EVRENİN
YARATILIŞI

Uçsuz
bucaksız evrenin nasıl oluştuğunu, koskocaman Dünyamız'ın, Güneş'in,
Ay'ın ve yıldızların nasıl meydana geldiğini hiç merak edip araştırdınız
mı? Peki, evrenin Dünyamız, Ay ve Güneş'ten başka birçok ilginç cisimle
dolu olduğunu biliyor musunuz? Bu cisimlerin bir arada varlıklarını
sürdürebilmeleri için, evrende birçok hassas dengenin aynı anda çalışması
gerektiğinden haberiniz var mı?
Şimdi bu soruların cevaplarını öğreneceğimiz
ihtişamlı bir yolculuğa çıkalım ve Allah'ın evreni ilk olarak nasıl
yarattığını öğrenelim.
Bir
Zamanlar Evren Yoktu!
Eskiden insanlar gökyüzü hakkında çok az
şey biliyorlardı. Çünkü, gökyüzünü araştırmak için gerekli olan araçlar
şimdiki gibi gelişmiş değildi. Bu yüzden, insanların evrenin ilk ortaya
çıkışıyla ilgili saçma ve komik düşünceleri vardı. Bunların en komik
olanı ise evrenin hep var olduğunu zannetmeleriydi. Yani, gökyüzü yeterince
incelenmeden önce, bazı bilgisiz insanlar evrenin bir başlangıcı olmadığını
hep var olduğunu söylüyorlardı.
Bu
heykeli tasarlayıp ortaya çıkaran bir sanatçının olması, bizleri
de tasarlayıp meydana getiren bir tasarımcının olması gerektiğini
ve hiçbir şeyin kendiliğinden oluşamayacağını bize hatırlatıyor
|
Oysa bu çok mantıksız bir düşünceydi!
Bir düşünün, evinizin ya da okulunuzun ilk yapıldığı tarih hatta şu
an okuduğunuz bu satırların bile belli bir yazılış tarihi vardır. Aynı
şekilde, annenizin, babanızın ve tabi sizin de bir doğum tarihiniz var.
Demek ki, canlı ya da cansız olsun, herşey belli bir tarihte ortaya
çıkar. İşte, bunun için "evrenin ortaya çıkış tarihi yoktur, o zaten
hep vardı" diye düşünmek çok akılsızca bir düşünce olur.
Bu konuyu daha iyi anlamanız için
şöyle bir örnek verelim: Sabah okula giderken farklı bir yoldan gittiğinizi
ve yol üzerinde bir heykel ile karşılaştığınızı düşünün. Ne düşünürsünüz?
"Bir heykeltıraş bu heykeli yapmış ve buraya yerleştirmiş" dersiniz
değil mi? Peki bir arkadaşınız çıksa ve "hayır bu heykel hep buradaydı,
onu kimse yapmadı, her zaman burada duruyordu" dese ne dersiniz? Herhalde
arkadaşınızın son derece saçma düşündüğünü, her sanat eserinin mutlaka
bir yapımcısı olduğunu söylersiniz değil mi?
O halde evrenin hep var olduğunu
söyleyenler, heykelin hep var olduğunu söyleyen arkadaşınızdan çok daha
saçma düşünmektedirler. Çünkü heykel, bir kaya parçasının şekillendirilmiş
halidir. Evrenin içinde ise bu kaya parçası ile asla kıyaslanamayacak
kadar çok gök cismi, çok fazla sistem ve olağanüstü dengeler vardır.
Zaten
evrenin hep var olduğu gibi bir düşüncenin saçma olduğu gökyüzü araştırmaları
gelişince daha da iyi anlaşıldı. Çünkü, bu araştırmaların sonucunda
herşey gibi evrenin de bir başlangıcı olduğu ortaya çıktı.
Evrenin bir doğum günü olduğunu ispatlayan
ilk kişi Edwin Hubble (Edvin Habıl) adında bir gök bilimcidir. (Zaten
biliyorsunuzdur ama yine de hatırlatalım: gök bilimci gökyüzünü, uzayı
inceleyen insanlara denir.) Gök bilimci olan Hubble'ın dev bir teleskobu
vardı. 1929 yılında, her zamanki gibi dev teleskobuyla gökyüzünü incelediği
bir gün, yıldızların hareket ettiğini fark etti.
Bunlar sıradan hareketler değildi. Çünkü
yıldızlar sürekli olarak bizden uzaklaşıyorlardı. Hatta yıldızlar birbirlerinden
de uzaklaşıyorlardı. herşeyin birbirinden uzaklaştığı bir evren ise
sürekli genişleyen bir evren demekti.
Bundan yüzyıl öncesine kadar insanlar bu
gerçeği bilmiyorlardı. Fakat bugün yıldızların birbirlerinden ve Dünya'dan
uzaklaştıklarını bütün bilim adamları söylemektedir.
Yıldızların
bu hareketi evrenin yaratılışıyla ilgili çok önemli bir bilgidir. Çünkü,
yıldızların birbirlerinden sürekli uzaklaşıyor olmaları, başlangıçta
hepsinin bir arada olduğunu gösterir. Bilim adamları, bundan yaklaşık
15 milyar yıl önce evrenin tüm maddesinin toplu iğne başı kadar küçük
bir noktada sıkışık olarak bulunduğunu hesapladılar. Bu noktanın patlaması
ve uzaya dağılması sonucunda bugünkü evren ortaya çıkmıştı.
Şimdi, buraya kadar anlattıklarımızı sırayla
alt alta yazalım:
- Birincisi, yıldızlar sürekli hareket ederler;
- İkincisi, yıldızlar bizden uzaklaşmaktadırlar;
- Üçüncüsü, zaman yavaş yavaş geriye alınsa,
yıldızların birbirlerine yaklaştığı görülür. Bu geri gidiş, tüm evren
tek bir noktada birleşinceye kadar devam eder.
Biraz daha geriye gidersek bu nokta da yok
olur. Yani evren hiç yokken var olmuştur, yani Allah tarafından yaratılmıştır.
Yokluğun nasıl bir şey olduğunu aşağıdaki
üç basit soruyu cevaplayarak kolayca anlayabilirsiniz.
1- Bir sene önce kaç yaşındaydınız?
Mutlaka şu anki yaşınızdan bir yaş daha küçük
olduğunuzu söyleyeceksiniz.
2- Şu anda bulunduğunuz yaştan birer birer
geri saysanız, en son hangi yaşınızı söylersiniz?
Hepiniz "bir" demiş olmalısınız. Bu sizin
doğduğunuz andan bir yıl sonra girdiğiniz yaştır. İlk doğduğunuz anda
ise henüz bir yaşınız yoktur, bu an ise sıfır yaş olarak ifade edilebilir.
3- Doğduğunuz zamandan bir sene önceyi düşünün!
O zaman kaç yaşındaydınız? Ve neredeydiniz?
  
Eğer günümüzden
geriye doğru gidersek, daha sizin hiç ortada olmadığınız ana
kadar, bu resim kareleri tersine dizilmiş şekilde devam eder.
|
Bu soruya, "O zaman ben yoktum" şeklinde
cevap vermiş olmalısınız.
Doğru cevap da gerçekten anneniz size henüz
hamile kalmadan önceki zamanlarda yok olduğunuzdur.
Yaşınızla birlikte vücudunuz için de aynı
geriye sayma işlemini yapacak olursak, sonuçta vücudunuzun da yok olduğunu
görürsünüz. Geri aldığımız her bir yaşla birlikte vücudunuz da küçülür.
Vücudunuz küçüle küçüle, annenizin karnındaki halinizi alır. Annenizin
karnında da küçülme devam eder ve en sonda annenizin size hamile olmadığı
zamana gelir.
İşte evren de, aynı sizin gibi, Allah tarafından
yaratılmadan önce yoktu. Zamanı geri aldığımızda evrenin de yaşı küçülür.
Yine sizin gibi, bir yere kadar küçülür ve en sonunda yok olur. O halde
evrenin ortaya çıkmış olması, onun "yaratılmış" olması demektir.
Bu arada şunu hatırlatmalıyız, bir şeyin
yok iken var olduğunu anlatmak için "yaratılış" kelimesi kullanılır.
Ve herhangi bir şeyi yoktan var edebilen yani "yaratan" sadece Allah'tır.
İnsanlar da daha önce var olmayan şeyler yapabilirler. Örneğin ortada
bir resim yokken resim yapabilirler. Veya bir gemi yokken gemi inşa
edebilirler. Ama insanlar ancak Dünya'da var olan imkanlarla, daha önce
örneklerini gördükleri şeyleri yapabilirler. Bu ise, yaratmak değildir.
Yaratmak bir şeyi yoktan örneksiz olarak meydana getirmektir. Evrendeki
herşeyi ve tabi evrenin içindeki Dünyamız'ı da Allah örneksiz olarak
yaratmıştır.

Daha önce
hiç görmediğiniz bir şeyin resmini yapabilir misiniz? Elbette
yapamazsınız çünkü sadece Allah örneksiz yaratabilir.
|
İnsan ise, biraz önce söylediğimiz
gibi bir resim yaparken bile Allah'ın yarattıklarını örnek alır. Örneğin,
sizden bir manzara resmi çizmenizi istesek, kağıda neler çizersiniz?
Büyük ihtimalle, Güneş, dağ ve birkaç yeşil ağaç ve belki bir de gökkuşağı
ya da deniz çizersiniz. Peki, şimdi bir düşünün! Hiç ağaç görmemiş olsaydınız,
ağaç resmi çizebilir miydiniz? Hayır, kesinlikle çizemezdiniz. Ya da
doğuştan kör birini düşünün Güneş'in yuvarlak olduğunu bilmesi için
birinin kendisine söylemiş olması gerekir. Çünkü, göremediği bir şeyi
bilmesine imkan yoktur.
Çocuklar! Bu örneklerden sonra bir kez daha
açıkça gördüğümüz gibi, örneksiz yaratma gücü olan sadece Allah'tır.
Allah'ın tüm insanlara yol gösterici olarak indirdiği kutsal kitap olan
Kuran'da bu gerçek şöyle haber verilmektedir:
O (Allah) gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır... (Enam
Suresi, 101)
Çocuklar şimdi sıra, Allah'ın evreni nasıl yarattığını öğrenmeye geldi.
Eminiz hepiniz, böyle büyük bir olayın nasıl gerçekleştiğini merak etmeye
başlamışsınızdır.
Big
Bang (Büyük Patlama) ve Evrenin Genişlemesi
Evrenin milyarlarca yıl önce, tek bir nokta
olduğunu artık biliyorsunuz. Şimdi sıra bu minik noktanın nasıl bir
anda büyümeye başladığını öğrenmeye geldi.
Bilirsiniz, çizgi filmlerde kahramanın hep
bir düşmanı olur. Bu düşman filmin kahramanını yakalamak için çeşitli
yollara başvurur. Bu yollardan sık sık başvurduğu yöntem ise dinamit
kullanmaktır. Örneğin; sevimli tavşan Bugs Bunny'nin yuvasına ya da
hızlı deve kuşu Road Runner'ın geçtiği yollara düşmanları hep dinamit
koyarlar. Sevimli kahramanlar bu dinamitlerden büyük bir ustalıkla kurtulurlar.
Evet
şimdi, bu patlamalardan birini hayal edin. Örneğin; Bugs Bunny'i yakalamak
isteyen avcının, Bunny'nin toprağın altındaki yuvasına dinamit koyduğunu
düşünün! Dinamit patladığında ne olur? Yerden yukarı doğru dört bir
tarafa toprak parçaları fırlar, değil mi? Patlamadan önce bu toprak
parçaları bir aradadır. Fakat, patlamadan sonra toprak minik parçalar
halinde etrafa dağılır ve parçalar birbirlerinden uzaklaşır.
İşte çocuklar, evren de milyarlarca yıl önce,
böyle bir patlamayla ortaya çıktı. Patlamayla parçalar oluştu. Bu parçalar,
toprak parçalarının etrafa fırlayıp dağılması gibi birbirlerinden uzaklaşarak
dağıldılar. Evreni ve içindeki gök cisimlerini oluşturmaya başladılar.
Evrenin Allah tarafından yaratılışının başlangıcı
olan bu patlamaya, Big Bang (Büyük Patlama) adı verildi. Bu büyük patlama
ile evren o andan itibaren sürekli büyümeye ve genişlemeye başladı ve
hala da genişlemeye devam etmektedir.
Şişirilen
bir balonun üzerindeki küçük noktacıklar, balon şiştikçe birbirinden
nasıl uzaklaşıyorsa, evrendeki gök cisimleri de ilk patlamanın
etkisiyle birbirlerinden böyle uzaklaşmışlardır.
|
Şimdi, diğer bölüme
geçmeden önce buraya kadar anlattıklarımızı, maddeler halinde yazalım.
1- Uzun yıllar önce evren diye bir şey yoktu;
2- Evren, tek bir noktanın patlaması ile
var oldu;
3- Patlamayla evrenimizi oluşturan cisimler
ortaya çıktı ve birbirlerinden uzaklaşmaya başladılar;
4- Evrendeki cisimlerin birbirinden uzaklaşması
ile evren genişletmektedir.
Tüm bunlar Allah'ın sonsuz güç ve kudretinin
delilleridir. Dünyadaki bütün insanlar biraraya gelse evrenin küçük
bir benzerini bile meydana getiremezler. Big Bang'in benzeri bir patlama,
Dünya'daki bütün malzemeler kullanılsa bile gerçekleştirilemez. Demek
ki, tüm güç bütün bunları gerçekleştiren Allah'ındır. Şimdi gelen konuyu
okuduğunuzda Allah'ın gücünün ve aklının sonsuz olduğunu daha iyi anlayacaksınız.
Patlamayla Oluşan Düzen
 
Bomba patladığında
herşeyi yakıp yıkar. Patlamanın ardından tesadüfen düzenli bir
yapı oluşamaz.
|
Çocuklar sizin de tahmin edeceğiniz
gibi hiçbir patlama düzenli bir yapı oluşturmaz. Tam tersine, patlama
var olan düzeni bozar. Patlamanın olduğu yerdeki herşey zarar görür.
Güçlü bir bomba, kocaman bir binayı yıkabilir. Dünya'nın en güçlü bombası
atom bombasıdır. Bu bomba atıldığı yerdeki bütün düzeni yok eder. Bir
anda koca bir şehri yerle bir edebilir.
Big Bang ismini verdiğimiz evreni meydana getiren Büyük Patlama ise
milyarlarca atom bombasının patlamasından çok daha güçlü bir patlamadır.
Fakat tam tersine, bu patlamanın sonucunda, mükemmel bir düzen oluşmuştur.
Her tarafı bizim için özenle hazırlanmış olan Dünyamız da bu patlamanın
ardından ortaya çıkmıştır.
Peki sizce Big Bang'ten sonra
bu mükemmel düzen nasıl oluşmuş olabilir?

Kumsalda
oluşan bir patlama sonucunda resimde görülen kumdan kalenin
tesadüfen oluşması nasıl imkansız ise, Big Bang (Büyük Patlama)
dan sonra içinde Dünyamız'ın ve canlıların da yer aldığı evrenin
tesadüfen, Allah'ın kontrolü dışında oluşması o derecede imkansızdır.
|
Evet çocuklar, büyük bir patlamayla
evreni yoktan yaratan Allah'tır. Tabi evrendeki mükemmel düzeni sağlayan
da yine Rabbimiz'dir.
Zaten bundan başka her cevap yanlıştır.
Örneğin, patlamadan sonra düzen kendi kendine oluştu diyen bir insan,
saçma bir cevap vermiş olur. Bunun neden saçma bir cevap olduğunu bir
benzetmeyle size açıklayalım:
Kumsala bir bomba atılsa, kumlar ne olur?
Etrafa saçılırlar, değil mi? Peki, biri kumsalda bir patlamadan sonra
çok büyük bir kale oluştuğunu söylese, ne düşünürsünüz? Bu kişinin muhtemelen
deli, söylediklerinin de kesinlikle uydurma olduğunu düşünürsünüz. İşte
aynı şekilde, evrendeki düzenin kendi kendine oluştuğunu söyleyen birinin
de deli olduğu düşünülür. Üstelik dev evrende kumdan bir kaleyle kıyaslanamayacak
kadar çok fazla ayrıntı, denge ve üstünlük vardır.
Sonuç olarak, evrendeki mükemmel düzen, evrenin
kendi kendine oluşmadığını kanıtlar. Evrende var olan her düzen ve denge
de Allah'ın sonsuz aklının göstergelerindendir.
Kuran'da Evren Hakkında Verilen Bilgiler
Kuran, Allah'ın insanlara gönderdiği
kutsal kitaptır. Her konuda en doğru bilgiler Kuran'dan öğrenilir. Çünkü,
Kuran'ın her satırı Yüce Allah'ın bir sözüdür. Fakat, Kuran'ın indirildiği
dönemde, bilim ve teknoloji bugünkü kadar gelişmiş değildi. Bu sebeple,
son yıllara gelinceye kadar Kuran'da yazılı olan bilgiler araştırılamadı.
Bugün ise bilimde ve teknolojide çok büyük ilerlemeler yaşanmaktadır.
Her yeni gelişme, Kuran'da haber verilen bilgilerle tamamen aynı çıkmaktadır.
Örneğin, Kuran'da evrenin bir aradayken ayrılıp dağıldığı bildirilir.
Önceki sayfalarda size anlattığımız gibi, günümüz biliminin ulaştığı
sonuç, Kuran'daki bilginin tamamen aynısıdır. Kuran'da bu bilimsel gerçek
şu şekilde anlatılır:
O inkar edenler görmüyorlar mı ki (başlangıçta) göklerle yer birbiriyle
bitişikken, biz onları ayırdık … (Enbiya Suresi, 30)
Bu ayeti şu şekilde açıklayabiliriz
-
"Gökler" kelimesi, tüm evren anlamına gelir.
- Öyleyse, "Göklerle yer birbiriyle birleşikti"
ifadesi, eskiden evrendeki tüm varlıkların birbirleriyle içiçe olduğunu
anlatır.
- Son olarak, "Onları ayırdık" ifadesi evrenin
patlamayla parçalara ayrıldığını belirtir.
Kuran'da, bilimin yeni keşfettiği, evrenle
ilgili daha pek çok bilgi vardır. Şimdi bu bilgilerden bir örnek daha
verelim.
Size daha önce söz ettiğimiz Hubble adlı
gök bilimci, evrenin genişlediğini ispatladığında yıl 1929'du. Yani
bundan sadece 72 yıl önceydi. Oysa, aynı bilgi Kuran'da bundan tam 1400
sene önce haber verilmiştir. Ayetlerde bu konudan şöyle bahsedilir:
Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz.
(Zariyat Suresi, 47)
Ayette geçen "gök" kelimesi, uzay ve evren anlamında kullanılmıştır.
"Biz (onu) genişleticiyiz" ise açıkça evrenin genişlediğini bildirir.
Bu örnekler iki şeyi kanıtlar:
- Kuran kesin olarak Allah tarafından gönderilmiş
bir kutsal kitaptır;
- Kuran'da yazılı olanlar, her zaman en doğru
bilgilerdir. Çünkü Kuran, evreni ve içindeki herşeyi yaratan Allah tarafından
gönderilmiştir, elbette Kendi yarattığını en iyi bilen de Allah'tır.
Bu bölümde tüm evrenin Allah tarafından yoktan
var edildiğini gördük. Şimdi de Allah'ın sonsuz gücünün ve bilgisinin
eseri olan evrende bir yolculuğa çıkalım.
|