Cennette
İnsan Güzelliği
Dünyadaki en büyük nimetlerden
biri de insan güzelliğidir. İnsan en güzel evlere
sahip olsa, en güzel yiyecekleri yese ve mükemmel
yerlerde gezse de yapayalnız olduğu sürece bunlardan
aldığı zevk sınırlı olacaktır. Çünkü tüm bu nimetler
kişinin çevresindeki yakınları ve dostları ile
birlikte olduğu takdirde bir anlam kazanır. Allah'ın
ruhundan üflediği bir varlık olan insan, kişiliği,
takvası ve güzel ahlakı ile çok değerlidir. Bir
de bu özelliklerinin kusursuz bir fiziksel güzellikle
biraraya gelmesi kuşkusuz herkesin sahip olmak
isteyeceği büyük bir nimettir.
Cennetteki insan güzelliğinin tarif
edildiği hadislerden biri şöyledir:
Cennetteki huriler yakut ve mercan
gibidirler. Adam onlardan birinin yüzüne bakar
da, kendini onun yanağında, aynada gördüğünden
daha berrak görür. Onların incilerinin en ednası
(en küçük, en önemsiz) şark ile garbi ışıklandırır.
[Ramuz el-Ehadis-2, s. 337/7]
Cennetteki hurilerin güzelliği yakut
gibi nadide bir mücevhere, mercan gibi özel bir
görünüme sahip doğal bir güzelliğe benzetilmiştir.
Ayrıca bakan kişinin kendisini aynadan daha net
gördüğü benzetmesiyle ciltlerinin pürüzsüz güzellikte
olmasına ve yüzlerindeki berraklığa, aydınlığa
dikkat çekilmiştir.
İman edip salih amellerde bulunanlar, Biz
onları altından ırmaklar akan, içinde ebedi
kalacakları cennetlere sokacağız. Bu, Allah'ın
gerçek olan va'didir. Allah'tan daha doğru
sözlü kim vardır?
(Nisa Suresi, 122) |
Dünya şartlarında cildin gerginliği,
duruluğu çok kısa bir dönem sürer. Küçük yaşlardaki
cilt pürüzsüzlüğü ve güzelliği yaş ilerledikçe
birtakım cilt problemleri, yıpranma ve kırışma
ile bozulmaya uğrar. Dolayısıyla bu güzellik dünya
şartlarında kalıcı değildir. Ancak Allah razı
olduğu kullarına cennette bu güzelliklerin kusursuzunu
ve sonsuz olanını vaat eder. Peygamberimiz (sav)
de bir hadiste cennetteki güzelliğin ve gençliğin
sürekliliğinden şöyle söz eder:
Cennet ehlinin vücudu kılsız, yüzü
sakalsız, gözleri sürmelidir, gençlikleri zail
olmaz (tükenmez), elbiseleri eskimez. [(Tirmizi),
Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]
Cennet ehli cennete, otuz ya da
otuz üç yaşında sakalsız, kılsız ve gözleri sürmeli
olarak girecekler. [Büyük Hadis Külliyatı-5, s.
411/10109]
... Ona giren nimete mazhar olur,
eziyet görmez, ebediyet kazanır, ölümle karşılaşmaz.
Elbisesi eskimez, gençliği kaybolmaz. [(Tirmizi),
Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]
Hadislerde cennet ehlinin gözlerinin
yaratılıştan sürmeli olduğundan da bahsedilmektedir.
Sürme, göz rengini ve şeklini ön plana çıkaran
bir süstür. Dünya şartlarında yapay olarak elde
edilmeye çalışılan, fakat yine de mükemmel olmayan
bu güzellik, ahirette müminlerin doğal hallerinde
mevcut olacaktır.
Peygamber Efendimiz (sav)'in, cennetteki
insan güzelliği ile ilgili kendisine sorulan sorulara
şöyle cevap verdiği rivayet olunmuştur:
"Ya Resulullah!
Allah Teala'nın: 'İri gözlü hurilerdir' (Vakıa
Suresi, 22) sözünü bana anlat" dedim.
"Onlar beyaz tenli, iri gözlü,
kara kuşun kanatları gibi sürmelidir" dedi.
"Ya Resulullah! Allah'ın: 'sanki
o kadınlar birer yakut ve mercandır' (Rahman Suresi,
58) ayetini anlat" dedim.
"Onlar el değmemiş sedefteki inci
gibi güzeldirler" dedi.
"Ya Resulullah! Allah'ın: 'O cennetlerde
iyi ahlaklı güzel kadınlar vardır' (Rahman Suresi,
70) ayetini anlat" dedim.
"Onlar çok güzel huylu ve güzel
yüzlüdürler" buyurdu.
Gerçekten
takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar
başlarındadır. Oraya esenlikle ve güvenlikle
girin. Onların göğüslerinde kinden (ne varsa
tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak
tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar. Orda
onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz ve onlar
ordan çıkarılacak değildirler.
(Hicr Suresi, 45-48) |
"Ya Resulullah! Allah'ın: 'Onlar,
toz konmamış yumurta gibidirler' (Saffat Suresi,
49) ayetini anlat" dedim.
"Onlar yumurtanın zarı gibi beyaz
ve naziktirler" dedi.
"Ya Resulullah! Allah'ın:
'Kocalarına sevimli ve birbirlerinin akranıdırlar'
(Vakıa Suresi, 37) ayetini
söyle" dedim.
"Onlar dünyada ihtiyar, gözleri
çapaklı, saçları ağarmış ve zayıf olarak ölmüşken,
Allah onları cennette bakire, kocalarına sevimli,
aşık ve bağlı, birbirlerinin akranı kılacak" buyurdu.
"Ya Resulullah! Dünya kadınları
mı üstündür, yoksa iri gözlü huriler mi?" dedim.
"Elbisenin yüzü astarından kıymetli
olduğu gibi, dünya kadınları da hurilerden üstündürler"
dedi.
"Neden ya Resulullah?" dedim, şöyle
açıkladı:
"Namazları, oruçları ve Allah'a
ibadetleri sebebiyle Allah onların yüzlerini nurlandırır,
kendilerine ipek elbiseler giydirir. Onların tenleri
beyaz, elbiseleri yeşil, ziynetleri sarı, buhurdanlıkları
(tütsülükleri) inci ve tarakları altındır. Onlar
şöyle söylerler:
"Biz burada ebedi kalacağız. Biz
sevimli ve mutluyuz. Asla üzülüp sıkılmayız. Başka
aleme göçmeden hep burada kalacağız. Biz bu halimizden
memnunuz ve herşeye razıyız. Hiç kimseye kızmaz
ve öfkelenmeyiz. Ne mutlu kendilerine eş olduğumuz
ve bize eş olan kimselere." [Gençlik ve Ölüm,
s. 422-423]
Dikkat edilecek olursa Kuran'da (Rahman
Suresi, 70) ve hadislerde cennet kadınlarının
güzel huylu olmalarına da dikkat çekilmiştir.
Bir başka hadiste ise cennetteki insanların ve
bulundukları ortamın güzelliği şöyle tarif edilmiştir:
Orada huyları güzel, yüzleri
güzel kadınlar vardır. (Rahman Suresi, 70)
Bir başka hadiste ise cennetteki
insan güzelliği şöyle tarif edilmiştir:
... Hurilerden her kadının üzerinde
yetmiş kat elbise vardır ki birinin rengi diğerinde
yoktur. Keza kendisine diğerinde bulunmayan yetmiş
çeşit renkli koku verilir. Hurilerden her kadın
için, inci ile süslenmiş kırmızı yakuttan yetmiş
taht, her taht üstünde yetmiş döşek, her döşek
üzerinde koltuk vardır. Hurilerden her kadın için
ihtiyacı ve hizmeti için yetmiş bin hizmetçi kız
ve yetmiş bin hizmetçi erkek vardır. Her hizmetçinin
beraberinde, içinde çeşitli yemek bulunan altından
tepsiler vardır ki müminlerden biri öbüründe önceki
kapta bulamadığı tadı, lezzeti bulur... [Tezkireti'l
Kurtubi, s. 333/591]
Pek çok hadiste ise cennet ehlinin
özellikle yüz güzelliğine dikkat çekilmiş, hatta
bu güzelliklerinin sürekli arttığı haber verilmiştir:
Cennet ehlinin bir çarşısı vardır.
Her Cuma oraya gelirler. Derken kuzey rüzgarı
eser, elbiselerini ve yüzünü okşar. Bunun tesiriyle
hüsün (güzellik) ve cemalleri (yüz güzelliği)
artar. Böylece ailelerine, daha da güzelleşmiş
olarak dönerler. Hanımları:
"Vallahi, bizden ayrıldıktan sonra
sizin cemal ve güzelliğiniz artmış!" derler. Erkekler
de:
"Sizler de Allah'a kasem (yemin)
olsun, bizden sonra çok daha güzelleşmişsiniz."
derler. [(Müslim), Kütüb-i Sitte-14, s. 433/16]
Orada
huyları güzel, yüzleri güzel kadınlar vardır.
(Rahman Suresi, 70) |
Cennet ehli kadınlarının nurlu
güzelliklerinden bir başka hadiste de şöyle bahsedilir:
... Eğer cennet ehli kadınlarından
bir kadın yer ehline görünseydi, dünyayı ve içindekileri
aydınlığa boğar ve ikisinin arasını da güzel koku
ile doldururdu... [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5,
s. 409/10095]
Ünlü İslam alimi Bediüzzaman Hazretleri
ise kendisine hadislerde tarif edilen bu güzelliğin
nasıl olduğu sorulduğunda şöyle cevap vermiştir:
Manası pek güzeldir ve güzelliği
pek şirindir. Şöyle ki: Şu çirkin, ölü, camid
(donuk, cansız) ve çoğu kışır (kabuk, dış görünüş)
olan dünyada; hüsün (güzellik) ve cemal (yüz güzelliği),
yalnız göze güzel görünüp ülfete (alışkanlık)
mani olmazsa yeter. Halbuki güzel, hayattar (canlı),
revnakdar (göz alıcı güzellik), bütün kışırsız
(kabuksuz), lüb (öz) ve kabuksuz iç olan cennette;
göz gibi bütün insanın duyguları, latifeleri (hoş
sözleri) cins-i latif (yumuşak, hoş) olan hurilerden
ve huriler gibi ve daha güzel, dünyadan gelme
cennetteki nisa-ı dünyeviyeden (dünya kadınlarından),
ayrı ayrı hissi-i zevklerini, çeşit çeşit lezzetlerini
almak isterler... Demek huriler cennetin aksamı
(bölümleri) ziynetinden yetmiş tarzını, bir tek
cinsten olmadığından birbirini setretmeyecek (örtmeyecek,
kapatmayacak) surette giydikleri gibi; kendi vücutlarından
ve nefis ve cisimlerinden, belki yetmiş mertebeden
ziyade ayrı ayrı hüsün (güzellik) ve cemalin (yüz
güzelliği) aksamını (bölümlerini) gösteriyorlar.
[Sözler, s. 469-470]
Giyeceklerin Güzelliği
ve Çeşitliliği:
Kaliteli kumaşlardan yapılmış rahat
ve güzel kıyafetler giymek herkesin hoşuna gider.
Cennetteki çeşitli renk ve güzellikteki kıyafetler
de insanın bu yöndeki zevkine hitap edecektir.
Dünya şartlarında kıyafetler ne kadar güzel olurlarsa
olsunlar hep bir eksiklik söz konusudur. Tüm giysiler
zaman içinde eskir, renkleri solar, kişide ilk
giydiği zamanlardaki beğeniyi uyandırmamaya başlar.
Bir kişinin dünyada çok sayıda giysiye sahip olması
da bir önem taşımaz, çünkü bu giyimlerden alınan
zevk kişinin ömrü ile sınırlıdır. Ölümle birlikte
diğer tüm eşyalar gibi bunlar da geride bırakılır.
Oysa cennet giysileri hem kusursuz güzellik ve
çeşitlilikte hem de sonsuza kadar kalıcıdırlar.
Peygamber Efendimiz (sav)'in cennet giysilerinin
bu özelliklerine dikkat çektiği bir hadisleri
şöyledir:
... Orada muazzam köşkler, geniş
nehirler, bol ve olgun meyveler, güzel ve dilber
zevceler (kadın, eş), ebedi pek çok ve renkli
güzel elbiseler vardır. Orası yüksek, güzel ve
selim yurtlardan parlak hayat sürülen bir yerdir...
[Ramuz el-Ehadis-1, s. 170/1]
Ayrıca bu kıyafetler öylesine boldur
ki, kimse bir eksiklik ve ihtiyaç hissetmeyecektir.
Bir hadiste bu duruma şöyle dikkat çekilmiştir:
... Onların içinde herhangi bir
şeyi eksik olan kimse yok ki karşılaştığının üzerinde
gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun.
Sözünün sonu gelmeden üzerinde daha güzel bir
kıyafet bürünür... [Tezkireti'l Kurtubi, s. 325-326/563]
Ve
sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle
ödüllendirmiştir.
(İnsan Suresi, 12 ) |
Cennet ehlinin giyecekleri de en
rahat edecekleri şekilde yaratılmıştır. Giyilen
kıyafetler, cennetteki kusursuzluk ve güzellik
içinde hiçbir rahatsızlığa sebep olmaz. Dünyaya
ait eksiklikler -kıyafetin solması, kırışması,
kirlenmesi, eskimesi vs.- de cennette yoktur.
Ayrıca cennette kıyafetlerin kumaşlarının dokunması,
dikilmesi gibi hazırlık aşamaları da söz konusu
değildir. Cennette Allah'tan bir nimet olarak
herşey her zaman en mükemmel şekliyle hazırdır.
Cennetteki müminlerin kıyafetleri ile ilgili haber
verilen diğer detaylar şöyledir
... Cennetin giyecekleri dokunmaz.
Cennetin meyveleri yarılır da ondan elbise çıkar...
[Tezkire-i Kurtubi-1, s. 21]
Cennette hurma ağaçlarının dalları
yeşil zümrüttür. Budakları kırmızı altındır. Yaprakları
cennet ahalisi için giyecek kıyafetleridir. Onun
bir kısmı kısa (iç) elbiseleri, bir kısmı da içi
astarlı dış elbiseleridir... [Tezkireti'l Kurtubi,
s. 314]
... Üzerinde yetmiş kat elbisesi
olur. En aşağısı Tuba ağacından yapılmış, gelincik
çiçeği gibi... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 99/8]
Ayetlerde de cennetteki elbiselerin
ipekten ve süslemeli oldukları şöyle haber verilmiştir:
Onların üzerinde hafif ipek ve
ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır...
(İnsan Suresi, 21)
Hiç şüphesiz Allah, iman edenleri
ve salih amellerde bulunanları altından ırmaklar
akan cennetlere sokar, orada altından bileziklerle
ve incilerle süslenirler; oradaki elbiseleri ipek(ten)dir.
(Hac Suresi, 23) |