HAZRETİ İSA ÖLMEDİ
Hz.İsa'nın Ölmediğine Dair Kuran'da Yer Alan Diğer
Deliller
u
bölümde, Hz. İsa'nın ölmediğine ve yeniden dünyaya geleceğine dair
Kuran'da yer alan diğer delilleri inceleyeceğiz.
Hz. İsa ile ilgili bildirilen ayetlerde, Hz. İsa'nın
mucizevi doğumu, içinde bulunduğu topluma yaptığı tebliğ, inkar
edenler ve müşriklerle mücadelesi, gösterdiği mucizeler, kendisine
tabi olan havarileri detaylı olarak anlatılmaktadır. Kuran'da Hz.
İsa'yla ilgili bildirilen bir diğer önemli haber de Hz. İsa'nın
kıyamet gününe yakın bir tarihte yeniden yeryüzüne geleceğidir.
Hz. İsa'nın ölmediğinin bildirildiği Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetini
ve Nisa Suresi'nin 157-158. ayetlerini yukarıdaki bölümlerde detaylı
olarak incelemiştik. Bu ayetlerde bildirilen ifadeler, bu ifadelerin
Arapça anlamları ve çeşitli tefsirlerde bu ayetlerle ilgili yer
alan açıklamalar, Hz. İsa'nın ölmemiş olduğunu hiçbir şüpheye yer
bırakmayacak şekilde göstermektedir. Bu ayetlerin yanı sıra Kuran'da
yer alan bazı diğer ayetlerde de Hz. İsa'nın ölmediğine ve ikinci
kez dünyaya geleceğine dair açık deliller vardır. Ayetlerde haber
verilen bu delilleri maddeler halinde şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Hz. İsa öldürülmemiş ve asılmamıştır,
2. Hz. İsa Allah Katına yükseltilmiştir,
3. İnkar edenlere bir benzeri gösterilmiştir,
4. İnkar edenlerin bu konudaki düşünceleri zan
ve tahminden ibarettir,
5. O kıyamet için bir alamettir,
6. Allah, ona Tevrat ve İncil'in yanı sıra Kitabı
-yani Kuran'ı- öğretmiştir (en doğrusunu Allah bilir),
7. Kitap Ehli tekrar geldiğinde ona itaat edecektir,
8. Ona uyanlar, kıyamete kadar inkar edenlere
üstün kılınacaktır,
9. Yetişkin olarak yeryüzüne gelecek ve insanlarla
konuşacaktır,
10. Hz. İsa'nın ölümü, ikinci kez dünyaya geldikten
sonra gerçekleşecektir.

O: "Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin"
diye dinden Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi,
İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimizi sizin için
de teşri' etti (bir şeriat kıldı). Senin kendilerini çağırdığın
şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer
ve içten Kendisi'ne yöneleni hidayete erdirir. (Şura Suresi,
13)
|
Dünya tarihinin en önemli ve büyük gelişmelerinden
biri olan Hz. İsa'nın yeryüzüne yeniden gelişi, Kuran'da yer alan
delillerin de gözler önüne serdiği gibi, önemli bir gerçektir. Bu
delillerin ortaya konulması, bir yandan Hz. İsa'nın gelişini heyecanla
ve sevinçle bekleyen müminlerin şevklerini artıracak ve Hz. İsa'nın
gelişi için yaptıkları hazırlıkları hızlandırmalarına aracı olacaktır.
Öte yandan, Hz. İsa'nın gelişi konusu üzerinde
bugüne kadar yeterince ve gereği gibi düşünmemiş olanlara konunun
önemini hatırlatacak, onların da bu konuda bilinçlenmelerine aracı
olacaktır.
Kuran'da Hz. İsa'nın "Kıyamet İçin Bir Alamet" Olduğu Bildirilmektedir
Kuran'da Hz. İsa'nın ölmediği ve öldürülmediği
bildirilirken, Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne dönecek olduğu da
haber verilmektedir. Bu ayetlerden biri, Zuhruf Suresi'nin 61. ayetidir.
Bu surenin 57. ayetinden itibaren Hz. İsa'dan bahsedilir:
Meryem oğlu (İsa) bir örnek olarak
verilince, senin kavmin hemen ondan (keyifle söz edip) kahkahalarla
gülüyorlar. Dediler ki: "Bizim ilahlarımız mı daha hayırlı, yoksa
o mu?" Onu yalnızca bir tartışma-konusu olsun diye (örnek) verdiler.
Hayır, onlar 'tartışmacı ve düşman' bir kavimdir. O, yalnızca
bir kuldur; kendisine nimet verdik ve onu İsrailoğulları'na bir
örnek kıldık. Eğer Biz dilemiş olsaydık, elbette sizden melekler
kılardık; yeryüzünde (size) halef (yerinize geçenler) olurlardı.
(Zuhruf Suresi, 57-60)
Bu ayetlerin hemen arkasından gelen 61. ayette
Hz. İsa'nın kıyamet saati için bir ilim olduğu belirtilmektedir:
Şüphesiz o, kıyamet-saati için bir
ilimdir. Öyleyse ondan yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve Bana
uyun. Dosdoğru yol budur. (Zuhruf Suresi, 61)
Bu ayetin Hz. İsa'nın ahir zamanda yeryüzüne dönüşüne
açık bir işaret taşıdığını söyleyebiliriz. Çünkü Hz. İsa, Kuran'ın
indirilişinden yaklaşık altı asır önce yaşamıştır. Dolayısıyla bu
ilk hayatını "kıyamet saati için bir bilgi" yani bir kıyamet alameti
olarak anlayamayız. Ayetin işaret ettiği anlam, Hz. İsa'nın, ahir
zamanda, yani kıyametten önceki son zaman diliminde yeniden yeryüzüne
döneceği ve bunun da bir kıyamet alameti olacağıdır. (En doğrusunu
Allah bilir.)
Bu ayette geçen "hu" yani "o" zamirinin "Kuran"a
işaret ettiğini söyleyenler vardır. Ancak Kuran'ın diğer ayetlerine
bakıldığında, "o" zamirinin Kuran için kullanıldığı durumlarda,
mutlaka bir önceki veya sonraki ayette Kuran'dan bahsedildiği görülmektedir.
Ya da ayette geçen diğer ifadelerden Kuran'a işaret edildiği net
olarak anlaşılmaktadır. Bu ayetlerden bazıları şu şekildedir:
Hayır; çünkü o (Kur'an),
bir öğüttür. Artık dileyen, onu 'düşünüp-öğüt alsın.' O (Kur'an),
'şerefli-üstün' sahifelerdedir. Yüceltilmiş, tertemiz (mutahhar)
kılınmış. (Abese Suresi, 11-14)
Onlara: "Allah'ın indirdiklerine
iman edin" denildiğinde: "Biz, bize indirilene iman ederiz" derler
ve ondan sonra olan (Kur'an)ı inkar ederler. Oysa o (Kur'an),
yanlarındakini (Kitap'ı) doğrulayan bir gerçektir. (Onlara) De
ki: "Eğer inanıyor idiyseniz, daha önce ne diye Allah'ın peygamberlerini
öldürüyordunuz?" (Bakara Suresi, 91)
İşte Allah'ın hidayet verdikleri
bunlardır; öyleyse sen de onların bu hidayetlerine uy. De ki:
"Ben bunun için sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur'an),
alemlere bir 'öğüt ve hatırlatmadan' başkası değildir." (Enam
Suresi, 90)
Biz onu (Kur'an'ı) hak olarak
indirdik ve o hak ile indi; seni de yalnızca bir müjde verici
ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik. Onu bir Kur'an olarak, insanlara
dura dura okuman için (bölüm bölüm) ayırdık ve onu safha safha
bir indirme ile indirdik. De ki: "İster ona inanın, ister inanmayın.
O, daha önce kendilerine ilim verilenlere okunduğu zaman, çenelerinin
üstüne kapanarak secde ederler." (İsra Suresi, 105-107)
Ve şüphesiz o (Kur'an), senin
ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız.
(Zuhruf Suresi, 44)
Gerçekten Benim ayetlerim size okunuyordu,
fakat siz topuklarınız üzerinde geri dönüyordunuz. Buna (ayetlerime)
karşı büyüklük taslayarak; gece vakti de hezeyanlar sergiliyordunuz.
Onlar, yine de o sözü (Kur'an'ı) gereği gibi düşünmediler
mi, yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?
(Müminun Suresi, 66-68)
Oysa Zuhruf Suresi'ndeki ayetlere bakıldığında,
"kıyamet saati için bir ilimdir" ifadesinin öncesinde veya sonrasındaki
ayetlerde Kuran'dan bahsedilmediği görülür. Ayetlerde Hz. İsa'dan
bahsedilmektedir. Dolayısıyla, "o" zamiri de Hz. İsa'ya işaret etmektedir.
(En doğrusunu Allah bilir.)
Nitekim büyük İslam alimleri de
ayette geçen "o" zamirinin, gerek ayetlere gerekse sahih hadislere
dayanarak, Hz. İsa'ya işaret ettiğini açıklamaktadırlar. Ebu Hureyre,
İbn Abbas, Katade, Malik bin Dinar, Dahhak, Ebu Rezin, Ebu Abdurrahman,
Humeyd ve İbn Muhaysın da Hz. İsa'nın gelişinin kıyamet alametlerinden
biri olduğunu söylemektedirler.55
Alusi, Şevkani, es-Sabuni, Gumari, Ömer Nasuhi
Bilmen, Seyyid Kutub, Hasan Basri Çantay gibi pek çok tefsircinin
tefsirinde ise bu ayet şu şekilde açıklanmaktadır:
Hz. İsa'nın zuhur etmesi kıyamet
saatinin gelişini bildiren bir alamettir. Çünkü onun zuhuru kıyamet
alametlerindendir. Yeryüzüne inişi dünyanın sonunun geldiğine
ve ahiretin başlangıcına delildir.56
Ki Allah, hak
olmak üzere Kitab'ı ve mizanı indirdi. Ne bilirsin; belki
kıyamet-saati pek yakındır.
(Şura Suresi, 17)
 |
İmam Taberi, ayeti tefsir ederken İbn Kesir'in bu konudaki açıklamasını
da delil olarak kullanmıştır. İbn Kesir, "Kıyamet gününden önce
İsa'nın adil bir devlet başkanı ve adil bir hakim olarak yeryüzüne
ineceğine dair Peygamber Efendimiz (sav)'in mütevatir hadisleri
mevcuttur" diyerek, söz konusu ayetin Hz. İsa'nın dünyaya ikinci
kez gelişine delil olduğunu ifade etmiştir. Elmalılı Hamdi Yazır'ın
tefsirinde ise bu konu şu şekilde açıklanmaktadır:
Muhakkak ki o saat için bir
ilimdir de -saatin geleceğini ölülerin dirilip, kıyam edeceğini
bildiren bir delil ve alamettir. Çünkü Hz. İsa gerek zuhuru ve
gerek emvati ihya (ölüleri diriltme) mucizesi ve gerek emvatın
kıyamını (ölülerin kalkışını) haber vermesi itibarıyla kıyametin
vaki olacağına bir delil olduğu gibi hadiste varid olduğuna göre
eşratı saattendir (kıyamet alametidir).57
Çağdaş İslam alimlerinden Seyyid Kutub da tefsirinde,
Hz. İsa'nın yeryüzüne yeniden gelecek olmasının önemli delillerinden
birinin bu ayet olduğuna dikkat çekmektedir. Kutub'un tefsirinde
konu şöyle açıklanmaktadır:
Hz. İsa'nın kıyametin kopmasından
önce yeryüzüne ineceğine ilişkin birçok hadis var dilimizde. Nitekim
bu ayet de ona işaret etmektedir: "O, kıyametin kopacağını gösterir
bir ilimdir." Yani Hz. İsa'nın yeryüzüne inmesi ile kıyametin
kopmasının yakın olduğu bilinir. İkinci bir okuyuş tarzında ayet
şöyle okunur: "Ve innehu le alemun lissati". Yani onun inişi kıyametin
belirtisidir, alametidir. Her iki okuyuş tarzı da aynı anlamı
ifade etmektedirler. Hz. İsa'nın gökten inişi, doğru sözlü ve
güvenilir Peygamberin -salat ve selam üzerine olsun- sözünü ettiği
ve yüce Kuran'ın işaret ettiği bir gaybtır. Kıyamet gününe kadar
değişmeden kalacak bu iki kaynaktan gelen bilgilerden başka, bu
meseleye ilişkin olarak herhangi bir insanın söyleyebileceği bir
söz olamaz.58
Kevseri, en eski akaid kitaplarında
dahi bu ayetin Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelişine delil olarak
kullanıldığını söylerken59, Ömer Nasuhi Bilmen
tefsirinde ise bu ayet şu şekilde açıklanmaktadır:
Ve kıyametin yaklaşmış
olması için İsa Aleyhisselam'ın bir alamet olduğunu ve kıyametin
vuku bulacağına şüphe edilmeyeceğini haber veriyor... İsa Aleyhisselam'ın
yeryüzüne nüzul edeceği de kıyamet şeriatinden sayılmaktadır...60
Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, Kuran'da hiçbir
peygamberin kıyamet için bir ilim olmasından bahsedilmemektedir.
Hz. Muhammed (sav), Hz., İbrahim, Hz. Nuh, Hz. Musa, Hz. Süleyman,
Hz. Yusuf, Hz. Davud, Hz. Yakup ve diğer birçok peygamberin hayatı
Kuran'da detaylı olarak anlatılmakta, ancak hiçbiri için bu ifade
kullanılmamaktadır. Bu da, Hz. İsa'nın -Allah'ın takdiri olarak-
diğer peygamberlerden farklı bir özelliğe sahip olduğuna işaret
etmektedir. Bu özellik, Hz. İsa'nın Allah Katına alındıktan sonra
yeniden yeryüzüne gönderilecek olmasıdır. (En doğrusunu Allah bilir.)
Kuran'da, Hz. İsa'ya "Kitab'ın, Tevrat'ın ve İncil'in Öğretildiği"
Bildirilmektedir
Kuran'da Hz. İsa'nın ikinci gelişine işaret eden
bilgilerden biri de, Hz. İsa'ya Tevrat ve İncil ile birlikte Kitab'ın
da öğretilmiş olduğudur.
Hani Melekler, dediler ki: "Meryem,
doğrusu Allah Kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun
adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin,
onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır. Beşikte
de, yetişkinliğinde de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir.
"Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?"
dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar
verirse, yalnızca ona "ol" der, o da hemen oluverir. Ona Kitab'ı,
hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretecek. (Al-i İmran Suresi, 45-48)
Bu kitabın hangi kitap olduğu kuşkusuz önemlidir.
Aynı ifade Maide Suresi'nin 110. ayetinde de yer almaktadır:
Allah şöyle diyecek: "Ey Meryem
oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs
ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla
konuşuyordun. Sana Kitab'ı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim..."
(Maide Suresi, 110)
Kuran'da yer alan diğer ayetleri incelediğimizde,
her iki ayette de geçen "Kitap" ifadesinin, Kuran'a işaret ettiğini
görürüz. Ayetlerde Tevrat ve İncil dışında gönderilen son hak kitabın
Kuran olduğu bildirilmektedir. (Hz. Davud'a verilen Zebur da Eski
Ahit'in içindedir.) Bunun yanında, yine Kuran'ın diğer ayetlerinde,
"Kitap" kelimesi, İncil ve Tevrat'ın yanında Kuran'ı ifade etmek
için kullanılmıştır:
Allah... O'ndan başka İlah yoktur.
Diridir, Kaimdir. O, sana Kitab'ı Hak ve kendinden öncekileri
doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat ve İncil'i de indirmişti.
(Al-i İmran Suresi, 2-3)
Sana da (Ey Muhammed,) önündeki
kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona 'bir şahid-gözetleyici' olarak
Kitab'ı indirdik... (Maide Suresi, 48)

İsa, açık belgelerle gelince, dedi ki: "Ben size bir
hikmetle geldim ve hakkında ihtilafa düştüklerinizin bir
kısmını size açıklamak için de. Öyleyse Allah'tan sakının
ve bana itaat edin."
(Zuhruf Suresi, 63)
|
Kitap kelimesinin Kuran'a işaret ettiği diğer bazı
ayetler ise şu şekildedir:
Öyle ki size, kendinizden, size
ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size Kitap ve hikmeti
öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik.
(Bakara Suresi, 151)
Allah'tan başka bir hakem mi arayayım?
Oysa O, size Kitab'ı açıklanmış olarak indirmiştir. Kendilerine
kitap verdiklerimiz, bunun gerçekten Rabbinden hak olarak indirilmiş
olduğunu bilmektedirler. Şu halde, sakın kuşkuya kapılanlardan
olma. (Enam Suresi, 114)
Biz Kitab'ı ancak, hakkında
ihtilafa düştükleri şeyi onlara açıklaman ve inanan bir kavme
rahmet ve hidayet olması dışında (başka bir amaçla) indirmedik.
(Nahl Suresi, 64)
Kitab'ın sana (kalbine vahy ile)
bırakılacağını umud etmezdin; (bu,) Rabbinden ancak bir rahmettir.
Öyleyse sakın kafirlere arka olma. (Kasas Suresi, 86)
Kendilerine okunmakta olan Kitab'ı
sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şüphesiz, bunda iman eden
bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir öğüt (zikir) vardır.
(Ankebut Suresi, 51)
Şüphesiz, Allah'ın sana gösterdiği
gibi insanlar arasında hükmetmen için Biz sana Kitab'ı
hak olarak indirdik. (Sakın) Hainlerin savunucusu olma. (Nisa
Suresi, 105)
Bu durumda, Hz. İsa'ya öğretilecek olan üçüncü
"Kitab"ın Kuran olduğu ve bunun da ancak Hz. İsa'nın ahir zamanda
dünyaya dönüşünde mümkün olabileceği açıkça görülmektedir. Çünkü
Hz. İsa Kuran'ın indirilmesinden yaklaşık 600 sene önce yaşamıştı.
Dolayısıyla, yaşadığı dönemde Kuran'ı öğrenmiş olması mümkün değildi.
Bununla birlikte, Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde Hz.
İsa'nın dünyaya ikinci kez gelişinde İncil ile değil Kuran'la hükmedeceği
bildirilmiş olması da bunun bir delilidir:
Kırk (40) yıl Allah'ın
Kitab'ı ve benim sünnetimle hükmeder, vefat eder.61
Bu ifadeden de açık olarak anlaşıldığı gibi Hz.
İsa yeniden yeryüzüne geldiğinde, Kuran'da yer alan hükümler ile
hükmedecek, Hz. Muhammed (sav)'in sünnetini devam ettirecektir.
Bu da ayetlerdeki manaya tam olarak uygun düşmektedir. (Şüphesiz
en doğrusunu Allah bilir.)
Bu ayetlerde dikkat edilmesi gereken bir başka
bilgi de, Hz. İsa için bildirilen söz konusu ifadenin -bir önceki
konuda olduğu gibi- başka hiçbir peygamber için bildirilmemiş olmasıdır.
Örneğin Hz. Musa'ya Tevrat'ın indirildiği, Hz. İbrahim'e verilen
sahifeler olduğu, Hz. Davud'a Zebur'un vahyedilmiş olduğu Kuran'da
bildirilir. Ya da peygamberlerin kendi dönemlerinden önce indirilen
kitaplar varsa, bu kitapları bildikleri haber verilir. Ancak peygamberlerin
hiçbiri için, kendi dönemlerinden sonra indirilecek olan bir kitabın
daha onlara öğretildiği haber verilmez. Kendisinden önce indirilen,
kendisine vahyedilen ve kendisinden sonra indirilecek olan kitabı
bildiği haber verilen tek peygamber Hz. İsa'dır. Bu da, Hz. İsa'nın
tekrar yeryüzüne geleceğinin ve ikinci kez geldiğinde kendisinden
sonra vahyedilmiş olan kitapla yani Kuran'la hükmedeceğinin işaretlerinden
biridir. (En doğrusunu Allah bilir.)
Kuran'da, Hz. İsa'ya Uyanların Kıyamete Kadar İnkara Sapanlara Üstün
Geleceği Haber Verilmektedir
Önceki bölümlerde detaylı olarak açıklamasını incelediğimiz
Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetinde, Hz. İsa'nın ölmediğinin yanı
sıra, ikinci kez yeryüzüne gelişi de haber verilmektedir. Ayette
şöyle buyurulmuştur:
Hani Allah, İsa'ya demişti ki: "Ey
İsa, doğrusu seni Ben vefat ettireceğim ve seni Kendime yükselteceğim,
seni inkar edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete
kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz
yalnızca Bana'dır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda
Ben hükmedeceğim. (Al-i İmran Suresi, 55)

Hani Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrailoğulları, gerçekten
ben, sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden
önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "Ahmed"
olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti…
(Saf Suresi, 6)
|
Allah, ayette kıyamete kadar inkar edenlere üstün
gelen ve Hz. İsa'ya gerçekten tabi olan bir grubun varlığını bildirmektedir.
Hz. İsa hayatta iken ona uyanların sayısı çok azdı. Ve onun Allah
Katına yükselişinin ardından hızla dinde dejenerasyon başladı. Sonraki
iki yüzyıl boyunca da, Hz. İsa'ya iman edenler (İseviler) şiddetli
baskılara maruz kaldılar. Üstelik İsevilerin hiçbir siyasi gücü
de bulunmamaktaydı. Bu durumda geçmişte yaşayan Hıristiyanların,
inkar edenlere üstün geldiklerini ve bu ayetin onlara işaret ettiğini
söyleyemeyiz.
Günümüzde ise Hıristiyanlığın özünden uzaklaştığını,
Hz. İsa'ya indirilen hak dinden farklı bir dine dönüştüğünü görürüz.
Hıristiyanlar arasında Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olduğu şeklindeki
(Allah'ı tenzih ederiz) sapkın inanç benimsenmiş ve teslis inancı
(üçleme; Baba, oğul, kutsal Ruh) kabul edilmiştir. Bu durumda, dinin
aslından iyice uzaklaşmış olan günümüz Hıristiyanlarını da Hz. İsa'ya
uyanlar olarak kabul edemeyiz, çünkü Allah, Kuran'ın birçok ayetinde
"üçleme"ye inananların inkar içerisinde olduklarını bildirmiştir:
Andolsun, "Allah üçün üçüncüsüdür"
diyenler küfre düşmüştür. Oysa tek bir İlahtan başka İlah yoktur...
(Maide Suresi, 73)
Bu durumda "sana uyanları kıyamete kadar inkara
sapanların üstüne geçireceğim" ifadesi açık bir işaret taşımaktadır.
Hz. İsa'ya uyan ve kıyamete kadar yaşayacak olan bir topluluk olması
gerekmektedir. Böyle bir topluluk, kuşkusuz Hz. İsa'nın yeryüzüne
tekrar gelişiyle ortaya çıkacaktır. Ve tekrar dünyaya gelişi sırasında
bu kutlu insana tabi olanlar, kıyamete kadar inkar edenlere üstün
kılınacaktır. (En doğrusunu Allah bilir.) Bu bilgiyi destekleyen
bir başka ayet de, Saff Suresi'nin 14. ayetidir:
Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları
olun: Meryem oğlu İsa'nın havarilere: "Allah'a (yönelirken) benim
yardımcılarım kimlerdir?" demesi gibi. Havariler de demişlerdi
ki: "Allah'ın yardımcıları bizleriz." Böylece İsrailoğulları'ndan
bir topluluk iman etmiş, bir topluluk da inkar etmişti. Sonunda
Biz iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik, onlar da üstün
geldiler. (Saff Suresi, 14)
Yukarıdaki ayette Hz. İsa'nın yaşadığı dönemde,
insanların bir kısmının iman edip bir kısmının ise iman etmedikleri
anlaşılmaktadır. Ayetin son cümlesinde bildirilen "sonunda Biz
iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik, onlar da üstün geldiler"
hükmüyle ise, Hz. İsa'ya inananların üstün geldikleri bir dönem
haber verilmektedir.
Bu dönemin, Hz. İsa'nın kıyametten önce, yeniden
yeryüzüne geldiği dönem olması muhtemeldir. Bu dönemde Hz.İsa gerçek
din ahlakını tüm dünyaya hakim kılacak ve Allah'ın izni ile iman
edenler inkar edenlere üstün geleceklerdir. Bu ifade ile ahir zamanda
iman edenlerin inkar edenlere üstün gelecekleri bildiriliyor olabilir.
(En doğrusunu Allah bilir.)
Kuran'da, Hz. İsa'nın Yetişkinliğinde de İnsanlarla Konuşacağı Bildirilmiştir
Hz. İsa'nın tekrar dünyaya geleceği ile ilgili
bir başka delil ise Maide Suresi'nin 110. ayetinde ve Al-i İmran
Suresi'nin 46. ayetinde geçen "kehlen" kelimesidir. Ayetlerde şu
şekilde buyurulmaktadır:
Allah şöyle diyecek: "Ey Meryem
oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs
ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin kehlen) iken de insanlarla
konuşuyordun…" (Maide Suresi, 110)
Beşikte de, yetişkinliğinde (kehlen)
de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir. (Al-i İmran Suresi,
46)
Bu kelime Kuran'da sadece yukarıdaki iki ayette
ve sadece Hz. İsa için kullanılmaktadır. Hz. İsa'nın yetişkin halini
ifade etmek için kullanılan "kehlen" kelimesinin anlamı "otuz ile
elli yaşları arasında bulunup saçları ağarmaya başlayan veya gençlik
devresini atlatıp ihtiyarlığa ayak basan ve yaşı kemale ermiş kişi,
ergin" şeklindedir. Bu kelime İslam alimleri arasında ittifakla
"35 yaş sonrası döneme işaret ediyor" şeklinde çevrilmektedir.

Hz. İsa'nın Kapalı Kapılar Ardındaki Görünüşü.
(1308-1311) Musco dell'Opera del Duomo, Siena
|
Hz. İsa'nın genç bir yaş olan
otuz yaşının başlarında Allah Katına yükseldiğini, yeryüzüne indikten
sonra kırk yıl kalacağını ifade eden İslam alimleri, Hz. İsa'nın
kehlen döneminin, tekrar dünyaya gelişinden sonra olacağını, dolayısıyla
bu ayetin, Hz. İsa'nın nüzulüne dair bir delil olduğunu söylemektedirler.62
Tüm peygamberler insanlarla konuşup, onları dine
davet etmişlerdir. Hepsi de yetişkin yaşlarında tebliğ görevini
yerine getirmişlerdir. Ancak Kuran'da hiçbir peygamber için bu şekilde
bir ifade kullanılmamaktadır. Bu ifade sadece Hz. İsa için ve mucizevi
bir durumu ifade etmek amacıyla kullanılmıştır. Çünkü ayetlerde
birbiri ardından gelen "beşikte" ve "yetişkin iken" kelimeleri iki
büyük mucizevi zamanı bildirmektedirler. Mısırlı çağdaş İslam alimlerinden
Halil Herras da, ayeti açıklarken, bu hususa dikkat çekmiştir:
Ayette geçen kehl kelimesi,
kendinden önce geçen ve zarf olan mehd kelimesine matuftur. Özel
bir karine olmadıkça da, kendinden önceki kelimenin taşıdığı anlamı
devam ettirir. Böyle olunca da nasıl ki Hz. İsa'nın doğumundan
hemen sonra konuşması doğrudan bir mucize ise, kehl halinde de
aynı mucizeyi gerçekleştirmesi gerekir. Yoksa normal olarak
bir insanın kehl durumunda konuşması mucize özelliği taşımaz ve
bunun ayette zikredilmesinin hikmeti de tam anlaşılmamış olur.
Ancak Hz. İsa yeryüzüne nüzul ettikten sonra kehl halinde konuşursa,
işte o zaman mucize olur...63

Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı
olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet
ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan ve muttakiler
için yol gösterici ve öğüt olan İncil'i verdik.
(Maide Suresi, 46)
... Ey İsa, doğrusu senin hayatına
Ben son vereceğim, seni Kendime yükselteceğim, seni inkar
edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar
inkara sapanların üstüne geçireceğim...
(Al-iİmran Suresi, 55) |
Ünlü İslam alimi Gumari ise, ayette Hz. İsa'nın
beşikte iken konuşmasının ardından yetişkin iken konuşmasına da
dikkat çekilmesinin hikmetlerinden birinin, Hz. İsa'nın mucizevi
hayatı olduğunu belirtmiştir. Hz. İsa'nın bebekken konuşmasının,
Allah'ın bir mucizesi olması gibi, yetişkin döneminde insanlarla
konuşmasında da mucizevi bir yön olması gerektiğini ifade etmiştir:
Hz. İsa'nın beşikte iken ve
kehl halinde iken konuşmasına dikkat çekilmesi bir hikmetin gereğidir,
aynı zamanda sıra dışı bir olaya işaret etmektedir. Hz. İsa (genç
yaşta) semaya yükseltilmiştir. Yüzlerce sene yok olmuştur. Cismani
değişikliklerin meydana geldiği kanunlara tabi olmayan bir aleme
nakledilmiştir. Böyle bir kişinin inerek insanlarla konuşması
olağanüstüdür.64
İmam Suyuti, Maide Suresi'nin
110. ayetinde geçen "kehlen" kelimesine dikkat çekerek, "Bu kavil,
onun (Hz. İsa'nın) kıyametten evvel gökten ineceğini ifade etmektedir.
Çünkü Hz. İsa yaşça kemale ermeden göğe kaldırılmıştır." demektedir.65
İmam Taberi ise, Taberi Tefsiri isimli eserinde bu ayetlerde geçen
ifadeleri şu şekilde açıklamaktadır:
Bu ifadeler (Maide Suresi, 110),
Hz. İsa'nın ömrünü tamamlayıp yaşlılık döneminde insanlarla konuşabilmesi
için gökten ineceğine işaret etmektedir. Çünkü o, genç yaştayken
göğe kaldırılmıştı… Bu ayette (Al-i İmran Suresi, 46), Hz. İsa'nın
hayatta olduğuna delil vardır ve ehl-i sünnet de bu görüştedir.
Çünkü ayette, onun yaşlandığı zamanda da insanlarla konuşacağı
ifade edilmektedir. Yaşlanması da ancak, semadan yeryüzüne ineceği
zamanda olacaktır.66
Ömer Nasuhi Bilmen'in tefsirinde de Al-i İmran
Suresi'nin 46. ayeti açıklanırken, bu ayetin Hz. İsa'nın yeniden
yeryüzüne gelişinin delillerinden biri olduğu ifade edilmiştir:
Bu ayet-i kerime Hz. İsa'nın
semaya ref edildikten sonra tekrar yeryüzüne inerek nas (insanlar)
ile konuşacağına delalet (işaret) etmektedir. Çünkü onun sinni
kuhulete (olgunluk yaşına) tamamen girmiş olması semaya refinden
sonra müsadiftir (olacaktır).67
Görüldüğü gibi, burada yalnızca bir kısmına yer
verdiğimiz, İslam alimlerinin "kehlen" kelimesine dair açıklamaları
da, Kuran'da yer alan diğer bilgiler gibi, Hz. İsa'nın tekrar yeryüzüne
gelişine işaret etmektedir. (Doğrusunu en iyi Allah bilir.) Tüm
bu deliller Hz. İsa'nın ahir zamanda yeryüzüne tekrar geleceğini
ortaya koymaktadır.
Kuran'da Tüm Kitap Ehli'nin Hz. İsa'ya İman Edeceği Bildirilmiştir
Nisa Suresi'nin 159. ayeti, Hz. İsa'nın ikinci
kez dünyaya gelecek olmasını müjdeleyen ayetlerden biridir. Ayette
şöyle bildirilmektedir:
Andolsun, Kitap Ehli'nden, ölmeden
önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların
üzerierine şahid olacaktır. (Nisa Suresi, 159)
Ayette bildirilen, "kable mevtihi"
yani "ölmeden önce" ifadesinde yer alan "o" zamirinin, tefsir alimlerinin
büyük çoğunluğunun tasdiki ile Hz. İsa'ya işaret ettiği kabul edilmektedir.
Arapça dilbilgisi de, burada geçen "o" zamirinin kesin olarak Hz.
İsa'yı işaret etmesini gerektirmektedir.68
Ayette yer alan "kıyamet günü o da onların üzerlerine
şahid olacaktır." cümlesi de, ayette Hz. İsa'ya işaret edildiğinin
bir diğer delilidir. Bu durumda, ayetin tefsiri; "Hz. İsa geldiği
zaman, Kitap Ehli'nden ona iman etmeyen hiç kimse olmayacaktır."
şeklindedir. Bu da Hz. İsa'nın yeniden dünyaya döneceğine ve onun
önderliğinde gerçek din ahlakının tüm dünyaya hakim olacağına işarettir.
(En doğrusunu Allah bilir.)
Allah Kuran'da tüm peygamberlerin ve elçilerin,
gönderildikleri toplum için ahiret gününde şahitlik edeceklerini
bildirmiştir:
Ve resuller de (şahitlik için) belli
bir vakitte getirildiği zaman. (Mürselat Suresi, 11)
Rabbimiz, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in de,
kendi toplumu için şahitlik yapacağını bildirmiştir:
Her ümmetten bir şahid getirdiğimiz
ve onların üzerine seni şahit olarak getirdiğimiz zaman nasıl
olacak? (Nisa Suresi, 41)
Ancak Hz. İsa dışında hiçbir peygamber için "ölmeden
önce ona inanmayacak kimse yoktur" diye bildirilmemiştir. Ayrıca,
Kuran'da Hz. İsa'dan önce gelen ve Kitap Ehli'nin de iman ettiği
hiçbir peygamber için bu şekilde bir ifade kullanılmamıştır. Hz.
İbrahim, Hz. Süleyman, Hz. Davud, Hz. Musa, Hz. Yusuf, Hz. Yakup
için benzer bir açıklama yapılmamıştır.
Eğer haber verilen, Kitap Ehli'nden her bir kişinin
kendi ölümünden önce Hz. İsa'ya iman etmesi olsaydı (ki bu şekilde
olmadığı açık olarak görülmektedir), bu durumda benzer bir ifade
Kitap Ehli'ne gelmiş olan diğer peygamberler için de bildirilirdi.
Oysa, bu ifade yalnızca Hz. İsa için kullanılmaktadır. Bu da, Hz.
İsa için farklı bir konuma işaret edildiğinin önemli delillerinden
biridir. (En doğrusunu Allah bilir.)
Gerçek şu ki,
kıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir, onda şüphe yoktur.
Gerçekten Allah kabirlerde olanları diriltecektir. (Hac
Suresi, 7)
 |
Görüldüğü gibi, "ölümünden önce" ifadesinin işaret ettiği kişinin
Hz. İsa olduğu çok açıktır. Ayetin, bazı kimselerin öne sürdüğü
gibi, "Kitap Ehli'nden her bir kişinin kendisine ölüm gelmeden önce
Hz. İsa'ya inanacak olması" şeklinde tefsir edilmesi ise mümkün
değildir. Hz. İsa döneminde Kitap Ehli olan Yahudiler, kendisine
iman etmedikleri gibi onu öldürmeye kalkışmışlardır. Daha sonra
onu öldü sanıp inkarlarını sürdürmüşlerdir.
Tüm bu bilgilerin ışığında, ayette bildirilen haberler
şu şekildedir: Hz. İsa yeryüzüne ikinci kez gelecek, her insan gibi
yaşayıp ölecektir. Hz. İsa yeniden geldiğinde tüm Kitap Ehli onu
görüp bilecek, ona yaşarken itaat edecek ve Hz. İsa da onların durumuyla
ilgili ahirette şahitlik edecektir. (En doğrusunu Allah bilir.)
İslam alimlerinin büyük bir çoğunluğunun da kanaati
bu yöndedir. Sahabilerden Ebu Hureyre ve İbn Abbas, bu ayetin Hz.
İsa'nın yeniden gelişine delil olduğunu ifade etmişlerdir. Kurtubi,
ayetin açıklamasını şu şekilde yapmaktadır:
Kıyamet alametleri yaklaştığında,
Hz. İsa diri olarak gökten yeryüzüne indiği zamanda Ehl-i Kitap'tan
hayatta olan herkes ona inanacaktır. Ortada sadece İslam milleti
kalacaktır.69
Taberi tefsirinde ise söz konusu ayet şu şekilde
tefsir edilmiştir:
Ehl-i Kitap'tan her biri, Hz.
İsa'nın ölümünden önce, o Deccal'i öldürmek üzere yeryüzüne indiğinde,
ona iman edecektir. O zaman bütün milletler İslam adına tek bir
millet haline geleceklerdir.70
Halil Herras da konuyla ilgili yaptığı açıklamada,
Taberi'nin tefsirinin sahih olduğunu belirtmiş ve Nisa Suresi'nin
159. ayetinin Hz. İsa'nın yeniden dünyaya gelişine ne şekilde delil
olduğunu şöyle açıklamıştır:
Ayette geçen "o" zamiri, Hz.
İsa'ya işaret etmektedir. O indiği zaman bu dönemde mevcut olan
Ehl-i Kitap'tan her biri Hz. İsa'ya iman edecek, onu tasdikleyecek
ve kendilerinden din olarak ancak İslam kabul edilecektir... Hz.
İsa yeryüzüne indiğinde Ehl-i Kitap ona inanacaktır...71
Hz. İsa'nın Ölümü İkinci Kez Gelişinden Sonra Olacaktır
Hz. İsa'nın ikinci kez gelişine işaret eden ayetlerden
biri de Meryem Suresi'nin 15. ayetidir. Bu ayette bildirilen "öleceği
gün" ifadesi ile, çok önemli bir bilgi haber verilmektedir. Ayette
şu şekilde bildirilmektedir:
... Ona selam olsun; doğduğu gün,
öleceği gün (yemutu) ve diri olarak yeniden-kaldırılacağı gün
de. (Meryem Suresi, 33)
Ayette "öleceği gün" ifadesinde geçen Arapça kelime
"yemutu"dur ve bu kelimenin kökü, Kuran'ın diğer ayetlerinde ölüm
anlamında bildirilen mevt kelimesidir. Hz. İsa'yla ilgili bildirilen
diğer ayetlerde ise, Hz. İsa'nın vefatından bahsedilirken mevt kelimesi
değil, teveffi kelimesi kullanılmaktadır. Teveffi kelimesi, biyolojik
anlamda bir ölüm değil, canın bir tür uykuyla alınması manasına
gelmektedir. Mevt kelimesi ise bilinen anlamda ölümü ifade eden
bir kelimedir, Kuran'ın pek çok ayetinde bu anlamda bildirilmiştir.
Dolayısıyla bu ayette, diğer ayetlerden farklı olarak, mevt kelimesinin
kullanılması dikkat çekicidir. Bu ifadeyle, Hz. İsa'nın ikinci kez
dünyaya geldikten sonra ölecek olmasına işaret edilmektedir. Hz.
İsa yeryüzüne ikinci kez gelecek ve bir müddet yaşadıktan sonra
ölecektir. (En doğrusunu Allah bilir.)
----------------------------------------
55. San'ani, Abdürrezzak Tefsiri,
Cilt II, s. 163; İbn'ül Cevzi, Zad'ül Mesir, Cilt IV, s. 326; İbn
Kuteybe, Tefsiru Garibi'l Kuran, s. 400
56. Alusi, Ruhu'l Meani, Cilt XXV, s. 95; :Şevkani, Fethu'l Kadir,
Cilt IV, s. 562; Ömer Nasuhi Bilmen, Kuran-ı Kerim Türkçe Meal-i
Alisi ve Tefsiri, Cilt VII, 3292; Seyyid Kutub, Fizilali'l Kuran,
Cilt V, 3198; es-Sabuni, Safvetü't Tefsir, Cilt III, s. 162; Gumari,
İkametü'l Burhan, s. 105 
57. Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Din Kuran Dili, http://www.kuranikerim.com/telmalili/zuhruf.htm
58. Seyyid Kutub, Fizilali'l Kuran, http://www.sevde.de/Kuran-Tevsiri/Kuran_Tefsiri.htm
59. Kevseri, Nazratün Abire, s. 105
60. Ömer Nasuhi Bilmen, Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meal-i Alisi ve
Tefsiri, Cilt VII, 3292
61. Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 92
62. Halil Herras, Faslu'l-Makal fi Ref'I İsa Hayyen ve Nüzulihi
ve Katlihi'd-Deccal, Mektebetü's Sünne, Kahire, 1990, s. 24
63. Halil Herras, Faslu'l Makal fi Nuzül-i İsa ve Katlihi'd-Deccal,
Kahire, 1993, s. 19-20
64. Gumari, İkametü'l Burhan, s. 87-96
65. İmam Suyuti, Celaleyn Tefsiri Tercümesi, Cilt I, s. 447
66. Taberi Tefsiri, Cilt II, s. 528; Cilt I, s. 247
67. Ömer Nasuhi Bilmen, Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meal-i Alisi ve
Tefsiri, Cilt I, s. 366
68. Halil Herras, Hz. İsa Gelecek mi?, Isparta, Ocak 2002, s. 76
69. Kurtubi, el Cami li Ahkami'l Kuran, cilt VI, s. 10-11
70. Taberi, Camiu'l Beyan, Cilt IV, s. 18
71. Halil Herras, Faslu'l Makal, s. 17-21
|