GAZELLERİN
ÖZEL SOĞUTMA SİSTEMİ
Klimalar
bizi kışın soğuktan, yazın da sıcaktan korur. Ancak soğutma sistemlerini
ilk keşfedenler insanlar değildir. Pek çok canlının vücudunda klima
benzeri soğutma sistemleri zaten vardır.
Örnek olarak Afrika'da yaşayan
ve çok hızlı koşan gazeli verebiliriz. Bu canlı diğer pek çok canlı
gibi yaşamını sürdürebilmek için düşmanlarından kaçmak zorundadır,
çünkü başka bir savunma aracı yoktur. Ancak bu süratli koşu gazelin
vücut ısısını aşırı derecede yükseltir. Bu durum gazel için çok tehlikelidir,
çünkü vücut ısısı arttıkça gazelin beyninin ısısı da artar. Ancak
gazelin hayatta kalabilmesi için beyninin vücudundan daha serin olması
gerekmektedir. Bu durumda aklınıza "gazellerin nasıl olup da ölmedikleri"
sorusu gelecektir.
Bu sorunun cevabı bizi bir yaratılış
gerçeğine götürür.
Gazellerin
beyninin başlarının sağ tarafında bulunan özel bir soğutma sistemi
soğutur. Ayrıca gazellerin ve diğer hızlı koşan hayvanların soluk
alma kanalları vardır. Bu kanalların ardında uzanan, büyük kan birikintilerinin
içerisine de yüzlerce küçük kan damarı yayılmıştır. Gazelin soluduğu
hava bu yeri soğutur, böylece küçük kan damarlarının içerisinden geçen
kan da soğumuş olur. Sonra küçük damarlar kanı beyne taşıyan tek bir
kan damarının içerisinde biraraya gelirler. Bu sistem sayesinde gazel
koşarken süratle artan vücut ısısından etkilenmez.
Böyle kusursuz bir sistemin zaman
içinde kendiliğinden ortaya çıkamayacağını siz de hemen anlamışsınızdır.
Çünkü beynin soğutulması için gereken bu sistemin var olmaması demek,
gazelin daha ilk koşusunu yaparken ölmesi demektir.
Gazellerdeki
soğutma sistemi örneğinde de görüldüğü gibi canlılardaki tasarım,
mükemmel bir yapıya sahiptir. Yani bir canlının vücut sistemlerinin
ve organlarının evrimcilerin iddia ettikleri gibi zaman içinde ortaya
çıkması imkansızdır.
Tüm canlılar, gazellerdeki soğutma
sistemi gibi, tek bir parçası bile eksik olsa hiçbir işe yaramayacak
sistemlerle dolu bedenlere sahiptir. Bu da canlıların evrimcilerin
iddia ettikleri gibi tesadüflerle zaman içinde var olmadıklarını,
aksine hepsini yaratanın Allah olduğunu ispatlar. Bu, düşünebilen
ve aklını kullanabilen insanlar için çok açık bir gerçektir. Allah
bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:
"Eğer aklınızı kullanabiliyorsanız,
O, doğunun da, batının da ve bunların arasında olan herşeyin de Rabbidir."
(Şuara Suresi, 28)

AĞAÇKAKANLARIN DAYANIKLILIĞI
Ağaçkakanlar
gagalarıyla ağaçları delerek kendilerine yuva ve besin depoları yaparlar.
Bir ağaçkakanın gagasıyla ağacı delme hızı saatte yaklaşık olarak
40 km'dir. Bu olağanüstü bir hızdır ve aslında ağaçkakana zarar vermesi
gerekir. Ancak kuşun gagasında özel bir kilit sistemi vardır, bu sayede
ağaçkakana bir şey olmaz. Eğer bu özel sistem olmasaydı bu hız nedeniyle
ağaçkakanın gagası iki parçaya ayrılırdı. Bundan başka eğer ağaçkakanın
ağaca vuruşunun etkisi direkt olarak beynine gitmiş olsaydı bu durumda
da kuş bilincini kaybederdi. Ancak böyle bir şey hiç olmaz çünkü Allah
ağaçkakanı tam gereken özelliklere sahip olarak yaratmıştır. Örneğin
kuşun beyni gagasının seviyesinde yer almaktadır. Ayrıca ağaçkakanın
gagasının alt kısmındaki kasların da "şok emici" özelliği vardır.
Bu sayede ağacı delerken oluşan şokun etkisi azaltılmış olur.
Buraya
kadar anlattıklarımız ağaçkakanların genel özelliklerinden sadece
birkaçıdır. Bunların yanı sıra her ağaçkakan türünün kendine özgü
pek çok ilginç özellikleri vardır. Örnek olarak palamutları ağaçlarda
saklayan bir ağaçkakan türünü ele alalım.
Meşe palamudu ağaçkakanı yaz
boyunca ölü bir ağaç kütüğünün üzerinde sürekli olarak "delikler"
açar. Çünkü yaz sonunda bu delikleri kışın yiyeceği meşe palamutlarıyla
dolduracaktır. Meşe palamutlarını her deliğe birer tane olacak şekilde
adeta çekiçle çakar gibi yerleştirir. Fakat bu işlem ağaçkakan için
oldukça uzun sürer. Çünkü önceden hazırladığı deliklerin büyüklüğüne
uygun büyüklükte palamudu bulup yerleştirmeye çalışır. Eğer delik
büyük olup palamut küçük olursa, gevşek duran palamut diğer kuşlar
tarafından rahatlıkla alınabilir. Tam tersine delik küçük olup da
palamudu zorla deliğe sıkıştırmaya çalışırsa bu kez palamut zarar
görür. Bu nedenle deneme yanılma yöntemini uygulayan ağaçkakanın işi
çok uzun sürer.
Ağaçkakanın işi bu kadarla da
bitmez. Zaman geçtikçe palamutlar kurudukları için küçülürler. Bu
ise ağaçkakanın kuruyan palamutları çıkarıp yenileri ile değiştirmesi
demektir. Üstelik ağaçkakanlar bunu 5-10 palamut için yapmazlar. Meşe
palamudu ağaçkakanları büyük bir ağaçta bu palamutlardan yaklaşık
50 bin tanesini depolayabilirler.
Bu
ilginç özellikleri biraz düşündüğümüzde ağaçkakanlara bütün bunları
öğreten çok üstün bir gücün olduğunu anlarız. Bu üstün gücün sahibi
Allah'tır. Allah ağaçkakanların gagalarını ağaçları delecek dayanıklılıkta
yaratmıştır. Ayrıca yaptıkları tüm işleri onlara öğreten de Allah'tır.
Allah'tan başka hiçbir ilah, hiçbir yaratıcı yoktur. Allah herşeyi
Kendisinin yarattığını bize şöyle haber vermektedir:
İşte Rabbiniz olan Allah budur.
O'ndan başka ilah yoktur. Herşeyin yaratıcısıdır, öyleyse O'na kulluk
edin. O, herşeyin üstünde bir vekildir. (Enam Suresi, 102)

BÜYÜK
YANAKLI SEVİMLİ SİNCAP
Alttaki
resimde gördüğünüz sevimli canlının adı yanağı keseli sincaptır. Bu
sincap türünü diğer sincaplardan ayıran özelliği hemen yemeyeceği
besinini yanaklarındaki keselerde taşımasıdır. Sincap bunları daha
sonra kullanmak için depo eder.
Yanak
keseleri aslında çok gevşek bir yapısı olan deri kıvrımlarıdır. Bunların
iç kısmı çıplaktır ama nemli değildir, dolayısıyla besinler bozulmadan
uzun süre saklanabilirler. Bu keseler ağzın iki yanına doğru açılır.
Sincap, keselerini doldurmak
için bir cevizi pençelerinin arasına alır ve bunun iki ucundaki sivri
kısımları düzgünce ısırıp koparır. Sonra cevizi keselerden birinin
içine koyar. Ondan sonraki cevizi diğer keseye yerleştirir. Keseler
böyle sırayla doldurulur. Hayvan her keseye dört ceviz koyabilir.
Bu şekilde sincabın yüzü o ilginç ve sevimli halini alır.

DÜNYANIN
EN UZUN KANATLI
KUŞU ALBATROS
Albatroslar
çok büyük -yaklaşık 3.5 metrelik- kanatları olan deniz kuşlarıdır.
Hayatlarının %92'sini açık denizlerde geçirirler ve neredeyse hiç
karaya inmezler. Bu kuş türünün en önemli özelliği çok uzun süre hiç
durmadan uçabilmesidir. Bu güç işi ise albatros özel uçuş tarzı sayesinde
başarır.
Albatrosun uçması için kanatlarını
rüzgara karşı tamamen açarak havada durması yeterlidir. Bu şekilde
kanat çırpmadan saatlerce uçabilir. Kuş bunu kanatlarını olabildiğince
geniş açarak gerçekleştirir ve bu esnada kuşun kanatlarının genişliği
3.5 metreye ulaşır. Bu, kuşlar arasındaki en geniş kanat uzunluğudur.
Albatros yukarıya doğru yükselen
hava akımlarını ve rüzgarı kullanarak, onların yönünde ilerler. Rüzgarın
içinden zikzaklar çizerek bir dalganın tepesinden diğerine geçerek
hareket eder. Bu şekilde albatros tek bir kanat bile çırpmadan saatlerce
su üstünde uçabilir. Peki nasıl olup da albatroslar bu zor işi başarırlar?
Bu kuşun böylesine dayanıklı olmasını sağlayan nedir?
Öncelikle 3,5 metrelik bu dev
kanatları sabit şekilde açık tutabilmek için çok büyük bir güç gerekir.
Albatrosların ne kadar güç bir işi başardıklarını anlamak için albatrosu
bir insanla kıyaslayalım. Bir insan kollarını havada bir süreliğine
açık tutmaya çalıştığında dahi oldukça zorlanır. Belli bir süre sonra
kasları acımaya başlar ve kollarını indirmek zorunda kalır. Oysa albatroslar
kanatları açık bir şekilde saatlerce havada kalabilirler.
Albatrosların
kanat kemiklerinde kanatlarını açık pozisyonda tutmaya yarayan bir
çeşit kilit sistemi vardır. Bu kilit sistemi sayesinde hiç kas gücü
kullanmazlar. Bu da uçuş sırasında büyük kolaylık sağlar. Bu özel
sistem sayesinde günlerce, haftalarca hatta aylarca en az seviyede
enerji kullanarak hiç durmadan uçabilirler.
Bir
an durup düşünmek albatroslardaki bu özelliklerin tesadüfen var olamayacağını
anlamak için yeterlidir. Denizlerin üstünde uzun süre uçarak yaşayan
bu kuşların üzerinde Allah'ın şefkatini ve rahmetini görürüz. Albatrosların
hayatta kalmalarını sağlayan bütün özellikleri onlara veren Allah'tır.
Herşeye gücü yeten Rabbimiz diğer bütün canlıları olduğu gibi bu canlıları
da korumakta ve ihtiyaçlarını eksiksiz olarak vermektedir. Allah bir
ayette kuşların özelliklerine şöyle dikkat çekmektedir:
Göğün boşluğunda boyun eğdirilmiş
(musahhar kılınmış) kuşları görmüyorlar mı? Onları (böyle boşlukta)
Allah'tan başkası tutmuyor. Şüphesiz, iman eden bir topluluk için
bunda ayetler vardır. (Nahl Suresi, 79)

SÜSLEME SANATÇISI ÇARDAK
KUŞU
Yuvalarını
süsleyen kuşlar olduğunu biliyor muydunuz? Tıpkı bir insanın yaşadığı
yeri güzelleştirmesi gibi bazı kuş türleri de yuvalarını süslerler.
Kimi zaman topladıkları süs eşyaları ile yuvalarında dekorasyon yapan
kimi zaman da pembe renkli meyveler ile yuvalarının duvarlarını boyayan
bu kuşların davranışları elbette ki şaşkınlık vericidir.
Yuvasını
boyayan kuşlardan biri olan saten çardak kuşu gerçek bir "mimari ustası"dır.
Erkek çardak kuşu bir güvercin büyüklüğündedir. Yuvasını yaparken,
çevreden topladığı yüzlerce ince dalı resimde görüldüğü gibi karşılıklı
iki sıra olacak şekilde diker. Böylece bir çardak oluşturur. Çardağın
önüne ise çevreden topladığı bütün eşyaları yığar. Bunlar bir kelebek
kanadı, kuş tüyü, araba anahtarı veya bir paket kağıdı bile olabilir.
Kuşun özellikle mavi renkteki cisimlere karşı özel bir ilgisi vardır.
Resimde de gördüğünüz gibi mavi renkli herşeyi toplayıp yuvasında
biriktirir.
Kuşun büyük bir dikkatle yaptığı
dekorasyon bunlarla bitmez. Çardak kuşu yuvasının duvarlarını da boyar.
Üstelik boyasını da kendisi elde eder. Nasıl mı? Çeşitli renklerdeki
bitkileri toplar ve bunların sularını kullanarak duvarlarını boyar.
Kimi zaman da boyama işlemi için salgısıyla karıştırdığı kömürü kullanır.
Ayrıca ağzında çiğnediği bir parça ağaç kabuğu ile de dalların oluşturduğu
yuva duvarına boya yapar.
Allah çardak kuşu gibi hiç görmediğimiz
ya da güvercinler, martılar gibi sürekli gördüğümüz kuş türlerinin
tümünü yaratandır. Küçük bir kuşa nasıl yuva yapacağını, bu yuvayı
nasıl süsleyeceğini öğreten yüce Allah'tır. Bize düşen ise Allah'ın
gücünün sınırsızlığını daha iyi anlamak için hayvanların bu gibi özellikleri
üzerinde detaylı düşünmektir. Allah bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:
Kendinden (bir
nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi.
Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.
(Casiye Suresi, 13)
|