Firavun ve Adamlarının Suda Boğulmaları
Kuran'da, denizin yarılması olayının önemli noktaları
anlatılır. Buna göre, Hz. Musa kendisine itaat eden İsrailoğullarını
yanına alarak Mısır'dan ayrılmak üzere yola çıkmıştır. Ancak
Firavun kendi izni olmadan yapılan bu çıkışı hazmedemez.
"O ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla" (Yunus
Suresi, 90) müminlerin peşlerine düşerler. Deniz kıyısına
geldiklerinde Firavun ve ordusu onlara yetişir. İsrailoğulları'ndan
bazıları bunu görünce Hz. Musa'ya isyan etmeye başlarlar.
Tevrat'a göre Hz. Musa'ya "bizi niçin yurdumuzdan çıkardın,
orada köleydik ancak yaşıyorduk, şimdi ise öleceğiz"
derler. Gösterdikleri bu zaafiyet, Kuran'da da şöyle ifade
edilmiştir:
İki topluluk birbirlerini gördükleri
zaman Musa'nın adamları: 'Gerçekten yakalandık' dediler.
(Şuara Suresi, 61)
Aslında İsrailoğulları'nın gösterdiği bu tevekkülsüz tavır
ne ilkti ne de son olacaktı. Daha önce de kavmi Hz. Musa'ya
şöyle yakınmıştı:
Sen bize gelmeden önce de, geldikten
sonra da eziyete uğratıldık. (Araf Suresi, 129)
Kavmindeki bu tevekkülsüzlüğe karşılık, Hz. Musa Allah'a karşı
son derece büyük bir güven duygusu içerisindeydi. Hakkıyla
Allah'a güvenmekteydi. Mücadelesinin en başından beri Allah,
yardımının onunla olacağını bildirmişti:
Korkmayın, çünkü Ben sizinle birlikteyim,
işitiyorum ve görüyorum. (Taha Suresi, 46)
Firavun'un büyücüleriyle ilk karşılaştığında Hz. Musa "kendi
içinde bir tür korku" duymuştu. (Taha Suresi, 67) Bunun
üzerine Allah ona korkmamasını ve muhakkak üstün geleceğini
ilham etmişti. (Taha Suresi, 68) Sonuçta, kendi kavminden
insanlar yakalanmış olmaktan korkarlarken Hz. Musa şöyle demişti:
Hayır... Şüphesiz Rabbim benimle beraberdir,
bana yol gösterecektir. (Şuara Suresi, 62)
Allah Hz. Musa'ya asasını denize vurmasını vahyetti. Bunun
üzerine "deniz hemencecik yarıldı ve her parçası kocaman
bir dağ gibi oldu." (Şuara Suresi, 63) Bu durumda, Firavun'un
böyle bir mucizenin gerçekleştiğini gördüğü anda ortada bir
olağanüstülük olduğunu, İlahi bir müdahale ile karşı karşıya
bulunduğunu anlaması gerekirdi. Deniz, Firavun'un öldürmeye
çalıştığı insanların önünde açılarak onlara yol veriyordu.
Üstelik onlar geçtikten sonra suların kapanmayacağından emin
olunamazdı. Ancak buna rağmen İsrailoğulları'nın ardından
suya girdiler. Büyük bir ihtimalle, Firavun ve ordusu, içinde
bulundukları azgınlık ve düşmanlık sebebiyle sağlıklı düşünebilme
yeteneğinden yoksun kaldılar ve bu durumun mucizevi niteliğini
kavrayamadılar.
Firavun'un son anlarını Allah, Kuran'da şöyle bildirir:
Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun):
"İsrailoğulları'nın kendisine inandığı (ilahtan)
başka ilah olmadığına inandım ve ben de müslümanlardanım"
dedi. (Yunus Suresi, 90)
Burada Hz. Musa'nın bir mucizesini daha görmek mümkündür.
Bunun için şu ayeti hatırlayalım:
Musa dedi ki: "Rabbimiz, şüphesiz
Sen, Firavun'a ve önde gelen çevresine dünya hayatında
bir çekicilik (güç, ihtişam) ve mallar verdin. Rabbimiz,
Senin yolundan saptırmaları için (mi?) Rabbimiz, mallarını
yerin dibine geçir ve onların kalplerinin üzerini şiddetle
bağla; onlar acı azabı görecekleri zamana kadar iman etmeyecekler.
(Yunus Suresi, 88)
Bu ayetten anlaşılmaktadır ki, Hz. Musa, Firavun'un acı azap
kendisine gelince iman edeceğini önceden haber vermişti. Nitekim
sular yükseldiğinde Firavun gerçekten de iman ettiğini söylemeye
başladı. Ancak bu davranışın samimiyetsizliği, sahtekarlığı
çok açıktı. Firavun kendisini ölümden kurtarabilmek için böyle
demişti.
Sonuç olarak Firavun'un son anda iman etmesi, bağışlanma dilemesi
Allah tarafından kabul edilmemiş, Firavun ve ordusu sular
altında kalarak ölmekten kurtulamamışlardır:
Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan
etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandın. Bugün ise, senden
sonrakilere bir ayet (tarihi bir belge, ibret) olman için
seni yalnızca bedeninle kurtaracağız (herkese cesedini
göstereceğiz). Gerçekten insanlardan çoğu, bizim ayetlerimizden
habersizdirler. (Yunus Suresi, 91-92)
 |
Yandaki
resim Firavun II. Ramses'in mezarından çıkarılan mumyasıdır.
Tarihsel kaynakların çoğunluğu bu Firavun'un Kuran'da
bahsedilen Firavun olduğunu göstermektedir. Peki Kuran'a
göre boğularak ölen Firavun'un mumyası nasıl olup da
bir mezarda bulunmuştur? Büyük bir ihtimalle, sular
üstüne kapanıp boğulduktan sonra, Firavun'un cesedi
kıyıya vurmuş ve Mısırlılar tarafından bulunarak önceden
yapılmış olan mezarına götürülmüştür. |
Dikkat edilirse, Firavun'un yanı sıra askerleri de azaptan
paylarına düşeni almışlardır. Firavun ordusunun da Firavun
gibi "azgın ve düşman" (Yunus Suresi, 90) oldukları,
"bir yanılgı içinde" (Kasas Suresi, 8) oldukları,
"zulmettikleri" (Kasas Suresi, 40), "yeryüzünde
haksız yere büyüklendikleri ve gerçekten Allah'a döndürülmeyeceklerini
sandıkları" (Kasas Suresi, 39) için Allah'ın azabı onlar
için de hak olmuştu. Böylece Allah hem Firavun'u hem de tüm
ordusunu yakalayıp suda boğmuştu. (Kasas Suresi, 40)
Allah onlardan intikam almış ve ayetleri yalanlamaları ve
bunlardan habersizmiş gibi davranmaları nedeniyle onları suda
boğmuştu. (Araf Suresi, 136)
Firavun'un bu dehşetli ölümünün ardından olanları da Allah
Kuran'da şöyle açıklamıştır:
Kendisine bereketler kıldığımız yerin
doğusuna da, batısına da o hor kılınıp-zayıf bırakılanları
(müstaz'afları) mirasçılar kıldık. Rabbinin İsrailoğulları'na
olan o güzel sözü (vaadi), sabretmeleri dolayısıyla tamamlandı
(yerine geldi). (Araf Suresi, 137)
|