KANIN
DAMARLARDAKİ YOLCULUĞU
Önceki
bölümlerde vücudumuzun her yanını saran dev bir sinir ağı olduğundan
bahsetmiştik. Vücudumuzu kaplayan bir başka mucizevi ağ daha
vardır. Bu da kan damarlarının oluşturduğu sistemdir. Kan damarları
da sinir ağı gibi vücudun her noktasını dolaşır. Hatta damarlarımız
o kadar uzundurlar ki düz bir alana yayılacak olsalar toplam
uzunlukları yaklaşık 100 bin kilometre olur. Kan damarlarının
vücudunuzun her yerini kapladığını anlamak aslında hiç zor değildir.
Vücudunuzun herhangi bir yerinde ufak bir çizik bile olsa hemen
kanamaya başlar. Bu, kan damarlarının her yerinizi sardığını
gösterir. Kan damarlarının vücudun her noktasında olması çok
önemlidir. Çünkü önceki bölümde de bahsedildiği gibi, kan damarları
sayesinde hücrelerin ihtiyacı olan besinler taşınır. Hücrelerin
çalışması için gerekli olan oksijen de damarlardan akan kan
sayesinde hücrelere ulaşır.
Kan
damarlarında besinlerin taşınmasını deniz taşımacılığına benzetebiliriz.
Gemilerle yük taşınacağı zaman öncelikli olarak limanda yükleme
yapılır. Bunun için uygun paketleme ve yerleştirme yapılması
şarttır. Yükleme bittikten sonra gemi denize açılır ve yükü
bırakacağı limana doğru hareket eder. Limana vardığında paketler
boşaltılır ve ilgili merkeze gider. Kan damarlarında da dev
bir okyanusta gemilerin yük taşıması gibi hücrelerin ihtiyacı
olan besinler taşınır. Oksijen, yağ, amino asitler paketler
halinde kanda ilerler ve ilgili hücreye geldiklerinde boşaltılırlar.
Bu taşıma sisteminde hiçbir zaman hata olmaz. Her madde ilgili
hücreye doğru zamanda ve doğru miktarda ulaşır. Aksi olsaydı
ve bir hücreye oksijen yerine yağ gitseydi, bu o hücrenin ölmesine
sebep olurdu. Dikkat edilirse bu sistemdeki en ufak bir hata
çok büyük zararlara neden olabilirdi. Ancak böyle bir hata olmaz.
Çünkü bunların hiçbiri tesadüfen meydana gelmemiştir. Yaratıcımız
olan Allah bu sistemi de kusursuz olarak yaratmış ve bizim hizmetimize
vermiştir.
KANIN
İÇİNDE NELER VAR?
Kan
tüm vücudu dolaştığı için aynı zamanda birçok görevi de vardır.
Şimdi bu görevlerin neler olduğuna kısaca bir göz atalım.
YÜK
TAŞIMA
Vücudunuzun
ihtiyacı olan her türlü maddenin kan vasıtasıyla ilgili organlara
taşındığından söz etmiştik. Kan hücreleri, bu taşıma sırasında
karbondioksit gibi atık maddeleri de toplar ve vücuttan dışarı
atılmasını sağlarlar. Bir anlamda kan çöp öğütücü olarak da
görev yapar. Her gün 100 trilyon hücreyi defalarca gezerek hem
ihtiyaçları olan besinleri bırakır hem de onların fazlalıklarını
toplar.

Sadece
bir sıvı olan kan böylesine dikkat ve sorumluluk gerektiren
bir işi hiç hatasız yapar. İçinde taşıdığı maddelerin hepsinin
ne olduğunu, hangi işte kullanıldıklarını ve nereye bırakılmaları
gerektiğini çok iyi bilir. Örneğin bir hücreden atık madde olarak
aldığı karbondioksiti hatayla gidip bir başka hücreye vermez.
Her zaman hücrelerden karbondioksiti alıp, oksijeni onlara verir.
Kan bu işi hiç yorulmadan, şaşırmadan yapar. Bunun sebebi kanın,
Allah'ın vücudumuzda yarattığı kusursuz planın bir parçası olmasıdır.
Rabbimizin yarattığı sisteme kayıtsız şartsız itaat eden bütün
kan hücreleri, bu nedenle hiç hata yapmadan görevlerini yerine
getirirler.
KANDAKİ
ASKERLER

Kanın
içinde farklı görevleri olan çeşitli hücreler vardır.
Yukarıdaki resimde de görüldüğü gibi bu çeşitli hücrelerin
kimisi besin taşır, kimisi adeta bir asker gibi savunma
yapar.
|
Vücudumuz
her gün birçok bakteri, virüs ve mikroba karşı mücadele eder.
Kimilerinin vücuda girmesi engellenir fakat bazıları içeriye
girmeyi başarır. Bu mikroplarla mücadele etmek için vücudumuzda
özel savunma hücreleri vardır.
Düşmanla
savaşıp vücudumuzu tehlikelere karşı koruyan askerler olarak
nitelendirebileceğimiz bu hücreler de kanın içinde hareket ederler.
Vücudun herhangi bir yerine düşman saldırısı olduğunda kan damarları
vasıtasıyla her yere ulaşıp, kolaylıkla savaşabilirler. Savunma
hücreleri görevlerini kendi çabalarıyla öğrenmiş değildirler.
Savunma hücreleri bunları ilk var oldukları andan itibaren bilirler.
Siz doğduğunuz andan itibaren görevlerini yerine getirip, vücudunuzu
korumaya başlarlar. Bu, Allah'ın yaratışındaki bir inceliktir.
Rabbimiz, gözümüzle göremediğimiz hücrelere çok önemli bilgiler
öğretmiş ve bu şekilde onları bizim hizmetimize vermiştir.
HABERLEŞME
Kan
aynı zamanda vücudumuzun haberleşme için kullandığı yollardan
biridir. Kanın içinde vücudun bir bölgesinden diğer bölgelerine
haber taşıyan mesajcılar da bulunur. Hormon adı verilen bu mesajcılar
bilinçli hareket eden postacılar gibi taşıdıkları mesajı hiç
hata yapmadan ilgili organa götürürler. Vücudumuzun gelişmesi,
susamamız, terlememiz, kokuları algılayabilmemiz gibi birçok
önemli faaliyet bu mesajların doğru taşınmasıyla gerçekleşir.

Vücut
içinde çeşitli mesajlar taşıyan hormonlar, resimde de
görüldüğü gibi kan damarları aracılığıyla hareket ederek
taşıdıkları mesajları ilgili yerlere ulaştırırlar.
|
YARALARI
TAMİR EDEN KAN
Derinizin
üzerinde ufak bir yara olduğunda, kısa bir süre sonra kanamanın
kendiliğinden durduğu mutlaka dikkatinizi çekmiştir. Bu çok
ilginç bir durumdur. Çünkü normal şartlarda bir sıvının açılan
bir delikten akışının kendi kendine durması mümkün değildir.
Bunu daha iyi anlamak için elinizde içi su dolu bir balon olduğunu
düşünün. Balonu iğneyle delip ufak bir delik açtığınızda,
içindeki su hemen sızmaya başlar. Peki suyun akışı belli bir
süre sonra siz hiçbir şey yapmadan durur mu? Elbette ki bu mümkün
değildir. Balonun içindeki su, bitene kadar delikten akmaya
devam eder. Bu durum kapalı bir yerde duran bütün sıvılar için
geçerlidir.

hücreler
yarayı bir tıpaç gibi kapatır
Kan
da damarların içinde kapalı bir yerde durur ve en ufak bir hasarda
hemen damarlardan dışarı akmaya başlar. Ancak bu akışın durdurulması
vücudumuzun sağlığı açısından çok önemlidir. Belki duymuşsunuzdur,
büyük kazalarda veya ameliyatlarda aşırı kan kaybı insanın ölümüne
bile neden olmaktadır. Peki bir yara kanamaya başladıktan belli
bir süre sonra kanın durmasını sağlayan nedir?
Bunu sağlayan, vücudumuzdaki otomatik güvenlik sistemlerinden
biri olan kan pıhtılaşmasıdır. Kanın içinde bulunan bazı maddeler,
açılan yarayı tıkayıp, kapatma özelliğine sahiptirler. Bu şekilde
aşırı kan kaybı önlenmiş olur. Yandaki şekilde de görüldüğü
gibi damarın hasar gördüğünü öğrenen kanın içindeki bazı hücreler
hemen olay bölgesine hücum ederler. İlk olarak yaranın olduğu
deliğe dizilmeye başlarlar. Buraya adeta bir ağ örer ve kanın
akışını zorlaştırırlar. Daha sonra bu ağ yavaş yavaş sertleşmeye
başlayıp bizim yara kabuğu olarak adlandırdığımız hale dönüşür.

Şimdi
birlikte düşünelim. Tüm bu planlı işlemler tesadüfen olabilir
mi? Kanın içindeki hücreler kendi boyutlarına göre dev gibi
bir dünya olan kan damarlarının bir yerinde hasar olduğunu nasıl
haber alırlar? Neden kan akışını engellemek için çaba gösterirler?

Resimde
iplikçikler şeklinde görülen kan pıhtısının arasına takılıp
kalan kırmızı kan hücreleri görülüyor. Bu pıhtılaşma sayesinde
bir yeriniz yaralandığında kanın akışı bir süre sonra
kesilir.
|
Kan
kaybının durdurulması için yaranın kapatılması gerektiğini nasıl
düşünmüşlerdir? Hücrelere yarayı kapatmaları gerektiğini öğreten
kimdir?
Tüm
bunları hücrelerin tesadüfen öğrenmeleri veya kendi çabalarıyla
yapmaları mümkün değildir. Akıl sahibi insanların bile böyle
detaylı bir sistemi var etmesi, neler yapacaklarını hücrelere
öğretmesi mümkün değildir. Hücrelerin sergiledikleri bu akıl
elbette ki kendilerine ait değildir. Allah onlara ilham eder
ve böylece hücreler kusursuz bir planla hareket ederler.
Allah
yaratmasındaki bu kusursuzluğu ayetlerde bize şöyle haber verir:
O,
biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış
olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir 'çelişki
ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir;
herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun?
Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk
bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.
(Mülk Suresi, 3-4)
BENZERİ
ÜRETİLEMEYEN MUCİZEVİ SIVI: KAN
Bilim
adamları bugüne kadar kan benzeri bir sıvı üretebilmek için
çok fazla çalışma yaptılar. Ancak bunu başaramayınca kanı taklit
etmekten vazgeçip, araştırmalarını başka yöne çevirdiler.
Bilim
adamları kanı taklit edemezler çünkü incelemek üzere damardan
alınan kan hemen pıhtılaşır yani yapısı bozulur. Cam tüpte kanı
saklayarak incelemeye çalışmak da sonuç vermez. Çünkü kan hücreleri
tüpte tam olarak canlı kalamazlar. Bu nedenle bilim adamları
kanın içindeki hücreleri ayrı ayrı alıp incelemek zorunda kalmışlardır.
İnsanların bu kadar yıllık bilgi birikimiyle taklit dahi edilemeyen
böyle mükemmel bir maddenin kendiliğinden, tesadüfen oluştuğunu
söylemek, dünyadaki en akıl ve mantık dışı açıklamalardan biridir.
Allah, kanı örneksiz bir madde olarak yaratmıştır. Olağanüstü
birçok kabiliyete sahip olan kan hücreleri, Allah'ın sonsuz
aklının vücudumuzdaki örneklerinden yalnızca bir tanesidir.
VÜCUDUN
MOTORU : KALP
Vücudunuzdaki
litrelerce kanın nasıl olup da bir aşağı bir yukarı, üstelik
durmaksızın hareket ettiğini hiç düşündünüz mü? Herhangi bir
nesnenin sürekli hareket edebilmesi için bir motora ihtiyacı
vardır. Arabalar, uçaklar, deniz motorları hatta sizin uzaktan
kumandalı oyuncaklarınız da motorlar sayesinde hareket ederler.
O halde vücudumuzda durmaksızın hareket eden kanın da bir motorunun
olması gerekir. Kanı, gece-gündüz, aylar, yıllar boyunca hareket
ettiren bu motor kalbimizdir.
Parmaklarınızı
bileğinizin iç kısmına koyup biraz bekleyin. Kalbinizin kanı
nasıl pompaladığını hissedeceksiniz. Kalbiniz dakikada 70 kere
atar ve tüm hayatınız boyunca toplam 300 milyon litre kan pompalar.
Bu miktardaki kan 10 bin adet petrol tankerini doldurabilir.
Tüm bu rakamlar hayret verici değil mi? Şimdi kendinizin bir
dakikada 70 defa bir kovadan bardakla su boşalttığınızı düşünün.
Sonunda kol ve el kaslarınızın ısındığını hissedeceksiniz ve
mutlaka dinlenmeniz gerekecek. Ancak kalp bu işi hiç dinlenmeden,
üstelik tüm hayatımız boyunca yapar.
EN
MÜKEMMEL POMPA
 Jumbo
jetlerin
yakıt depoları
tam dolu oldu-
ğunda 217.000
litrelik yakıt
ta şır.
|
Yeryüzünün
en mükemmel yapıya sahip pompası, şu anda sol göğsünüzün hemen
altında çalışmaktadır. Kalp, akıl almaz tasarımı ve durmak bilmeyen
atışlarıyla, 1 gün içinde vücudumuzdaki kanın tamamının 1.000
tam devir yapmasını sağlar.
Kalp
dış görünüş olarak aşağı-yukarı yumruğunuz büyüklüğünde, etten
yapılmış bir pompadır. Ancak kapasitesi düşünüldüğünde, dünyadaki
en güçlü, en uzun ömürlü ve en verimli iş makinesi olduğu anlaşılacaktır.
Kalbin gücünü bu şekilde ifade etmemizin çok fazla nedeni vardır.
Öncelikle kalbin çalışırken kullandığı güç muazzamdır. Bu güç
sayesinde kalp, kanı 3 metre kadar yukarı sıçratabilir. Kalbin
kapasitesini şöyle bir örnekle daha da netleştirebiliriz. Kalp,
bir saatlik zaman zarfında, orta boy bir arabayı yerden yaklaşık
bir metre yukarı kaldırmaya yetecek kadar enerji meydana getirebilir.

Kalbiniz
şaşırtıcı derecede güçlü bir kastır. Kalp, ortalama
dakikada 70 kere atar ve her atışta 59 santimetreküp
kan pompalar. 70 yıl boyunca 2.500.000 kere atan kalp
yaklaşık 152.000.000 litre kan pompalar. Bu miktar her
yıl 10 adet Boeing 747 jumbojet uçağının yakıt tankını
dolduracak kadardır.
|
KALPTEKİ
ORJİNAL POMPALAR
Yumruk
büyüklüğünde bir kastan oluşan kalp, resimde de görüldüğü gibi
iki bölümden oluşur. Bu bölümlerde iki ayrı pompa vardır. Sol
taraftaki pompa daha güçlüdür ve temiz kanı vücuda pompalar.
Sağ taraftaki ise daha zayıf bir pompadır ve kirli kanı akciğerlere
doğru pompalar. Kalpten akciğerlere doğru olan bu yolculuk kısa
sürelidir ve bu nedenle "küçük dolaşım" olarak adlandırılır.
Diğeri ise "büyük dolaşım" adını alır.
Kalbin bu iki bölümü de kendi içlerinde ikiye ayrılır. Bu bölümler
arasındaki kan, kapakçıklar sayesinde diğer bölüme geçer. Bu
pompalar durmaksızın büyük bir enerjiyle çalışırlar. Bu sayede
damarlarımızdaki kan gün içinde 1.000 kere vücutta tur atmış
olur.
KALBİMİZ
KENDİ BAKIMINI KENDİSİ YAPAR
Sürekli
çalışan makineler düzenli bakıma ihtiyaç duyarlar. Makineyi
oluşturan parçaların bakımdan geçmesi ya da aşınan parçaların
değişmesi gerekir. Belli bir süre kullanılan makineleri yağlamak
gerekir, aksi takdirde aşırı sürtünmeden dolayı parçalar aşınabilir.
Makinelerde
olduğu gibi hiç durmadan çalışan kalbin de bakıma ihtiyacı vardır.
Ancak kalp kendi bakımını kendisi yapar, örneğin kendi kendini
yağlar.
Peki
sizce kalp kendi kendini nasıl yağlar? Bu sorunun cevabı kalbin
yaratılışında gizlidir. Kalbin dışı iki katlı zardan oluşan
bir kılıfla kaplıdır. Bu iki zarın arasında ise kaygan bir sıvı
bulunur. Bu sıvı adeta motor yağı görevi görerek kalbin kolay
çalışmasını sağlar. Kalpteki kendi kendini koruyan bu yapı Allah'ın
yaratma sanatının ne kadar mükemmel ve eksiksiz olduğunu bize
bir kere daha gösterir.