AKREP BALIKLARININ USTA KAMUFLAJI
Akrep
balıkları son derece renkli bir görünüme sahiptirler. Renkleri, içinde
yaşadıkları mercanlarla aynı renklerdedir. Resimde gördüğünüz gibi bir
akrep balığının kırmızı-beyaz çizgileri, hemen hemen bu çizgilerle aynı
renkte olan mercanların içinde kamufle olmasını yani kaybolmasını sağlar.
Bu da av olma riskini azaltır. Aynı zamanda avına da rahatlıkla yaklaşmasına
imkan verir.
Altta ve arka sayfada resimlerini gördüğünüz akrep balıklarına dikkatlice
bir bakın, içinde bulundukları ortamdan ayırt etmenin ne kadar zor olduğunu
siz de hemen fark edeceksiniz.
Akrep balıkları gibi denizaltı canlılarının pek çoğunu yaşadıkları ortamın
içinde ayırt etmek mümkün değildir. Bu canlıların varlığı ancak hareket
ettiklerinde anlaşılır. Denizaltında kusursuz bir şekilde kamufle olan
canlılar bu renkleri kullanarak avlanırlar, ürerler, çevrelerindeki
canlılara mesajlar gönderirler. Peki bu uyum nasıl ortaya çıkmıştır?
Bir balığın vücudunu, içinde yaşadığı kaya ile aynı renk, hatta aynı
çıkıntılı görünümde yapan kimdir?
Tesadüflerin ya da herhangi başka
bir balığın canlılara bulundukları ortamın rengini vermesi imkansızdır.
Bir balığın, bir karidesin ya da bir yengecin renklerden haberdar
olması ve kendinde renk değişikliği yapabilecek sistemler üretmesi
de imkansızdır. Böyle bir sistemin tasarlanması, canlılara bu sistemin
yerleştirilmesi, ancak çok üstün bir güç sahibi tarafından yapılabilir.
Bu
üstün güç sahibi Allah'tır. Bütün canlıları sahip oldukları özelliklerle
birlikte ve yaşadıkları ortamla uyum içinde olacak şekilde Allah yaratmıştır.
Allah yarattığı tüm canlılardan haberdar olduğunu bize ayetlerinde
şöyle haber vermiştir:
O, yarattığını bilmez mi?
O, Latif'tir; Habir'dir. Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O'dur.
Şu halde onun omuzlarında yürüyün ve O'nun rızkından yiyin. Sonunda
gidiş O'nadır. (Mülk Suresi, 14-15)
DENİZATLARININ
İLGİNÇ
ÖZELLİKLERİ
Denizatlarını
televizyonda ya da kitaplarda görmüş olabilirsiniz. Ata benzeyen alışılmadık
dış görünümleri ve sallanır gibi hareket etmeleri mutlaka sizin de ilginizi
çekmiştir. Peki ya bu canlıların zannedilenin aksine çok küçük olduklarını
biliyor muydunuz? Denizatlarının boyları 4 ile 30 cm arasında değişir
ve genellikle kıyıya yakın yerlerde yosunların ve diğer bitkilerin arasında
yaşarlar. Sahip oldukları koruyucu kemiksi zırh bu hayvanları tehlikelerden
korur. Bu zırh o kadar sağlamdır ki, kurumuş ölü bir denizatını elinizle
kırmanız neredeyse imkansızdır.
Denizatının başı, vücuduna dik açı ile yerleştirilmiştir. Başka hiçbir
balıkta bu özellik yoktur. Bu nedenle denizatları vücutları dik olarak
yüzer, başlarını yukarı ve aşağı hareket ettirebilirler. Ancak başlarını
iki yanlarına doğru hareket ettiremezler. Şimdi birlikte düşünelim.
Bu özellik diğer canlılarda olsa, başlarını sağa-sola çeviremedikleri
için problem yaşayabilirlerdi ve her türlü tehlikeye karşı açık olabilirlerdi.
Fakat denizatları sahip oldukları özel vücut tasarımı sayesinde böyle
bir problem hiç yaşamazlar. Denizatlarının gözleri birbirinden bağımsız,
her yöne serbestçe hareket edebilecek ve dönerek her tarafı rahatlıkla
seyredebilecek şekilde yaratılmıştır. Bu yüzden kafalarını iki yana
çeviremeseler de etraflarını rahatlıkla görebilirler.
Bu
canlıların su içindeki hareketleri de dikkat çekicidir ve yüzmeleri
de çok özel bir sistem sayesinde gerçekleşir. Denizatlarının yüzme keseleri
vardır ve bu kesede bulunan bir tür gazın miktarında gereken değişiklikleri
yaparak suda yükselip alçalırlar. Eğer bu hava kesesi zarar görürse
ve az miktar da olsa gaz kaybederse denizatı denizin dibine batar. Bu
durum ise denizatı için ölüm demektir. Burada hemen dikkat edilmesi
gereken önemli bir nokta vardır. Yüzme kesesindeki gazın miktarı çok
hassas ayarlanmıştır. İşte bu yüzden herhangi bir değişiklik hayvanın
ölümüne neden olmaktadır.
Bu
hassas ayarın bize gösterdiği gerçek ise çok önemlidir. Denizatları
ancak bu hassas ayarla yaşayabiliyorsa bu durum onların ilk ortaya çıktıkları
anda da bugünkü özelliklerine sahip olduklarını gösterir. Yani denizatları,
evrimcilerin iddia ettikleri gibi zaman içinde bu özelliklerini kazanmamışlardır.
Onlar tüm özellikleriyle birlikte, hiç yokken bir anda var edilmişlerdir.
Evrendeki her varlık gibi denizatlarını da bütün özellikleriyle birlikte
eksiksiz olarak Allah yaratmıştır.
Deniz altındaki çok sayıdaki canlı türünden yalnızca bir tanesi olan
denizatlarındaki tasarım Allah'ın sınırsız gücünün, sonsuz ilminin
örneklerindendir.

UÇUŞ MAKİNALARI YUSUFÇUKLAR
Yusufçuk
böceğini su bulunan pek çok yerde görmek mümkündür. Eğer bu böceği tanıyorsanız
ne kadar hızlı hareket ettiğine, çok ani manevralar yapabildiğine de
şahit olmuşsunuzdur. Bilmeyenler için yusufçuğu size biraz tanıtalım.
Yusufçukların dış görünüşleri bir helikoptere benzer. Bu böcek hangi
hızda ve hangi yönde hareket ediyor olursa olsun, aniden durup ters
yönde uçmaya başlayabilecek kadar kusursuz bir uçuş yeteneğine sahiptir.
Öyle ki avına saldırmak için havada sabit durabilir ve uygun bir pozisyonda
bekleyebilir. Bunu çok hızlı çırptığı kanatları sayesinde başarır. Ayrıca
bu durumda iken olduğu yerde kıvrak bir dönüş yaparak avına yönelebilir.
Bunlar yusufçuğun, günümüzün gelişmiş teknolojisinin ürünü olan helikopterlere
ilham kaynağı olan manevra kabiliyetlerinden yalnızca birkaçıdır.
Yusufçuğun vücudu, metalle kaplanmış izlenimi veren halkalı bir yapıya
sahiptir. Buz mavisinden bordoya kadar çeşitli renklere sahip olabilen
yusufçuğun sırtında, biri önde diğeri arkada olmak üzere iki çift kanat
vardır. Yusufçuk uçarken, bu kanatlardan öndeki iki kanat yükselirken
arkadaki iki kanat alçalır.
Yusufçuğun
bu kanat şekli örnek alınarak ve günümüz teknolojisi kullanılarak Skorsky
adı verilen helikopterler üretilmiştir. Önce yusufçuğun resmi bir bilgisayara
yüklenmiştir. Bilgisayarda, yusufçuğun havadaki manevraları göz önüne
alınarak 2000 tane özel çizim yapılmıştır. Çalışma sonunda Skorsky'nin
asker ve malzeme taşımak için ürettiği çok dayanıklı ve hareket kabiliyeti
çok yüksek olan yeni modeli ortaya çıkmıştır.
Yusufçuğun gözlerine dikkat ettiniz mi? Çok yüksek hızlarda uçarken
ani manevralar yapabilen yusufçuğun görme yeteneği de kusursuzdur. Yusufçuğun
gözü, bilim adamlarınca dünyanın en iyi böcek gözü olarak kabul edilir.
Böcek her birinde 30.000 kadar ayrı mercek bulunan bir çift göze sahiptir.
İki yarım küreye benzeyen ve başının yarısı kadar yer kaplayan bu gözler,
böceğe çok geniş bir görüş sahası sağlar. Yusufçuk, gözleri sayesinde
neredeyse arkasında olup bitenleri bile görebilir.
Bunlar
yusufçuğun özelliklerinden yalnızca birkaç tanesidir ve burada çok kısaca
anlatılmaktadır. Peki bu özelliklerden herhangi biri mesela yusufçuğun
özel kanatları olmasa bu böcek ani manevralar yapıp avını yakalayabilir
miydi? Ya her yönü görmesini sağlayan gözleri olmasa düşmanlarından
kaçmayı başarabilir miydi?
Yusufçuktaki sistemlerin herhangi birindeki küçük bir eksiklik, diğer
sistemlerin işe yaramamasına yol açacaktır. Ancak yusufçuk bütün özellikleri
ile eksiksiz olarak yaratılmıştır. Allah diğer canlıları olduğu gibi
yusufçukları da kusursuzca yaratmıştır ve bu sayede canlı, yaşamını
rahatlıkla sürdürmektedir.

SU ALTINDAKİ GİZLİ BARINAKLAR
MERCANLAR
Mercanları ilk gördüğünüzde
renkli taş yığınları zannedebilirsiniz. Ancak bu yanlış bir tahmin olacaktır.
Çünkü mercanlar canlıdırlar. Mercanların milyarlarcası birarada yaşar,
özel salgı maddeleri ile birbirine eklenir ve bu taş görünümlü yapıyı
meydana getirirler.
Mercanlar
öldükten sonra kalıntıları taşlaşır ve bu kalıntılar zaman içinde pek
çok canlının birarada yaşadığı mercan yuvalarına dönüşür. Burada yaşayan
balıkların her birinin kendine özgü özellikleri vardır. Örneğin melek
balığı gibi gündüz avlanan balıklar, güneş batarken mercan resiflerindeki
kuytu yerlere ve yarıkların içerisine gizlenirler.
Mercanlarda yaşayan balıkların genel davranışları da birbirinden farklıdır.
Örneğin daha önce söz ettiğimiz papağan balığı gibi bazı balıklar
geceleri bir uyku tulumu içinde derin bir uykuya dalarlar. Dikenli
balık gibi bazı türler ise yarı uyanık bir şekilde dinlenmeye geçerler.
Keçi balığı ve diğer bazı balıklar gündüz çok parlak renkler kullanırlar,
gece olduğunda ise bu balıklar adeta farklı bir deriye sahip olurlar
renkleri daha soluk hale gelir.
Süngerler, mercanlar ve
yumurtlayan bazı balıklar da ölü mercan kalıntılarında yaşayan canlılardır.
Bundan başka küçük yengeçler ve karidesler de mikroskobik bitki ve
hayvanlar ile beslenmek için mercan kayalarına doğru çıkarlar. Yine
mercan kalıntılarında yaşayan köpek balıkları ve müren gibi balıklarsa
karanlıkta besin bulabilmek için çok güçlü olan koku duyularını kullanırlar.
Allah'ın
deniz altında yarattığı çeşit çeşit canlı ve bu canlılardaki örneksiz
tasarımlar, harika özelliklerle bize Rabbimizin sonsuz sanatını ve
sınırsız ilmini tanıtmaktadır. Nahl Suresi'ndeki ayetlerde Allah,
yarattığı canlılardan bazı örnekler verir. Ayrıca insanların bunlara
şükretmesi gerektiğini de Allah şöyle bildirmektedir:
Yerde sizin için üretip-türettiği
çeşitli renklerdekileri de (faydanıza verdi). Şüphesiz bunda, öğüt
alıp düşünen bir topluluk için ayetler vardır. Denizi de sizin emrinize
veren O'dur, ondan taze et yemektesiniz ve giyiminizde ondan süs-eşyaları
çıkarmaktasınız. Gemilerin onda (suları) yara yara akıp gittiğini
görüyorsun. (Bütün bunlar) O'nun fazlından aramanız ve şükretmeniz
içindir. (Nahl Suresi, 13-14)
Gündüz
50-60 dereceye kadar çıkan aşırı sıcak, gece ise dondurucu bir soğuk,
haftalar hatta aylar boyu süren kuraklık ve çok az yiyecek… Böyle bir
yerde yaşamanın imkansız olduğunu düşünmüş olabilirsiniz. Bahsettiğimiz
bu zorlu yer çöllerdir ve çöllerde düşündüğünüzün aksine birçok canlı
yaşar. İşte çöllerde yaşayan canlılara birkaç örnek:
Çöl
canlılardan biri tilkilerin en küçüğü olan krem renkli tilkidir. Bu
tilki türünün kulakları diğerlerine göre çok büyüktür. Bu geniş kulaklar,
Afrika ve Arabistan'ın kumlu çöllerinde yaşayan tilkinin çok işine yarar.
Örneğin avının yerini tilki bu hassas kulakları sayesinde hemen tespit
eder. Aynı zamanda kulaklar fazla ısınmayı da önleyerek hayvanın serin
kalmasını sağlar.
Çöllerde
yaşayan başka bir canlı ise kürek burunlu kertenkeledir. (solda) Bu
canlı da kuyruğunu ve ayaklarını serinletmek için sıcak kumun üzerinde
dans eder gibi hareket eder. Sonra kuyruğundan destek alarak çapraz
bir şekilde bir ön ayağını, bir arka ayağını havaya kaldırır. Birkaç
saniye sonra ayaklar değişir. Kertenkele, özel biçimli burnu ve vücudu
sayesinde kum tepeciklerinin içinde adeta yüzer gibi hareket eder. Büyük
ayakları da kumların üstünde çok hızlı bir şekilde, sıcaktan zarar görmeden
koşmasına olanak sağlar.
Avustralya'da
yaşayan çöl kurbağaları ise adeta bir su deposu gibidirler. Vücutlarında
bulunan keselerini yağmur yağdığında suyla doldururlar. Daha sonra kuma
gömülür ve yağmurların gelmesini beklemeye başlarlar. Bu keselerde sakladıkları
su sayesinde çölde rahatlıkla yaşamlarını sürdürürler.
Burada birkaç örneğini verdiğimiz çöl canlılarınının ortak özelliklerine
dikkat ettiniz değil mi? Hepsinin vücut yapıları çölde yaşamaya çok
uygundur, diğer canlılardan farklı özellikleri vardır. Üstelik bu canlılar
nasıl davranarak çöl sıcağından korunacaklarını, susuzluğa nasıl dayanacaklarını
da çok iyi bilmektedirler. Peki bir kurbağa ya da bir kertenkele bunları
nereden bilir? Nasıl olup da tam gereken vücut yapısına sahip olur?
Elbette
ki bunları canlılar kendiliklerinden bilemezler, vücutlarında su depoları
yaratamazlar ya da onları sıcaktan koruyacak büyük kulaklar var edemezler.
Bu canlıların çölde yaşamaları için ilk ortaya çıktıkları andan itibaren
bu özelliklere sahip olmaları şarttır. Yoksa aşırı sıcaktan, susuzluktan
ya da açlıktan kısa sürede öleceklerdir. Ancak böyle bir şey olmaz.
Üstelik dünya üzerindeki bütün çöllerde yaşayan canlılar bu dayanıklılığa
sahiptirler. Her birinin ayrı ayrı çölde yaşamalarını sağlayan özellikleri
vardır.
Bütün bunlar bizi tek bir gerçeğe götürür. Çöl canlılarını bir anda
sahip oldukları özelliklerle birlikte yaratan Allah'tır. Allah dilediğini
dilediği anda yapmaya güç yetirendir. Bir Kuran ayetinde Allah, Kendisi
için herşeyin çok kolay olduğunu bize şöyle haber verir:
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına
karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi,
117)
|