ALLAH
BİZDEN NASIL BİR AHLAK İSTİYOR?
İnsanlar için bir öğüt
olan Kuran, Allah'ın sözüdür. Kuran'ın ayetlerini okuyarak ve uygulayarak
Allah'ın beğeneceği bir ahlaka sahip olabilirsiniz. Bu çok kolaydır.
Ancak buna rağmen insanların büyük bir çoğunluğu hataya düşmüş ve
Allah'ın emrettiği güzel ahlaktan uzaklaşmışlardır. Eğer bir gün çevremizdeki
her insan kendi üzerine düşeni yapar ve Allah'ın istediği ahlaka sahip
olursa, dünya üzerinde de cennettekine benzer bir ortam oluşabilir.
Şimdi, kısaca bu güzel ahlak özelliklerini anlatalım.
Hepimiz
biliyoruz ki, insanı Allah yaratmıştır. Dolayısıyla insanın
iyi ve kötü özelliklerini de en iyi Allah bilir. Ayrıca
insan diğer insanları kandırabilir ama Allah'tan herhangi
bir şey gizlemesi mümkün değildir. Çünkü Allah bizim gibi
sadece insanların dışını değil, onların düşüncelerini
de bilir. O halde insanın Allah'a karşı her zaman dürüst
ve samimi olması gerekir. Kuran'da şöyle bildirilmektedir:
De
ki: "Sinelerinizde (içinizde-kalplerinizde) olanı
-gizleseniz de, açığa vursanız da- Allah bilir. Ve göklerde
olanı da, yerde olanı da bilir. Allah, herşeye güç yetirendir.
(Al-i İmran Suresi, 29)
Göklerde
ve yerde ne varsa Allah'ındır. İçinizdekini açığa vursanız
da, gizleseniz de, Allah sizi onunla sorguya çeker. Sonra
dilediğini bağışlar, dilediğini azablandırır. Allah, herşeye
güç yetirendir. (Bakara Suresi, 284)
Allah'ın,
her sözünü işittiğinin, her yaptığını gördüğünün, her
düşüncesini bildiğinin farkında olan insan, gizlice de
olsa kötülük yapamaz. Demek ki insanların gerçekten iyi
insanlar olabilmeleri için mutlaka Allah'ın varlığına
inanmaları ve O'nun gücünü, her an herşeyi gördüğünü ve
duyduğunu anlamaları gerekir. Bu, Allah'ın istediği ahlakı
yaşayabilmenin en önemli yollarından biridir.
Allah'ı sevmek
ve O'na güvenmek
Annenizin,
babanızın sizi sevmesi hoşunuza gidiyor değil mi? Siz
de onları çok seviyorsunuz. Onlar sizi koruyor, sevgi
gösteriyor, ihtiyaçlarınızı karşılıyor. Onlara güveniyorsunuz.
Zor bir durumda kalsanız size yardıma koşacaklarını biliyorsunuz.
Peki
Allah'ı ne kadar seviyor ve O'na ne kadar güveniyorsunuz?
Allah,
yarattığı bütün canlıların her ihtiyacını verendir. O'nun
sonsuz şefkati ve merhameti sayesindedünya üzerinde nimetler
içinde ve rahat yaşıyoruz.
Mesela
bizim yaşayabilmemiz için Allah Güneş'i yaratmıştır. Beslenmemiz
için sebzeleri, meyveleri, hayvanları yaratan da Allah'tır.
Bu sayede ekmek, süt, et ve birbirinden lezzetli sebzeleri
ve meyveleri yeriz.
Allah
içecek suyumuzun olması için de yağmuru yaratmıştır. Ayrıca
tuzlu su olarak denizleri yaratan da Allah'tır. Denizlerdeki
canlılar da bu sayede yaşarlar. Yağmurlar olmasaydı yeryüzünde
ne tatlı ne tuzlu su olurdu. Su, yaşamımız için çok önemlidir.
Çünkü biliyorsunuz ki insan susuz ancak birkaç gün yaşayabilir.
Allah vücudumuzda da mikroplara karşı savaşan savunma
sistemini yaratmıştır. Savunma sistemimiz sayesinde basit
bir nezle mikrobu ile ölmemiz engellenmiştir.
Bunlardan
başka kalbimizi hiç durmadan çalışacak şekilde yaratan
da Allah'tır. Kalbimiz araba motorları gibi ara sıra durup
dinlenme ihtiyacında olsa, sonra tekrar çalışsa elbette
yaşayamazdık. Oysa kalp insan ölene kadar senelerce hiç
durmadan çalışır ve bu sayede hayatımızı sürdürürüz.
Yine,
Allah görebilmemiz için gözlerimizi, duyabilmemiz için
kulaklarımızı, güzel kokuları koklamamız ve yemeklerin
lezzetini tadabilmemiz için burnumuzu ve dilimizi yaratmıştır.
Buraya
kadar saydıklarımız Allah'ın bize verdiği sayısız nimetlerden
yalnızca birkaçıdır. Allah'ın bize verdiği nimetleri saymakla
bitiremeyiz. Bize karşı çok şefkatli ve çok merhametli
olan Allah bir Kuran ayetinde bizlere şöyle seslenmektedir:

SİZE
HER İSTEDİĞİNİZ ŞEYİ VERDİ. EĞER ALLAH'IN NİMETİNİ
SAYMAYA KALKIŞIRSANIZ, ONU SAYIP-BİTİRMEYE GÜÇ YETİREMEZSİNİZ.
GERÇEK ŞU Kİ, İNSAN PEK ZALİMDİR, PEK NANKÖRDÜR.
(İBRAHİM SURESİ, 34)
|
Size
her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya
kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz.
Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür. (İbrahim
Suresi, 34)
Ayetten
de anladığınız gibi, bu nimetlere nankörlük yapmak, yani
herşeyi bize Allah'ın verdiğini unutmak, O'na teşekkür
etmemek çok çirkin bir davranış olacaktır. Allah nankörlük
yapanları sevmez.
Verdiği
nimetlere karşılık Allah bizden en çok Kendisini sevmemizi
ve Kendisine şükretmemizi, yani teşekkür etmemizi istemektedir. Rabbimiz
bu emrini Kuran ayetlerinde şöyle bildirmektedir:
Allah,
sizi annelerinizin karnından hiçbir şey bilmezken çıkardı
ve umulur ki şükredersiniz diye işitme, görme (duyularını)
ve gönüller verdi. (Nahl Suresi, 78)
Öyleyse
Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal (ve) temiz
olanlarını yiyin; eğer O'na kulluk ediyorsanız Allah'ın
nimetine şükredin. (Nahl Suresi, 114)
O,
sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir;
ne az şükrediyorsunuz. (Müminun Suresi, 78)
Bir
başka ayette ise iman edenlerin en çok Allah'ı sevdikleri
şöyle anlatılmaktadır:
İnsanlar
içinde, Allah'tan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır
ki, onlar (bunları), Allah'ı sever gibi severler. İman
edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür. O
zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün
kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın
vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi.
(Bakara Suresi, 165)
Gerçek şu ki, size
de, annenize de, babanıza da, bütün insanlara ve canlılara da bakan,
besleyen, büyüten, koruyan Allah'tır. Hepimiz O'na muhtacız. Saydıklarımızdan
bu kadarını bile ne bizim, ne de anne babamızın yapması mümkün değildir.
Öyleyse önce Allah'a güvenip O'nu sevmemiz gerekir.

ALLAH, SİZİ ANNELERİNİZİN
KARNINDAN HİÇ BİR ŞEY BİLMEZKEN ÇIKARDI VE UMULUR Kİ, ŞÜKREDERSİNİZ
DİYE İŞİTME, GÖRME (DUYULARINI) VE GÖNÜLLER VERDİ.
(NAHL SURESİ, 78)
|
İşte güzel ahlak özelliklerinin
başında, önce Allah'ı sevmek, O'na güvenmek, herşeyimizi O'na borçlu
olduğumuzu bilmek gelir.

Çevremize
karşı göstermemiz gereken güzel ahlak nasıl olmalı?
Allah
insanların alaycı, şımarık, kendini beğenmiş, yalancı
olmasını yasaklamıştır. Dürüst, yumuşak huylu, alçakgönüllü,
doğru sözlü olmak Allah'ın hoşuna giden çok önemli özelliklerdir.
İnsan
genellikle çevresinden etkilenir. Kötü arkadaşları varsa
o insan da onların kötü davranışlarının etkisinde kalabilir.
Oysa Allah'a inanan, Allah'ın daima kendisini gördüğünü
bilen bir insan, ortam ne olursa olsun daima doğru hareketlerde
bulunur. Yanlış davrananlara da güzel örnek olur.
Allah
sabırlı insanları da çok sever. Ancak sabretmek denince
aklınıza sadece bazı konularda sabretmek ya da sabırsız
konuşmalar yapmamak gelmesin. Çünkü Kuran'da bildirilen,
sadece zorluklar karşısında değil, aksine insanın yaşamının
her anında olması gereken sabırdır. İman etmiş bir insanın
sabrı kişilere ya da o anki olaylara göre değişmez. Örneğin
Allah korkusu zayıf olan bir insan, menfaat elde edeceği
bir kişiye güzel davranırken çıkarları olmayan insanlara
karşı ters tavırlarda bulunabilir. Ancak iman eden insan
böyle kötü bir ahlak göstermekten şiddetle kaçınır. Başkaları
nasıl davranırsa davransın hep güzel karşılık verir. Öfkelense
bile öfkesini yener ve bu halini hiç değiştirmez yani
sabreder.
Allah
bir ayetinde sabırda yarışmayı emretmektedir. Al-i İmran
Suresi'ndeki bu ayet şöyledir:
Ey
iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın, (sınırlarda)
nöbetleşin. Allah'tan korkun. Umulur ki kurtulursunuz.
(Al-i İmran Suresi, 200)

Allah
bize Kuran'da peygamberlerin sabırlı olmalarını güzel
bir örnek olarak vermiştir. Örneğin hatırlarsınız, Eyüp
Peygambere isabet eden sıkıntı çok uzun sürmüştür. Fakat
bu değerli insan sabredip Allah'a dua etmiştir. Ve Allah
ona iyileşmesi için yol göstermiştir.
Nuh
Peygamber de gemi yaparken kendisi ile alay edenlere karşı
sabretmiş, onlara güzellikle davranmış, hep sakince ve
güzel sözlerle öğüt vermiştir. Bunlar peygamberlerin yaşadıkları
güzel sabır örnekleridir. Allah sabreden kullarını sevdiğini
pek çok ayetinde bildirmiştir.
Allah
gösteriş yapan kibirli insanları ise sevmediğini bildirmiştir.
İnsanların hepsinin maddi durumu aynı değildir. Kiminin
güzel bir evi ve arabası vardır. Kiminin de hiçbir şeyi
olmayabilir. Ama önemli olan güzel ahlaklı olmaktır. Örneğin
iyi kıyafeti var diye arkadaşlarına karşı üstün olduğunu
zannetmek, onları küçük görmek Allah'ın hoşuna gitmeyen
davranışlardandır. Çünkü Allah insanları dış görünüşlerine
göre değil, imanlarına göre değerlendirmeyi emretmiştir.
Allah
için üstünlüğün ölçüsü zenginlik, gösterişli olmak, çok
kuvvetli olmak, güzellik, yakışıklılık değildir. Allah
o insanın Kendisini ne kadar sevdiğine, ne kadar itaat
ettiğine, Kuran ahlakını ne kadar yaşadığına göre insanları
değerlendirir. Üstünlük bu değerlerle belli olur. Kuran'da
bununla ilgili olarak Karun adında bir kimsenin durumu
bizlere ders olsun diye anlatılmıştır.
Karun
çok zengin bir adamdır. O kadar zengindir ki sahip olduğu
şeylerin sadece anahtarlarını taşımak için bile birçok
insan gerekmektedir. Etrafındaki halktan cahil kişiler
ona imrenerek bakmakta, onun yerinde olmayı istemektedirler.
Ancak Karun Allah'ın sözünü dinlemeyen, çok kibirli ve
kendini beğenmiş bir insandır. Bütün bu zenginliği kendisine Allah'ın
verdiğini kabul etmemektedir. Bunun üzerine Allah ona
öyle bir felaket vermiştir ki, bir gecede malıyla beraber
yok olmuştur. Onun yerinde olmak isteyenler bu sefer "iyi
ki onun durumuna düşmedik" diye sevinmişlerdir. Allah'ın
onu cezalandırdığını anlamışlardır. Karun bu tür kötü
kişilerin bir örneği olarak Kuran'da şöyle anlatılır:
Gerçek
şu ki, Karun, Musa'nın kavmindendi, ancak onlara karşı
azgınlaştı. Biz, ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları,
birlikte (taşımaya) davranan güçlü bir topluluğa ağır
geliyordu. Hani kavmi ona demişti ki: "Şımararak
sevinme, çünkü Allah, şımararak sevince kapılanları sevmez."
(Kasas Suresi, 76)
Karun
çok zengin ama çok kibirli ve kendini beğenmiş birisiydi.
|
Böylelikle
kendi ihtişamlı-süsü içinde kavminin karşısına çıktı.
Dünya hayatını istemekte olanlar: "Ah keşke, Karun'a
verilenin bir benzeri bizim de olsaydı. Gerçekten o, büyük
bir pay sahibidir" dediler.
Kendilerine
ilim verilenler ise: "Yazıklar olsun size, Allah'ın
sevabı, iman eden ve salih (Allah'ın hoşnut olacağı) amellerde
(işlerde) bulunan kimse için daha hayırlıdır; buna da
sabredenlerden başkası kavuşturulmaz" dediler.
Sonunda
onu da, konağını da yerin dibine geçirdik. Böylece Allah'a
karşı ona yardım edecek bir topluluğu olmadı. Ve o, kendi
kendine yardım edebileceklerden de değildi.
Dün,
onun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında: "Vay,
demek ki Allah, kullarından dilediğinin rızkını (malını
mülkünü) genişletip-yaymakta ve kısıp-daraltmaktadır.
Eğer Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de şüphesiz
batırırdı. Vay, demek gerçekten inkâr edenler felah (kurtuluş)
bulamaz" demeye başladılar. (Kasas Suresi, 79-82)
Allah'a
karşı göstermiş olduğu azgınlığın sonunda, Karun,
bütün servetiyle birlikte yerin dibine geçirildi.
|
Kuran'da,
Allah'ın sevmediği bildirilen davranışlardan biri de "dedikodu
yapmak", "başkalarını çekiştirmektir".
Birisi hakkında dedikodu yapmak, onun kusurlarını başkasına
anlatıp çekiştirmek, onu eğlence konusu yapmak Allah'a
inanan bir insanın yapmaması gereken davranışlardandır.
Allah bir kimseyi arkadan çekiştirip dedikodusunu yapmayı Kuran'da
yasaklamıştır. Bu konu ayette şöyle belirtilmektedir:
Ey
iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı
günahtır. Birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın. Kiminiz
kiminizi arkasından çekiştirmesin. Sizden biriniz, ölü
kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz.
Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul
edendir, çok esirgeyendir. (Hucurat Suresi, 12)
Görüldüğü
gibi Allah ayette, bir kimseyi arkasından çekiştirmenin,
ölü kardeşinin etini yemek kadar iğrenç bir şey olduğunu
belirtmektedir.
Allah,
güzel ahlak özelliklerini, günlük hayatımız içinde uygulamamızı
emretmektedir. Aslında hayatımız, Allah'ın bize gösterdiği
doğru yolu izlemek için bize verilmiş bir fırsattır. Günümüzde
insanların çoğu bu gerçekten habersizdir. Allah'ın emir
ve öğütlerine uymak yerine, kendilerine başka yol göstericiler
ararlar. Seyrettikleri filmlerin, dinledikleri şarkıların
etkisinde kalarak yanlış ahlak anlayışları geliştirirler.
Örneğin bir filmdeki acımasız ve kendini beğenmiş bir
kahramanı izleyen gençlerin, sokağa çıktıklarında bu kişiye
özenerek benzer davranışlar sergilediklerini görebilirsiniz.
Böyle yaparak aslında büyük bir hata yapmış olurlar.
Akıllı
ve samimi bir insan, her zaman Allah'ın hoşnut olacağı
şekilde davranışlarda bulunur. Basit insanlara, basit
davranışlara özenmez. Özenmemiz ve örnek almamız gereken
insanlar, Allah'ın elçileri olan peygamberlerdir. Göstermemiz
gereken ahlak ise, Allah'ın bizim için seçip beğendiği
güzel ahlaktır. Bu ahlak, merhametli, şefkatli, bağışlayıcı,
mütevazi (alçak gönüllü), sabırlı, itaatli olmayı gerektirir.
İnsanlarla basit konular yüzünden tartışıp kavga etmek
yerine, alttan almayı, yatıştırıcı ve hoşgörülü olmayı
gerektirir. Anne ve babamıza karşı isyankar ve saygısız
olmak yerine, onlara karşı daima itaatli ve terbiyeli
olmayı gerektirir. Allah anne ve babaya olan saygının
önemini Kuran'da şöyle bize bildirmektedir:
Rabbin,
O'ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle-davranmayı
emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında
yaşlılığa ulaşırsa, onlara: "Öf" bile deme ve
onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara acıyarak
alçakgönüllülük kanadını ger ve de ki:
"Rabbim, onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse
Sen de onları esirge." (İsra Suresi, 23-24)
Anne
babamıza karşı gelmemek, onlara "öf" bile dememek,
onlara karşı hep merhametli ve yumuşak huylu olmak, Allah'ın
bizden istediği önemli bir özelliktir. Böyle davranmak,
hem Allah'ın sevgisini bize kazandıracak, hem de günlük
hayatımızda çok daha mutlu ve huzurlu olmamızı sağlayacaktır.
Tüm bu güzel ahlak
özellikleri, dinin yaşanmasıyla mümkün olur. Dinsiz insanların güzel
bir ahlak göstermeleri ve bunda kararlı yani sabırlı davranmaları ise
imkansızdır. Siz bu insanların durumuna düşmekten şiddetle sakının.
Allah'ın Kuran'da bildirdiği; "Yoksa siz, Allah, içinizden cehd
edenleri (çaba harcayanları) belirtip-ayırdetmeden ve sabredenleri de
belirtip-ayırdetmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?" (Al-i
İmran Suresi, 142) ayetini bir an bile unutmayın. Sabırlı, alçakgönüllü,
cömert, fedakar, kısacası güzel ahlaklı olduğunuzda Allah'ın sizi daha
çok seveceğini ve size verdiği nimetlerini artıracağını da sakın unutmayın.
|