HAZRETİ İSA ALLAH'IN OĞLU DEĞİLDİR
ALLAH'IN PEYGAMBERİDİR
KURAN'DA ÜÇLEME İNANCI REDDEDİLMEKTEDİR
ncil'in
bütünü incelendiğinde, Allah'ın sonsuz güç ve kudretinin çok sık
vurgulandığı, Hz. İsa'nın insani özelliklere sahip mübarek bir elçi
olarak tarif edildiği görülür. Üçleme inancını desteklediği öne
sürülen birkaç ifadenin ise İncil'in bütünüyle çok belirgin bir
şekilde çeliştiği anlaşılır. Kitabın ilerleyen bölümlerinde detaylı
olarak inceleyeceğimiz tüm bu deliller, üçleme inancının Hz. İsa'nın
Allah Katı'na alınışından çok sonraları ortaya çıktığını tüm açıklığıyla
ortaya koymaktadır. Ancak bu bölümlere geçmeden önce üçleme inancının,
insanların Hıristiyanlık ve Hz. İsa hakkında en doğru bilgiye ulaşabilecekleri
yegane kaynak olan Kuran'da nasıl anlatıldığının üzerinde durmak
gerekir.
Kuran'da, İncil'in Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gönderildiği haber
verilmektedir:
Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki
Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik ve ona
içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan ve
muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil'i verdik. (Maide
Suresi, 46)
İşte
Allah’a iman edenler ve O’na sarılanlar, onları Kendisi’nden
olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve
onları Kendisi’ne varan dosdoğru bir yola yöneltip-iletecektir.
(Nisa Suresi, 175)
|
Hz. İsa kendisine vahyedilen İncil hükümleriyle,
tahrif edilmiş Tevrat'ın inançlarını düzeltmiştir. Allah'ın Peygamberimiz
Hz. Muhammed (sav)'e vahyettiği Kuran'da ise, hem İncil hem de Tevrat
tasdik edilmekte, ancak bu iki İlahi kitabın sonradan bozulmaya
uğrayan yönleri de insanlara haber verilmektedir. Ayette Kuran'ın
"şahit ve gözetleyici" olduğu bildirilmektedir:
Sana da (Ey Muhammed,) önündeki
kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona 'bir şahit-gözetleyici' olarak
Kitab'ı (Kur'an'ı) indirdik. Öyleyse aralarında Allah'ın indirdiğiyle
hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına
uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık.
Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,)
verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız.
Tümünüzün dönüşü Allah'adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz
şeyleri size haber verecektir. (Maide Suresi, 48)
Kuran'ın yukarıdaki ayette bildirilen vasfı son
derece önemlidir. Kuran ayetleri İncil ve Tevrat'ın Allah'tan indirilmiş
ilk hallerini tasdik ederken, aynı zamanda onların üzerinde bir
şahittir, gözetleyicidir. Hz. Musa'ya ve Hz. İsa'ya vahyedildikleri
ilk hallerinden uzaklaşan bu İlahi kitaplardaki tahrifatları haber
vermek, Yahudileri ve Hıristiyanları hak yola davet etmek de bu
vasfın bir tecellisidir.
Bu aşamada Hıristiyanlık dininin yeri çok farklıdır.
Çünkü Rabbimiz Kuran'da, Müslümanlara en yakın olanların "Biz Hıristiyanlarız"
diyenler olduğunu bildirir:
... Onlardan, iman edenlere sevgi
bakımından en yakın olarak da: "Hıristiyanlarız" diyenleri bulursun.
Bu, onlardan (birtakım) papaz ve rahiplerin olması ve onların
gerçekte büyüklük taslamamaları nedeniyledir. (Maide Suresi, 82)
İslam tarihi boyunca bu ayetin tecellileri görülmüştür.
Hıristiyanlarla Müslümanlar arasındaki yakın ilişki, İslam'ın ilk
dönemlerinde başlamış, Habeşistan'daki Hıristiyan Krallığın, putperestlerin
baskısından kaçan Müslümanlara koruma sağlaması bu ilişkiyi daha
da güçlendirmiştir. İslam topraklarında yaşayan Hıristiyanlar her
zaman hoşgörülü, huzurlu, adaletli bir hayat sürmüşlerdir. (Detaylı
bilgi için Bkz. Gelin
Birlik Olalım, Harun Yahya, Araştırma Yayıncılık, 2003)
Kuran'da Rabbimiz İncil'in; "bir hidayet ve
nur, muttakiler için yol gösterici ve öğüt" (Maide Suresi,
46) ve Hz. İsa zamanındaki insanlara "bir hidayet" (Al-i İmran Suresi,
3-4) olarak gönderildiğini haber verir. Hıristiyanları İncil'deki
hakka uymaya davet eden bazı Kuran ayetleri ise şu şekildedir:
İncil sahipleri Allah'ın onda indirdikleriyle
hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar,
fasık olanlardır. (Maide Suresi, 47)
De ki: "Ey Kitap Ehli, Tevrat'ı,
İncil'i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiçbir
şey üzerinde değilsiniz..." (Maide Suresi, 68)

Biz kitabı ancak, hakkında ihtilafa düştükleri şeyi onlara
açıklaman ve inanan bir kavme rahmet ve hidayet olması dışında
(başka bir amaçla) indirmedik.
(Nahl Suresi, 64)
|
Ayetlerde de görüldüğü gibi İslam dininin Hıristiyanlara
karşı çok sıcak bir yaklaşımı vardır; Kuran'da Hıristiyanların ahlakı
övülmekte ve onlar daha dindar olmaya davet edilmektedirler. Birçok
Kuran ayetinde ise üçleme inancının yanlışlığı bizlere haber verilmektedir.
Örneğin Nisa Suresi'nde Rabbimiz şu şekilde buyurmaktadır:
Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda
taşkınlık etmeyin, Allah'a karşı gerçek olandan başkasını söylemeyin.
Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allah'ın elçisi ve kelimesidir. Onu
('OL' kelimesini) Meryem'e yöneltmiştir ve O'ndan bir ruhtur.
Öyleyse Allah'a ve elçisine inanınız; "üçtür" demeyiniz. (Bundan)
kaçının, sizin için hayırlıdır. Allah, ancak bir tek İlah'tır.
O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ve yerde her ne varsa
O'nundur. Vekil olarak Allah yeter. Mesih ve yakınlaştırılmış
(yüksek derece sahibi) melekler, Allah'a kul olmaktan kesinlikle
çekimser kalmazlar. Kim O'na ibadet etmeye 'karşı çekimser' davranırsa
ve büyüklenme gösterirse (bilmeli ki,) onların tümünü huzurunda
toplayacaktır. (Nisa Suresi, 171-172)
Yukarıdaki ayetlerde görüldüğü gibi Rabbimiz üçleme
inancının ne kadar büyük bir yanılgı olduğunu bildirmekte ve bu
inancı savunanları hesap günüyle uyarmaktadır.
Ayetlerde, Hz. İsa'nın Allah olduğu yönündeki yanlış
inançlar açıkça reddedilir. (Allah'ı tenzih ederiz.) Rabbimiz Hz.
İsa'ya karşı bu asılsız yakıştırmada bulunan kişilerin küfre saptıklarını
bildirir:
Andolsun, "Şüphesiz Allah, Meryem
oğlu Mesih'tir" diyenler küfre düşmüştür. Oysa Mesih'in dediği
(şudur:) "Ey İsrailoğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz
olan Allah'a ibadet edin. Çünkü O, Kendisi'ne ortak koşana şüphesiz
cenneti haram kılmıştır, onun barınma yeri ateştir. Zulmedenlere
yardımcı yoktur." (Maide Suresi, 72)
Ayette de bildirildiği gibi Hz. İsa onların bu
yakıştırmalarından uzaktır. O, Allah'ın yarattığı bir kuldur. Rabbimiz'e
teslim olmuş, yüksek ahlaklı, alemlere üstün kılınmış, çok mübarek
bir peygamberdir. İnsanlara hak dini anlatırken de hep Rabbimiz'in
üstün güç ve kudretini ifade etmiş, kendisinin de Allah'ın kulu
olduğunu bildirmiştir. Ayette, Hz. İsa için ilahlık iddiasında bulunarak
küfre sapanların, Allah'ı da hakkıyla takdir edemedikleri haber
verilmiştir:
Andolsun, "Şüphesiz, Allah Meryem
oğlu Mesih'tir." diyenler küfre düşmüştür. De ki: "O, eğer Meryem
oğlu Mesih'i, onun annesini ve yeryüzündekilerin tümünü helak
(yok) etmek isterse, Allah'tan (bunu önlemeye) kim bir şeye malik
olabilir? Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin tümünün mülkü
Allah'ındır; dilediğini yaratır. Allah herşeye güç yetirendir.
(Maide Suresi, 17)
Ayette haber verildiği gibi tüm insanlar Rabbimiz'in
huzurunda aciz ve muhtaçtırlar. Allah tüm kainatı yoktan var eden,
tüm varlıklar üzerinde mutlak güç ve hakimiyet sahibi olandır. Canlı
cansız herşeyin kontrolü Allah'a aittir. Hz. İsa da Allah'ın yarattığı
ve O'na boyun eğmiş bir kul ve Allah'ın elçisidir.
Maide Suresi'nde Hz. İsa'nın kendisi hakkında öne
sürülen asılsız iddiaları reddettiği ise şöyle bildirilmektedir:
Allah: "Ey Meryem oğlu İsa, insanlara,
beni ve annemi Allah'ı bırakarak iki ilah edinin, diye sen mi
söyledin?" dediğinde: "Seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir
sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer bunu söyledimse mutlaka Sen
onu bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sen'de olanı
bilmem. Gerçekten, görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sensin Sen."
(Maide Suresi, 116)

Allah dedi ki: “İki ilah edinmeyin: O, ancak tek bir İlah’tır.
Öyleyse Ben’den, yalnızca Ben’den korkun.”
(Nahl Suresi, 51)
|
Diğer ayetlerde ise Hz. İsa'nın, insanlara verdiği
gerçek mesaj şöyle bildirilmektedir:
(İsa) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın
kuluyum. (Allah) Bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber kıldı. Nerede
olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe,
bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti." (Meryem Suresi, 30-31)
"Benden önceki Tevrat'ı doğrulamak
ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak üzere size Rabbinizden
bir ayetle geldim. Artık Allah'tan korkup bana itaat edin. Gerçekten
Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na ibadet
edin. Dosdoğru olan yol işte budur." (Al-i İmran Suresi, 50-51)
Allah'ın Kuran ayetlerinde haber verdiği bir diğer
gerçek ise peygamberlerin yaptıkları tebliğin özü ile ilgilidir.
Al-i İmran Suresi'nde şu şekilde buyurulmaktadır:
Beşerden hiç kimsenin, Allah
kendisine Kitab'ı, hükmü ve peygamberliği verdikten sonra insanlara:
"Allah'ı bırakıp bana kulluk edin" deme (hakkı ve yetki)si yoktur.
Fakat o, "Öğrettiğiniz ve ders verdiğiniz Kitab'a göre Rabbaniler
olunuz" (deme görevindedir.) (Al-i İmran Suresi, 79)
Rabbimiz, bu yanlış inançlardan münezzehtir. İhlas
Suresi'nde Allah'ın sıfatları şu şekilde bildirilir:
De ki: O Allah, birdir. Allah,
Samed'dir (herşey O'na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı
olmayandır). O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. Ve hiçbir şey
O'nun dengi değildir. (İhlas Suresi, 1-4)
Gerçek budur. Allah tektir ve Hz. İsa O'nun kulu
ve peygamberidir. Aynı Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Muhammed ve diğer
peygamberler gibi.
Kitabın ilerleyen bölümlerinde üçleme inancının
tüm yanlış yönleri, Kuran ayetleri doğrultusunda, Hıristiyanların
kendi kaynakları da kullanılarak detaylı olarak açıklanacaktır.
|