Cennet Ehlinin
Allah'a Yakınlığı
Cennettekilerin Allah'ın
Yüce Zatı'nın Tecellisini Görebilmeleri
Şimdiye kadar değindiğimiz tüm bu
nimetlerin yanı sıra, Allah'a olan yakınlıkları,
cennet ehlinin sahip oldukları en büyük ve en
önemli nimet olacaktır. Peygamber Efendimiz (sav)'in
pek çok hadisinde, cennetteki müminlerin Allah'tan
bir lütuf olarak O'nun Zatı'nın bir tecellisini
görebileceklerinden bahsedilir:
Cennet ehli cennete girdiği zaman,
Allah Tebareke ve Teala şöyle buyuracak: "Size
ilave olarak yapmamı istediğiniz başka bir şey
var mıdır?"
"Sen bizim yüzlerimizi bembeyaz
yapmadın mı? Cehennemden kurtarıp bizi cennete
sokmadın mı; (Bundan daha iyi ve fazla ne olabilir
ki?)" diyecekler.
Bunun üzerine perde kaldırılacak,
kendilerine Rableri Tealayı görmekten daha sevimli
bir şey verilmediğini anlayacaklar. [Büyük Hadis
Külliyatı-5, s. 415/10130]
"Ey Allah'ın Resulü! Rabbimiz'i
görecek miyiz?"
"Bulutsuz berrak bir mehtap gecesinde
Ay'ı görmek için itişip kakışır mısınız?"
"Hayır."
"Bulutsuz bir günde Güneş'i görmek
için birbirinizi itip kakarak birbirinize zahmet
verir misiniz?"
"Hayır."
"İşte Rabbinizi de öyle zahmetsiz
ve sıkıntısız, apaçık göreceksiniz."… [(Buhari,
Müslim, Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s.
416/10133]
Bir rivayete göre ise Peygamberimiz
(sav)'in bu konu ile ilgili sözleri şöyledir:
Cennet ehli cennete girdiklerinde
amellerinin derecelerine göre oraya yerleşecekler.
Sonra onlara dünya günlerinden Cuma günü kadar
bir süre Rablerini ziyaret etmelerine izin verilecek.
Onlara Allah'ın Arş'ı gösterilecek. Onlara cennet
bahçelerinden bir bahçede gözükecektir. Onlara,
nur minberleri, inci minberleri, yakut minberleri,
zeberced (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli
bir taş) minberleri, altın minberleri ve gümüş
minberleri kurulacak. En aşağı dereceli kişileri
bile -ki içlerinde aşağı dereceli kimse yoktur-
misk yığını üzerinde oturacak. Kürsi sahiplerinin
onlardan daha üstün meclisleri bulunduğunu görmezler...
O mecliste Allah'ın yanında bulunup, O'na muhatap
olmayacak hiç kimse olmayacaktır… [(Tirmizi),
Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 409-410/10100]
… Adn Cenneti'nde, cennetliklerle
Rablerini görmeleri arasında Allah'ın vechindeki
(yüzündeki) rıdâu'l-kibriyadan (büyüklük perdesinden)
başka bir şey yoktur. [(Buhari, Müslim, Tirmizi),
Cennet 3, 2530]
...
Adn Cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir.
Allah'tan olan hoşnutluk ise en büyüktür.
İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.
(Tevbe Suresi, 72) |
Cennet ehlinin Allah'ın huzurunda
olmaktan ötürü duydukları mutluluk ise bir hadiste
şu sözlerle vurgulanmıştır:
Cennet ehli Allah'ın huzuruna iki
defa girer... Onlardan her biri o mecliste, amellerine
göre, inci, yakut, zümrüt, altın ve gümüşten minberler
üzerinde otururlar. Gözleri hiçbir zaman bu kadar
aydın olmamıştır... Bunun tekrarına kavuşmak ümidi
ile ertesi günü bekler halde yerlerine dönerler.
[Ramuz el-Ehadis-1, s. 120/3]
Allah'ın Hoşnutluğunu
Kazanmış Olmaları: Allah
cennette kendisinden razı olduğu kulları için
sınırsız nimet sunmaktadır. Ancak iman eden müminler
için herşeyin üzerinde olan, Allah'ın hoşnutluğunu
kazanabilmiş olmalarıdır. Müminler dünyada mallarını,
canlarını, sahip oldukları tüm imkanları Allah'a
yakınlaşabilmek ve O'nun rızasını kazanabilmek
için ortaya koymuş, tüm hayatlarını O'na adamışlardır.
Cennette ise hayatlarının bu amacına ulaşmanın
tarifsiz mutluluğunu yaşarlar. Bir ayette Allah'ın
hoşnutluğunu kazanmanın ne kadar büyük bir nimet
olduğundan şöyle bahsedilir:
Allah, mü'min erkeklere ve mü'min
kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından
ırmaklar akan cennetler ve Adn Cennetlerinde güzel
meskenler vaadetmiştir. Allah'tan olan hoşnutluk
ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk
budur. (Tevbe Suresi, 72)
Kuran'da müminlerin cennette her
yönden hoşnut olacakları ise şu ayetlerle bildirilir:
Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis,
Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak
dön. Artık kullarımın arasına gir. Cennetime gir.
(Fecr Suresi, 27-30)
Rableri Katında onların ödülleri,
içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar
akan Adn Cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuştur,
kendileri de O'ndan razı (hoşnut, memnun) kalmışlardır.
İşte bu, Rabbinden 'içi titreyerek korku duyan
kimse' içindir. (Beyyine Suresi, 8)
Bir hadiste cennet ehlinin Allah'tan
razı olduklarından şöyle bahsedilir:
"Ey Rabbimiz, buyur! Emrine âmâdeyiz!
Hayır Senin elindedir!" derler. Rab Teâla:
"Razı oldunuz mu?" diye sorar.
Onlar:
"Ey Rabbimiz! Razı olmamak ne haddimize!
Sen bize mahlûkatından bir başkasına vermediğin
nimetler verdin!" derler. [(Buhari, Müslim, Tirmizi),
Kütüb-i Sitte-14, s. 456-457/13]
Cehennemden Kurtulmuş Olmanın
Sevinci:
Kuşkusuz cennet nimetlerinin her
biri ayrı ayrı çok mübarek ve değerlidir. Özellikle
cehennemin varlığı, cennet ehlinin bu nimetlerden
aldıkları zevki kat kat artırır. Çünkü ahirette
cennet ve cehennem dışında insanların gideceği
başka bir yer yoktur. Dolayısıyla Allah'ın cennetine
kabul etmediği bir kişinin gideceği yer cehennemdir.
Allah dünyada insanlara iyi ile kötüyü,
güzel ve çirkini, olumlu ile olumsuzu aynı anda
göstermektedir. Bu da iman edenlerin kıyas yapmalarına
ve güzellikten aldıkları zevkin artmasına vesile
olmaktadır. Cennette de Allah, istedikleri takdirde
cennet ehline, cehennemdekilerin durumunu göstererek,
onların cennetten aldıkları zevki artırabilir.
(En doğrusunu Allah bilir.) Nitekim cennet ehlinin
cehennem azabından Allah'ın rahmetiyle kurtulmuş
olmalarından duydukları sevinç bir hadiste şöyle
haber verilir:
Cennet ehlinden herkes cehennemdeki
yerini görür de "Ya Allah bana hidayet vermeseydi?"
der ve bu ona şükür olur... [Ramuz el-Ehadis-2,
s. 342/1]
Müminlerin içinde bulundukları bu
büyük rahmeti ve nimeti haber veren bir diğer
hadis şöyledir:
... Cennete girip, cehennemden
kurtulmak, nimetin tamamındandır. [Ramuz el-Ehadis-2,
s. 449/6]
Böylece
iman edip salih amellerde bulunanlar; artık
onlar 'bir cennet bahçesinde' 'sevinç içinde
ağırlanırlar'.
(Rum Suresi, 15) |
Cennet ehlinin bu sevinçleri Kuran'da
şöyle haber verilir:
... Derler ki: "Bizi buna ulaştıran
Allah'a hamd olsun. Eğer Allah bize hidayet vermeseydi
biz doğruya ermeyecektik. Andolsun, Rabbimiz'in
elçileri hak ile geldiler." Onlara: "İşte bu,
yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız
cennettir" diye seslenilecek. (A'raf Suresi, 43)
Ayrıca müminlerin istediklerinde
cehennem ehlinin ibretlik durumunu, dünyada yaptıklarına
nasıl bir karşılık aldıklarını görmeleri de mümkündür.
Allah Kuran'da cennet ehlinin cehennem ehli ile
konuşmalarını şöyle bildirir:
Onlar cennetlerdedirler; birbirlerine
sorarlar. Suçlu-günahkarları; "Sizi şu cehenneme
sürükleyip-iten nedir?" Onlar: "Biz namaz kılanlardan
değildik" dediler. "Yoksula yedirmezdik. (Batıla
ve tutkulara) Dalıp gidenlerle biz de dalar giderdik.
Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayıyorduk. Sonunda
yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize
çattı." (Müddessir Suresi, 40-47)
|