ALLAH
HEPİMİZİN YARATICISIDIR
İnsanların
konuşurken içinde Allah kelimesi geçen cümleler kullandıklarını duyarsınız.
Bunlar genellikle "Allah korusun", "Allah kısmet ederse",
"İnşallah", "Allah bağışlasın", "Allah kabul
etsin" gibi cümlelerdir.
Bu kelimeler Allah anıldığında
kullanılan dua içeren veya Allah'ı yücelten ifadelerdir. Örneğin "Allah
korusun", Allah'ın sizin ve çevrenizde gördüğünüz canlı cansız
her varlığın üzerinde sonsuz gücü olduğu anlamına gelir. Sizi, anne
ve babanızı, arkadaşlarınızı kötülüklerden koruyacak olan Allah'tır.
Bu nedenle, bu söz özellikle bir sel ya da onun gibi istenmeyen bir
olaydan bahsedildiğinde sıkça kullanılır. Bir düşünün, sizce anneniz,
babanız ya da seller konusunda bilgi sahibi herhangi bir büyüğünüz bir
seli durdurabilir mi? Tabii ki durduramaz. Çünkü insanın karşısına böyle
bir olayı çıkaran da, onu durdurmaya gücü yeten de yalnızca Allah'tır.
"İnşallah" kelimesi de
Türkçe'de, "eğer Allah dilerse" anlamına gelir. Bu yüzden
gelecekle ilgili bir dilek ya da niyet belirtecek olduğumuzda, mutlaka
"inşallah" deriz. Çünkü geleceği ancak Allah bilir ve herşeyi
dilediği gibi yaratır. Allah'ın dilemesi dışında hiçbir şey olmaz.
Bir arkadaşınız örneğin, "yarın
mutlaka okula gideceğim" dediğinde hata etmiş olur. Çünkü Allah'ın,
gelecekte onun neler yapmasını dilediğini bilemeyiz. Belki de yarın
hasta olup okula gidemeyecek veya hava bozacağı için okullar tatil olacaktır.
Bu yüzden geleceğe yönelik bir
niyetimizi dile getirirken "inşallah" demekle Allah'ın herşeyi
bildiğini, herşeyin ancak O'nun dilemesiyle olacağını, O'nun bize bildirdiği
dışında hiçbir şey bilmediğimizi özlü bir biçimde söylemiş oluruz. Böylece
sonsuz güç ve bilgi sahibi Rabbimiz olan Allah'a karşı gereken saygılı
tavrı göstermiş oluruz.
Allah Kuran ayetlerinde böyle söylememiz
gerektiğini bize bildirmektedir. Bunu bize haber veren ayet şöyledir:
Hiçbir şey hakkında: "Ben
bunu yarın mutlaka yapacağım" deme. Ancak: "Allah dilerse"
(inşallah yapacağım de). Unuttuğun zaman Rabbini zikret (an) ve de ki:
"Umulur ki, Rabbim beni bundan daha yakın bir başarıya yöneltip-iletir.
(Kehf Suresi, 23-24)
Bu gibi önemli konular hakkında
şimdiye kadar fazla bir şey öğrenmemiş olabilirsiniz, ancak bu önemli
değil. Çünkü, Allah'ı tanımak için başkalarının size bir şeyler anlatmasına
gerek yok. Bunun için şöyle bir etrafınıza bakmanız ve biraz düşünmeniz
yeterli.
Her yer Allah'ı ve O'nun sonsuz
gücünü tanıtan güzelliklerle doludur. Sevimli beyaz tavşanı, yunusların
gülen yüzlerini, kelebeklerin kanatlarındaki muhteşem renkleri ya da
masmavi denizi, yemyeşil ormanları, renk renk çiçekleri ve bunlar gibi
saymakla bitmeyecek kadar çok güzelliği bir düşünün. İşte bunların tümünü
yaratan Allah'tır. Gördüğünüz tüm evreni, dünyayı, canlıları Allah yoktan
var etmiştir. Bu nedenle yarattığı bu güzelliklere bakarak, Allah'ın
yüceliğini görebilirsiniz.
Canlıların
varoluşu
İnsanını varoluşunu ve özelliklerini
"İşte Vücudumuz" bölümünde okudunuz. Ancak Dünya üzerinde
sadece insanlar yoktur elbette. Yeryüzünde bildiğiniz veya bilmediğiniz
daha binlerce çeşit canlı vardır. Varlığından haberdar olduklarınızın
bazılarını yakından görürsünüz ama birçoğunu da kitaplardan ya da filmlerden
tanırsınız. Fakat, bu canlılara dikkat ederseniz hepsinin ortak bir
özelliği olduğunu görürsünüz. Bu nedir biliyor musunuz? Kısaca "uyum"
diyebiliriz bu özelliğe. Şimdi, size dünyadaki canlıların ne ile uyumlu
olduklarını sayalım. Canlılar;
- İçinde yaşadıkları ortama uyumlular.
- Ortamda bulunan diğer canlılarla
uyumlular.
- Doğanın dengesini sağlamaya uyumlular.
- İnsana çeşitli yararlar sağlamaya
uyumlular.

Allah her canlıyı
yaşayacağı ortama uygun olarak yaratmıştır. Balıklar suyun içinde
soluk alıp yüzecek şekilde, kara canlıları karaya uygun, havadaki
canlılar da uçabilecek şekilde tasarlanıp yaratılmışlardır.
|
Bu maddeleri açıklamadan önce,
uyumun ne demek olduğuna basit bir örnek verelim. Şimdi, evimizin duvarındaki
prizi ve ona taktığımız elektrik fişini düşünün. İkisi de birbiriyle
uyumludurlar. Uyumlu olduğuna nasıl karar veririz? Çünkü prizde iki
tane delik vardır. Fişte de iki tane metal çıkıntı. Sadece bu yeterli
mi acaba? Fişin demir çubuklarının kalınlığı tam deliğin kalınlığındadır.
Eğer öyle olmasa ya içine girmezdi ya da bol gelir düşerdi, değil mi?
Yine fişin çubuklarının yanyana mesafesi ile priz deliklerinin yanyana
mesafesi aynıdır. Ölçüleri tutmasaydı fişi deliklere sokamazdınız. Bu
da yeterli değil, fişin boyu çok uzun olsa idi, yine uymazdı. Fişin
çubukları metal olmasaydı, bu sefer prizdeki elektrik fişe geçemezdi.
Eğer fişin sapı plastik olmasaydı, bu sefer fişi tutunca sizi de elektrik
çarpardı. Gördünüz mü, en basit bir malzemede bile uyum olmazsa kullanılması
mümkün olmuyor. Demek ki, prizi ve fişi en başta aynı kişi planlamış.
Birbirine uyumlu yapmış. Kullanışlı yapmış. Bunlar demirin ve plastiğin
tesadüfen yanyana gelmesi ile oluşmuş olamaz ve birbirinden habersiz
ayrı ayrı planlanmış da olamazlar. Çünkü bu durumda birbiriyle uyumlu
bir fiş ve priz bulamazsınız.
Canlılardaki uyum ise fiş ve priz
uyumundan çok daha detaylıdır. Çünkü canlılarda birbirine uyması ve
mükemmel çalışması gereken yüz binlerce sistem ve organ vardır. Bunları
tek tek yazmaya kalkarsak yüzlerce cilt kitap ortaya çıkar. Bu yüzden
Allah'ın canlılarda yarattığı bu kusursuz özellikleri ilerleyen sayfalarda
kısaca anlatacağız:

Arılar bal
özü toplamak için kondukları çiçeklerin polenlerini diğer dişi
çiçeklere taşırlar. Bu polenleri, gittikleri çiçeklere bulaştırarak
onların üreyip, çoğalmasını sağlarlar. Temizlikçi balıklar ise
büyük balıkların temizliklerini yaparlar.
|
- Canlılar, içinde
yaşadıkları ortama uyumludurlar
Her canlı ister karada, ister havada,
ister suda yaşıyor olsun, o ortama en uygun şekilde yaratılmıştır. Yaşayabilmesi,
korunabilmesi, beslenebilmesi, üreyip çoğalabilmesi için çok değişik
ve mükemmel sistemleri vardır. Yani her canlı bulunduğu ortama göre
özel olarak tasarlanmıştır.
Organları, hareket şekilleri hep
ortamın gerektirdiğine uygundur. Örneğin kuşlar havada uçabilmek için
kusursuz kanatlara sahiptir. Balıkların suda nefes almak için özel yaratılmış
solungaçları vardır. Eğer bizim gibi ciğerleri olsaydı, suda boğulurlardı.
- Canlılar ortamda bulunan diğer canlılarla uyumludurlar
Bazı kuşlar ve böcekler, bitkilerin
üreyebilmesi için çok uygun yaratılmışlardır. Yani farkında olmadan
bitkilerin üremesine yardımcı olurlar. Örneğin arılar çiçekten çiçeğe
konarken üstlerine bulaşan çiçek tozlarını diğer çiçeklere taşırlar.
Bitkiler de bu taşınma işlemi sayesinde çoğalırlar. Kimi zaman da hayvanlar
diğer hayvanların yararına olacak işler yaparlar. Örneğin, temizlikçi
balıklar, büyük balıkların üzerlerindeki mikroorganizmaları temizleyerek
onların sağlıklı yaşamasına yardımcı olurlar. Yani onlarla uyumludurlar.

Doğadaki canlıları
Allah özel bir denge içinde yaratmıştır. Bu kusursuz denge sayesinde
hepsi milyonlarca yıldır yaşamlarını rahatlıkla sürdürebilmektedir.
|
- Canlılar
doğanın dengesini sağlamaya uyumludurlar
Hiçbir canlı doğadaki dengeyi bozmaz.
Hatta onu koruyacak şekilde yaratılmışlardır. Halbuki insan bilinçsizce
müdahale edince bu dengeyi bozabilmektedir.
Mesela insan bir canlı türünü çok
fazla avlayınca soyunu tüketebilmektedir. Bu sefer soyu tükenen o canlının
besini olan başka bir canlı aşırı sayıda üreyebilmektedir. Ve bu, insana
ve doğaya zarar verecek hale gelmektedir. Demek ki, canlılar yaratılırken
belli bir dengeye göre var edilmişlerdir. Doğanın dengesiyle uyumludurlar.
- İnsana çeşitli yararlar sağlamaya uyumludurlar
Örneğin, balın sizin için ne kadar
faydalı olduğunu bir düşünün. Arılar sizin böyle bir besine ihtiyacınız
olduğunu nereden biliyor ve böyle bir besini nasıl üretiyorlar? Yumurta
da, süt de öyle değil mi? Tavuk, inek, koyun insanın ihtiyacını kendi
kendine bilebilir ve böyle uyumlu, mükemmel besinler üretebilir mi?
Tabi ki hayır.
Canlılar arasındaki bu çok önemli
uyum, onların tek bir yaratıcının eseri olduklarının açık bir delilidir.
Yeryüzündeki bu dengeler Allah'ın kusursuz yaratışı sayesinde var olmuştur
ve halen de sürmektedir.
Allah
her insanı bir kader ile yaratmıştır

İnsanın başına
gelen herşey, doğumundan ölümüne kadar kaderinde bellidir. Bunu
bir film şeridi gibi düşünebilirsiniz. Film şeridini elimize alıp
bakarsak olayların başlangıcını ortasını ve sonunu aynı anda görebiliriz.
|
Kitabın başında size ilk insan
olan Hz. Adem'in yaratılışından söz etmiştik. Allah diğer insanları
da Hz. Adem'in soyundan yaratmıştır. Onları dünyaya imtihan etmek için
yerleştirmiş ve neler yapmaları gerektiğini de elçileri vasıtasıyla
onlara öğretmiştir.
Her insan dünyada yaşadığı olaylar
ile imtihan olur. Yani karşılaştığı olaylara ne gibi tepkiler vereceği,
nasıl sözler söyleyeceği, zorluklara sabredip sabretmeyeceği kısacası
güzel ahlaklı olup olmayacağı ile denenir. Bu imtihandaki başarısına
göre, ölümün ardından da ahirette nasıl bir hayat geçireceği belirlenir.
Ama dünyadaki imtihanın çok önemli
bir sırrı vardır. Allah insan için büyük bir rahatlık ve konfor olarak
kaderi yaratmıştır. Kader, yani bir insanın yaşayacağı bütün olaylar,
o insan daha doğmadan önce Allah katında bellidir. Her insan için ayrı
bir kader yaratılmıştır.
Bunu daha iyi anlamanız için kaderi
video kasetteki filme benzetebiliriz. Video kasetteki bir filmin başı
ve sonu bellidir, ancak biz bunu seyrettikten sonra öğrenebiliriz. İşte
kader de böyledir. Bir insanın doğduğu andan itibaren yapacağı herşey,
karşılaşacağı olaylar, nerede okuyacağı, ne zaman nerede oturacağı ve
ne zaman öleceği kaderinde belirlenmiştir.
Bu
kişinin başına gelen tüm iyi ve kötü olaylar Allah katında bellidir.
Her insan dünyada kendisi için belirlenmiş olan bu senaryoya göre imtihan
olur. Yani dışarıdan müdahale edilmesi hiçbir şekilde mümkün olmayan
bir senaryo dahilinde bazı olaylar yaşar ve bunlara verdiği tepkilere
göre ahirette bir karşılık alır.
Kader insan için çok büyük bir
kolaylık, Allah'ın bir lütfudur. Bir insanın sonu en başından belli
olan olaylar için üzülmesi, yolunda gitmeyen birşeyler olduğunda sıkıntı
duyması bu yüzden çok gereksizdir. Dünyadaki imtihana sabredip, herşeyin
Allah'tan geldiğini bilenleri, Allah, ayetlerinde cennet ile müjdelemektedir.
Bu konuda peygamberler en güzel örnektirler. Allah insanları uyarmak
için gönderdiği elçilerini güzel ahlaklarından dolayı cennet ile müjdelemiştir.
|