RADİKALİZM
TEHLİKESİNE
KARŞI BİRLEŞMEK
Kuran Ahlakı İnananları Her Türlü Aşırılıktan Sakındırır
Önceki bölümde de incelediğimiz üzere, başta Peygamber
Efendimiz (sav)'in dönemi olmak üzere, tarih boyunca İslam toplumları,
gayrimüslimlere karşı iyilik ve hoşgörünün merkezi olmuşlardır.
Geçtiğimiz 1400 yılın tarihi, diğer ülkelerde zulüm gören Hıristiyanların
ve Yahudilerin, Müslümanların korumasına ve merhametine sığınmalarının
örnekleri ile doludur. Bu gerçekleri göz önünde bulundurarak, barışa
en çok ihtiyaç duyulan bu dönemde Müslümanların, Kuran'da emredilen
ahlakı ve Hz. Muhammed (sav)'in hayatını temel alarak tüm dünyaya
örnek bir model geliştirmeleri gerekmektedir.
Radikalizm olarak tanımlanan üslup, Allah'ın müminlere
emrettiği üslupla hiçbir şekilde uyuşmaz. Allah Kuran'da müminleri
tarif ederken; yumuşak sözlü, kavga ve çatışmadan kaçınan, en aleyhte
gözüken insanlara karşı dahi ılımlı ve dostça yaklaşan, tevazulu,
sabırlı, merhametli, sevecen bir karakter tarif etmektedir. Kuran
ayetlerine bakıldığında, ılımlı, yumuşak, hoşgörülü bir üslubun
tüm peygamberlerin ortak özelliği olduğu görülmektedir. Allah Hz.
İbrahim'i "... doğrusu İbrahim, çok içli,
yumuşak huyluydu" (Tevbe Suresi, 114) şeklinde tarif
etmektedir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in ahlakını tarif eden
bir ayet ise şöyledir:
Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak
davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır
giderlerdi... (Ali İmran Suresi, 159)
Müslümanlar, sadece din ahlakını anlatmakla sorumlu
olduklarına, insanların üzerinde hiçbir şekilde zorba ve zorlayıcı
olmadıklarına, en zalim inkarcılara karşı bile "yumuşak söz"
söylemekle sorumlu tutulduklarına göre, "radikal" de olamazlar.
Çünkü radikalizm, saydığımız tüm bu özelliklerin aksini savunmakta
ve uygulamaktadır.
Radikalizm, İslam dışı bir fikir akımı ve siyasi
tutumdur. Nitekim "radikalizm" olarak tarif edilen sosyal
olgular incelendiğinde, bunların aslında komünistler tarafından
kullanılan yöntem ve söylemlerin bir derlemesi olduğu veya gerçekte
İslam'da hiç bir yeri olmayan "öfkeli soy koruyuculuğu"nun
(Fetih Suresi, 26) bir ifadesi olarak ortaya çıktığı görülecektir.
Bu ideolojilerin ortak yönlerinden biri olan ve radikalizme zemin
hazırlayan duygusal şiddet, Allah'ın Kuran'da bildirdiği emirlere
tamamen aykırıdır. Kuran'da Müslümanlar öfkelendikleri zaman bunu
yenen, akılcı, itidalli ve ılımlı insanlar olarak tarif edilmektedir.
Her zaman uzlaşmayı, çatışmaları karşılıklı hoşgörü çerçevesinde
çözüme kavuşturmayı ve olayların olumlu yönlerini görmeyi tercih
ederler. Karşılaştıkları her olayda, barışcıl ve sakinleştirici
bir tavır gösterirler. Bir ayette Müslümanların bu özellikleri şöyle
bildirilir:
Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler,
öfkelerini yenenler ve insanlardan bağışlama ile geçenlerdir. Allah,
iyilik yapanları sever. (Al-i İmran Suresi, 134)
Müslümanlar kendileriyle aynı düşünce ve inanca
sahip olmayan kişilerle konuşurken ve onlara İslam ahlakını anlatırken
de son derece nezaketli ve saygılı bir üslup kullanmalıdırlar. Amaçları
hiçbir zaman karşılarındaki insanı zorlamak değildir. Müslümanların
sorumluluğu Allah'ın Kuran'da bildirdiği ahlakı en güzel şekliyle
insanlara anlatmak ve seçimi karşılarındaki insanın vicdanına bırakmaktır.
Allah, aşağıdaki ayette, bir Müslümanın diğer insanlara karşı kullanacağı
üslubun nasıl olması gerektiğini açıkça bildirmektedir:
Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır
ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin
yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir. (Nahl Suresi,
125)
Bu konuda bize yol gösteren örneklerden bir diğeri
de, Allah'ın Hz. Musa'ya ve Hz. Harun'a Firavun'a gitmelerini söylerken
bildirdiği "yumuşak söz söyleyin" emridir:
İkiniz Firavun'a gidin, çünkü o, azmış bulunuyor.
Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar.
(Taha Suresi, 43-44)
Firavun kendi devrinin zulüm ve inkarda en ileri
gitmiş inkarcısıdır. Allah'ı inkar edip kendini putlaştırmış, dahası
iman edenlere (devrin İsrailoğulları'na) korkunç zulümler ve katliamlar
uygulamış bir despottur. Buna rağmen, ona giderken dahi Allah peygamberlerine
"ona yumuşak söz söyleyin" buyurmaktadır. Dikkat edilirse
Allah'ın bildirdiği yöntem, ılımlı bir üslupla diyalog kurmaktır.
İğneleyici sözler, öfkeli sloganlar, heyecanlı protesto gösterileri
ile çatışmak, Allah'ın emrettiği ahlaka ve tebliğ üslubuna uygun
değildir.
Dolayısıyla tüm Müslümanların, Kuran ahlakının
ruhuna ve özüne aykırı olan her türlü sert, öfkeli, çatışmacı üsluptan
tamamen uzak durması, bunun yerine Allah'ın Kuran'da tarif ettiği
ılımlı, hoşgörülü, sakin ve akılcı üslubu özümsemesi gerekir. Müslümanlar;
olgunlukları, hoşgörüleri, insancıllıkları, itidal, tevazu ve sükunetleri
ile tüm dünyaya örnek olmalı, insanları kendilerine ve dolayısıyla
İslam ahlakına hayran bırakmalıdırlar. Sadece bu alanlarda değil,
bilim, kültür, sanat, estetik ve toplumsal düzen gibi alanlarda
da büyük atılımlar ve güzel eserlerle hem İslam'ı en güzel şekliyle
yaşamalı hem de dünyaya temsil etmelidirler.
GERİ

|