HAZRETİ
YUSUF
Peygamberler Tarihi
Peygamberler tarihine bakıldığında çok çarpıcı
bir gerçekle karşılaşılır: Peygamberlerin büyük bir bölümü aynı
soydan gelmektedirler. Bu durum Kuran'ın pek çok ayetinde bildirilmektedir:
İşte bunlar; kendilerine Allah'ın
nimet verdiği peygamberlerdendir; Adem'in soyundan, Nuh ile birlikte
taşıdıklarımız (insan nesillerin)den, İbrahim ve İsrail (Yakup)in
soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler....
(Meryem Suresi, 58)
Ayetin ifadesinden de anlaşıldığı gibi, kendilerine
peygamberlik verilen bu üstün insanlar Allah tarafından özel olarak
seçilen ve doğru yola eriştirilen kişilerdir. Allah'ın bir insanı
seçmesi elbette ki çok büyük bir şereftir. Bu nedenle peygamberler
hem Allah tarafından seçilmiş olmaları hem de sahip oldukları güzel
ahlak nedeniyle çok kıymetli insanlardır.
İlk peygamber olan Hz. Adem'den sonra, Kuran'da
adı geçen en eski peygamber Hz. Nuh'tur. Hz. Nuh, bilindiği gibi
inkarcı bir kavme Allah'ın varlığını ve birliğini anlatmak için
büyük bir sabır ve kararlılık göstermiş, kavmi inkarda diretince
de Allah büyük bir tufan yaratarak tüm kavmi suda boğmuştur. Bir
tek Hz. Nuh ve onunla birlikte iman edenler kurtulmuş, Allah'ın
vahyi üzerine yaptıkları gemi sayesinde tufandan korunmuşlardır.
Allah Kuran'da Hz. Nuh'tan övgüyle bahsetmektedir:
Alemler içinde selam olsun Nuh'a.
Gerçekten Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz. Şüphesiz
o, Bizim mümin olan kullarımızdandı. (Saffat Suresi, 79-81)
Bir diğer ayette ise Hz. Nuh'un soyunun "baki"
kaldığı, yani yeryüzünde kesilmeden devam ettiğini Allah şöyle bildirilmektedir:
Andolsun, Nuh Bize (dua edip) seslenmişti
de, ne güzel icabet etmiştik. Onu ve ailesini, o büyük üzüntüden
kurtarmıştık. Ve onun soyunu, (dünyada) onları da baki kıldık. (Saffat
Suresi, 75-77)
Hz. Nuh'un ardından nesiller geçmiş, insanlar yine
sapkınlığa düşmüş, Allah'ı bırakıp putlara tapmaya başlamışlardır.
Bu dönemde Allah, insanları tekrar Hak Din'e çağırması, gerçek Rabbimiz
olan Allah'a davet etmesi için Hz. İbrahim'i peygamberlikle görevlendirmiştir.
Hz. İbrahim, Hz. Nuh'un yeryüzünde "baki" kalmış olan soyundandır.
Kuran'da Allah "doğrusu İbrahim de onun (Nuh'un) bir kolundandır"
(Saffat Suresi, 83) şeklinde buyurmaktadır.
Hz. İbrahim, Allah'ın övdüğü, çok salih ve mübarek
bir insandır. Öyle ki Allah onu "dost edinmiştir". Bir ayette Allah
şöyle buyurmaktadır:
İyilik yaparak kendini Allah'a teslim
eden ve hanif (tevhidi) olan İbrahim'in dinine uyandan daha güzel
din'li kimdir? Allah, İbrahim'i dost edinmiştir. (Nisa Suresi, 125)
Hz. İbrahim yine Kuran'da bildirildiği üzere;
* İman sahibi, güzel ahlaklı, yumuşak
huylu, duygulu ve gönülden Allah'a yönelen biriydi. (Hud Suresi,
75)
* Allah'a gönülden yönelip itaat ediyordu
ve müşriklerden değildi. (Nahl Suresi, 120)
* Allah'ın nimetlerine şükrediciydi.
Bu nedenle Allah onu seçip, doğru yola iletti. (Nahl Suresi, 121)
* Allah İbrahim ailesine kitabı, hikmeti
ve bunlarla birlikte büyük bir mülkü verdi. (Nisa Suresi, 54)
* Soyundan da pek çok peygamber çıkardı.
(Enam Suresi, 84)
* Vefalıydı (Necm Suresi, 37)
Hz. İbrahim'le birlikte, kesintisi olmayan bir
peygamberler silsilesi de başlamıştır. Hz. İbrahim, inkarcılara
karşı ihlaslı ve azimli bir tebliğ görevi yürütmesine karşın, etrafındaki
insanların çoğu (Hz. İbrahim'in akrabası olan Hz. Lut hariç) bu
tebliğe icabet etmemiştir. Bunun üzerine Hz. İbrahim Allah'tan kendisine
varis olacak ve Allah'ın dinini yeryüzünde temsil etmeye devam edecek
salih bir mümin istemiştir. Allah Hz. İbrahim'in duasına bir mucizeyle
karşılık vermiş, kendisi çok yaşlı ve karısı da kısır olmasına rağmen
ona salih bir çocuk müjdelemiştir. Böylece Hz. İbrahim Hz. İshak'ın
babası olmuştur. Hz. İshak da Allah katında seçkin olan, iman, akıl
ve takva sahibi bir peygamberdir. Hz. İshak da bir zaman sonra bir
evlat sahibi olmuş ve ona "Yakub" adını vermiştir. Her ikisi de,
Hz. İbrahim için Allah'ın birer armağanı olmuştur:
Böylelikle, onlardan ve Allah'tan
başka taptıklarından kopup-ayrılınca ona İshak'ı ve (oğlu) Yakup'u
armağan ettik ve her birini peygamber kıldık. (Meryem Suresi, 49)
Biz ona İshak'ı ve Yakub'u armağan
ettik ve onun soyunda peygamberliği ve kitabı kıldık, ecrini de
dünyada verdik. Şüphesiz o, ahirette salih olanlardandır. (Ankebut
Suresi, 27)

Kuran'da Hz. İbrahim, Hz. Yakup ve Hz. Yusuf'tan bahseden
çok sayıda ayet yer alır. 14. Sure "İbrahim" 12.
Sure ise "Yusuf" ismini taşımaktadır. |
Hz. İbrahim'in bir diğer oğlu ise Hz. İsmail'dir. Her ikisi birlikte
insanlar için ilk kurulan "ev", yani ibadet mekanı olan Kabe'yi
inşa etmiştir. Bu sırada yaptıkları dua Kuran'da şöyle bildirilir:
İbrahim, İsmail'le birlikte Evin (Ka'be'nin)
sütunlarını yükselttiğinde (ikisi şöyle dua etmişti): "Rabbimiz
bizden kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin"; "Rabbimiz, ikimizi
Sana teslim olmuş kıl ve soyumuzdan Sana teslim olmuş bir ümmet
(ver). Bize ibadet yöntemlerini göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz,
Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin." (Bakara Suresi, 127-128)
Allah bu duaya icabet etmiş ve Hz. İbrahim'in soyundan
Allah'a teslim olmuş bir ümmet yaratmıştır. Hz. İbrahim'in oğulları,
torunları ve onların çocukları, aralarında peygamberler bulunan
ve putperestlerle dolu bir ortamda Allah'a iman edip O'nun hükümlerine
göre yaşamış mübarek insanlardır. Hz. Musa, Hz. Harun, Hz. Davud,
Hz. Süleyman, Hz. Eyyub, Hz. Yunus gibi daha pek çok peygamber de
yine Hz. İbrahim'in soyundan gelen hidayet ehli, salih, kamil insanlardır.
Peygamberler soyu ile ilgili olarak Allah şöyle buyurmaktadır:
Ve ona (İbrahim'e) İshak'ı ve Yakub'u
armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce de Nuh'u
ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı
ve Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle
ödüllendiririz. Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete
eriştirdik.) Onların hepsi salihlerdendir. İsmail'i, Elyasa'yı,
Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere
üstün kıldık. Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini
(bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik.
Bu, Allah'ın hidayetidir; kullarından dilediğini bununla hidayete
erdirir. Onlar da şirk koşsalardı, elbette bütün yapıp-ettikleri
'onlar adına' boşa çıkmış olurdu. Bunlar, kendilerine kitap, hikmet
ve peygamberlik verdiklerimizdir. Eğer bunları tanımayıp-küfre sapıyorlarsa,
andolsun, Biz buna (karşı) inkara sapmayan bir topluluğu vekil kılmışızdır.
İşte Allah'ın hidayet verdikleri bunlardır... (Enam Suresi, 84-90)
Hz. İbrahim oğullarına Allah'a imanı vasiyet etmiş
ve bu vasiyet onun torunu olan Hz. Yakup tarafından da tekrarlanmıştır.
Bu olayları Allah Kuran'da şöyle haber verir:
Rabbi ona: "Teslim ol" dediğinde (O:)
"Alemlerin Rabbine teslim oldum" demişti. Bunu İbrahim, oğullarına
vasiyet etti, Yakup da: "Oğullarım, şüphesiz Allah sizlere bu dini
seçti, siz de ancak Müslüman olarak can verin" (diye vasiyet etti.)
Yoksa siz, Yakub'un ölüm anında, orada şahidler miydiniz? O, oğullarına:
"Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediğinde, onlar: "Senin
İlahına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın İlahı olan tek bir
İlaha ibadet edeceğiz; bizler Ona teslim olduk" demişlerdi. Onlar
bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin
kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.
(Bakara Suresi, 131-134)
Ancak elbette, Hz. İbrahim'in soyundan gelmiş olmak,
bir insanın kesin olarak hidayete ereceği anlamına gelmemektedir.
Bu soy içinde peygamberler, salih insanlar, veliler olduğu gibi,
dini kavrayamayan ve hidayet ehli olmayanlar da vardır. Nitekim
bu gerçek de Kuran'da Allah tarafından bildirilmiştir. Örneğin Hz.
İbrahim ve oğlu Hz. İshak'ın soyundan Allah Kuran'da şöyle söz eder:
Ona ve İshak'a bereketler verdik.
İkisinin soyundan, ihsanda bulunan da var, açıkça kendi nefsine
zulmeden de. (Saffat Suresi, 113)
Elbette ki peygamberler seçilmiş, üstün insanlardır,
ancak ileriki bölümlerde de görüleceği gibi, aynı soydan geldikleri,
aynı seçkin insanların torunları, kardeşleri, oğulları, babaları
veya eşleri oldukları halde aralarından Allah'ın rızasına aykırı
hareket eden, O'nun sınırlarını çiğneyen ve dine muhalefet eden
insanlar da çıkmaktadır. Allah bu durumu bir başka ayetinde şöyle
açıklar:
Andolsun, Biz Nuh'u ve İbrahim'i (elçi
olarak) gönderdik, peygamberliği ve kitabı onların soylarında kıldık.
Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardır, onlardan birçoğu
da fasık olanlardır. (Hadid Suresi, 26)
Peygamber soyundan olmalarına karşın fasıklık yapanlar
arasında, Hz. Yakub'un bir kısım oğulları da vardır.
Allah, Hz. Yakup'tan Kuran'da pek çok defa bahsetmekte,
onun ihlas sahibi, güçlü, basiretli, seçkin ve hayırlı bir kişi
olduğunu bildirmektedir. Ayetlerde Yakup Peygamberin üstün özelliklerini
Allah şöyle haber verir:
Güç ve basiret sahibi olan kullarımız
İbrahim'i, İshak'ı ve Yakub'u da hatırla. Gerçekten Biz onları,
katıksızca (ahiretteki asıl) yurdu düşünüp-anan ihlas sahipleri
kıldık. Ve gerçekten onlar, Bizim katımızda seçkinlerden ve hayırlı
olanlardandır. (Sad Suresi, 45-47)
Ona İshak'ı armağan ettik, üstüne
de Yakub'u; her birini salihler kıldık. Ve onları, Kendi emrimizle
hidayete yönelten önderler kıldık ve onlara hayrı kapsayan-fiilleri,
namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar Bize ibadet edenlerdi.
(Enbiya Suresi, 72-73)
Bunun
dışında Hz. Yakub'un ilim sahibi bir insan olduğunu, kendisine özel
bir ilim verildiğini Allah Yusuf Suresi'ndeki ayetlerde şöyle bildirmektedir:
... Gerçekten o (Hz. Yakub), kendisine
öğrettiğimiz için bir ilim sahibiydi. Ancak insanların çoğu bilmezler.
(Yusuf Suresi, 68)
... (Yakub) Dedi ki: "Ben, size bilmediğinizi
Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?" (Yusuf Suresi, 96)
Hz. Yakub'un oğullarından biri, Hz.
Yusuf'tur. Hz. Yakub'un evlatlarına öğrettiği imanı ve güzel ahlakı
en iyi şekilde anlayan ve kavrayan da o olmuştur. Bunu Hz. Yusuf'un
Kuran'da Allah'ın haber verdiği sözlerinde görmek mümkündür: "Atalarım
İbrahim'in, İshak'ın ve Yakub'un dinine uydum. Allah'a hiçbir şeyle
şirk koşmamız bizim için olacak şey değil. Bu, bize ve insanlara
Allah'ın lütuf ve ihsanındandır, ancak insanların çoğu şükretmezler."
(Yusuf Suresi, 38)
Ancak her kardeşi Hz. Yusuf gibi değildir. Kendisine
yakın olan küçük kardeşi hariç, diğer kardeşleri gerçek imanı kavrayamamış,
bencil tutkularına esir olmuş, Allah'ın sınırlarını çiğneyen kimselerdir.
Ve bu kardeşleri, Hz. Yusuf'a karşı çok zalimce bir tuzak hazırlamışlardır.
Bu bölümün bundan sonraki kısımlarında, Hz. Yusuf'a
kurulan bu tuzak, ardından gelişen olaylar ve Hz. Yusuf'un tüm bunlara
karşı gösterdiği örnek tavır anlatılacaktır.
|