VÜCUDUMUZDA
DURMAKSIZIN ÇALIŞAN KLİMA
Her gün farkında
olmadan yaptığınız işlerden biri de nefes alıp vermektir. Burun, nefes
borusu ve akciğerlerin üstlendiği bu görev esnasında birçok işlem gerçekleşir.
Aslında nefes almanız demek, vücudunuzdaki hücrelerin oksijenle beslenmesi
demektir. Hücreler eğer oksijenle beslenmezlerse yaşayamazlar. Bu nedenle
ancak çok kısa bir süre nefessiz kalabilirsiniz. Bu süre uzarsa hücrelerinizin
ölmesiyle birlikte vücudunuz da ölür.
Nefes almanızla
birlikte burnunuza dolan hava temizlenmeye başlar. Özel bir klima gibi
çalışan burnumuzun içinde filtre işlevi gören tüycükler kirli, sıcak,
soğuk ya da nemli havayı akciğerlerimiz için uygun hale getirirler.
Bu tüycükler sayesinde soluduğumuz hava süzülür, temizlenir, nemlendirilir,
ısıtılır ve içindeki bakterilerden arındırılır. Burnumuzdaki bu küçük
tüycükler sayesinde her gün yaklaşık olarak 20 milyar yabancı maddeye
karşı vücudumuz korunmaktadır.
20 milyon
sayısı, ülkemizin en fazla nüfusuna sahip olan İstanbul şehrindeki insan
sayısının yaklaşık 3 katı gibi bir sayıyı ifade eder. Burnumuzun bu
kadar fazla sayıdaki yabancı maddeyi tanıyıp, ayırt etmesi oldukça detaylı
bir işlemdir. 20 milyon yabancı maddenin tesadüfen tanınması ve burundan
geçişine izin verilmemesi tesadüfen olacak bir iş değildir. Bu durum,
Allah'ın yaratma gücünün büyüklüğünü açıkça ortaya koymaktadır. Ancak
bazı kişiler gerçeği bilmelerine rağmen bunun tesadüfen olduğunu iddia
ederler. Evrim teorisine inanan bu kişiler, bütün canlıların, buraya
kadar vücudumuzla ilgili anlattığımız herşeyin geçmişte bir gün kendiliğinden
ve tesadüflerin eseri olarak ortaya çıktığını öne sürerler. Neden mi
böyle düşünürler? Allah'ın varlığını inkar etmek için. Bunun da onlara
göre tek yolu vardır. Herşeyin tesadüfen olduğunu söylemek. Ancak bu
iddianın saçmalığını anlamak için biraz düşünmek yeterlidir. Şimdi burnumuzdaki
sistemden örnek vererek bunu birlikte görelim.
Burnumuzdaki
klima sistemi vücudumuzun bir başka kusursuz parçasıdır. Bu kadar mükemmel
çalışan bir sistemin tesadüfen var olması elbette ki mümkün değildir.
Bunun imkansızlığını daha iyi anlayabilmek için şu kıyaslamayı yapmak
faydalı olacaktır. Bir klima düşünün, sizi yazın sıcaktan koruyan, kışın
ısınmanızı sağlayan ve uzaktan kumanda ile çalıştırdığınız böyle bir
aletin tesadüfen oluşması mümkün müdür? Tüm parçaları biraraya bırakılıp
terk edilse, bu parçalar zaman içinde biraraya gelip kendi kendilerine
kusursuz çalışan bir klimaya dönüşebilirler mi?

Nefes
alıp verirken vücudunuzda çalışan sistem yazın sizi serinleten
klimalardaki sistemden çok daha mükemmel bir yapıya sahiptir.
|
Böyle bir
şey elbette mümkün değildir. Herhangi bir makinenin oluşması için akıl
sahibi birinin onun üzerinde ciddi olarak çalışması gerekir. Bunun aksi
düşünülemez. Makineyi bir kenara bırakın en basitinden bir yap-boz oyununda
bile doğru resmin oluşması için birinin doğru parçaları biraraya getirmesi
gerekir. Vücudumuzda klima gibi çalışan burnumuz da birçok parçadan
oluşur ve dünya üzerindeki her klimadan çok daha kusursuz bir sisteme
sahiptir. Nasıl bir klima tesadüfen oluşmuyorsa, ondan daha üstün olan
burnumuz da tesadüfen oluşmamıştır. Bu da bize "dünyanın taklit edilemeyen
en iyi klima sistemi" olarak bilinen burnumuzu Rabbimizin yarattığını
gösterir. Bir ayette Allah şöyle buyurmaktadır:
O Allah
ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil
ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların
tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24)
Nefes
Borusunda Hatasız Yön Tespiti Yapabilen Tüycükler
Burunda temizlenen
hava, solunumun bir sonraki aşamasında vücut içinde yol alarak biraz
daha aşağılara doğru inecektir. Havanın burundan sonra geçeceği bölge
nefes borusudur. Solunan havanın içinde toz gibi vücut için zararlı
yabancı maddeler hala vardır. Bunun için soluduğumuz havanın akciğerlere
ulaşmadan önce bir kez daha güvenlik kontrolünden geçirilmesi gerekir.
Bu güvenliği sağlayan, bütün solunum yollarının yüzeyini kaplayan kaygan
bir tabakadır. Bu tabakaya mukus tabakası adı verilmiştir.

Soluduğunuz
havada çok sayıda zararlı madde ve mikrop vardır. Nefes borusundaki
tüycükler sayesinde bunların birçoğundan korunuruz. Allah'ın bizim
için yarattığı bu sistem sayesinde bize zarar veremezler.
|
Bu tabakayı
oluşturan mukus maddesi, havayla birlikte soluduğumuz toz gibi küçük
maddeleri tutarak, akciğerlerimize girmelerini engeller. Ancak yabancı
maddelerin sadece mukus tarafından tutulması yeterli değildir, ayrıca
biriken yabancı maddelerin vücuttan atılması gerekir. Bunun için de
bir başka güvenlik mekanizması devreye girer. Bu güvenlik mekanizması
nefes borumuzun iç yüzeyini kaplayan silya adındaki tüycüklerdir. Bu
tüycükler nefes borusundan yukarıya yani ağzımıza doğru sürekli olarak
hareket ederler. Bunu rüzgarlı bir arazide buğday başaklarının hep aynı
yöne doğru hareket etmesine benzetebiliriz. Bu tüycüklerin sürekli ağzımıza
doğru olan hareketleri sayesinde yabancı maddeleri tutan mukus tabakası
da nefes borusundan yukarıya doğru ilerler.

Resimde
görülen nefes borusunun içindeki tüycükler solunum yoluna karışmadan
birçok yabancı maddenin burada tutunmasını sağlar.
|
Bu yabancı
maddeler yukarı doğru çıkıp, boğazımıza geldiklerinde, doğal olarak
bir yutma hissi oluşur. Böylece bize zarar verecek yabancı maddelerin
tümü yutularak mideye iletilir ve mide asitinde parçalanıp yok edilir.
Nefes borumuza yerleştirilmiş olan bu tüycüklerin görmek için gözleri,
düşünebilmek için beyinleri yoktur. Ancak kendilerine kıyasla kilometrelerce
uzakta bulunan ağzımızdaki yutağın yerini tespit edebilmektedirler.
Ayrıca yabancı maddelerin zararlı olduğunu bilip, vücuda girmelerine
izin de vermemektedirler. Bilim adamlarının yıllar süren araştırmalarına
rağmen tüycüklerin çalışma mekanizması hala tam olarak keşfedilememiştir.
Ama unutmayın ki, insanların sistemini henüz çözemediği bu tüycükler
bedenimizdeki diğer herşey gibi, yeryüzünde ilk insan var olduğundan
beri kusursuzca çalışmaktadırlar.
Soluduğumuz
hava neden bu kadar önemlidir? Belli bir süre nefes alamazsak neden
insan ölür? Bu sorulara şöyle cevap verelim: Vücudumuzu oluşturan hücrelerin
en temel besini oksijendir. Şu anda elinizde bu kitabı tutabilmeniz
için elinizdeki kas hücreleri sürekli olarak oksijenle beslenmektedirler.
Bunun için de nefes almamız şarttır.
Bazen
bir şey yerken veya içerken kazara nefes borunuza küçük bir parça
kaçar. Hemen o anda müthiş bir öksürme refleksi olur. Bu öksürme
yüksek basınçlı bir hava patlaması oluşturur. Böylece nefes borusuna
kaçan parça bazen saatte 960 kilometreye kadar varan bir hızla
dışarıya atılır. En hızlı yarış arabalarının saatte 250-260 kilometre
hızla ilerlediklerini düşünürsek, vücudumuzun ne kadar mükemmel
bir koruma mekanizmasıyla donatılmış olduğunu daha iyi anlarız.
|
|
SOLUDUĞUMUZ
HAVA ARTIK AKCİĞERLERDE…
Nefes aldıktan
sonra nefes borusundan akciğerlere gelen temizlenmiş ve nemi ayarlanmış
hava artık kullanılabilir haldedir. Akciğerlerden kan yoluyla vücudun
en derinindeki hücrelere kadar gider ve onları besler. Aynı zamanda
da hücrelerdeki atık madde olan karbondioksiti alır. Biz nefesimizi
geri verirken de hücrelerden toplanan bu karbondioksiti vücudumuzdan
dışarı atmış oluruz.
İşte çocuklar,
belki nefes almayı basit bir işlem zannediyor olabilirsiniz ancak bu
sırada vücudunuzun derinliklerinde büyük bir oksijen-karbondioksit alışverişi
yapılıyor. Tüm bunlar Allah'ın planlı olarak yarattığı ve bizim hizmetimize
verdiği nimetlerdir. Bir düşünün, sadece nefes almanızı bile kendiniz
ayarlayacak olsaydınız, bunu hiç şaşırmadan ve karışıklık çıkmadan yapmaya
gücünüz yetmezdi. Bir yerde yorulur, bırakmak zorunda kalırdınız. Rabbimiz
böyle bir şey güç yetiremeyeceğimiz için bize, kitap boyunca anlattığımız
tüm diğer vücut sistemlerimiz gibi kusursuz çalışan bir solunum sistemi
vermiştir. Bu, Allah'ın bize dünyada verdiği nimetlerden biridir. Allah
bir ayette şöyle bildirir:
Size her
istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız,
onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir,
pek nankördür. (İbrahim Suresi, 34)
geri |
|
ileri
|
|