İNCİL VE TEVRAT'IN
KUR'AN
İLE MUTABIK YÖNLERİ

DÜNYEVİ HİÇBİR İŞ İNANANLARIN
ALLAH'IN RIZASINI ARAMALARINI ENGELLEMEZ
(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları
Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten
'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba
uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. (Nur
Suresi, 37)
İncil
... Tanrı'nın sözünü yayma işini bırakıp maddi işlerle uğraşmamız,
doğru olmaz. (Elçilerin İşleri, 6: 2)

İMAN EDENLERLE BİRLİKTE OLMAK
Sen de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine
dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü
isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini Bizi zikretmekten
gaflete düşürdüğümüz, kendi 'istek ve tutkularına (hevasına)' uyan
ve işinde aşırılığa gidene itaat etme. (Kehf Suresi, 28)
İncil
... Temiz yürekle Rab'be yakaranlarla birlikte doğruluğun, imanın,
sevginin ve esenliğin ardınca koş. (Pavlus'un Timoteos'a 2. Mektubu,
2: 22)

İMAN EDENLERİN KARDEŞLİĞİ
Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın.
Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar
idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun
nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun
kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz
diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar. (Al-i İmran Suresi,
103)
Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler.
İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar,
zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler... (Tevbe
Suresi, 71)
İncil
Birbirinizi kardeşlik sevgisiyle, şefkatle sevin. Birbirinize saygı
göstermekte yarışın. (Pavlus'un Romalılara Mektubu, 12: 10)
Tanrı'nın isteğini kim yerine getirirse, kardeşim, kızkardeşim
ve annem odur. (Markos, 3: 35)

ALLAH'IN DİNİNE SIMSIKI SARILMAK
Kitab'a sımsıkı sarılanlar ve namazı dosdoğru kılanlar,
şüphesiz Biz salih olanların ecrini kaybetmeyiz. (Araf Suresi, 170)
Şu halde, sana vahyedilene sımsıkı-tutun; çünkü sen dosdoğru bir
yol üzerindesin. (Zuhruf Suresi, 43)
Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın
sizin üzenizdeki nimetini hatırlayın... (Al-i İmran Suresi, 103)
İncil
O halde kardeşlerim, dayanın! İster sözle, ister mektupla olsun,
size ilettiğimiz öğretilere sımsıkı tutunun. (Pavlus'un Selaniklilere
2. Mektubu, 2: 15)
Hem başkalarını sağlam öğretiyle yüreklendirmek, hem de karşı çıkanları
ikna edebilmek için imanlılara öğretilen güvenilir söze sımsıkı
sarılmalıdır. (Pavlus'un Titus'a Mektubu, 1: 9)

İMAN EDENLERİN YAŞAMI VE ÖLÜMÜ
ALLAH İÇİNDİR
De ki: "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim
ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır." (Enam Suresi, 162)
Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: "Biz Allah'a ait
(kullar)ız ve şüphesiz O'na dönücüleriz." (Bakara Suresi, 156)
İncil
Hiçbirimiz kendimiz için yaşamayız, hiçbirimiz de kendimiz için
ölmeyiz. Yaşarsak, Rab için yaşarız; ölürsek, Rab için ölürüz. Böylece
yaşasak da, ölsek de Rabbin'iz. (Pavlus'un Romalılara Mektubu, 14:
7-8)

ATALARININ DİNİNE UYANLAR
Ne zaman onlara: "Allah'ın indirdiklerine uyun" denilse,
onlar: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe)
uyarız" derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru
yolu da bulamamış idiyseler? (Bakara Suresi, 170)
İncil
Siz Tanrı buyruğunu bir yana bırakmış, insan geleneğine uyuyorsunuz.
İsa onlara ayrıca şunu söyledi: "Kendi geleneğinizi sürdürmek için
Tanrı buyruğunu bir kenara itmeyi ne de güzel beceriyorsunuz! (Markos,
7: 8-9)
Tevrat
Sözlerimi dinlemek istemeyen atalarının fesatlarına döndüler; ve
başka ilâhlara kulluk etmek için onların ardınca gittiler... (Yeremya,
11: 10)

DİNDE FIRKALARA AYRILMAMAK
O: "Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin"
diye dinden Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim'e,
Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri' etti (bir
şeriat kıldı)... (Şura Suresi, 13)
(O müşrikler ki,) Kendi dinlerini fırkalara ayırmış ve kendileri
de parça parça olmuşlardır; ki her grup kendi elindekiyle övünüp
sevinç duymaktadır. (Rum Suresi, 32)
Kitap Ehlinden olanlar, ancak kendilerine apaçık belgeler geldikten
sonra fırkalara ayrıldılar. (Beyyine Suresi, 4)
Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin,
çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah,
sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46)
İncil
... Hepiniz uyum içinde olun, aranızda bölünmeler olmadan aynı
düşüncede ve aynı yargıda birleşin. (Pavlus'un Korintlilere Birinci
Mektubu, 1: 10)

İNSANIN YARATILIŞI
Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.
Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine
yerleştirdik. Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık;
ardından o alak'ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak
yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık;
böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu
inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir. (Mü'minun
Suresi, 12-14)
Tevrat
Senin ellerin her yanımdan bana şekil verdi, beni yarattı... Sen
balçık gibi bana şekil verdin... Bana deri ve et giydirdin, ve kemiklerle
ve sinirlerle beni ördün. (Eyüb, 10: 8-11)
Allah'ın Ruhu beni yarattı, Ve Kadir'in soluğu beni diriltti. (Eyüp,
33: 4)
İşte, ben de senin gibi Allah'ın kuluyum; Ben de balçıktan teşkil
olundum. (Eyüp, 33: 6)

NEFİS DAİMA KÖTÜLÜĞÜ EMREDER
Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene', Sonra
ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı
ilham edene (andolsun). Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah
bulmuştur. (Şems Suresi, 7-9)
... Nefisler ise 'kıskançlığa ve bencil tutkulara' hazır (elverişli)
kılınmıştır. Eğer iyilik yapar ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah,
yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 128)
Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini
esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir... (Yusuf Suresi,
53)
İncil
Bu nedenle bedenin tutkularına uymamak için günahın ölümlü bedenlerinizde
egemenlik sürmesine izin vermeyin. (Pavlus'un Romalılara Mektubu,
6: 12)
Benliğin işleri açıktır. Bunlar cinsel ahlaksızlık, pislik, sefahat,
putperestlik, büyücülük, düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke, bencil
tutkular, ayrılıklar, bölünmeler, çekememezlik, sarhoşluk, çılgınca
eğlenceler ve benzeri şeylerdir. Sizi daha önce uyardığım gibi yine
uyarıyorum, böyle davrananlar Tanrı'nın Egemenliğini miras alamayacaklar."
(Pavlus'un Galatyalılara Mektubu, 5: 19-21)
İsa şöyle devam etti: "İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır.
Çünkü kötü düşünceler, cinsel ahlaksızlık, hırsızlık, cinayet, zina,
açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve
akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır. Bu kötülüklerin
hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir." (Markos, 7: 20-22)

KÖTÜ AHLAK ÖZELLİKLERİ
Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran, aşağılık,
Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik
içinde söz ve haber taşıyan), Hayrı engelleyip sürdüren, saldırgan,
olabildiğince günahkar, Zorba -saygısız, sonra da kulağı kesik;
Mal (servet) ve çocuklar sahibi oldu diye, kendisine ayetlerimiz
okunduğu zaman: "(Bunlar) Eskilerin uydurma masallarıdır" diyen.
(Kalem Suresi, 10-15)
Sonra onların arkasından öyle nesiller türedi ki, namaz (kılma duyarlılığın)ı
kaybettiler ve şehvetlerine kapılıp-uydular. Böylece bunlar azgınlıklarının
cezasıyla karşılaşacaklardır. (Meryem Suresi, 59)
İncil
Her türlü haksızlık, kötülük, açgözlülük ve kinle doldular. Kıskançlık,
öldürme hırsı, çekişme, hile ve kötü niyetle doludurlar. Dedikoducu,
yerici... küstah, kibirli, övüngen, kötülük üreten, ana baba sözü
dinlemeyen, anlayışsız, sözünde durmaz, sevgiden yoksun ve acımasız
insanlardır. (Pavlus'un Romalılara Mektubu, 1: 29-31)
Tevrat
Ve ataları gibi inatçı ve âsi, yüreğini pekiştirmemiş, ve ruhu
Allah'a sadakatsiz bir nesil olmasınlar. (Mezmurlar, 78: 8)
Fakat bu adam, zorbalık eden, kan döken, ve bunlardan birini işleyip
o vazifelerden hiçbirini yapmayan, ancak dağların üzerinde yiyen,
ve komşusunun karısını murdar eden, düşküne ve yoksula haksızlık
eden, soygunculuk eden, rehini geri vermeyen, ve gözlerini putlara
kaldıran, mekruh şeyi yapan. (Hezikiel, 18: 10-12)
Hilekârların düşüncelerini bozar, ve düzenlerini elleri yapamaz.
Hikmetlileri kendi hilelerinde yakalar; Ve eğrilerin öğüdü hemen
yıkılır. (Eyüb, 5: 12, 13)

GÖZ, KALP VE
KULAKLARIN DUYARSIZLAŞMASI
İLE İLGİLİ AYETLER
Dediler ki: "Bizi kendisine çağırdığın şeye karşı
kalplerimiz bir örtü içindedir, kulaklarımızda bir ağırlık, bizimle
senin aranda bir perde vardır. Artık sen, (yapabileceğini) yap,
biz de gerçekten yapıyoruz." (Fussilet Suresi, 5)
Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin
üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azab onlaradır. (Bakara Suresi,
7)
Onlardan seni dinleyenler vardır; oysa Biz, onu kavrayıp anlamalarına
(bir engel olarak) kalpleri üzerine kat kat örtüler ve kulaklarında
bir ağırlık kıldık. Onlar, hangi 'apaçık-belgeyi' görseler, yine
ona inanmazlar. Öyle ki, o inkar etmekte olanlar, sana geldiklerinde,
seninle tartışmayagirerek: "Bu, öncekilerin uydurma masallarından
başka bir şey değildir" derler. (Enam Suresi, 25)
Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi
yarattık (hazırladık). Kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar,
gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler.
Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar
gafil olanlardır. (Araf Suresi, 179)
İncil
Çünkü bu halkın yüreği duygusuzlaştı, kulakları ağır işitir oldu.
Gözlerini de kapadılar. Öyle ki, gözleri görmesin, kulakları işitmesin,
yürekleri anlamasın ve Bana dönmesinler. Dönselerdi, onları iyileştirirdim.
(Matta, 13: 15)
Gözleriniz olduğu halde görmüyor musunuz? Kulaklarınız olduğu halde
işitmiyor musunuz?.. (Markos, 8: 18-19)
Bu halka gidip şunu söyle: Duyacak duyacak, ama hiç anlamayacaksınız,
bakacak bakacak, ama hiç görmeyeceksiniz. Çünkü bu halkın yüreği
duygusuzlaştı, kulakları ağır işitir oldu. Gözlerini de kapadılar.
Öyle ki, gözleri görmesin, kulakları işitmesin, yürekleri anlamasın,
ve Bana dönmesinler... (Elçilerin İşleri, 28: 26-27)

İNKARCILARIN KENDİLERİNİ AKILLI SANMALARI
Ve (yine) kendilerine: "İnsanların iman ettiği gibi
siz de iman edin" denildiğinde: "Düşük akıllıların iman ettiği gibi
mi iman edelim?" derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar
kendileridir; ama bilmezler. (Bakara Suresi, 13)
İncil
Akıllı olduklarını iddia ederken akılsız olup çıktılar. (Pavlus'un
Romalılara Mektubu, 1: 22)

İMAN ETMEYENLERİN ÜZERİNDEKİ AŞAĞILANMA
Allah'ın izni olmaksızın, hiçkimse için iman etme
(imkanı) yoktur. O, akıl erdiremeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik
kılar. (Yunus Suresi, 100)
İncil
Bunun için Allah kendi aralarında bedenleri rezil olsun diye, yüreklerinin
şehvetleri içinde onları pisliğe teslim etti... (Pavlus'un Romalılara
Mektubu, 1: 24)

GÜZEL AHLAKA UYMAYANLARI DOST EDİNMEME
Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk)
bulamazsın ki, Allah'a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi
(ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister
çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları)
olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış
ve onları Kendi'nden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından
ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır.
Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte
onlar, Allah'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah'ın fırkası
olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta
kendileridir. (Mücadele Suresi, 22)
Allah,ancakdinkonusundasizinlesavaşanları,siziyurtlarınızdansürüp
çıkaranları ve sürülüp-çıkarılmanız için arka çıkanları dost edinmenizden
sakındırır. Kim onları dost edinirse, artık onlar zalimlerin ta
kendileridir. (Mümtehine Suresi, 9)
İncil
Ama kardeş olarak tanınan biri ahlaksız, açgözlü, putperest, sövücü,
ayyaş ya da soyguncu ise onunla arkadaşlık etmemenizi, böylesiyle
yemek bile yememenizi şimdi size yazıyorum. (Pavlus'un Korintlilere
Birinci Mektubu, 5: 11)
Aranızda hiçbir cinsel ahlaksızlık, pislik ya da açgözlülük anılmasın
bile. Kutsallara yaraşmaz bu... Hiç kimse sizi boş sözlerle aldatmasın.
Bu şeylerden ötürü Tanrı'nın gazabı söz dinlemeyenlerin üzerine
gelir. Onun için böyleleriyle oturup kalkmayın. (Pavlus'un Efeslilere
Mektubu, 5: 3, 6-7)

ALLAH KATINDA BİR GÜN SAYMAKTA OLDUĞUMUZ BİN YIL GİBİDİR
Onlar senden, azabın çarçabuk getirilmesini istiyorlar;
Allah, va'dine kesin olarak muhalefet etmez. Gerçekten, senin Rabbinin
Katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.
(Hac Suresi, 47)
İncil
... Rab'bin gözünde bir gün bin yıl ve bin yıl bir gün gibidir.
Bazılarının gecikmiş saydığı gibi Rab, vaadini yerine getirmekte
gecikmez; ama size karşı sabrediyor. Çünkü hiç kimsenin mahvolmasını
istemiyor, herkesin tövbe etmesini istiyor. (Petrus'un İkinci Mektubu
3:8-9)

HİÇ KİMSE BAŞKASININ
GÜNAH YÜKÜNÜ YÜKLENMEZ
Kim hidayete ererse, kendi nefsi için hidayete erer;
kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçbir günahkar, bir başkasının
günah yükünü yüklenmez. Biz, bir elçi gönderinceye kadar (hiçbir
topluma) azap edecek değiliz. (İsra Suresi, 15)
Tevrat
Suç işleyen can, ölecek olan odur; babanın fesadını oğul taşımaz,
ve oğlun fesadını baba taşımaz; salihin salâhı kendi üzerinde olur,
kötünün kötülüğü de kendi üzerinde olur. (Hezekiel, 18: 20)

İNSANLARIN KENDİ ELLERİYLE YAPTIKLARI NEDENİYLE CEZALANDIRILMALARI
Size isabet eden her musibet, (ancak) ellerinizin
kazandığı dolayısıyladır. (Allah,) Çoğunu da affeder. (Şura Suresi,
30)
Tevrat
Başımıza gelenlere yaptığımız kötülükler ve büyük suçumuz neden
oldu. Sen, ey Tanrımız, bizi hak ettiğimizden daha az cezalandırdın
ve bize sürgünden kurtulan böyle bir azınlık bıraktın. (Ezra, 9:
13)

TEVEKKÜL
Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye
uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak
olursa, O'ndan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse mü'minler,
yalnızca Allah'a tevekkül etsinler. (Al-i İmran Suresi, 160)
Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani
bir topluluk, size ellerini uzatmaya yeltenmişti de, (Allah,) onların
ellerini sizlerden geri püskürtmüştü. Allah'tan korkup-sakının.
Mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler. (Maide Suresi,
11)
Tevrat
Kendisine Tanrı korkusunu öğreten Zekeriya'nın günlerinde Tanrı'ya
yöneldi. RAB'be yöneldiği sürece Tanrı onu başarılı kıldı. (II.
Tarihler, 26: 5)
Bütün yüreğinle RAB'BE güven, Ve kendi anlayışına dayanma... (Süleymanın
Meselleri, 3: 5)
Ey orduların RAB'Bİ, Sana güvenen adam ne mutludur! (Mezmurlar,
84: 12)

YOLLARI DOĞRULTMAK ALLAH'A AİTTİR
Yolu doğrultmak Allah'a aittir, kimi (yollar) ise
eğridir. Eğer o dileseydi, sizin tümünüzü elbette hidayete erdirirdi.
(Nahl Suresi, 9)
Tevrat
Bütün yollarında O'nu tanı, O da senin yollarını doğrultur. (Süleymanın
Meselleri, 3: 6)

KIYAMET GÜNÜ
"Kıyamet günü ne zamanmış" diye sorar. Ama göz ' kamaşıp
da kaydığı,' Ay karardığı, Güneş ve Ay birleştirildiği zaman; İnsan
o gün: "Kaçış nereye?" der. Hayır, sığınacak herhangi bir yer yok.
(Kıyamet Suresi, 6-11)
Yıldızlar 'örtülüp (ışıkları) silindiği' zaman, gök yarıldığı zaman,
dağlar kökünden sökülüp savurulduğu zaman, Ve resuller de (şahitlik
için) belli bir vakitte getirildiği zaman (Mürselat Suresi, 8-11)
"Şüphesiz, kıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir. Herkesin harcadığı
çabanın karşılığını alması için, onun (koşup haberini) neredeyse
gizleyeceğim." (Taha Suresi, 15)
Saatin (kıyametin) ne zaman demir atacağını (gerçekleşeceğini) sorarlar.
De ki: "Onun ilmi yalnızca Rabbimin Katındadır. Onun süresini O'ndan
başkası açıklayamaz. O, göklerde ve yerde ağırlaştı. O, size apansız
bir gelişten başkası değildir." Sanki sen, ondan tümüyle haberdarmışsın
gibi sana sorarlar. De ki: "Onun ilmi yalnızca Allah'ın Katındadır.
Ancak insanların çoğu bilmezler." (Araf Suresi, 187)
Gökyüzünün erimiş maden gibi olacağı gün; Dağlar da (etrafa uçuşmuş)
rengarenk yün gibi olacak. (Böyle bir günde) Hiçbir yakın dost bir
yakın dostu sormaz. (Mearic Suresi, 8-10)
Sonra gök yarılıp yağ gibi erimiş olarak kıpkırmızı bir gül olduğu
zaman... (Rahman Suresi, 37)
İncil
Ama o günlerde, o sıkıntıdan sonra, Güneş kararacak, Ay ışığını
vermez olacak, yıldızlar gökten düşecek... (Markos, 13: 24-25)
Dikkat edin, uyanık durun, dua edin. Çünkü o anın ne zaman geleceğini
bilemezsiniz. (Markos, 13: 33)
Kendinize dikkat edin! Yürekleriniz sefahat, sarhoşluk ve bu yaşamın
kaygılarıyla ağırlaşmasın. O gün, üzerinize bir tuzak gibi aniden
inmesin. Çünkü o gün bütün yeryüzünde yaşayan herkesin üzerine gelecektir.
(Luka, 21: 34-35)
... O gün gökler büyük bir gürültüyle ortadan kalkacak, maddesel
öğeler yanarak yok olacak, yer ve yeryüzünde yapılmış olan herşey
yanıp bitecek. Herşey bu şekilde yok olacağına göre, sizin nasıl
kişiler olmanız gerekir? Tanrı'nın gününü bekleyip o günün gelişini
çabuklaştırarak kutsallık içinde yaşamalı ve Tanrı yolunu izlemelisiniz.
O gün gökler yanarak yok olacak, maddesel öğeler şiddetli ateşte
eriyecektir. (Petrus'un İkinci Mektubu, 3: 10-12)
Tevrat
... RAB'BİN günü yakındır. Güneş ile Ay kararıyor, ve yıldızlar
ışıklarını gizliyorlar... (Yoel, 3: 14-15)
... RAB'BİN günü yakındır; herşeye Kadir olan tarafından bir yıkım
gibi geliyor. Bundan ötürü bütün eller gevşeyecek ve her insan yüreği
eriyecek; ve şaşıracaklar; onları ağrılar ve elemler tutacak; doğuran
kadın gibi ağrı çekecekler; şaşkın şaşkın birbirlerine bakacaklar;
yüzleri alev yüzü. Memleketi çöl etmek için, ve onun içinden suçlu
olanlarını helâk etmek için, işte, RAB'BİN günü, acımayan gün, gazapla
ve kızgın öfke ile geliyor. Çünkü göklerin yıldızları, ve onların
yıldız kümeleri ışıklarını vermeyecekler; Güneş; doğunca kararacak,
ve Ay parlak ışığını vermeyecek. (İşaya, 13: 6-10)
Ah o gün! çünkü RAB'BİN günü yakın, ve herşeye Kadir olan tarafından
bir yıkım gibi geliyor. (Yoel, 1: 15)
RAB'BİN büyük günü yakındır, yakındır ve çok çabuk geliyor, RAB
gününün sesi! Yiğit orada acı acı bağırır. O gün gazap günüdür,
sıkıntı ve darlık günü, harabiyet ve viranlık günü, karanlık ve
karaltı günü, bulutlar ve koyu karanlık günü. (Tsefanya, 1: 14-15)
GERİ
 |