HIZLI
YÜZÜCÜ FOKLAR
Çoğunuzun
televizyondan ve sirklerden tanıdığı bu sevimli hayvanlar hayatlarının
büyük bir kısmını suda geçirirler. Çok iyi birer yüzücü ve dalgıçtırlar.
Biz nasıl karada rahat ve mutluysak onlar da suda ve buzda aynı şekilde
rahat ve mutludurlar. Bahar aylarında bile bulundukları yerin sıcaklığı
en fazla [-5] derecedir. Bizim böyle bir soğukta donmamak için kat kat
giyinip, birçok önlemler almamız gerekirken, onlar hiç üşümezler. Çünkü,
kürkleri ve vücutlarında depoladıkları yağları üşümelerini önler.
Foklar
kalabalık sürüler halinde yaşarlar. Peki, sizce anne fok bu kalabalık
sürünün içinde yavrusunu nasıl tanır? Çok kolay. Fok, yavrusunu doğurduktan
sonra ona bir tanışma öpücüğü verir. Bu öpücük sayesinde yavrusunun
kokusunu tanır ve onu başka yavrularla hiç karıştırmaz.
Yavrular doğduklarında
bebek yağı denilen bir yağla kaplı olarak doğarlar. Küçücük vücutları
bu yağ sayesinde sürekli sıcak kalır. Bu yağ o kadar çoktur ki annesi
yavruya yüzme dersi verirken küçük fok adeta can simidi takmış gibi
batmadan su üzerinde kalır. Bunun nedeni yağın sudan daha hafif olmasıdır.
Anne fokun yavrusunu eğitmesi iki hafta sürer. İki hafta sonra yavru
bağımsız hareket etmesini öğrenmiştir.
Bütün hayvanlar gibi
foklar da, Rableri tarafından bulundukları ortamın şartlarına göre yaratılmışlardır.
Bu da bize Rabbimizin ne kadar merhamet sahibi olduğunu kanıtlar.

SMOKİNLİ
PENGUENLER
Paytak
paytak yürüyen penguenler aslında bir kuş türüdür ama uçamazlar. Büyük
topluluklar halinde yaşarlar. Allah tarafından, ısının [-88] dereceye
kadar düştüğü dondurucu ortamlarda bile hayatlarını devam ettirebilecekleri
mükemmellikte yaratılmışlardır. Bir düşünün; bizler kışın kazak, çorap,
eldiven derken ne hale geliriz. Ama penguenler üstlerine hiçbir şey
giymezler. Üstelik onların ayaklarına giyecek ayakkabıları da yoktur.
Ama buz üstünde kaymadan kolaylıkla yürürler. Ayrıca, evleri de olmayan
penguenler buz üstünde yaşarlar. Peki, ama nasıl oluyor? Onlar hiç üşümezler
mi acaba? Hayır, üşümezler. Çünkü, Allah, penguenleri buzlarla dolu
bir yerde yaşayabilecek şekilde özel olarak yaratmıştır.
Penguenlerin
sahip oldukları vücut özellikleri insanlardan çok farklıdır. Bunlar
nelermiş bir bakalım mı?
Kimi zaman sayıları
400 bini bulan bir grubun üyesi olan bu sevimli canlılar, kış geldiğinde
deniz kenarından, daha güneye doğru gitme kararı alırlar. Bu ortak karar,
Allah'ın yarattığı büyük bir mucizedir. Kış mevsiminin geldiğini anlayıp,
aralarında anlaşarak, gidecekleri yeri kararlaştırmaları, ortak bir
gün tayin edip, hiçbir itiraz olmadan toplu hareket etmeleri, yalnızca
Allah'ın sonsuz gücünün bu sevimli hayvanların üzerindeki hakimiyeti
olarak açıklanabilir. Aksi takdirde bu hayvanların anlaşıp yaşamlarına
elverişli yerlere topluca göç etmeleri mümkün olmazdı.
Göç
mevsimi, aynı zamanda penguenlerin çiftleşme mevsimidir. Bunu anlayan
penguen, birinci adım olarak derhal kendisine bir eş seçer. Atılacak
ikinci adım, eşin kaybedilmemesi için onun şarkısını öğrenmek, yani
çıkardığı özel sesi ayırt edebilmektir. Unutmayın, aklı ve zekası olmayan
bir penguenin 400 bin penguenin arasından birini belirleyip, onun sesini
tanıyabilmesi Allah'ın gücünün ve yaratışındaki üstünlüğün bir başka
göstergesidir.
Ses ayırımındaki bu
hassasiyet yavru penguenler için de geçerlidir. Yavrular da anne-babalarını
yalnızca seslerinden tanıyabilirler. Birbirine bu denli benzeyen hayvanlar
arasında, böyle bir ayırım olmasaydı, yaşantıları karmakarışık olurdu.
Bu ise ancak Allah'ın eşsiz düzeniyle ve onlara verdiği özelliklerle
sağlanmaktadır.
Çiftleşmenin
ardından dişi yalnızca bir yumurta yumurtlar. Erkek penguenin sorumluluğu,
yumurtanın üzerinde kuluçkaya yatmaktır. Ortalama [-30] derecede, 65
gün boyunca hiç kıpırdamadan bu görevi yerine getirmeye çalışırlar.
Bu oldukça zorlu bir dönemdir. Erkek penguen yerinden kıpırdayamadığı
için yemek yiyemeyecektir. Anne penguen de uzaklarda, doğacak yavru
için besin arayacaktır.
Siz [-30] derecede,
65 gün boyunca, hiç yemek yemeden beklediğinizi düşünebiliyor musunuz?
Bir insan için bu durumun sonucu ölümdür. Fakat penguenler hiçbir sabırsızlık
ve bıkkınlık göstermeden bu fedakarlığı gösterirler, Allah'ın kendilerine
ilham ettiği görevi terketmeden sonuna kadar yerine getirirler.
Geçen
2 aylık kuluçka döneminin ardından, erkek penguen kilosunun 1/3'ünü
yitirir. Bunu 60 kiloluk bir insanın 40 kiloya düşmesi şeklinde düşünebiliriz.
Kuluçkadan çıkan yavru penguen, ilk iki ayı anne ve babasının ayaklarının
arasında geçirir. Bu korunma yavru için çok önemlidir. Çünkü, yanlışlıkla
2 dakika gibi kısa bir süre için dahi buradan çıkması, donarak ölümüne
sebep olacaktır. Anne ve babaya bu korumayı ilham eden Allah'tır. Burada
da Allah'ın koruyan, gözeten sıfatlarını görürüz.
Dahası, soğuktan korunmak
amacıyla, kümeler halinde toplanarak birbirine adeta yapışan 400 bin
üyeli penguen topluluğu mükemmel bir dayanışma örneği sergiler. Aldıkları
bu önlemle sıcaklığın devamlılığını sağlayarak ısı kaybını yarıya düşüren
sevimli penguenler, kümenin dışında kalanları da sırayla aralarına alarak
onların da ısınmalarını sağlarlar. Penguenler, aralarındaki düzeni bozabilecek
en ufak bir itiraz olmadan, nesiller boyu büyük bir uyum içinde yaşamıştır
ve aynı düzen içinde yaşamaya devam etmektedirler.
BALIKÇI
PAFİNLER
Bu
hayvanın adını daha önce hiç duymamış olabilirsiniz. Ama şimdi tanıyınca
hem çok sevecek hem de çok eğleneceksiniz.
Çoğu insan, pafinleri
bir penguen çeşidi sanır. Oysa pafinler farklı tür kuşlardır. Aralarındaki
en büyük fark ise penguenlerin aksine pafinlerin uçabilmeleridir. Pafinler
Kuzey Kutbunda, penguenler ise Güney Kutbunda yaşarlar. En önemli benzerlikleri
her iki hayvanın da soğuk ortamlara kolayca uyum sağlayabilmeleridir.
Pafinlerin yaşantıları
çok ilginçtir. Bir pafin ailesinde, anne ve baba pafin genelde hayatları
boyunca ayrılmazlar. Her sene bir yavru pafin yetiştirirler.
Çiftleşme dönemine
gelindiğinde, bütün yıl boyunca donuk renkte olan gagalarının üstünde
parlak çizgiler oluşur. Ancak bu çizgilerin oluşması tesadüfi değildir.
Bu çizgiler belli bir amaca hizmet etmektedir ve pafinlere Allah tarafından
özel olarak verilmiştir. Pafinler bu çizgiler sayesinde gagalarını bayrak
gibi kullanarak uzak mesafelerden birbirleriyle anlaşırlar.
Siz
istediğiniz zaman burnunuzun üzerinde bir tek renkli çizgi çıkartabilir
misiniz? Diyelim ki, doğuştan böyle bir çizgi var. Kendi kendinize bunu
silikleştirebilir veya yok edebilir misiniz? "Hayır" cevabını duyar
gibiyiz. Artık, siz de biliyorsunuz, bu sanatı istediği renkte ve büyüklükte
yapabilecek tek güç vardır: Rabbimiz olan Allah!
Rabbimiz için çeşit
çeşit kuşlar var etmek, onların özelliklerini yaşadıkları yere göre
ayarlamak nasıl çok kolay ise, bu çizgileri yaratıp, yok etmek de o
kadar kolaydır.
Pafinleri bu kadar
güzel ve sevimli yaratan Allah, onlara başka ilgi çekici özellikler
de vermiştir. Şimdi bu özellikleri incelemeye devam edelim:
Yavru pafinler, 6 haftalıkken
anne ve babalarını terk edip açık denizlerde tek başlarına uçarlar.
Sağlıklı bir pafin 25 sene kadar yaşayabilir.
Pafinler çok derinlere
dalabilirler. İnsanların onlar gibi derinlere dalabilmesi için ne kadar
çok çalışmaları gerektiğini biliyor musunuz? Öncelikle oksijen tüpü
takmaları gerekir. Ayrıca derinlik arttıkça basınç da artacağından her
an ölüm tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Bu yüzden dalma işlemi çok
büyük ustalık gerektirir. Pafinler, onca derinlikte nefesini tutma ve
su yüzüne tekrar çıkmak için gereken tekniği nasıl ve nereden öğrenmiş
olabilir? Rabbimiz bir kez daha yaratma sanatındaki yüceliğini ve benzersizliğini
bizlere göstermektedir.
İşte size bitmek bilmeyen
güzelliklerden bir örnek daha: Ağız yapıları sayesinde birçok küçük
balığı aynı anda tutabilen pafinler için bilinen rekor sayı 62 balıktır.
Bir defada bu kadar çok balığı ağzında tutabilen annenin tek bir amacı
vardır; yavrularını beslemek! Şu halde ağzında bir sürü balık tutan
bir pafin görürseniz bilin ki, onun beslediği yavru bir pafini vardır.
 |
|
|