HAZRETİ
SÜLEYMAN
ESKİ AHİT'TE HZ. SÜLEYMAN
Kitap boyunca Hz. Süleyman'ın birçok
özelliğinin yanı sıra üstün sanat anlayışının ve zenginliğinin de
üzerinde durduk. Onun her göreni hayran bırakan sarayından, emrinde
çalışan cin ve şeytanları kullanarak yaptığı sanatsal çalışmalardan
bahsettik. Aralarında bina ustalarının ve dalgıçların bulunduğunu,
emrindeki şeytanların, Kuran'da bildirildiği üzere "kaleler, heykeller,
havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar" yaptıklarını
anlattık.
Daha önce de belirttiğimiz gibi Allah Hz. Süleyman'ı -aynı babası
Hz. Davud gibi- İsrailoğulları'na peygamber olarak göndermiştir.
Hz. Süleyman onları Allah'ın ayetleriyle uyarmış, güzel ahlaklı
olmaya davet etmiştir. Bu nedenle, İsrailoğulları'nın kitabı olan
Eski Ahit'te de Hz. Süleyman hakkında pek çok bilgi yer almaktadır.
Öncelikle Eski Ahit'in yapısını açıklamak gerekir. Eski Ahit, Hz.
Musa'ya verilen Tevrat'ı, Hz. Davud'a verilen Zebur'u (Mezmurlar)
ve çeşitli Yahudi peygamberleri tarafından yazıldığı kabul edilen
veya onların hayatını anlattığı kabul edilen yazıları içeren bir
kitaplar bütünüdür. Yahudiler tüm Eski Ahit'e inanırlar. Hıristiyanlar
ise hem Eski Ahit'e hem de ona ilave olarak "Yeni Ahit" adını verdikleri
ve Hz. İsa hakkındaki "İncil" adlı dört kitabın ve diğer bazı mektupların
bulunduğu ikinci bir kitaplar bütününe inanırlar.
Ancak Kuran'a göre, Tevrat, Zebur ve İncil, Allah'ın vahyinden
sonra insanlar tarafından tahrif edilmişdir. Bu tahrifat nedeniyle
mevcut Eski Ahit ve Yeni Ahit'e birer İlahi kelam olarak değil,
içinde hak kısımlar bulunma ihtimali olan, ancak bunun yanında çeşitli
efsane ve hurafeler de içeren kaynaklar olarak bakmak gerekir.
Dolayısıyla Eski Ahit'ten, daha ziyade tarihsel bir kaynak olarak
yararlanmak doğru olur. Bu tarihsel kaynağın doğruluğunu ise Kuran'a
mutabık olup olmamasına göre anlayabiliriz.
Hz. Süleyman'ın hayatının aktarıldığı Eski Ahit kitaplarındaki
açıklamalarda ise pek çok tarihi bilgi bulmak mümkündür. Bunlar
arasında özellikle de Hz. Süleyman'ın dünya üzerindeki güçlü hakimiyetinin,
üstün hikmet sahibi bir kul olduğunun, Allah'a olan güçlü imanının
anlatıldığı açıklamalar Kuran'la son derece mutabıktır. Eski Ahit'te
Hz. Süleyman'ın krallığının Nil ve Fırat Nehirleri arasında kalan
toprakları içerdiği yazılıdır ki, o dönemde dünyanın ekonomik ve
kültürel merkezi olan Mezopotamya'da bu kadar geniş bir alana hakim
olmak, dahası Sebe örneğinde olduğu gibi civar ülkeleri yönlendirecek
bir güç göstermek, elbette çok büyük bir siyasi iktidarın işaretleridir.
Bunun yanısıra Eski Ahit'te Hz. Süleyman'ın zenginliği ile ilgili
verilen bilgiler de son derece dikkat çekicidir. Onun sarayının
yapılışı, yardım aldığı kişiler, sarayını yaparken kullandığı malzemeler
hakkındaki detaylar ve sarayın büyüklüğü ile ilgili bilgiler şu
şekildedir:
Hz. Süleyman Allah'ın Dilemesiyle Büyük Bir
Ev Yapmıştır

Yanda Kudüs'ü sembolize eden mabedlerden
biri olan ve Kubbetu's-Sahra olarak da adlandırılan Hz.
Ömer Camii görülmektedir.
|
Allah''ım Rabbin ismine bir ev yapacağım... Ve yapmak
üzre olduğum ev büyüktür... (2. Tarihler, Bab 2/2-5)
Ve işte, bana bol kereste hazırlasınlar diye kullarım
senin kullarınla beraber olacaklar; çünkü yapacağım ev büyük ve
şaşılacak bir şey olacaktır. (2. Tarihler, Bab 2/9)
Ve tunçtan bir mezbah yaptı; uzunluğu yirmi arşın
(4 arşın 1.78 metreye denk gelmektedir), ve genişliği yirmi arşın,
ve yüksekliği on arşın. (2. Tarihler, Bab 4/1)
Ve kıral Süleyman’ın Rab için yaptığı evin uzunluğu
altmış arşın, ve genişliği yirmi, ve yüksekliği otuz arşındı. Ve
evin mabedi önünde olan eyvanın (teras) uzunluğu evin genişliğine
göre yirmi arşındı; ve onun genişliği evin önünde on arşındı. Ve
ev için kafesle kapalı pencereler yaptı. Ve evin duvarı etrafına
bitişik, hem mabedin, ve hem de iç odanın etrafındaki evin duvarlarına
bitişik katlar yaptı; ve etrafında yan odalar yaptı. Alt kat beş
arşın genişliğinde, ve orta kat altı arşın genişliğinde, ve üçüncüsü
yedi arşın genişliğinde idi; çünkü kirişler evin duvarını tutmasın
diye evin duvarı etrafında dış tarafta omuzlar bıraktı. (1. Krallar,
Bab 6/2-6)
Evin Yapımında Hünerli İşçilerle Çalışmıştır
Ve şimdi, babam Davud’un ııhazırlamış
olduğu, Yahudada ve Yeruşalimde yanımda bulunan hünerli adamlarla
beraber olmak üzre bana bir adam gönder, altın, ve gümüş, ve tunç,
ve demir, ve erguvanî, ve ıııkırmızı, ve lâcivert işlerinde hünerli
olsun, ve her türlü oyma işlerini oyabilsin. Ve bana Libnandan erz
ağacı, ve servi, ve sandal ağacı gönder; çünkü bilirim ki, senin
kulların Libnandan kereste kesmeği bilirler. (2. Tarihler, Bab 2/7-8)
Oyma İşlerinde Çeşitli Ağaçları Kullanmışlardır

Sarayın yapımında çalışan insanları
tasvir eden tablo |
Ve ev yapılmakta iken, taş ocağında hazırlanmış
taştan yapıldı; ve yapılırken evin içinde ne çekiç, ne balta, ne
de demir bir âlet sesi işitilmedi. Orta yan odaların kapısı evin
sağ tarafında idi; ve dolambaçlı merdivenle orta kata, ve orta kattan
üçüncüye ııçıkarlardı. Evi böyle yaptı, ve onu bitirdi; ve evi erz
ağaçlarından kirişler ve kalın tahtalarla örttü. Ve bütün eve bitişik
katları her birinin yüksekliği beş ııııarşın olarak yaptı, ve onları
erz ağacı kerestesile eve bağladı. (1. Krallar, Bab 6/7-10)
Ve iç odada her biri on arşın yüksekliğinde zeytin
ağacından iki kerubi (Kerubiler Yahudi inancına göre Sfenkse benzeyen,
aslan vücutlu, insan başlı, kanatlı meleklerdir) yaptı. Ve kerubinin
bir kanadı beş arşındı, ve kerubinin obir kanadı beş arşındı; bir
kanadının ucundan o birinin ucuna kadar on arşındı. Ve o bir kerubi
on arşındı; her iki kerubi bir ölçüde ve bir biçimde idi. Bir kerubinin
yüksekliği on arşındı, obir kerubininki de böyle idi. Ve kerubileri
iç evin içine koydu; ve kerubilerin kanatları gerilmişti, şöyle
ki, birinin kanadı bir duvara, ve o bir kerubinin kanadı o bir duvara
değiyordu; ve kanatları evin ortasında birbirlerine değiyorlardı.
Ve kerubileri altınla kapladı. (1. Krallar, Bab 6/23-28)
Ve içerde ve dışarda çepçevre evin bütün duvarlarına
kabartma şekiller, kerubiler, ve hurma ağaçları, ve açılmış çiçekler
oydu. Ve içerde ve dışarda evin döşemesini altınla kapladı. Ve iç
odanın girilecek yerine zeytin ağacından kapı kanatları yaptı; üst
eşikle kapı süveleri duvarın beşte biri idi. Böylece zeytin ağacından
iki kapı kanadı yaptı; ve üzerlerine kabartma kerubiler, ve hurma
ağaçları, ve açılmış çiçekler oydu, ve onları altınla kapladı; ve
altını kerubilerle hurma ağaçları üzerine döşedi. Mabedin girilecek
yerine de zeytin ağacından duvarın dörtte biri olmak üzre kapı süveleri
(çerçeve) , ve servi ağacından iki kapı kanadı yaptı; ve bir kanat
iki parçadan olup katlanırdı, ve obir kanat iki parçadan olup katlanırdı.
Ve üzerlerine kerubiler, ve hurma ağaçları, ve açılmış çiçekler
oydu; ve oyma işine uydurulmuş altınla onları kapladı. Ve iç avluyu
üç sıra yonulmuş taşla, ve bir sıra erz ağacı kiriş ile yaptı. (1.
Krallar, Bab 6/29-36)
Ve Süleyman on üç yıldır kendi evini yapıyordu,
ve bütün evini bitirdi. Ve Libnan ormanı evini yaptı; uzunluğu yüz
arşın, ve genişliği elli arşın, ve yüksekliği otuz arşın olarak,
direkler üzerinde erz ağacı kirişler olmak üzre erz ağacından dört
sıra direkler üzerinde idi. Ve direklerin üstünde olan kırk beş
kirişin üzeri erz ağacı ile örtülü idi; bir sırada on beş. Ve kirişler
üç sıra idi, ve pencere pencereye karşı idi, üç kat. Ve bütün kapılar
ve süveler kirişlerle dört köşeli yapılmıştı; ve pencere pencereye
karşı idi, üç kat. Ve direkler eyvanını yaptı; uzunluğu elli arşın,
ve genişliği otuz arşındı; ve önlerinde bir eyvan; ve önlerinde
direkler ve eşik vardı. Ve taht eyvanını, orada hüküm vereceği hüküm
eyvanını yaptı; ve döşemeden tavana kadar erz ağacı ile kaplı idi.
Ve kendi oturacağı ev, eyvanın iç tarafındaki avlu da, aynı yapıda
idi... (1. Krallar, Bab 7/1-8)
Yanında On Binlerce İnsan Çalışmıştır
... Ve Süleyman, babası Davudun İsrail diyarında
olan bütün garipleri saydığı sayıdan sonra onları saydı; ve yüz
elli üç bin altı yüz kişi bulundular. Ve onlardan yük taşıyan yetmiş
bin, ve dağlarda taş kesen seksen bin, ve kavmi işletmek için iş
başı olarak üç bin altı yüz kişi koydu. (2. Tarihler, Bab 2/17-18)
Ve kral Süleyman bütün İsrail’den angaryacılar topladı;
ve angaryacılar otuz bin adamdı. Ayda on bin adam olmak üzre ııbunları
sıra ile Libnana gönderdi; bir ay Libnanda, ve iki ay evde kalırlardı;
ve angaryacıların başında Adoniram vardı. Ve Süleymanın yük taşıyan
yetmiş bin, ve dağlarda taş kesen seksen bin adamı, bunlardan başka
Süleymanın işte çalışan kavmin üzerine hükmeden, işin başında bulunan
üç bin üç yüz baş kâhyaları vardı. Ve kral emretti, ve onlar evin
temelini yonulmuş taşla atmak için büyük taşlar, değerli taşlar
kestiler. (1. Krallar, Bab 5/13-17)
Hz. Süleyman'ın Yaptığı Evin Temeli
... Ve Allah evinin yapılması için Süleymanın attığı
temeller şunlardır. Uzunluğu arşınla, eski ölçüye göre, altmış arşın,
ve genişliği yirmi arşın. Ve evin önünde olan eyvanın uzunluğu,
evin genişliğine göre, yirmi arşın ve yüksekliği yüz yirmi... (2.
Tarihler, Bab 3/2-4)
Evin Hem Dışı Hem De İçi Halis Altınla, Tunçla
Ve Değerli Taşlarla Kaplanmıştır
O gün, öyle yüzler de vardır ki, nimette
(engin bir mutluluk içinde)dirler. Harcadığı-çabadan dolayı
hoşnuttur. Yüksek bir cennettedir.
(Gaşiye Suresi, 8-10) |
... Ve onu içerden
halis ııaltınla kapladı. Ve büyük eve servi ııııağaçlarından tavan
yapıp onu saf altınla kapladı; ve onun üstüne kabartma hurma ağaçları
ve zincirler işledi. Ve güzel olsun diye, evi değerli taşlarla süsledi;
ve ıııaltın Parvaim altını idi. Ve evi, kirişlerini, eşiklerini,
veııııı ııduvarlarını, ve kapılarını altınla kapladı; ve duvarlara
kerubiler oydu.
Ve kudsülakdas evini yaptı; onun uzunluğu evin genişliğine göre
yirmi arşındı, ve genişliği yirmi arşın; ve onu altı yüz talant
kadar saf altınla kapladı. Ve çivilerin ağırlığı elli sekel altındı.
Ve yukarı odaları altınla kapladı. (2. Tarihler, Bab 3/4-9)
Ve Süleyman evi içerden halis altınla kapladı; ve
iç odanın önüne altın zincirler çekti; ve onu altınla kapladı. Ve
bütün evi altınla, bütün evi tamamen kapladı; iç odanın bütün mezbahını
da altınla kapladı. (1. Krallar, Bab 6/21-22)
Ve bütün kuvvetimle Allah'ımın evi için, altın şeyler
için altın, ve gümüş şeyler için gümüş, ve tunç şeyler için tunç,
demir şeyler için demir, ve ağaç şeyler için ağaç; akik ııtaşları,
ve kakılacak taşlar, ziynet taşları, ve çeşit çeşit renkli taşlar,
ve her türlü değerli taşlar, ve pek çok mermerı taşları hazırladım.
Ve bundan başka, mukaddes ev için ııhazırlamış olduğum herşeyden
fazla olarak, mademki altın ve gümüş hazinem ıııvardır, Allah’ımın
evine olan sevgim uğruna onu, Ofir ııaltınından üç bin talant ııaltını,
ve evlerin ııduvarlarını kaplamak için yedi bin talant saf gümüşü;
altın şeyler için ııaltını, ve gümüş şeyler için gümüşü, sanatkarlar
elile de yapılacak bütün işler için veriyorum... (1. Tarihler, Bab
29/2-5)
Ve Süleyman Allahın evindeki bütün kapları, ve altın
mezbahı, ve üzerinde huzur ekmeği bulunan sofraları; ve usule göre
iç odanın önünde yanmak üzre halis altından kandiller ile beraber
şamdanları; ve altından (bu da tam altından) çiçekleri, ve kandilleri,
ve maşaları; ve halis altından makasları, ve leğenleri, ve kaşıkları,
ve tablaları yaptı. Ve evin girilecek yerine gelince, onun, kudsülakdasa
açılan iç kapı kanatları, ve evin, mabedin kapı kanatları altın
idi. (2. Tarihler, Bab 4/19-22)
Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek
istiyorlar. Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler
hoş görmese bile.
(Saf Suresi, 8) |
... Ve babası Davudun tahsis ettiği şeyleri, gümüşü
ve altını, ve bütün takımları Süleyman içeri getirdi, ve onları Allah
evinin hazinelerine koydu. (2. Tarihler, Bab 5/1)
Bunların hepsi, içerden ve dışardan, temelden dama
kadar, testere ile kesilmiş, yonulmuş, ölçüye göre taştan, değerli
taştandı; dışardan büyük avluya kadar da böyle idi. Ve temel değerli
taşlardan, büyük taşlardan, on arşınlık ve sekiz arşınlık taşlardandı.
Ve üstünde ölçüye göre değerli taşlar, yonulmuş taş ve erz ağacı
vardı. RAB evinin iç avlusunda, ve evin eyvanında olduğu gibi büyük
avlunun da çevresinde üç sıra yonulmuş taş ve bir sıra erz ağacı
kirişleri vardı. (1. Krallar, Bab 7/9-12)
Ve tunçtan on ayaklık yaptı; bir ayaklığın uzunluğu
dört arşın, ve genişliği dört arşın, ve yüksekliği üç arşındı. Ve
ayaklıkların işi şu biçimdi: yan levhaları vardı; ve pervazlar arasında
yan levhaları vardı; ve pervazlar arasında olan yan levhalarında
aslanlar, öküzler, ve kerubiler vardı; ve yukarı pervazlar da böyle
idi; ve aslanların ve öküzlerin altında sarkık çelenkler işlenmişti.
Ve her ayaklığın dört tunç tekerleği, ve tunç dingilleri vardı;
ve onun dört ayağının omuzları vardı; her birinin yanında çelenkler
olarak omuzlar kazanın altında dökülmüştü. Ve onun ağzı başlığın
içinde ve yukarıda bir arşındı; ve ayaklık işine göre ağzı değirmi
(yuvarlak), bir buçuk arşındı; ve ağzında da oymalar vardı, ve onların
yan levhaları yuvarlak değil dört köşeli idi. Ve dört tekerlek yan
levhaları altında idi; ve tekerleklerin dingilleri ayaklıkta idi;
ve bir tekerleğin yüksekliği bir buçuk arşındı. Ve tekerleklerin
işi araba tekerleği işi gibi idi; dingilleri ve ispitleri, ve parmakları
ve başlıklarının hepsi dökme idi. Ve her ayaklığın dört köşesinde
dört omuz vardı, ayaklığın omuzları kendisindendi. Ve ayaklığın
başında yarım arşın yüksekliğinde yuvarlak bir şekil vardı; ve ayaklığın
başındaki kollar ve yan levhaları kendisindendi. Ve her birinin
genişliğine göre kollarının düz yerlerine, ve yan levhalarına, kerubiler,
aslanlar, ve hurma ağaçları, ve çepçevre çelenkler oydu. Böylece
on ayaklığı yaptı; hepsinin dökümü bir, ölçüsü bir, ve biçimi birdi.
(1. Krallar, 7. Bab/27-37)
Heykeltıraşlar Evi Süslediler
Ve kudsülakdas evinde heykeltıraş işi iki kerubi
yaptı; ve onları altınla kapladılar. Ve kerubilerin kanatları yirmi
arşın uzunluğunda idi; kerubinin bir kanadı ben arşındı, evin duvarına
erişiyordu; ve obir kanat da beş arşındı, obir kerubinin kanadına
erişiyordu. Öteki kerubinin de kanadı beş arşındı, evin duvarına
erişiyordu; ve obir kanat da beş arşındı, öteki kerubinin kanadına
yetişiyordu. Bu kerubilerin kanatları yirmi arşın yayılıyorlardı;
ve kerubiler ayakta duruyorlardı, ve yüzleri eve doğru çevrilmişti.
Ve perdeyi lâcivertten, ve erguvaniden, ve kırmızıdan, ve ince ketenden
yaptı, ve üzerine kerubiler işledi. (2. Tarihler, Bab 3/10-14)
Çok Büyük Ve İhtişamlı Kazanlar, Şamdanlar
Yaptılar
Ve on kazan yaptı, ve onlarda yıkanmak için beşini
sağa ve beşini sola koydu; yakılan takdime olacak şeyleri onların
içinde yıkarlardı; fakat deniz kâhinlerin ııyıkanması içindi. (2.
Tarihler, Bab 4/6)
Ve on altın şamdanı kanunlarına göre yaptı; ve beşi
sağda ve beşi solda olarak onları mabede koydu. Ve on masa yaptı,
ve beşi sağda ve beşi solda olarak onları mabede koydu. Ve altından
yüz leğen yaptı. Ve kâhinlerin avlusunu, ve büyük avluyu, ve avlunun
kapılarını yaptı, ve onların kapılarını tunçla kapladı. Ve denizi
evin sağına, şark tarafına, cenuba doğru koydu. (2. Tarihler, Bab
4/7-10)
Ve tunçtan on kazan yaptı; bir kazan kırk
bat (37 litreye denk gelir) alırdı; ve her kazan dört arşındı; ve
on ayaklığın üstünde birer kazan vardı. Ve beşi evin sağ tarafında
ve beşi evin sol tarafında olarak ayaklıkları koydu; ve denizi evin
sağına gündoğusu tarafına, cenuba doğru koydu. (1. Krallar, Bab
7/ 38-39)
Savaş Kalkanları Dahi Altından Yapılmıştı
... Ve bütün Arap ili kralları, ve memleketin valileri
Süleymana altın ve gümüş getirdiler. Ve kral Süleyman dövme altından
iki yüz büyük kalkan yaptı; bir büyük kalkana altı yüz şekel dövme
altın gitti. Ve dövme altından üç yüz küçük kalkan yaptı; bir kalkana
üç yüz şekel altın gitti; ve kral bunları Libnan ormanı evine koydu.
(2. Tarihler, Bab 9/14-16)
Ve kral Süleyman dövme altından iki yüz büyük kalkan
yaptı: bir büyük kalkana altı yüz şekel altın gitti. Ve dövme altından
üç yüz küçük kalkan yaptı; bir kalkana üç mına (1 mına yaklaşık
983 grama denk gelir) altın gitti; ve kral bunları Libnan ormanı
evine koydu. (1. Krallar, Bab 10/16-17)
Hz. Süleyman'ın Tahtı
... Ve kral fil dişinden büyük bir taht yaptı, ve
onu halis altınla kapladı. Ve tahtın altı basamağı, ve bir altın
ayak iskemlesi vardı, ve bunlar tahta bağlı idiler, ve oturacak
yerin her iki tarafında kollar vardı, ve kolların yanında iki aslan
duruyordu. Ve altı basamak üzerinde, iki tarafında, on iki aslan
duruyorlardı; hiçbir ülkede böyle şey yapılmamıştı. (1. Kırallar,
Bab 9/17-19)
Ve kral fil dişinden büyük bir taht yaptı, ve onu
saf altınla kapladı. Tahtın altı basamağı vardı, ve arka taraftan
tahtın başı yuvarlaktı; ve oturulacak yerde iki taraftan kollar
vardı, ve kolların yanında iki aslan duruyordu. Ve altı basamak
üzerinde iki tarafta on iki aslan duruyorlardı; hiçbir ülkede böyle
şey yapılmamıştır. (1. Krallar, Bab 10/18-20)
Kral Süleyman, Libnan ağaçlarından Kendine bir tahtırevan
yaptı. Direklerini gümüşten yaptı, Tabanını altından, oturacak yerini
erguvaniden... (Neşideler Neşidesi, Bab 3/9-10)
Hz. Süleyman'ın Sofrası
Ve kral Süleymanın içme kapları hep altından, ve
Libnan ormanı evinin bütün kapları halis altındandı; Süleymanın
günlerinde gümüş bir şeyden ıısayılmazdı. (2. Tarihler, Bab 9/20)
Ve Süleyman evinin bir günlük yiyeceği otuz ölçek
(1 ölçek 13 litredir) ince un, ve altmış ölçek un, on besili öküz,
ve otlaklardan yirmi öküz, ve geyikler, ve ceylanlar, ve sığırlar,
ve semiz tavuklardan başka yüz koyundu. (1. Krallar, Bab 4/22-23)
Ve o kâhyalar kral Süleyman için, ve kral Süleymanın
sofrasına gelenlerin hepsi için, her biri kendi ayında azık tedarik
ederlerdi; bir şey eksik etmezlerdi. (1. Krallar, Bab 4/27)
Ve Süleymanın bütün hikmetini, ve yaptığı evi, ve
sofrasının yemeğini, ve kullarının oturuşunu, ve hizmetçilerinin
duruşunu, ve onların esvaplarını, ve sakilerini, ve RABBIN evine
çıktığı merdiveni Seba kraliçası gördüğü zaman artık kendisinde
can kalmadı. (1. Krallar, Bab 10/4-5)
Hz. Süleyman'ın Atları
Ve atlarla cenk arabaları için Süleymanın dört bin
ahırı vardı, ve on iki bin atlısı vardı, onları araba şehirlerine,
ve kralın yanına, Yeruşalime koydu. Ve Irmaktan Filistîler diyarına,
ve Mısır sınırına kadar, bütün krallar üzerine hükmetti. Ve kral
gümüşü Yeruşalimde taş değerine indirdi, ve erz ağaçlarını çoklukça
Sefeladaki cemiz ağaçları gibi etti. Ve Mısırdan ve bütün memleketlerden
Süleyman için atlar getirdiler. (2. Tarihler, Bab 9/25-28)
... Ve Süleyman’ın cenk arabaları için kırk bin
ahır bölüğünde atları vardı ve on iki bin atlısı vardı. (1. Krallar,
Bab 4/26)
Ve Süleyman cenk arabaları ile atlılar topladı;
ve kendisinin bin dört yüz arabası, ve on iki bin atlısı vardı;
onları araba sehirlerine, ve Yeruşalime kralın yanına koydu. Ve
kıral gümüşle altını Yerusalimde taş mertebesine indirdi, ve erz
ağaçlarını çoklukça Sefeladaki cemizı ağaçları gibi etti. Ve Süleymanın
atları Mısırdan getirilirdi; kralın tüccar takımı onları sürü ile
bir bedele alırlardı. Ve bir cenk arabasını altı yüz, ve bir atı
yüz elli şekel gümüşe, Mısır’dan çıkarıp getirirlerdi; ve bütün
Hittî kralları için, ve Suriye kralları için de böylece onların
elile getirilirdi. (2. Tarihler, Bab 1/14-17)
Eski Ahit'in Süleyman'ın Meselleri Bölümü'nden
Açıklamalar
Eski Ahit'te yer alan Süleyman'ın Meselleri bölümünün,
Hz. Davud'un Hz. Süleyman'a verdiği öğütleri içerdiği
öne sürülmektedir. Elbette Eski Ahit tahrif edilmiş
bir kitaptır ve bu kitapta yer alan açıklamaları Allah'tan
gelen birer vahiy olarak kabul etmek mümkün değildir.
Her ne kadar içinde tahrif edilmemiş bölümler olma ihtimali
olsa da biz bu açıklamaları ancak güzel sözler olarak
değerlendirebiliriz. Bu bakış açısıyla yaklaşıldığında,
söz konusu bölümde Kuran'a mutabık çok sayıda güzel
söz ve öğüdün bulunduğu görülmektedir. Güzel söz her
nerede olursa olsun kabul etmek uygun olacağı için bu
bölümde, Eski Ahit'teki Kuran ayetleriyle anlam açısından
uygunluk gösteren bazı kısımlara yer verilmektedir.
Tebliği Dinlemeyenler Mademki ben
çağırdım, ve siz çekindiniz; Elimi uzattım, ve bakan olmadı; Ve
öğüdümün hepsini hiçe saydınız, Tedibimi de istemediniz; Ben de
felâketinizde güleceğim; Size korku gelince, Üzerinize korku bir
fırtına gibi gelince, Felâketiniz bir kasırga gibi gelince, Üzerinize
sıkıntı ve kaygı gelince, istihza edeceğim. O zaman beni çağıracaklar,
fakat cevap vermiyeceğim; Beni erken arayacaklar, fakat beni bulmayacaklar.
Çünkü bilgiden nefret ettiler Ve Rab korkusunu seçmediler, Benim
öğüdümü istemediler, Tedibimin hepsini hor gördüler; Bunun için
kendi yollarının semeresinden yiyecekler, Ve kendi düzenlerine doyacaklar.
Bön adamların döneklikleri kendilerini öldürecektir, Ve akılsızların
kaygısızlığı kendilerini yok edecektir. Fakat beni dinliyen emniyette
oturacaktır, Ve kötülükten korkusu ııolmayıp rahat bulacaktır. (Hz.
Süleyman’ın Meselleri, Bab 1, 24-33)
Güzel Ahlaka Dair
İyiliğe hakkı olan adamlara, Elinden gelince iyiliği
esirgeme. Yanında varken komşuna: Git de tekrar gel, Ve yarın vereyim,
deme. Komşun yanında emniyette otururken, Onun için şer kurma. Sana
karşı şer yapmadı ise, Bir adamla boş yere çekişme. Zorba adama
imrenme, Ve onun yollarından hiçbirini seçme... Fakat Rabbin dostluğu
doğrularladır. Rabbin lâneti kötülerin evindedir; Fakat salihlerin
oturduğu yeri mübarek kılar. Gerçek Rab müstehzilerle istihza eder;
Fakat alçak gönüllülere lûtfeder. Hikmetliler izzeti miras alacaklar;
Fakat akılsızlar utancı alacaklar. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab
3, 27-35)
Doğrulukla yürüyen emniyetle yürür; Fakat yollarını
iğrilten belli olur. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 10, 9)
İyi adam Rabbden lûtuf bulur; Fakat niyetleri bozuk
olanı Rab mahkûm eder. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 12, 2)
Salihlerin düşünceleri haktır; Fakat kötülerin öğütleri
hiledir. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 12, 5)
Kötüler yıkılır ve yok olurlar; Fakat salihlerin
evi durur. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 12, 7)
Salihe hiç zarar değmez; Fakat kötüler şerle dolar.
(Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 12, 21)
Yüreğindeki kaygı insanı çöktürür; Fakat iyi söz
yüreğini sevindirir. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 12, 25)
Kibirden ancak kavga çıkar; Fakat iyi öğüdü dinliyenin
yanında hikmet vardır. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 13, 10)
Sözü hor gören kendi üzerine helâk getirir; Fakat
emirden korkandır ki, mükâfat alır. (Hz. Süleyman’ın Meselleri,
Bab 13, 13)
Yumuşak cevap gazabı yatıştırır; Fakat sert söz
öfkeyi kışkırtır. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 15, 1)
Söze dikkat eden iyilik bulur; Ve Rabbe güvenen
mutlu olur. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 16, 20)
İyi ad büyük zenginlikten, Ve lûtuf bulmak gümüş
ve altından üstün tutulmalıdır. Zenginle fakir karşılaşırlar; Onların
hepsini yaratan Rabdir. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 22, 1-2)
Alçak gönüllü olmanın ve Rab korkusunun sonu, servet,
izzet ve hayattır. Sapık adamın yolunda dikenler ve kementler vardır;
Canını koruyan onlardan uzak kalır. (Hz. Süleyman’ın Meselleri,
Bab 22, 4-5)
Kazancı çoğaltmak için fakiri ezen, Ve zengine veren,
ancak yoksulluğa düşer. Kulağını iğ, ve hikmetli adamların sözlerini
dinle, Ve yüreğini benim bilgime koy. Çünkü onları kendi içinde
saklarsan hoştur... (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 22, 16-18)
Oğlum, eğer senin yüreğin hikmetli ise, Benim yüreğim
de sevinir. Dudakların doğru şeyler söylediği zaman, Benim gönlüm
de sevinçle coşar. Yüreğin günahkârlara imrenmesin; Ancak bütün
gün Rab korkusunda ol; Çünkü gerçekten bir son vardır; Ve ümidin
boşa çıkmıyacaktır. Oğlum, dinle ve hikmetli ol, Ve yolda yüreğini
doğrult. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 23, 15-19)
Kendi babanı dinle, Ve ihtiyar olduğu zaman, ananı
hor görme. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 23, 22)
Hakikati satın al, ve onu satma; Hikmeti ve terbiyeyi
ve anlayışı da. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 23, 23)
Kötülük edenlerden ötürü kızma; Kötü adamlara da
imrenme; (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 24, 19)
Ve ben gördüm, derin düşündüm; Baktım, ibret aldım;
(Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 24, 32)
Nefsine hâkim olmıyan adam, Yıkılmış ve duvarsız
şehir gibidir. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 25, 28)
Yarınki günle övünme; Çünkü gün ne doğuracak bilmezsin.
(Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 27, 1)
Yoksulları ezen fakir adam Süpüren ve ekmek ııbırakmıyan
yağmur gibidir. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 28, 3)
Kabahatlerini örten muvaffak olmaz; Fakat onları
itiraf edip bırakan, merhamet bulur. Daima korkan adama ne mutlu!
Yüreğini katılaştıran ise, belâya düşer. (Hz. Süleyman’ın Meselleri,
Bab 28, 13-14)
Kendi yüreğine güvenen akıIsızdır; Fakat kim hikmetle
yürürse, o kurtulur. Kim fakire verirse, onun eksiği olmaz; Fakat
kim ondan göz çevirirse, o çok lânet alır. (Hz. Süleyman’ın Meselleri,
Bab 28, 26-27)
Kanlı adamlar kâmil adamdan nefret ederler; Doğru
adamlar ise, onun canını korurlar. Akılsız bütün öfkesini ortaya
döker; Hikmetli adam ise, onu tutar ve susturur. (Hz. Süleyman’ın
Meselleri, Bab 29, 10-11)
İnsanın basireti öfkesini geciktirir; Ve suç bağışlamak
onun güzelliğidir. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 19, 11)
Öğüt dinle ve terbiye al ki, Kendi sonunda hikmetli
olasın. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 19, 20)
Hileli terazi Rabbe mekruhtur; Fakat doğru tartı
onun makbulüdür. Gurur gelince utanç da gelir; Fakat hikmet alçak
gönüllüler iledir. Doğruların kemali kendilerine yol gösterir; Fakat
hainlerin sapıklığı kendilerini helâk eder. Gazap gününde mal işe
yaramaz; Fakat salâh ölümden kurtarır. Kâmil adamın salâhı kendi
yolunu doğrultur; Fakat kötü adam kendi kötülüğü ile düşer. Doğruların
salâhı kendilerini kurtarır; Fakat hainler kendi fesatları ile tutulurlar.
Kötü adam öldüğü zaman bekleyişi boşa çıkar; Ve fesat ümidi yok
olur. Salih sıkıntıdan kurtulur… (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab
11, 1-8)
İnkar Edenlerin Yoluna Uymamak
Çünkü senin yüreğine hikmet girecek, Ve canına bilgi
hoş gelecek; Akıl sana bekçilik edecek; Anlayış seni koruyacak;
Ta ki, seni şerir adamın yolundan, İğri sözlü adamdan korusun. Onlar
ıııkaranlığın yollarında yürümek için, Doğruluk yollarını bırakırlar;
şer yapmakla sevinirler, Şerrin iğriliğile mesrur olurlar; Onlar
ki, yolları dolambaçtır, Ve yollarında iğridirler... (Hz. Süleyman’ın
Meselleri, Bab 2, 10-15)
Kötülerin yoluna girme, Ve şerir adamların yolunda
yürüme. Sen ondan ııısakın, yanından geçme; Onun yanından sap da
geç. Çünkü onlar kötülük etmezlerse uyumazlar; Ve kimseyi sürçtürmezlerse,
uykuları kaçar. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 4, 14-16)
Doğru Olanların Yolu
Ta ki, iyi adamların yolunda yürüyesin, Ve salihlerin
yollarını tutasın. Çünkü memlekette doğru adamlar oturacaklar, Ve
kâmiller orada kalacaklardır. Fakat kötü adamlar memleketten atılacaklar,
Ve hainler ondan söküleceklerdir. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab
2, 20-22)
Salihlerin yolu ise, doğan şık gibidir, Tam gün
oluncıya kadar git gide parlar. Kötülerin yolu koyu karanlık gibidir;
Neden sürçtüklerini bilmezler. (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 4,
18-19)
Sadece Allah'a Güvenmek
Bütün yüreğinle Rabbe güven, Ve kendi anlayışına
dayanma; Bütün yollarında onu tanı, O da senin yollarını doğrultur.
Kendi gözünde hikmetli olma; Rabbden kork, ve şerden ayrıl; Senin
bedenine şifa, Ve kemiklerine ilik olacaktır. Malınla, ve bütün
mahsulünün turfandası ile, Rabbi taziz et; Böylece ambarların bol
bol dolar… (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 3, 5-10)
Hikmetin Önemi

Bakkal Arif; siyah zemin yaldızla ve istifli celi
sülüs hatla hadis-i şerif; "Allah'ım bizleri affet, çünkü
sen affedicisin, kerimsin" yazılı. H. 1309 tarihli Altın
cetvelli ve rokoko tezhipli.
|
Hikmet çağırmıyor mu, Ve anlayış sesini işittirmiyor
mu? Yol kenarındaki yüksek yerlerin ııbaşında, Yolların birleştiği
yerde o duruyor; Kapıların yanında, şehrin ağzında, Kapılara girilecek
yerde yüksek sesle çağırıyor: Ey insanlar, size çağırıyorum; Ve
sesim Adem oğullarınadır. Ey bön adamlar, ayırt etmeği öğrenin;
Ve ey akılsızlar, anlayış öğrenin. Dinleyin, çünkü âlâ şeyler söyliyeceğim;
Ve dudaklarımın açılması doğru şeyler için olacak. Çünkü ağzım hakikat
beyan edecek; Ve kötülük dudaklarıma mekruhtur. Ağzımın bütün sözleri
salâhladır; Onlarda ters yahut iğri şey yoktur. Anlıyana onların
hepsi açıktır, Ve bilgiyi bulanlar için doğrudur. Gümüşü değil,
terbiyemi, Ve seçme altından ziyade bilgiyi alın. Çünkü hikmet yakutlardan
iyidir; Ve hoşa giden bütün şeyler ona denk olamaz. Ben, hikmet,
basireti kendime mesken ettim, Ve tedbir bilgisini bulurum. Rab
korkusu şerden nefret etmektir; Kibirden, ve gururdan, ve şer yolundan,
Ve iğri sözden nefret ederim. Öğüt, ve sağlam bilgi benimdir; Ben
anlayışım; kudret benimdir. Benim vasıtamla krallar hükûmet ederler,
Ve emîrler adaleti emrederler. Reislerle beyzadeler, Dünyanın bütün
hâkimleri vasıtamla hükmederler. Beni sevenleri ben severim; Ve
erken arıyanlar beni bulurlar. Servet ve izzet, Dayanıklı mal ve
salâh yanımdadır. Meyvam altından, saf altından daha iyidir; Ve
mahsulüm seçme gümüşten iyidir. Salâh yolunda, Adalet yolları ortasında
yürürüm; Ta ki, beni sevenleri mala varis kılayım, Ve onların hazinelerini
doldurayım... (Hz. Süleyman’ın Meselleri, Bab 8, 1-21)
Rab korkusu hikmetin başlangıcıdır; Ve Kuddûsu tanımak,
anlayıştır. Çünkü günlerin benim vasıtamla çoğalacak, Ve ömrünün
yılları artacak. Eğer hikmetli isen, kendin için hikmetlisin; Ve
eğer istihza edersen, onu yalnız sen yüklenirsin. (Hz. Süleyman’ın
Meselleri, Bab 9, 10-12)
|