Cennet
Mekanlarının Güzelliği
Dünyanın en güzel mekanları
arasında saraylar, köşkler hep ilk sıralarda yer
alır. Bu mekanların gösterişli güzellikleri tarif
edilirken de hep güzel bir manzaraya sahip olmalarından,
eşyalarının çok değerli olmasından, dekorasyonlarının
güzelliğinden, sütunların, altın yaldızlı tahtların,
mobilyaların ihtişamından bahsedilir.
Allah'ın Kuran'da bildirdiği cennetle
ilgili ayetlerde de insanların hoşlarına giden
mekanlardan -köşklerden, saraylardan, bahçelerden,
otağlardan- sıkça bahsedilmektedir. Dünyada sınırlı
sayıda bulunan bu mekanlar, cennette kusursuz
ve en görkemli halleriyle Allah'ın sevdiği kullarının
yaşadığı mekanlar olarak sonsuza kadar var olacaklardır.
Cennet mekanlarındaki zenginlik ve
bolluğun tarif edildiği hadislerden birkaçı şöyledir:
Bir kerpici gümüş, bir kerpici
altın, harcı keskin kokulu misk, döşemesi inci
ve yakut, toprağı ise za'feran olup, oraya giren
mutlu olur, umutsuz olmaz, ebedi olur, ölmez...
[Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 408/10088]
"İçlerinde
ebedi kalacakları altından ırmaklar akan
Adn cennetleri de (onlarındır). Ve işte
bu, arınmış olanın karşılığıdır."
(Taha Suresi, 76) |
... Cennetin çakılları inci ve
yakuttan, toprağı da zâferan (safran)dır ... [(Tirmizi);
Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]
Hadislerde cennet mekanlarının her
malzemesinin çok değerli olduğuna dikkat çekilmiş
ve çakıl gibi bolca bulunan taş parçalarının yerine
de inci ve yakut olacağı bildirilmiştir.
Cennet Köşkleri:
Dünyadaki güzellikler dünya şartlarında
ne kadar mükemmel olurlarsa olsunlar, yine de
kaçınılmaz olarak pek çok kusurları bulunur. Dolayısıyla
dünyadaki en güzel köşk bile cennet köşklerinin
yanında son derece gösterişsiz kalır. Herşeyden
evvel zamanın, dünyada sahip olunan pek çok güzellik
üzerinde bozucu ve yıpratıcı etkisi vardır. Örneğin
herhangi bir köşk hiç kullanılmasa bile, kendi
haline bırakıldığında zaman içinde yıpranır. İçindeki
eşyalar eskir, nem ve rutubetin etkisiyle küflenir,
çürümeye yüz tutar. Döşemelerdeki dayanıklılık
zamanla azalmaya, kumaşların renkleri solmaya
başlar. Ayrıca eşyaların üzerlerini yoğun bir
toz tabakası kaplar ve etrafı örümcek ağları sarar.
Böylece bu gösterişli mekan zaman içinde yaşanamayacak
hale gelir. Cennet mekanları ise tüm bu eksikliklerden,
zamanın yıpratıcı etkilerinden uzaktırlar. Kuran'da
cennet köşklerinden bahsedilirken bu köşklerin
altlarından ırmaklar aktığı, yüksek ve güvenli
yerler oldukları bildirilir:
İman edip salih amellerde bulunanlar;
onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından
ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine muhakkak
yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların
ecri ne güzeldir. (Ankebut Suresi, 58)
Bizim Katımız'da sizi (Bize)
yaklaştıracak olan ne mallarınız, ne de evlatlarınızdır;
ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka.
İşte onlar; onlar için yaptıklarına karşılık olmak
üzere kat kat mükafaat vardır ve onlar yüksek
köşklerinde güven içindedirler. (Sebe Suresi,
37)
Peygamberimiz (sav)'in bir hadisinde
ise cennet köşkleri şöyle tarif edilir:
Gurfeler (cennet köşkleri) kırmızı
yakut, yeşil zebercet (zümrüt) ve beyaz incidendir.
Onlarda hiçbir kusur ve ayıp yoktur. Cennet ehli
bunlara, sizin gökte, doğu ve batıdaki parlak
yıldızlara baktığınız gibi bakarlar... [Ramuz
el-Ehadis-1, s. 225/6]
İncil'de de Allah'ın ahiret yurdunda
hazırladığı mekanlardan şöyle söz edilir:
Biliyoruz ki, içinde yaşadığımız
bu dünyasal çadır yıkılırsa, göklerde Allah'ın
bize sağladığı bir konut, elle yapılmamış ve sonsuza
dek kalacak evimiz vardır. (Korintlilere İkinci
Mektubu, 5. bölüm, 1)
Cennet tasvirlerindeki zenginliğe
dair tüm detaylar, her döneme hitap eden, herkesin
ittifakla beğeneceği güzelliklerdir. Zenginlik
ve ihtişamın simgesi sayılan yakut, zümrüt, inci
gibi mücevherler herkesin sahip olmak isteyeceği
çok değerli ve nadide taşlardır. Bu yüzden cennet
köşklerinin bu taşlardan yapılmış olması, onların
paha biçilmez değerlerini vurgulamak açısından
son derece önemlidir.
Bunlardan kırmızı tonlarında saydam
bir taş olan yakut, yeryüzündeki dört değerli
taştan en nadir rastlananıdır. İnci ise parlak,
sedefli rengi, pürüzsüzlüğü ve yuvarlak şekli
ile fevkalade bir estetiğe sahiptir. Büyük zahmetler
sonucunda elde edilen bu küçük parçanın oluşumu
da son derece özeldir. İstiridye içindeki küçük
bir kum tanesinin etrafının zaman içinde kalsiyum
karbonatla kaplanması sonucunda böylesine göz
alıcı bir güzellik ortaya çıkmaktadır. Kuşkusuz
cennetle ilgili yapılan bu gibi benzetmeler, tarifler
yine dünya koşullarına göre verilen örneklerdir.
Bu, insanların ufkunun genişlemesine, cenneti
düşünmelerine vesile olması açısından gereklidir.
Ancak cennette bu güzellikler çok daha mükemmel
olacaktır.
Cennetteki her detay en hoşa gidecek
güzelliklerle yaratılmıştır. Cennet köşkleri ile
ilgili olarak Peygamber Efendimiz (sav) bir başka
hadisinde şöyle buyurmaktadır:
Cennette bir köşk vardır. Etrafı
burçlar (hisar, kule), otluk, sulak yerlerle çevrilidir.
Beş bin de kapısı vardır... [Ramuz el-Ehadis-1,
s. 125/5]
Söz konusu köşklerin güzelliğine
güzellik katan bir diğer özellik ise bu köşklerin
son derece görkemli mekanlar içinde olmalarıdır.
Örneğin yukarıdaki hadiste de tarif edildiği gibi
bazı köşklerin yeşilliklerle çevrili olması ve
su kenarında yer almaları ayrı bir güzelliktir.
Bu köşkler deniz sahillerinde, okyanus kumsallarında,
göl kıyılarında, nehir yanlarında, çağlayan bir
şelaleye karşı ve bunlar gibi hayranlık uyandıran
yerlerde kurulmuş olabilirler.
Ayrıca hadislerde cennet köşkleri
ile ilgili şöyle bir özelliğe daha dikkat çekilmektedir:
Cennette öyle köşkler vardır ki,
içindeki dışındakini, dışındaki içindekini görür...
[Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/9]
Cennette gurfeler vardır. Dışları
içlerinden, içleri dışlarından görünür. [Kütüb-i
Sitte-14, s. 447/2]
Yukarıdaki hadislerden anladığımıza
göre cennetteki bazı köşkler, kişilerin hem içeriyi
hem dışarıyı görebilmelerini mümkün kılan cam
veya başka bir saydam malzemeden yaratılmış olabilirler.
Zemin, duvarlar ve tavanın bu şekilde şeffaf olması
ise içinde oturan kişilere ferahlık ve zevk vermesi
açısından çok güzel bir özelliktir.
Bu hadisle işaret edilen, cennette
kişilerin hem içeriyi hem de dışarıyı aynı anda
görebilmelerini mümkün kılan ayrı bir görüş ufkunun
varlığı da olabilir. Yani cennette dünyada yaşadığımızdan
farklı boyutlarda bir görüşe sahip olmak da mümkün
olabilir. Çünkü insan kimi zaman bulunduğu yerden
başka bir yerde olanları görmek isteyebilir.
Örneğin gökyüzüne baktığımızda istediğimiz
zaman gezegenleri, yıldızları hiçbir teknolojik
alete ihtiyaç duymadan tüm detaylarıyla görebilmeyi
isteriz. Ancak görüntümüz parlak noktalarla sınırlı
kalır. Bir eşyaya baktığımızda bunun atom seviyesindeki
görünümünü de çıplak gözle görmemiz mümkün değildir.
Dolayısıyla görüş alanımız, içinde bulunduğumuz
mekanla ve gözümüzün görüş ufku ile sınırlıdır.
İşte cennette gözün görüş keskinliği, isteğe göre
bir bölgeye odaklanıp detayları görebilmesi, duvar
benzeri hiçbir şeyin görüşe engel teşkil etmemesi
de söz konusu olabilir. Çünkü cennette herşey
kişinin isteğine göre yaratılmaktadır ve cennet
ehlinin görmek istediği hiçbir şey gözlerinden
gizli kalmayacaktır. Allah bu gerçeği Kuran'da,."...
orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet
(zevk) aldığı herşey var..." (Zuhruf Suresi, 71)
ayetiyle müjdelemektedir.
Yine Peygamberimiz (sav)'in
hadislerinden birinde de cennet köşklerinin hiçbir
destek ve dayanak olmaksızın durduklarından bahsedilmektedir.
Kuşkusuz bu durum da benzersiz ve heyecan verici
bir güzelliğe işaret etmektedir:
Bir gün Resulullah, "Cennette öyle
köşkler vardır ki, ne kendisini yukarıya bağlayacak
çengelleri ve ne de altında direkleri vardır"
buyurdu. Bunu dinleyen Ashab, "Ey Allah'ın Resulü,
o köşklerin ehli oraya nasıl girecek?" diye sordu.
Resulullah (a.s.m.), "Onlar kuşlar misali uçarak
girecekler" buyurdu. [Dünya Ötesi Yolculuk, s.
294]
Cennetteki Şehirler:
Cennette "Reyyan" denilen bir nehir
vardır. Üzerinde mercandan bir şehir kurulmuştur.
Onun altın ve gümüşten yetmiş bin kapısı bulunur.
İşte bu, hamil'i Kur'an'a mahsustur. [Ramuz el-Ehadis-2,
s. 326/4]
Yukarıdaki hadiste Peygamberimiz
(sav)'in dikkat çektiği altın ve gümüş, ihtişam,
zenginlik ve sanatın simgesi olmuş madenlerdir.
Her ikisi de parlak, dayanıklı, kolay şekil alan
ve zor elde edilen metaller olarak tarih boyunca
çok önemli bir yere sahip olmuşlardır. Altın yeryüzünde
ton başına 0.004 gram kadar bulunur. Altın madeni
ocaklarında ise altın oranı ton başına 6-12 gram
arasında değişir. Dolayısıyla altından bir kap
elde etmek için tonlarca ağırlıktaki kayanın işlemden
geçirilmesi gerekir. Altının gerek zor elde edilmesi
gerekse yeryüzünde diğer madenlere göre daha az
oranda bulunması değerini kat kat artırmaktadır.
Parlak, dayanıklı, kolay şekil alan bu değerli
maden insanların zevklerine hitap etmede çok önemli
bir yere sahiptir.
Bu da altının estetik ve sanat değeri
son derece yüksek eserlerin meydana getirilmesinde
tercih edilmesini sağlar. Bize güzel gelen, zengin
ve gösterişli olan pek çok şey ya altındandır
ya da altınla süslenmiştir. Ayrıca altın, eşyaların
süslemesinde, ciltçilik, hat, minyatür, tezhip
gibi pek çok sanat alanında da vazgeçilmez bir
malzemedir. Bu bakımdan hadislerde dikkat çekilen
mekanlarda bol miktardaki altın kullanımı da insanların
hoşuna giden, değerli bir nimetin işaretidir.
Dünya şartlarında insanlar altını, en fazla külçeler
halinde görürler. Nadiren de birtakım eşya ve
aksesuarlara, belki bir sarayda altınla kaplanmış
sütunlara rastlarlar. Tüm bu saydıklarımız, altını
yalnızca küçük birtakım ziynet eşyalarında görmeye
alışmış olan insanlarda büyük bir hayranlık oluşturur.
Durum böyle olunca som altından inşa edilmiş bir
gökdelenin veya bir köşkün, villanın, yalının
hayalini bile kurmakta zorlanırlar. Bunun gerçek
olduğunu düşünmek bile insanın ruhuna büyük bir
heyecan ve zevk verir. Aşağıdaki hadiste ise cennetteki
binaların tuğlalarının altından ve gümüşten olduğu
bildirilmektedir. Bu, zaten çok güzel olan cennet
evlerinin ihtişamını daha da artırmakta, onları
daha görkemli hale getirmektedir:
Cennet binalarının bir tuğlası
altın, bir tuğlası gümüş, harcı misk, çakılı inci
ve yakut ve toprağı da safrandır... [Ramuz el-Ehadis-1,
s. 200/6]
Nitekim aşağıdaki hadiste de altın
bir direkten bahsedilerek cennetteki zenginlik
ve ihtişam bir başka yönden daha vurgulanmaktadır:
Cennette altından bir direk ve
üzerinde zebercedden (zümrüt cinsinden parlak,
yeşil, kıymetli bir taş) şehirler vardır ki, onlar
cennete yıldızlar gibi ışık verirler... [Ramuz
el-Ehadis-1, s. 125/6]
Yukarıdaki hadiste dikkat çekilen
bir diğer yön de şehirlerin yüksekliği olabilir.
Kuşkusuz dünya şartlarında yüksek bir şehir, manzarası
ve vereceği ferahlık açısından tercih edilir.
Bu şehirlerin cennetteki mükemmel manzaralar içinde
olduğu düşünülürse, bu mekanların insanın ruhuna
ne kadar çok zevk vereceği daha iyi anlaşılabilir.
Hadislerdeki bu mekanlar -direkler üzerindeki
şehirler- Kuran'da bildirilen yüksek köşklerle
ilgili ayetlerle paralellik içindedir:
Ki onlar
Firdevs (cennetlerin)e de varis olacaklardır;
içinde de ebedi olarak kalacaklardır. (Müminun
Suresi, 11) |
Ancak Rablerinden korkup-sakınanlar
ise; onlara yüksek köşkler vardır, onların üstünde
de yüksek köşkler bina edilmiştir. Onların altında
ırmaklar akmaktadır. (Bu,) Allah'ın va'didir.
Allah, va'dinden dönmez. (Zümer Suresi, 20)
Şehir hayatını düşündüğümüzde aklımıza
öncelikle pek çok konuda yaşanan sorunlar gelir.
Trafik, sağlık, ulaşım, hava kirliliği, alt yapı,
su, elektrik, telefon, güvenlik gibi daha pek
çok konu insanların ömürleri boyunca uğraştıkları
sorunlara dönüşmüştür. Hatta insanların daha rahat,
daha düzenli bir hayat sürmelerini sağlamak ve
bu sorunları gidermek için birçok meslek dalı
ortaya çıkmıştır.
Halbuki cennet şehirlerinde böyle
bir durum asla söz konusu olmadığı gibi bu sorunlara
sebep olan etkenler de ortadan kalkmış olacaktır.
Ayrıca Allah'ın "... Orada ne (yakıcı) bir güneş
ve ne de dondurucu bir soğuk görürler." (İnsan
Suresi, 13) ayetinde bildirdiği gibi, cennette
hava insan ruhunun ve bedeninin en zevk alacağı
ve en rahat edeceği ısıda olacaktır. Bu nedenle
özel bir ısınma ya da serinleme sistemine de ihtiyaç
duyulmayacaktır. Benzer şekilde ilerleyen bölümlerde
yer vereceğimiz gibi cennette ulaşım zorluğu da
olmayacaktır. En doğrusunu Allah bilir.
Hadiste cennetteki binalardan bahsedilirken
bunların harcının misk, yani çok güzel kokulu
bir madde olacağı tarif edilmektedir. Görüldüğü
gibi Allah'ın cennette yarattığı nimetler tüm
duyularımıza da hitap edecek şekilde yaratılmaktadır.
Güzel koku insanlar için çok büyük bir nimettir.
Gülün, karanfilin, zambağın, sümbülün, leylağın,
akasya ve çam ağaçlarının kokuları insanlar için
çok büyük birer lütuftur. Bunların yanı sıra birbirinden
farklı kokular da insan ruhunda çok hoşa giden
bir etki yaratır. Cennetteki güzel kokular dünyadakilerle
kıyaslanamayacak güzellikte oldukları gibi insanların
hiç ummadıkları ayrıntılarda karşılarına çıkacaktır.
Peygamberimiz (sav)'in hadisinde bildirdiği gibi
binaların harcının misk olması bunun en güzel
örneklerinden biridir. Kuşkusuz harcı misk olan
güzel kokulu bir bina, Allah'ın cennette müminler
için hazırladığı güzelliklerinden sadece bir tanesidir.
Cennet İçindeki Saraylar:
Bir hadiste cennetteki saraylardan
şöyle söz edilmektedir:
Cennetin içinde inciden bir saray
vardır. O sarayın içinde kırmızı yakuttan yetmiş
konak vardır. Her konağın içinde yeşil zebercedden
(zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir
taş) yetmiş ev vardır. Her evin içinde yetmiş
taht, her taht üzerinde de her renkten yetmiş
yatak vardır. Her evin içinde yetmiş sofra, her
sofranın üzerinde de yetmiş çeşit yemek vardır.
Keza her evin içinde yetmiş adet hizmetçi vardır...
[Tezkireti'l Kurtubi, s. 323/554]
Bu konuyla ilgili bir başka hadis
ise şöyledir:
Muhakkak ki cennet saraylarından
bir sarayın içinde yetmiş menzil (yer, dünya,
ev) bulunur. Her menzilde, içerisine girilmek
üzere yetmiş kapı, her kapının da diğerinden girmekte
olan kokudan başka cennet kokularından koku girer...
[Tezkireti'l Kurtubi, s. 323-324/555]
Hadislerde cennet saraylarının en
değerli taşlardan yapıldığına, en güzel ve en
rahat edilecek şekilde dekore edildiklerine, içlerinde
nimet bolluğu olduğuna dikkat çekilmektedir. Dünya
hayatına razı olmayan ve bu hayatın geçici süslerine
aldanmayan müminler, ahirette her nimetin aslı,
en mükemmeli ve kalıcı olanı ile nimetlendirilirler.
Ahiret yurdunu isteyerek ciddi bir çaba göstermelerinden
dolayı, gerçek zevk ve neşeyi birbirinden güzel
bu cennet mekanlarında sonsuza kadar yaşarlar.
Buradaki ortam her türlü lüksü, ihtişamı, zenginliği
içermekle beraber, cennet ehlinin sürekli Allah'ı
andıkları ve O'na gönülden şükrettikleri asil
ve temiz bir ortamdır. Allah bir ayette cennet
ehlinin şükür ve mutluluk içinde olduklarını şöyle
bildirmektedir:
(Onlar da) Dediler ki: "Bize
olan va'dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı
kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz
yerde konaklayabiliriz. (Salih) Amellerde bulunanların
ecri ne güzeldir. (Zümer Suresi, 74)
Cennetteki Otağlar:
Cennet mekanlarıyla ilgili olarak
çadırlar da pek çok hadiste tasvir edilmiştir.
Bu hadislerden birkaçı şöyledir:
Muhakkak ki cennette (mümin için)
içi boşaltılmış bir tek inciden bir çadır vardır.
Bu çadırın eni altmış mil (yaklaşık 100 km) mesafe
genişliğindedir. Bunun her köşesinde (mümine mahsus)
birtakım ev halkı vardır ki onlar başkalarını
(yani birbirlerini) göremezler. (Ancak) Mümin
onları dolaşıp ziyaret eder. [Tezkireti'l Kurtubi,
s. 325/560]
Cennette mü'minin yüksekliği altmış
mil (yaklaşık 100 km) olan bir inci çadırı vardır.
[Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 408/10091]
Genişliği de öyle (yani altmış
mildir). Orada mü'minin aileleri bulunacak. Mü'min
onları bir bir dolaşacak... [(Buhari, Müslim ve
Tirmizi); Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 408/10092]
"Onlar;
altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır,
orada altın bileziklerle süslenirler...
(Kehf Suresi, 31) |
Cennet ehlinden derecesi en düşük
olanın seksen bin hizmetçisi vardır. Onun için
inciden, zebercedden (zümrüt benzeri kıymetli
bir taş) ve yakuttan bir çadır kurulur. Bu çadır,
Câbiye'den San'a'ya kadar uzanan bir büyüklüktedir.
[(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı- 5, s. 412/10114]
Herşeyin en mükemmel haliyle yaratıldığı
cennette çadırlar da olabilecek en üst konforla
müminlerin zevkine, rahatına, keyfine uygun şekilde
var olacaklardır. Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği
gibi değerli cevherlerden yapılan bu çadırlar
olağanüstü bir genişliğe sahiptirler. Hadislerde
cennet ehlinden kişilerin, çok geniş ve yüksek
olan inci tanelerinin içinde, aileleri ve yakınları
ile mükemmel bir hayat sürdükleri haber verilmektedir.
Kuşkusuz bu Rabbimiz'in benzersiz yaratma gücünün
ve sanatının bir tecellisidir. Dünya hayatında
sayısız eksik, kusur ve acz içinde yaşayan insanın
böylesi bir güzelliği zihninde canlandırması bile
heyecan vericidir. Güzelliğinin ve ihtişamının
yanı sıra zümrüt ve yakuttan yapılmış olan cennet
çadırlarının içinde bir kişiye hizmet edenlerin
sayısı da dünyada Allah'ın rızasını, rahmetini
ve cennetini umarak çalışıp yorulan herkes için
büyük bir müjdedir.
Cennetteki Çarşılar:
Çarşılar, pazarlar, insanların ihtiyaçlarını
karşılamaları için önlerine birçok seçenek sunan
alışveriş mekanlarıdır. Bu alışveriş merkezlerinde
her yiyecek ve eşya farklı çeşitleriyle, farklı
ambalajlarda yer alır. İnsanlar iyi beslenme,
farklı tatları deneme, şık ve güzel giyinme, işlerini
kolaylaştıracağını düşündükleri araçları satın
alma, beğendikleri ve rahat edeceklerini düşündükleri
eşyaları edinme hevesiyle bu yerlere giderler.
İşte insanların dünya şartlarında hoşlarına giden
bu nimeti Allah cennette de en güzeliyle yaratacaktır.
Cennetteki çarşılar sayısız çeşitlilikte nimetle,
bolluk sevinci uyandıran görüntüleriyle cennet
ehlinin içlerindeki bu arzuya hitap edecektir.
Üstelik cennette, dünyada bu nimetin beraberinde
olan pek çok imkansızlık da ortadan kalkmış olacaktır.
Örneğin dünyada insanlar alış veriş yerlerini
dolaşmaktan zevk almalarına rağmen bundan yorulurlar.
Çoğu insanın buraları rahat rahat dolaşabilecek
kadar geniş bir vakti de yoktur. Bunun dışında
alışveriş yapma imkanına sahip insanların yanı
sıra bundan zevk almasına rağmen dilediğini satın
alma imkanına sahip olmayan insanlar da vardır.
İnsanlar fiyatını ödedikleri sürece bu çeşit bolluğu
içinden istedikleri ürünü seçebilirler. Ama eğer
bu imkana sahip değillerse sadece bu mekanları
gezmekle yetinmek durumundadırlar. Oysa Peygamberimiz
(sav)'in hadislerde haber verdiğine göre cennet
çarşılarında insanlar istedikleri herşeyden diledikleri
kadar alabileceklerdir. Orada alış veriş söz konusu
olmayacak, herkes her beğendiğine sahip olabilecektir.
Bu mekanlardaki nimet çeşitleri ise insanların
daha önce hiç görmedikleri ve hayalini bile kurmadıkları
türden nimetler olacaktır. Allah bol ihsanıyla
herkese tüm beğenip arzuladıklarını verecek kimsenin
hiçbirşeyi eksik olmayacaktır.
Hadislerde bu durumdan şöyle bahsedilir:
Muhakkak cennette bir çarşı vardır
ki melekler orayı ziyaret ederler. Orada gözlerin
mislini görmediği, kulakların duymadığı ve kalplere
gelmeyen nimetler vardır. Canımızın istediği herşey
bize getirilir. Fakat orada satılan ve satın alınan
hiçbir şey yoktur. O çarşıda cennet halkının bazısı
diğer bazısı ile karşılaşır. Yüksek menzil ve
mevki sahibi döner de mevki bakımından kendinden
aşağı derece olan kimse ile karşılaşır. Onların
içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok
ki karşılaştığının üzerine gördüğü süs elbiselerinden
dolayı rahatsız olsun. Sözünün sonu gelmeden üzerinde
daha güzel bir kıyafet bürünür. Şu muhakkak ki
cennette hiçbir kimsenin üzülmesi, kederlenmesi
yoktur. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 325-326/563]
İman
edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki
Biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını
yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar.
Onda sonsuz olarak kalacaklardır. (Araf
Suresi, 42)
|
Şüphesiz ki cennette bir çarşı
vardır. Fakat orada hiçbir şeyi satın almak ve
hiçbir şeyi satmak yoktur. Ancak erkekler ve kadınlar
suret ve şekilleri vardır. Binaenaleyh orada hangi
kılığı istediğinde ona girecektir. [Tezkireti'l
Kurtubi, s. 326/564]
Hadiste ayrı bir nimet olarak erkek
ve kadın suretlerinin varlığından da bahsedilmektedir.
Dilediği zaman dilediği surette olabilmek, böylece
birbirinden çok farklı güzel görünümlere sahip
olabilmek pek çok kimsenin dünyada hayalini kurduğu
bir fikirdir. Her insanın sağlıklı ve kusursuz
bir yüz ve fizik güzelliğine sahip olma özlemi
vardır. Saç rengi, göz rengi, yüz hatları, cilt
rengi, boyu, yapısı gibi daha pek fiziksel özellik
insanlara doğuştan verilmiştir. Dünyada tek çeşit
güzellikten duyulan monotonluk hissinin cennette
olmaması, güzelliğin kişinin istediği kadar, istediği
şekilde değişebilmesi de insan ruhuna zevk verecek
ayrı bir nimettir.
Bir başka hadiste ise cennetteki
çarşılarda müminlerin oturacakları güzel kokulu,
rahat yerler bulunduğu, cennet ehlinin buralarda
tanışıp sohbet ettikleri, kısaca insanın hoşuna
gidecek bir sosyal yaşamın varlığına dikkat çekilir:
Muhakkak cennette öyle çarşılar var
ki orada alışveriş yoktur. Fakat cennet ahalisi
oraya vardığı zaman taze ve parlak inci ve misk
toprak üzerine yaslanarak otururlar. Dünyada oldukları
gibi o cennetlerde tanışırlar. Dünyada nasıl olduklarını
ve Rablerine ibadetlerinin nasıl olduğunu, geceleri
nasıl ihya ettiklerini, gündüzleri nasıl oruç
tuttuklarını, dünyanın zenginliği ile fakirliğinin
nasıl olduğunu, ölümün nasıl olduğunu ve
... nasıl cennet ahalisinden olduklarını konuşup
müzakere (ve sohbet) ederler. [Tezkireti'l Kurtubi,
s. 326/565]
|