Yaban
kazları 8.000 metre gibi inanılması güç bir yükseklikte uçabilirler.
Bu çok zor bir iştir, çünkü pek çok canlı bu yükseklikte nefes alamaz.
Bunun nedeni atmosferde yükseklere çıkıldıkça havadaki oksijen oranının
azalmasıdır. Bu durum yükseklerde soluk almayı güçleştirir. Bizim de
bir tepeye ya da dağa çıktığımızda zorlukla nefes almamızın nedeni budur.
Dolayısıyla atmosferin bu denli seyrek olduğu bir yükseklikte uçan kuş,
daha hızlı kanat çırpmak zorunda kalacaktır. Çok kanat çırpmak için
de kuşun daha çok oksijen yakması gerekecektir. Bu ise kuşun işini çok
zorlaştıracak bir durumdur. Ancak kuşlar binlerce metre yükseklikte
uçsalar da hiçbir zaman bir zorlukla karşılaşmazlar. Çünkü bu hayvanların
ciğerleri, yükseklerdeki seyrek oksijenden en yüksek oranda faydalanabilecek
şekilde yaratılmıştır.
Diğer canlılardan
farklı şekilde çalışan akciğerleri, kuşların seyrek havadan normalden
daha fazla enerji almalarını sağlar. Bu ise Allah'ın yaratmasının kusursuzluğunu
bize kanıtlayan örneklerden biridir.

BENZERSİZ BİR GÜVENLİK
SİSTEMİ
Su yüzeyine yakın
yaşayan bazı canlılar hem su üzerinden, hem de dipten gelebilecek tehlikelerle
karşı karşıyadırlar. Bu canlılar hiç akla gelmeyecek bir savunma sistemine
sahiptirler, bu canlıların renkleri şeffaftır. Resimlerde de gördüğünüz
gibi bu özellikleri sayesinde düşmanları tarafından fark edilmezler.
Yengeç, karides ve balık yavruları da bu şekilde, şeffaf olarak yaratılmışlardır.
Bu küçük canlıların, kendi kendilerine yaşadıkları yerin durumunu belirleyip
ona göre bir renk almış olamayacakları çok açıktır. Ayrıca bu hayvanlar
kendilerini korumaları gerektiğini nereden bilmektedirler? Etrafta düşmanları
olduğunu ve şeffaf oldukları takdirde fark edilmeyeceklerini nasıl bilebilirler?
 
Resimlerdeki
şeffaf karidesleri görebiliyor musunuz? Allah'ın şeffaf bir
bedenle yarattığı bu canlıları düşmanları da görmekte zorlanırlar.
|
Herşeyi kusursuz bir şekilde yaratan Allah, bu küçük ve savunmasız
canlıları da mükemmel bir tasarımla yaratmıştır. Allah koruyan, gözeten
ve muhafaza edendir. Sonsuz şefkatli olan Rabbimiz tüm canlılar için
özel bir korunma yöntemi yaratmıştır. Bu canlılar da şeffaflıkları
ile korunmaktadırlar. Allah bütün canlıları eksiksiz yaratandır. Rabbimiz
herşeyi en mükemmel şekilde yarattığını ayetlerinde bize şöyle haber
vermektedir:
O, biri diğeriyle 'tam bir
uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın
yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin.
İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve
çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir;
o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak
sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4)
CEVİZİ SEVEN SİNCAPLAR
Bu
bölümde, Allah'ın sevimli sincapları yaratırken onlara verdiği bazı ilginç
özellikleri öğreneceksiniz. Arkadaşlarınız bu minik, sevimli canlılar
hakkında öğrendiklerinize çok şaşıracaklar.
Sincaplar, daha çok Avrupa kıtasındaki
ormanlarda yaşarlar. Boyları 25 cm., yani sizin ellerinizle iki karıştır.
Vücutlarının arkasında, hemen hemen kendi boyları kadar uzun, yukarı
doğru duran, geniş ve gür tüylerden oluşan kuyrukları bulunur. Herşeyi
bir amaçla yaratan Allah'ın, sincaba böyle bir kuyruk vermesinin de
elbette bir nedeni vardır: Sincap, bu kuyruk sayesinde dengesi bozulmadan
ağaçtan ağaca atlar.
Sincap, minik sivri tırnakları
sayesinde ağaçlara tırmanabilir. Bir dalın üstünde koşabilir, baş aşağı
sallanabilir ve o şekilde ilerleyebilir. Özellikle gri sincaplar bir
ağacın en uçtaki dalından 4 metre uzaktaki bir başka ağacın dalına rahatlıkla
atlayabilirler. Havada uçarken de kollarını ve bacaklarını açarak adeta
bir planör gibi hareket ederler. Bu esnada yassılaşan kuyrukları ise
hem dengelerini sağlar hem de yönlerini ayarlayan bir dümen görevi görür.
Hatta kendilerini 9 metre yükseklikten boşluğa bırakıp dört ayaklarının
üzerine yere yumuşak iniş yapabilirler.
KIRILSA
DA YENİLENEN DİŞLER
Sincapların
bir insanın asla sahip olamayacağı keskinlikte ve sağlamlıkta
dişleri vardır. Ağızlarının ön tarafında, sert maddelerin kemirilip
kırılmasını sağlayan kesici dişler, arka uzun boşlukta ise azı
dişleri bulunur. Biz bir cevizi kırmak istediğimizde, oldukça
sağlam bir taş veya bu iş için özel olarak demirden yapılmış bir
alet kullanırız. Bu minik hayvanlar ise ağızlarındaki keskin dişlerle
bu işi kolaylıkla yapabilirler.
Sincapların
dişlerinin bir ömür boyu nasıl sağlam kaldığını veya dişleri hasar
gören sincapların daha sonra nasıl beslendiklerini -fındık, ceviz
yediklerini- hiç merak ettiniz mi? İşte, herşeyi mükemmel bir
uyum içinde yaratan Allah, onların dişlerine çok önemli bir özellik
vermiştir. Bakın şimdi çok şaşıracaksınız; çünkü sincapların dişleri
kırılıp-aşınsa bile, yerine hemen yenisi çıkar. Aşınan dişler
sürekli uzayarak alttan yenilenir. Dahası, Allah bu özelliği yalnızca
sincaba değil, yiyeceklerini kemirmek zorunda olan bütün canlılara
vermiştir.
|
Şimdi
şu sevimli sincapların neler yaptığını bir kere daha düşünelim... Artık
siz de biliyorsunuz, sincaplar bir ağaçtan diğerine düşmeden ve yuvarlanmadan
atlayabilmek ve üstelik atlarken incecik dalları hedefleyip tam üstüne
tutunabilmek gibi hareketleri bir sirk cambazı ustalığıyla yapabilirler.
Peki ama nasıl? İşte, tüm bunlar
sincabın arka ayaklarını, mesafeleri çok iyi ayarlayabilen keskin gözlerini,
güçlü pençelerini ve denge kurmasına yarayan kuyruğunu kullanması sayesinde
olur. Ama hiç düşündünüz mü, acaba sincaba bu özellikleri veren ve bunları
kullanmasını öğreten kimdir; sincap bu şekilde yaşaması gerektiğini
nereden biliyor? Sincapların ailece ellerine cetvel alıp ormandaki her
ağacın boyunu veya ağaç dallarını ölçmeleri mümkün olmadığına göre,
sincaplar ağaçtan ağaca atlarken mesafeleri nasıl ayarlıyorlar? Ayrıca,
sincaplar nasıl hiçbir yerlerini sakatlamadan ya da yaralanmadan bu
kadar hızlı hareketlerle atlayıp zıplayabiliyorlar?
Hiç
kuşkusuz bu sevimli hayvancıkları sahip oldukları bu özelliklerle birlikte
yaratan ve onlara bu özelliklerini kullanmayı öğreten yaratıcıları olan
Allah'tır.
Üstelik sincaplar yüksek ağaçların
tepelerinde yetişen ceviz, kestane, fındık ve çam fıstığı gibi sert
kabuklu besinlere ulaşabilmek için gereken bütün yeteneklere ve fiziksel
özelliklere sahiptirler. Doğadaki bütün hayvanlar gibi sincaplar da,
ihtiyaç duydukları yiyecekleri kolayca elde edebilecek şekilde, Allah
tarafından özel olarak yaratılmışlardır.
Sincaplar kışın yemek bulmakta
çok zorlanırlar. Bu yüzden yaz aylarında kış için yiyecek biriktirirler.
Sincaplar kışın yiyecekleri besin maddelerini daha önceden toplayan
canlılardandır. Ancak yiyecek depo ederken çok dikkatlidirler. Meyveleri
ve buldukları etleri depo etmezler. Çünkü bu yiyecekler kısa zamanda
bozulur, o zaman da sincaplar kışın aç kalırlar. Bu yüzden sincaplar
kış için yalnızca ceviz, fındık ve kozalak gibi dayanıklı yemişleri
toplarlar.
Sincaplara
doğuştan bu bilgiyi veren ve bu şekilde beslenmelerini sağlayan ise
Allah'tır. Burada Allah'ın sıfatlarından birisini görürüz. Bu, Allah'ın
"rızık veren", yani "yarattığı her canlıya yiyecek veren" sıfatıdır.
Kış için yiyecek depolayan sincaplar,
çeşitli yerlere gömdükleri fındıklarını mükemmel koku duyularını kullanarak
bulurlar. Öyle ki, 30 cm.'lik karın altına gizlenmiş olan fındıkların
bile kokusunu alabilirler.
Yiyeceklerini keselerinde taşıyan
sincaplar bunları yuvalarına götürürler. Bu inlerde birden çok yerde
besin depolarlar. Fakat çoğunun yerini daha sonra unuturlar. Ancak bunun
bile Allah tarafından belirlenmiş bir sebebi vardır. Çünkü
sincapların unutup yer altında bıraktıkları yemişler zamanla ormanın
içinde filizlenip gelişerek tekrar yeni ağaçlar oluşturur.
Sincapların
da pek çok canlıda olduğu gibi kendi aralarında kullandıkları haberleşme
yöntemleri vardır. Örneğin kırmızı sincaplar düşman gördüklerinde kuyruklarını
sallar ve heyecanlı sesler çıkarmaya başlar. Bu haberleşme yöntemlerinin
dışında yüksek dallarda koşarak hareket edebilen sincaplar kuyruklarını
denge sağlamak için de kullanır. Yönlerini de kuyruklarını çevirerek
değiştirirler. Sincapların kuyrukları bir geminin dümeni ile aynı işlemi
görür. Sincapların bıyıkları da dengelerini sağlamada önemli bir unsurdur.
Bıyıkları kesilen sincaplar dengelerini koruyamazlar. Aynı zamanda sincaplar
bıyıklarını geceleri dolaşırken etrafta bulunan nesneleri hissetmek
için de kullanır.
Çocuklar!
Sincapların bir de uçan cinsleri olduğunu biliyor muydunuz? Avustralya'da
yaşayan ve boyları 45 cm. ile 90 cm. arasında değişen "uçan sincaplar"ın
bütün türleri ağaçlarda yaşar. Aslında yaptıkları tam olarak uçma değildir.
Bir ağaçtan diğerine uzun atlayışlar yaparak hareket ederler. Ağaçlar
arasında bir planör gibi uçarak hareket eden bu canlılarda kanat yoktur,
uçma zarı vardır. Uçan sincapların bir türü olan "şeker uçan sincapları"nın
uçma zarı, ön bacaklardan arka bacaklara doğru uzanır; dardır ve püsküle
benzer uzun tüyleri vardır. Bazı türlerindeyse uçma zarı kürklü bir
deriden oluşan bir zar halindedir. Bu zar ön ayağın bileğine kadar uzanır.
Uçan sincap, bir ağacın gövdesinden fırlar ve gerilmiş derinin planöre
benzeyen etkisiyle bir seferde ortalama 30 m.'lik bir uzaklık aşabilir.
Hatta kimi zaman arka arkaya 6 kaymayla 530 m.'lik bir mesafe alabildikleri
gözlenmiştir.
Boyut olarak küçük olan hayvanlar
hareket etmediklerinde hızla ısı kaybeder ve donma tehlikesi ile karşılaşırlar.
Bu da onlar için özellikle uykuda oldukları vakitlerde bir tehlike oluşturur.
Ama Allah her canlı türü için olumsuz dış şartlardan etkilenmemelerini
sağlayacak korunma yöntemleri yaratmıştır. Örneğin sincap gibi canlılar
kalın bir kürke benzeyen kuyruklarını vücutlarının etrafına sarmalayıp,
bir top gibi kıvrılarak uyur. Sincapların kuyrukları tıpkı bir palto
gibidir. Soğuk havalarda uyuduklarında kuyrukları sayesinde donmaktan
kurtulur.
HAVUCU
SEVEN TAVŞANLAR!
Evlerimizde beslediğimiz, o bembeyaz
tüylerini okşadığımız ve havuç kemirişlerini seyretmekten büyük zevk aldığımız
tavşanlar hakkında da yeni bilgiler öğrenmeye ne dersiniz? Bakalım bu
sevimli hayvanların hem bilmediğimiz, hem de ilginç ne özellikleri varmış:
Bir tavşanın yanına yaklaşmaya
çalışırsanız ne kadar hızlı kaçtığını hemen fark edersiniz. Bu sevimli
hayvanların, kafalarını eğmiş ot yerken bile o uzun kulaklarıyla düşmanlarını
çok rahat fark edebildiklerini biliyor muydunuz? İşte, bu keskin işitme
yeteneklerinden dolayı, kendinizi fark ettirmeden onlara yaklaşmanız
çok zordur. En ufak bir sesi veya kıpırtıyı hissedip, olanca hızlarıyla
kaçarlar.
Tavşanlar
büyüdüklerinde 50-70 cm. arasında bir boya ulaşırlar. Arka bacakları
ön bacaklarından daha uzun ve güçlüdür. Bu özellikleri sayesinde saatte
60-70 km hızla koşabilir ve bir seferde 6 metre ileriye sıçrayabilirler.
Bir tavşan şehir içinde giden bir arabadan daha hızlı koşabilir.
Tüm tavşanlar yaratılıştan bu özelliklere
sahip olarak doğarlar. Allah onları hızlı koşucular olarak yaratarak,
düşmanlarından kolayca kaçabilmelerini sağlamıştır.
Sizce bir tavşana "en çok ne yemeyi
seversin?" diye sorsak ne cevap verir bize? Evet, haklısınız "havuç"
der (havucun gözlerimize ne kadar iyi geldiğini de unutmayalım). Peki,
tavşanların yeraltında kazdıkları yuvalarda yaşadıklarını, havuçların
da tam onların yerin altındaki yaşantılarına uygun şekilde yerin altına
doğru büyüdüklerini biliyor muydunuz? Evet, sizin de bu sorudan anladığınız
gibi havuçlar tavşanların beslenme ihtiyaçlarını karşılamalarına en
uygun şekilde yaratılmışlardır.
Allah,
bizler için de herşeyi kullanmamıza en uygun şekilde yaratmıştır. Kış
aylarında büyüklerinizin size sık sık yedirdiği portakalı düşün. Eğer
kabuğundan dilimlenmiş bir şekilde çıkmasaydı, o sulu haliyle onu yememiz
çok zor olurdu. Oysa çevrenizde gördüğünüz herşeyi yaratan Allah, kış
aylarında içindeki C-vitamini sayesinde bizi hastalıklardan koruyan
bu lezzetli meyveyi bizim için özel olarak dilimlenmiş ve paketlenmiş
olarak yaratmıştır. Tekrar tavşana dönelim! Tavşan, kendisine çok sevimli
bir hava veren ve sürekli uzayan ön dişleri sayesinde havuçları kolaylıkla
kemirebilir.
Allah
canlılara yiyecek içecek ihtiyaçlarından başka yaşamlarını kolaylaştıracak
başka birçok özellik vermiştir. Yeryüzünde farklı özelliklere sahip
çeşit çeşit tavşanlar vardır. Örneğin, soğuk bölgelerde yaşayan tavşanlar
genelde beyaz renklidir. Bu onların karlar üstünde fark edilmemeleri
ve kolayca saklanmaları için önemli bir özelliktir. Ayrıca diğerlerine
göre daha büyük olan yabani tavşanların, bacakları ve kulakları daha
uzundur. Çöllerde yaşayan Amerikan tavşanının ise iri kulakları vardır.
Bu kulaklar tavşanın serinlemesine yardımcı olurlar.
Hayvanların
çoğu doğada kendileri için belirledikleri bölgelerde yaşamlarını sürdürürler.
Bunu insanların kendilerine ve ailelerine mahsus evlerde yaşamalarına
benzetebiliriz. Hayvanlar ve hayvan toplulukları genelde diğerlerinin
yaşadıkları bölgelere girmemeye özen gösterirler. Hayvanlar kendi yaşam
bölgelerini belirlemek için "koku bırakma" yöntemini kullanırlar. Örneğin
ceylanlar kendi bölgelerini belirlemek için uzun ince dallara ve otlara,
hemen gözlerinin altındaki bezlerden salgılanan ve katran gibi kokan
bir madde bırakırlar. Bu koku diğer ceylanların bölgenin bir sahibi
olduğundan haberdar olmalarını sağlar. Ren geyiklerinin ise, arka ayaklarının
ucunda koku bezleri vardır. Bu bezlerden salgılanan koku, bölgelerini
işaretlemelerine yardımcı olur. Tavşanlar da çenelerindeki bezler ile
bir koku bırakarak bölgelerini işaretlerler.
Gördüğünüz
gibi Allah hayvanları çok ilginç ve önemli özelliklerle yaratmıştır.
Tüm bunları öğrendiğimizde ise biz Allah'ın kusursuz yaratışına hayranlık
duyarız. Allah'ın hepimizin yaratıcısı olduğunu hatırlar ve O'na şükrederiz.
Unutmayın çocuklar; Allah Kuran'da insanlara her zaman nimetleri düşünüp
şükretmelerini emretmiştir. Bir ayetinde şükredenleri ödüllendireceğini
şöyle bildirmiştir: …Biz
şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz. (Al-i İmran Suresi, 145)
Çocuklar! O zaman siz de her zaman gördüğünüz
nimetler ve güzelliklere şükretmeyi sakın unutmayın.
|