Atatürk'ün demokrat kişiliği
Atatürk
kişilik olarak her zaman demokrat bir insan oldu. Daima halkın içinde
geçen hayatı buna en güzel örnektir. Açık konuşmayı, serbest münakaşayı
her zaman sevdi.
Atatürk'ün büyük meziyetlerinden biri de devlet ve inkılap işlerini
arkadaşlarıyla görüşmek, münakaşa etmekti. Atatürk bu münakaşalardan çok
haz duyardı. O, harikulade zekasına, büyük görüş kuvvetine, hadiseleri
tahlil derinliğine dayanmakla beraber, başkalarının fikir ve mütalaalarına
da kıymet verirdi. Onun en kuvvetli tarafı, en büyük kudreti, belki istişare
etmesini bilmesi ve istişareler sonunda kendi eşsiz mantığını hadiselere
hakim kılmasıydı. (Atatürk'ün Hususiyetleri, s. 73)
Diktatör rolünü benimsememiştir. Gerçek tenkitten hoşlanmıştır. Sofrası
bazen büyük tartışmalara sahne olmuştur. Gerçi, telkin etmek istediği
fikirlerde daima muvaffak olmuştur; fakat, bu fikirler muhataplarına mal
olduktan sonra, yani bir dikta havası vermeden, icra edilmişti. (Atatürk
Bir Çağ'ın Açılışı, Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak, s.18)
Atatürk, Meclis'e karşı diktatör rolünü benimsememiş, ikna metodu ile
Meclis'ten olumlu kararlar alabilmek için çok defa insan takatı üstünde
gayret göstermiştir. (Atatürk Bir Çağ'ın Açılışı, Ord. Prof. Dr. Sadi
Irmak, s.112)
Nitekim kendisinin bu özelliğini şu cümlelerle özetlemiştir:
"Ben diktatör değilim. Gerçi benim arzu edip
de yapamayacağım bir şey yoktur. Çünkü, ben zoraki ve insafsız davranmayı
bilmem. Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim."
(Atatürk Bir Çağ'ın Açılışı, Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak, s.33)
|