Daha önce
kendinize bu soruları hiç sormuş muydunuz?
Şu
an nefes almalı mıyım?
Kalbimin
pompaladığı kan yeterli mi?
Hangi
hücrelerimin, hangi organlarımın ne kadar miktarda enerjiye ihtiyacı
var?
Midem,
yediğim yiyecekleri ne zaman öğütmeye başlamalı?
Gözüme
giren ışık ayarı tam gerektiği gibi mi?
Kolumu
hareket ettirmek için hangi kaslarımı oynatsam?
Bu
sorular kulağa garip geliyor değil mi? Çünkü hiçbir zaman biz kendimize
bu soruları sormayız, hatta çoğumuz bu işlemlerin her an yapılmakta
olduğundan haberdar bile değildir. Vücudumuz tüm bu işleri otomatik
olarak yapar. Bunun için de her yerimizi saran sinir ağını kullanır.
Sinir ağı, bu sayfalarda gördüğünüz sinir hücrelerinin trilyonlarcasının
birbirleriyle birleşmesiyle oluşur. Vücudumuzun her köşesine ulaşan
sinir ağını aşağıdaki resimde görülen otoyollara benzetebiliriz.
Bu
ağ sayesinde beynimizdeki hücreler ile ayaklarımızdaki kas hücreleri
arasında bağlantı kurulur ve vücuttaki bütün hücreler birbirleri
ile haberleşir. Ancak sinir sistemimiz kilometrelerce uzunlukta,
çok kavşaklı, çift katlı yolları olan, gidiş-gelişin ayrı yollardan
sağlandığı bir otoyoldan çok daha kapsamlı bir sisteme sahiptir.
Otoyollarda arabaların bir bölgeden başka bir bölgeye gitmesi gibi,
vücudumuzdaki sinir ağı üzerinde de ilerleyen elektriksel sinir
uyarıları vardır. Bu uyarılar, bir bölgeden diğer bölgeye haber
taşırlar.
Vücut
içindeki bu uyarılar tahmin bile edemeyeceğiniz kadar hızlı hareket
ederler. Örneğin siz kolunuzu kasmak istediğinizde beyninizden bir
elektrik sinyali yola çıkar. Bu karmaşık yolculuk sırasında sinyal
öncelikle omuriliğe uğrar. Oradan da mesajın iletilmesi gereken
organa doğru hızla yol alır. Kol kasınız bütün olarak kasılır ve
kolunuz dirsekten bükülür. Tüm bu işlemler saniyenin binde biri
gibi çok kısa bir zamanda gerçekleşir. Gözünüzü yavaşça açıp kapamanız
sırasında geçen süre yaklaşık olarak 1 saniye olduğunu düşünürsek,
saniyenin binde birinin ne kadar kısa bir zaman dilimi olduğunu
daha iyi anlarız. İşte bu örnekte olduğu gibi vücudun her noktasına
ulaşan uyarılar sinirler vasıtasıyla beyne gönderilir. Olağanüstü
bir hızla vücudunuzun her bölgesinden durmaksızın beyne haber gider.
Böylece siz konuşursunuz, gülersiniz, koşarsınız, dondurmanın tadını
alırsınız, köpeğinizle oynarsınız. Bu işlemleri yaparken arada hiç
kesinti olmaz, düşündüğünüz şeyi anında yapabilirsiniz. Baktığınız
anda görür, konuşulduğu anda duyar, bir cisme dokunduğunuz anda
sıcak mı soğuk mu hemen anlarsınız. İşte bütün bunlar sinir sisteminizin
ve beyninizin mükemmel uyumu sayesinde gerçekleşir.


Vücudunuzu
saran sinirler sayesinde beyninize sürekli uyarılar gelir.
Beyin de bu uyarıları değerlendirir ve gereken yerlere cevaplar
gönderir. Hareket edebilmenizi, görebilmenizi, duyabilmenizi
sağlayan işte beynin gönderdiği bu cevaplardır.
|
Şu anda da sinir uyarıları şaşırtıcı
bir hızla çalışıyor. Parmaklarınızın uçlarındaki sinirler elinizde
tuttuğunuz bu kitabın ağırlığı hakkında beyninize bilgi yolluyor
ve siz kitabı bu ağırlığa uygun bir kuvvetle kaldırıyorsunuz. Bunun
yanı sıra gözlerinizden, burnunuzdan, kulaklarınızdan, ayaklarınızdan
ve vücudunuzun daha pek çok köşesinden beyninize uyarılar geliyor.
İşte
beyniniz bu gelen uyarıları değerlendirir ve her yere gereken cevapları
gönderir. Vücudunuz da bu cevaplara göre hareket eder. Şimdi tüm
bunları baştan başlayarak tekrar düşünelim. Vücudunuzda aynı anda
birçok işlem gerçekleşiyor. Aynı anda kitap okuyorsunuz, dışarıdan
gelen sesleri duyuyorsunuz, ayağınıza sürtünerek geçen kedinizin
yumuşak tüylerini hissediyorsunuz, meyve suyunun tadını alıyorsunuz,
kalbiniz atıyor ve vücudunuzda daha pek çok faaliyet gerçekleşiyor.
Peki
bunların hepsini sadece bir-iki saniye için sizin kontrol etmeniz
gerekseydi neler olurdu? Elbette bunların tümünü aynı anda kontrol
etmemiz mümkün değildir. Ancak Allah'ın kusursuz yaratışı sayesinde
beyin ve vücudumuzun diğer bölümleri işbirliği içinde tüm bunları,
biz hiçbir şey yapmadan hallederler. Vücuttan tüm bilgiler uyarı
şeklinde beyne gelir ve bu uyarıların anlamının çıkarılıp, yorumlanması
gerekir. Ancak bu şekilde siz köpeğinizin tüylerinin yumuşaklığını,
rüzgarın serinliğini, içtiğiniz şeftali suyunun lezzetini, patates
kızartmasının kokusunu hissedersiniz. Peki sizce ağırlığı 1.5 kiloyu
aşmayan bir et yığını olan beyninizin bütün bunları kendiliğinden
yapması mümkün müdür? Bu elbette imkansızdır. Allah'ın kusursuz
yaratışı sayesinde beyniniz bu işlemlerin hepsini aynı anda yerine
getirebilmektedir.
Bir
arkadaşınız sessizce gelip farkında olmadığınız bir anda yanınızda
hızla ellerini çırparsa gözlerinizi kırparsınız. Bunun aksi mümkün
değildir çünkü bu şekilde göz kırpmak bir refleks hareketidir. Refleks
sizin kontrol edemediğiniz ani bir harekettir. Bu kadar ani olmasının
sebebi refleks anında uyarıların beyne kadar gitmeyip, gerekli cevabı
omurilikten almalarıdır. Bu, Allah'ın bizim için yarattığı çok büyük
bir nimettir çünkü böylece birçok tehlikeden korunmuş oluruz. Örneğin
elimizi sıcak bir bardağa değdirdiğimizde reflekslerimiz sayesinde
hızla geri çekebiliriz. Refleks, Allah'ın vücudun korunması için
yarattığı bir güvenlik mekanizmasıdır. Allah'ın ilhamıyla sinir
uyarıları vücudunuzda saniyede yaklaşık 9 kilometre gibi bir hızla
ilerler ve birçok tehlikeden korunmuş oluruz.
BEYNİMİZ
NASIL ÇALIŞIR?
Yere
yap-boz parçalarını dağıtın ve bunların dünyaya ait tüm bilgiler
olduğunu farz edin. Örneğin bazı parçalar ışık, bazı parçalar renk,
bazıları da sesler olsun. Şimdi bu parçaları teker teker alın ve
resmi oluşturacak şekilde birleştirmeye başlayın. Sizin uzun uzun
düşünerek yaptığınız bu işlemi Allah'ın ilhamıyla hareket eden beyniniz
saniyede yüzlerce kere yapar. Nasıl mı?

Yukarıda
gördüğünüz, etrafında saçak gibi uzantıları olan bu hücre,
bir sinir hücresidir. Gövdesinden uzanan dallanmalar sayesinde
birbirlerine bağlanan milyarlarca sinir hücresi vücudu bir
ağ gibi sarar. Sinir uzantılarının birbirleriyle birleştikleri
yerde de bir boşluk oluşur ve sinir uyarıları bu boşluktan
diğerine geçerler.
|
Beyin gözden,
burundan, kulaklardan, deriden, ağızdan gelen bilgileri alıp biraraya
toplayarak bir anlam ortaya çıkarır. Bunu yapan ise beyninizdeki
100 milyar sinir hücresidir. Bu hücreler durmaksızın çalışarak sizin
yediğiniz elmanın rengini görmenizi, en yakın arkadaşınızın sesini
tanımanızı, patates kızartmasının kokusunu almanızı sağlar.
Aşağıdaki
resimde beynin içinde konuşan, gören, duyan, koklayan, hareket eden,
uyuyan çocuklar görülüyor. Ancak elbette bu hayali bir resimdir.
Bu resim, beynin hangi bölgesinde hangi işlemlerin gerçekleştiğinin
anlaşılması için yapılmıştır. Gerçekte beynin içinde var olan sadece
mikroskop altında görülebilen sinir hücreleridir. Peki, sizce sinir
hücreleri en sevdiğiniz oyuncağı görebilir mi veya çikolatalı dondurmanın
tadını alabilir mi? Elbette böyle bir şey mümkün değildir. Çünkü
sinir hücreleri incecik iplik gibi et parçalarından oluşur. O halde
çevremizdeki bu mükemmel dünyayı yaratan çok üstün başka bir güç
sahibi olmalıdır. Bu güç sahibi Allah'tır. Herşeyin sahibi olan
Allah, etrafımızdaki herşeyi kusursuzca yaratmakta ve bize güzel
bir hayat sunmaktadır. Bize düşen ise bu durumda Rabbimize şükretmektir.
Allah, Kuran'da gözlerimizi ve kulaklarımızı örnek vererek buna
şükretmemiz gerektiğini şöyle bildirmiştir:
O,
sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz.
(Müminun Suresi, 78)