VÜCUDUMUZDAKİ
BİLGİ BANKASI: DNA
Size daha önce söylemiştik: İnsan
vücudunda trilyonlarca hücre vardır. Ve bu hücrelerin her birinin içinde
de bir insanın sahip olduğu tüm özellikler saklanmıştır.
Peki
bu bilgiler hücrenin içinde nereye saklanmıştır? İşte bundan daha önce
söz etmemiştik.
Hücrelerin
her birinin çekirdeğinde DNA adında bir molekül bulunur. DNA insan vücuduna
ait tüm bilgileri içerir. Sizin saçınızın veya gözlerinizin rengi, iç
organlarınız, dış görünümünüz, boyunuzun uzunluğu gibi tüm bilgiler
DNA'nızda şifreli olarak bulunmaktadır. Bu bilgiler ise 4 farklı harf
kullanılarak şifrelenmiştir; A, T, G, C. Her harf bir molekülün isminin
baş harfini göstermektedir. Bu dört harf farklı şekillerde dizilerek
farklı bilgileri meydana getirir.
Bunu
bir alfabeye benzetebilirsiniz. Örneğin bizim alfabemizde 29 harf vardır
ve bu harflerin farklı dizilimleri ile farklı kelimeler meydana gelir.
İşte DNA'daki 4 harfin farklı şekillerde dizilmesi ile farklı bilgiler
oluşur.
DNA'da
çok büyük miktarda bilgi vardır. Bunun ne kadar fazla olduğunu anlamak
için şöyle bir karşılaştırma yapabiliriz: Eğer DNA'daki bilgileri bir
kağıda dökmemiz gerekseydi, her biri 500 sayfa olan 900 ciltten oluşan
dev bir kütüphane oluşturmamız gerekirdi. Bu ansiklopedileri sığdırmak
içinse bir futbol sahası uzunluğunda kütüphaneye ihtiyacımız olurdu.
Ancak bu kadar çok bilgi bizim gözümüzle bile göremeyeceğimiz kadar
küçük olan bir moleküle sığdırılmıştır.
Peki bu kadar bilgiyi
oraya kim yazmıştır? Ve bu kadar çok bilgiyi o kadar küçük bir yere
kim sığdırabilmiştir? Evrimciler bunların hepsinin tesadüfen gerçekleştiğini
söylemek zorunda kalırlar. Ama böyle bir şeyin tesadüflerin sonucunda
meydana gelmesi kesinlikle imkansızdır.
Yukarıda
size kütüphane örneğini vermiştik. DNA'daki bilgiler bir futbol sahası
uzunluğundaki kütüphaneyi dolduracak kadar çok ansiklopediye sığar demiştik.
Siz bir kütüphane dolusu ansiklopedi görseniz, bu ansiklopedilerdeki
bilgilerin tesadüfler sonucunda yazıldığını düşünür müsünüz? Yoksa çok
fazla bilgili öğretmenlerin, profesörlerin mi bu ansiklopedileri hazırladıklarını,
sonra bu ansiklopedilerin bir basımevinde basıldığını mı düşünürsünüz?
Tabi ki doğru ve akla uygun olan ikinci seçenektir.
Evrimcilerin DNA tesadüfen oluştu
demeleri neye benzer biliyor musunuz? Bir gün birinin gelip, "basımevinde
bir patlama oldu ve bu patlamanın sonucunda bu kütüphane kendi kendine
oluştu" demesine benzer.
Veya
bir gün sınıftaki sıranıza oturdunuz ve masanızın üzerinde "Türkiye'nin
coğrafi özelliklerinin" yazılı olduğu bir sayfa buldunuz. Bunu kim yazdı
diye sorduğunuzda yanınızdaki arkadaşınız size şöyle dese: "Biraz önce
bu kağıdın üstünde bir şişe mürekkep duruyordu. Ben yanlışlıkla masaya
çarpınca mürekkep kağıdın üzerine döküldü ve bu yazı ortaya çıktı".
Arkadaşınızın aklından şüphe ederdiniz herhalde.
İşte
evrimciler bundan daha da saçma bir şeyi iddia ederler.
Nasıl
ki bir sayfa yazı bile tesadüfen kendi kendine oluşamaz, mutlaka onu
yazan biri vardır. DNA gibi mükemmel bir bilgi bankası da kendi kendine
tesadüfler sonucunda oluşamaz. DNA'yı yaratan üstün ve güçlü olan, her
şeyi yapmaya gücü yeten, yerin, göğün ve ikisinin arasındakilerin Rabbi
olan Allah'tır.
|