda tutulması gereken bir diğer
nokta ise; cennet ehli için vaat edilen zenginliğin
sınırı olmayan, bitme, tükenme endişesinin yaşanmadığı
bollukta olmasıdır.
Cennet Hazineleri:
Hadislerde bahsi geçen hazineler
de cennetteki muhteşem zenginliği vurgular. Bu
zenginliği düşünürken bunun çok kudretli, mülkünün
sonu olmayan Allah'ın bir eseri ve tecellisi olduğu,
Rabbimiz'in kullarından dilediğine bu nimetleri
verdiği unutulmamalıdır. Peygamber Efendimiz (sav)
bu gerçeği şu sözleriyle hatırlatmıştır:
Sana, arşın altından, cennet hazinelerinden
bir söze delalet edeyim mi? Şöyle dersin: "La
havle vela kuvvete İlla Billah" (Allah'tan başka
ne men edecek ve ne de yapacak bir kuvvet vardır.)
O zaman Allah buyurur ki: "Kulum teslim oldu ve
selamet buldu." [Ramuz el-Ehadis-1, s. 166/3]
"Şüphesiz
bu, Bizim rızkımızdır, bitip tükenmesi de
yok."
(Sad Suresi, 54) |
Dünyadaki zenginlik tıpkı insanın
sahip olduğu diğer herşey gibi geçici ve sonludur.
Bir insan ne kadar zengin olursa olsun bu varlığı
birkaç on yılla sınırlıdır. Bundan daha fazlasına
herşeyden önce insanın kendi ömrü yetmez. Bu yüzden
de iman etmeyen kimselerin dünyada en büyük hedeflerinden
birini oluşturan, onların hırslı bir karaktere
bürünmelerine neden olan zenginlik tutkusu çok
kısa sürer. İncil'de de dünya servetinin geçici
olduğu, asıl kalıcı olanın ise cennetteki hazineler
olduğu ve bu nedenle iman edenlerin ahiret için
çaba göstermeleri gerektiği yazılıdır:
Yeryüzünde kendinize hazineler
biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip
bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine
kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne
güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar
girip çalar. Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de
orada olacak. (Matta, 6. bölüm, 19-21)
Öte yandan söz konusu olan ne kadar
büyük bir zenginlik olsa da gerektiğinde buna
bir değer biçebilmek, sonucu rakamlarla ifade
edebilmek mümkündür. Oysa cennet nimetleri paha
biçilemez güzelliğe ve niteliklere sahiptir. Ve
Allah'ın razı olduğu kullarına hesapsız olarak
sunulurlar. Allah Kuran'da, "Şüphesiz
bu, Bizim rızkımızdır, bitip tükenmesi de yok."
(Sad Suresi, 54) ayetiyle cennet nimetlerinin
bu özelliklerini bildirmiştir. Başka bir ayette
ise Allah, "Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan
(meyveler)." (Vakıa Suresi, 33) buyurarak
cennetteki yiyeceklerin de aynı özelliğe sahip
olduklarını bildirir. Allah'ın bildirdiği gibi
cennet nimetleri için tükenme, eksilme, kaybolma
söz konusu olmaz. Bu nimetler cennet ehline sürekli
olarak verilir. Cennet hazineleri kuşkusuz, Allah'ın
iman eden kullarına cennette sunacağı nimetlerdendir.
Tüm mülkün sahibi Allah, cenneti için seçtiği
kullarına bu hazineleri hesapsızca, sonsuza kadar
verecektir.
Cennetteki Mülkün Genişliği:
Mülkün, zenginliğin hesapsızca bol
olması cennete has bir özelliktir. Peygamberimiz
(sav) hadislerinde, cennetteki mülkün çokluğu
ile ilgili olarak şöyle buyurmuşlardır:
Ehli cennetin en aşağı dereceli
olanının cennetteki mülkünü temaşası (seyretmesi,
gezmesi) iki bin sene sürer ve bu mülkün en uzak
kısmını en yakını gibi görür... [Ramuz el-Ehadis-1,
s. 113/8]
Eğer cennette olan şeylerden bir
tırnaklık miktar görünseydi yer ile gök arasını
süse boğardı. Eğer cennet ehlinden bir adam görünüp
bileziklerini gösterseydi, Güneş'in yıldızların
ışıklarını bastırdığı gibi Güneş'in ışığını bastırırdı.
[(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 409/10096]
"İşte,
yaptıklarınız dolayısıyla mirasçı kılındığınız
cennet budur."
(Zuhruf Suresi, 72) |
Hadiste de dikkat çekildiği gibi
cennetteki nimetlerin çok az bir kısmı bile dünya
ölçüleriyle kıyaslandığında çok muazzam büyüklükleri
ifade etmektedir. Yukarıdaki hadislerden birinde
bileziklerin yıldızlardan daha parlak ışıklı oldukları
belirtilerek göz kamaştırıcılığına dikkat çekilirken
bir başka hadiste ise cennet ehlinin takılarının
dirseklere kadar olmasına dikkat çekilerek, yine
buradaki bolluk vurgulanmaktadır:
Ehli cennetin ziynetleri, abdest
suyunun eriştiği abdest yerlerini bulur. [Ramuz
el-Ehadis-1, s. 247/7]
Kıymetli Taşların ve Madenlerin
Bolluğu:
Allah, Kuran'da bildirdiği
"Özenle işlenmiş mücevher tahtlar üzerindedirler."
(Vakıa Suresi, 15) ve "Adn Cennetleri (onlarındır);
oraya girerler, orada altından bileziklerle ve
incilerle süslenirler..." (Fatır Suresi, 33)
ayetleriyle cennette çeşitli mücevherler ve kıymetli
taşların varlığına dikkat çeker. Cennetle ilgili
olarak Kuran'da ve hadislerde bahsi geçen mücevherler,
insanlık tarihinde hep zenginlik ve ihtişamın
sembolü olmuştur. Çok kıymetli olan bu mücevherler
nadir rastlanan güzelliğe sahiptirler. Elmas,
inci, yakut, altın, gümüş gibi ziynetler tüm insanların
ittifakla beğendikleri, bunlarla süslenmiş eşyaları
görmekten zevk aldıkları güzelliklerdir.
Cennet nimeti olarak inciden bahsedilen
hadislerden birkaçı şöyledir:
Cennetliklerin başlarında taçlar
vardır. Taçtaki tek inci, meşrık (Doğu) ile mağrib
(Batı) arasını aydınlatır. [(Tirmizi), Kütüb-i
Sitte-14, s. 451/6]
... Kadının boynundaki incilerin
bir tanesi garble (Batı) şark(Doğu) arasını aydınlatır...
Başında bulunan taçların en küçük incisi de yine
şarkla garb arasını aydınlatır. [Ramuz el-Ehadis-1,
s. 99/8]
İnci cennetteki nimetlerin nadide
değerlerini vurgulamak açısından önemli bir örnektir.
İncinin çıkarılabilmesi için, tehlikeli denizlerde
derinlere çok sayıda dalış yapılması gerekir.
Üstelik çok sayıda toplanan istiridyenin az bir
kısmında bu değerli ziynete rastlanır. Bu küçük
taşın güzelliğinin yanında ona değer katan başka
bir özellikte yukarıda anlattığımız gibi büyük
zahmetler sonucunda elde edilmesidir.
Dünyada elde etmek için çok fazla
zaman, emek ve harcama gerektiren bu değerli taş
ahirette bol miktarlarda bulunacaktır. Oldukça
değerli, ender bulunan bir güzelliğin bol olması,
kuşkusuz insanın ruhunda farklı bir heyecan oluşturacaktır.
Ayrıca ayetlerde bildirilen cennet nimetleri bizim
hayalimizin çok ötesinde güzelliklere sahip olabilirler.
Hadislerde de "doğu ile batı arasını aydınlatacak
parlaklıkta bir inci"den bahsedilirken biz böyle
bir bir incinin parlaklığını, çarpıcılığını tam
olarak hayalimizde canlandıramayabiliriz.
|