HAZRETİ
SÜLEYMAN
HAZRETİ SÜLEYMAN
 |
|
Andolsun, biz
Davud'a ve Süleyman'a bir ilim verdik: "Bizi
inanmış kullarından birçoğuna göre üstün kılan
Allah'a hamdolsun." dediler. Süleyman, Davud'a
mirasçı oldu... (Neml Suresi, 15-16) |
|
|
 |
Hz. Süleyman, Allah'ın
kendi katından mülk ve hikmetle desteklediği (Bakara Suresi, 251),
bir fazl verdiği (Sebe Suresi, 10) ve Zebur'u vahyettiği, üstün
ilim sahibi kulu Hz. Davud'un oğludur. Allah Sad Suresi'nde
"Biz Davud'a Süleyman'ı armağan ettik..." (Sad Suresi, 30)
şeklinde buyurmaktadır.
 |
|
...Biz, dilediğimizi
derecelerle yükseltiriz. Şüphesiz senin Rabbin,
hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir. Ve ona İshak'ı
ve Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik;
bundan önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u,
Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u
hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte
böyle ödüllendiririz. Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı
ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi
salihlerdendir. İsmail'i, Elyasa'yı, Yunus'u ve
Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini
alemlere üstün kıldık. Babalarından, soylarından
ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları
da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik. (Enam
Suresi, 83-87)
|
|
|
 |
Allah, Hz. Süleyman'ı -aynı Hz. Davud gibi- İsrailoğulları'na
peygamber olarak göndermiştir. Onu hidayete ulaştırmış, salih kullarından
biri olarak saymış ve diğer peygamberler gibi alemlere üstün kılmıştır.
Ayetin devamında ise Allah iman edenlere şu şekilde öğütte bulunmuştur:
İşte Allah'ın hidayet verdikleri
bunlardır; öyleyse sen de onların bu hidayetlerine uy. De ki: "Ben
bunun için sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur'an), alemlere bir
'öğüt ve hatırlatmadan' başkası değildir." (Enam Suresi, 90)
Hz. Süleyman da diğer peygamberler gibi insanları,
Allah'a iman etmeye, şirk koştukları ilahlarından uzaklaşmaya, Allah'ın
emir ve tavsiyelerine uymaya davet etmiştir.

HZ. SÜLEYMAN'A VERİLEN ÜSTÜN İLİM
VE NİMETLER
 |
|
(Süleyman
dedi ki:) Rabbim, beni bağışla ve benden sonra
hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan
et. Şüphesiz Sen, karşılıksız armağan edensin.
(Sad Suresi, 35) |
|
|
 |
Yukarıdaki ayette
haber verilen Hz. Süleyman'ın duasına Allah icabet etmiş ve onu
Kendi katından çok büyük nimetlerle ve üstün ilimlerle desteklemiş,
ona hiç kimsenin ulaşamayacağı bir mülk, görkemli bir saltanat,
eşi ve benzeri bulunmayan bir hakimiyet vermiştir. Hz. Süleyman'ın
hayatından bazı bölümlerin aktarıldığı ayetlerde bu zenginlikten,
güç ve iktidardan, sahip olduğu ilimleri kullanış şeklinden pek
çok detay verilir.
Hz. Süleyman'a Hüküm Verme Yetkisi Verilmiştir
 |
|
Biz bunu (hükmü)
Süleyman'a kavrattık, her birine hüküm ve ilim
verdik…
(Enbiya Suresi, 79) |
|
|
 |
Peygamberlerin hayatlarını incelediğimizde verdikleri
kararlarda, çeşitli uygulamalarında, konuşmalarında Allah'ın kendilerine
lütfettiği üstün bir ilmin getirdiği akıl ve hikmet açıkça ortaya
çıkmaktadır. Hz. Süleyman da kendisine hüküm ve ilim verilmiş bir
peygamberdir. O yaşadığı süre boyunca aynı babası Hz. Davud gibi
"hak ile hükmetmiş" (Sad Suresi, 26), kendisine gelen her
türlü anlaşmazlığı en adil şekilde çözüme kavuşturmuştur.
 |
|
Davud ve Süleyman da;
hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı
ekin-tarlaları konusunda hüküm yürütüyorlardı.
Biz onların hükmüne şahidler idik. (Enbiya Suresi,
78) |
|
|
 |
Adalet sisteminin başarıyla yürütülmesi için herşeyden
önce adil yöneticilere, adaletle hükmeden iman sahibi insanlara
ihtiyaç vardır. Hz. Süleyman'ın dönemi de, Allah'ın
"Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman,
aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar."
(Yunus Suresi, 47) ayetiyle bildirdiği gibi, bu adalet anlayışının
gerçek anlamda yaşandığı bir dönemdir. Ayetlerden Hz. Süleyman'ın
döneminde adil bir yargılama sistemi olduğu anlaşılmaktadır. Davalara
bakan ve adaletle hüküm veren kişiler Hz. Süleyman ve Hz. Davud'dur.
Hüdhüd adlı kuşun gerekli bir zamanda ortadan kaybolması üzerine
Hz. Süleyman'ın söylediği söz, bu konuda dikkat çekicidir:
 |
|
Ve
kuşları denetledikten sonra dedi ki: "Hüdhüd'ü
neden göremiyorum, yoksa kaybolanlardan mı oldu?
Onu gerçekten şiddetli bir azabla azablandıracağım
ya da onu boğazlayacağım veya o, bana apaçık olan
bir delil getirmelidir."
(Neml Suresi, 20-21) |
|
|
 |
Hz. Süleyman'ın adil tavrının bir örneği Hüdhüd'ün kaybolmasının
ardından gösterdiği tutumdur. Hz. Süleyman, önce Hüdhüd'ün kendisini
savunmasına fırsat vermiş, onu dikkatle dinlemiş, ani bir kararla
cezalandırmamıştır. Onun açık bir delil getirmesini beklemiştir.
Hz. Süleyman'a Kuşların Konuşma Dili Öğretilmiştir
Allah Hz. Süleyman'a kuşların konuşma dilini öğretmiş
ve bu üstün ilim sayesinde ordusunda kuşlardan oluşan bir bölük
kurmasını sağlamıştır. Hz. Süleyman bu vesileyle kuşlarla bağlantı
kurmuş, onlara dilediği şekilde hükmedebilmiştir. Bu durum tümüyle
Allah'ın Hz. Süleyman'a olan rahmetinin bir sonucudur. Bunun farkında
olan Süleyman Peygamber, halkına yaptığı açıklamada bu ilmi kendisine
Allah'ın öğrettiğini özellikle belirtmiştir. Bu ilmin kendisine
ait bir özellik olmadığını ve insanın sadece Allah'ın öğretmesiyle
böyle bir ilme sahip olabileceğini vurgulamıştır. Böylece Allah'a
karşı olan teslimiyetini ve muhtaçlığını açıkça ifade etmiştir:
 |
|
...
Ey insanlar, bize kuşların konuşma-dili öğretildi
ve bize herşeyden (bol bir nimet) verildi. Gerçekten
bu, apaçık bir üstünlüktür.
(Neml Suresi, 16) |
|
|
 |
Hz. Süleyman kıssasındaki bu bilgiden, bazı önemli
sonuçlar çıkmaktadır:
Kuşların,
diğer insanların duyamadığı özel bir dalga boyunda, kendilerine
has bir konuşmaları vardır. Hz. Süleyman'a bu özel frekanstaki konuşmayı
anlayabilecek bir ilim verilmiştir. Bu, teknolojik bir imkanla da
olmuş olabilir.
Süleyman
Peygamber, kuşların bu farklı frekanslardaki sesli iletişimini anlaması
sayesinde onlara çeşitli emirler vermiş, kuşlar da onun bu emirlerini
yerine getirmiş olabilirler. (En doğrusunu Allah bilir.)
Hz.
Süleyman kuşları kimi zaman haber taşımada, kimi zaman da istihbarat
toplamada kullanmış ve bu şekilde çok önemli sonuçlar elde etmiştir.
Bu ilim, onun diğer ülkelerle iletişimini kolaylaştırmış, çok zor
ulaşılabilecek bölgelere rahatlıkla ulaşmasına imkan vermiştir.
(En doğrusunu Allah bilir)
Bu
ayetle, ahir zamanda benzeri kullanılacak olan üstün bir teknolojinin
varlığına dikkat çekiliyor olabilir. Bu kıssada geçen kuşlarla,
bildiğimiz kuşlara değil, bugün kullanılmakta olan pilotsuz uçaklara
da işaret ediliyor olması muhtemeldir.
Bunların
dışında, Hz. Süleyman diğer ülkeler ve düşmanları hakkında istihbarat
elde etmek için kuşlara verici yerleştirmiş, bu şekilde hem görüntü
hem de ses kaydı elde etmiş, elde ettiği kayıtları ülkesinin yönetiminde
çeşitli şekillerde kullanmış olabilir.
Hz.
Süleyman'ın cinler ve şeytanlar üzerinde büyük bir hakimiyeti olduğu
bilinmektedir. Allah Sebe Suresi'nin
12. ayetinde "... Onun eli altında
Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı..." şeklinde
bildirmektedir. Enbiya Suresi'nin 82.
ayetinde ise "... Onun için denizde dalgıçlık
yapan ve bundan başka iş(ler) de gören şeytanlardan kimseleri de
(emrine verdik)..." diye buyurulmaktadır. Bu yönüyle düşünüldüğünde
kuşlardan kasıt, kuş görünümündeki cinlerden meydana gelen bir ordu
olabilir.
Ayrıca
bir başka ihtimal de, ayette söz edilen kuşların, cinler vasıtasıyla
yönlendiriliyor olmasıdır. Ve Süleyman Peygamber de cinler vasıtasıyla
kuşlara istediği tüm işleri yaptırmış olabilir.
Kuran,
Allah'ın kıyamete kadar tüm insanlar için geçerli kıldığı kitabıdır.
Dolayısıyla Hz. Süleyman kıssasında anlatılan olayların benzerleri
ahir zamanda da yaşanacak olabilir. Bu ayetler, Allah'ın cinleri
ve şeytanları ahir zamanda da insanların hizmetine vereceğine işaret
olabilir. Yine bu kıssada işari manada dikkat çekilen yüksek teknolojiden,
ahir zamandaki insanların çok yoğun olarak istifade edeceğine dikkat
çekiliyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.)
|
Kuşların ses telleri
yoktur. Ses üretmek için bir kuşun ses kutusu boyunca titreşimler
gönderilir. Bu ses kutusuna ne kadar çok kas bağlıysa, o kadar
çok ses çıkarabilir. Örneğin bülbüllerin çok fazla kası vardır
ve birçok farklı ses çıkarabilirler.1
Özellikle ormanlar, otlaklar ve bataklıklar
gibi, bitkilerin, görüşe engel olduğu yerlerde iletişim kuşlar
için çok önemli olmaktadır. Kuşlar, şarkı söylemek, çığlık
atmak, hafifçe vurmak ve davul sesi çıkartmak gibi yöntemlerle
iletişim kurarlar. Her türün kendine özgü şarkısı ya da şarkıları
vardır. Hatta bazı kuşların bir düzineden fazla ıslığı ve
şarkısı vardır. Bazı kuşlar da diğer türlerin şarkılarını
ya da insanları taklit edebilirler.2
|
PİLOTSUZ
UÇAK TEKNOLOJİSİ
Pilotsuz uçak teknolojisinde
her geçen gün çok büyük gelişmeler yaşanmaktadır. Ülkemizde
İHA (İnsansız Hava Taşıtları) ismiyle anılan bu yeni teknoloji
her ülkenin savunma projelerinde ön sıralarda yer almaktadır.
Amerikan Hava Kuvvetleri bu yönde iki önemli program yürütmektedir.
UAV (Unmanned Aerial Vehicle - İnsansız Hava Taşıtları) ve
UCAV (Uninhabited Combat Air Vehicle - İnsansız Savaş Hava
Taşıtları) isimleriyle anılan bu iki program yakın gelecekte
pilotsuz uçakların daha çok önem kazanacağını ortaya koymaktadır.
Bu yeni teknolojiyi "yeni bir çağ" olarak tanımlayan Amerikan
Hava Kuvvetleri yetkilileri, söz konusu teknolojinin pilotlu
uçaklara göre çok büyük avantajları olduğunu söylemektedirler.
Hem yerden kumanda edilen, hem de daha önceden programlanılarak
kullanılabilen bu araçların bazı avantajları şunlar:
• İnsan hayatı riske atılmıyor.
Herhangi bir kayıp verilmeden istihbarat elde etmek ve savaşmak
mümkün oluyor.
• Pilotsuz uçaklar daha
küçük boyutlarda olduğu için yapım maliyeti daha az oluyor.
•
Boyutları ve sahip oldukları teknoloji nedeniyle düşman radarları
tarafından tespit edilebilme ihtimalleri daha az oluyor. Örneğin
NASA'da yürütülen X-36 programı, 5-6 metre uzunluğunda ve
yaklaşık 600 kilogram ağırlığında uçaklar üretmeyi hedefliyor.
Bu uçaklar kumanda merkezinde simülatörle çalışan bir pilotla
yönetiliyor. Saldırılara karşı izlenecek yöntem de araçtaki
kameralardan ulaşan görüntülere göre yerdeki pilot tarafından
yönlendiriliyor.
• Boyutları ve pilotsuz
olmaları nedeniyle yüksek manevra kabiliyetine sahipler.
• Sahip oldukları renkli
ve enfraruj kameralar sayesinde en ulaşılamayacak bölgelerde
dahi istihbarata yönelik kayıt yapabiliyorlar. Bu kayıt uydu
aracılığıyla anında kumanda merkezine ulaşabiliyor.
• Yapılan
araştırmalara göre pilotlu bir uçakta uçuş saatlerinin yüzde
80'i pilotun eğitimi için geçip, yüzde 20'si görev amaçlı
olurken, insansız uçaklar yüzde yüz görev amaçlı kullanılıyor.
Bu hem zaman hem de maddi açıdan büyük bir avantaj sağlıyor.
Bu avantajlar uçaksız pilotların
tercih edilmesinin ilk anda akla gelen bazı nedenleridir.
Yukarıda isimlerini saydığımız projelerin hepsi günümüzde
tam olarak hayata geçirilmemiştir. Ancak yakın gelecekte uçak
teknolojisinde önemli bir yere sahip olacaklarına kesin gözüyle
bakılmaktadır.3
|
 |
KUŞLARIN
KENDİ ARALARINDAKİ İLETİŞİM DİLİ
Kuşların
kendi aralarında özel bir iletişim dili vardır ve
bunun için seslerini çok ustaca kullanırlar. Kuşlar,
belirli ses frekanslarını -UV-A dalga boyu- kullanarak
iletişim kurarlar. Bizim duymadığımız ses dalgalarında
anlaştıkları için biz bunları kavrayamayız. Kuşlar,
yavrularını, anne babalarını, eşlerini bu seslerle
tanır, sürülerinin toparlanmasını sağlar, tehlikelerden
birbirlerini haberdar ederler. İletişim frekanslarını
değiştirebilir, çok hızlı bilgi taşıyabilirler.4
|
|
Ultrasonik ve transonik olarak adlandırılan
sesler insan işitmesinin normal sınırlarının üzerinde olan
ses dalgalarıdır. Birçok kuş, böcek veya kemirgen, yarasa,
köpek, kedi, rakun gibi memeli bu yüksek frekansları duyar
ve bunlarla iletişim kurar. Ama insanlar bu sesleri duyamaz
ve bu yüzden söz konusu canlılar arasındaki iletişimi de
algılayamazlar. Ancak ayetlerde gördüğümüz gibi Allah, Hz.
Süleyman'a bu sesleri algılayabilecek bir ilim ve teknoloji
vermiş olabilir.5
|
|
İSTİHBARAT
CİHAZLARININ KULLANIMI
Günümüzde mikro kameralar
sayesinde istihbarat amaçlı görüntüleme son derece kolaylaşmıştır.
Eskiden sadece istihbarat örgütlerince kullanılan ve teknolojileri
kamuoyundan saklanan mikro kameraları bugün her isteyenin
satın alması mümkündür.
Kravat,
kol saati, masa lambası veya saati, kalem, gözlük, mont,
elektrik prizi, kitap, çakmak, kalemtıraş, şapka, taşınabilir
radyo, oyuncak, çağrı aleti, telefon, duman detektörleri,
bitki 6 gibi yerlere yerleştirilebilen
mikro kameralar sayesinde, hiç fark ettirilmeden görüntü
alınabilmektedir. Her geçen gün daha da küçülen bu kameraların
boyutları iki milimetre ile birkaç santimetre arasında değişmektedir.7
Aynı mikro kameraları yukarıda saydığımız cihazlara olduğu
gibi çeşitli hayvanların üzerine yerleştirmek de mümkün
olabilmektedir.
Bu mikro
kameraların pek çok özellikleri vardır. Örneğin bu mikro
kayıt aletleriyle elde edilen görüntüler normal bir kayıt
aleti ile kaydedilenle aynı kalitededir. Pille çalışan bu
kameralarla siyah-beyaz ya da renkli çekim yapmak mümkündür.
Bazı kameralar kesintisiz çekim yaparken, bazıları bulunulan
ortamda en ufak bir hareket olduğunda otomatik olarak devreye
girmekte, hareket durduğunda yine otomatik olarak kapanmaktadır.
Pille çalışan bu mikro kameralarla saatlerce çekim yapılabilmektedir.
İnfrared kameralar ise yaklaşık 150 metrelik bir alanı,
zifiri karanlıkta kaydedebilmektedir.8
İstihbarat
amaçlı gizli dinleme cihazlarına İngilizce "bug" (böcek)
denilmektedir. Bu böcekler, bir alana yerleştirildiğinde
iletişimi engelleyen veya istihbaratı bu alandan bir başkasına
ileten ya da götüren cihazlardır. Bu cihazları dinleyen
kişi hedefinden birkaç yüz metre uzakta olabilir, ancak
istediği sesleri kusursuz bir şekilde dinleyebilir. Bu dinleme
cihazlarının üretimi, satışı ve uygulaması ABD'de milyarlarca
dolarlık bir endüstri oluşturmaktadır.9
Büyük suçların araştırılmasında, telefonların ve suç mahallinin
dinlenmesinde bu cihazlar giderek daha fazla kullanılmaktadır.
"Böcek" isimli dinleme
cihazlarının pek çok türü vardır. Ultrasonik olanları sesi
insan işitmesinin üzerindeki bir ses sinyaline dönüştürür.
Ultrasonik sinyal daha sonra tekrar normal ses dalgasına
dönüştürülür.
|
Hz. Süleyman'ın Dişi Karıncayı Anlaması
 |
|
Nihayet karınca vadisine
geldiklerinde, bir dişi karınca dedi ki: "Ey karınca
topluluğu, kendi yuvalarınıza girin, Süleyman
ve orduları, farkında olmaksızın sizi kırıp-geçmesin."
(Neml Suresi, 18) |
|
|
 |
Üstteki ayetten şu gibi yorumlar yapılabilir:
Dişi
karınca, vadiye gelenlerin Hz. Süleyman'ın ordusu olduğunu anlamaktadır.
Burada son derece şuurlu bir tanıma vardır. Bu vadide bulunan karıncaların
kendi aralarında konuşmaları, çevrelerinde olup biten olayların
tam olarak şuurunda olmaları, farklı bir topluluk olabileceklerine
işaret olabilir. Bu şuurlu davranış, söz konusu canlıların cin olma
ihtimalini akla getirmektedir. (En doğrusunu Allah bilir)
Ayrıca
burada herhangi bir karıncadan bahsedilmemektedir. "Karınca vadisi"
denen özel bir yere ve özel karıncalara dikkat çekilmektedir. Bu
da söz konusu canlıların cin olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
 |
|
(Süleyman) Bu sözü üzerine tebessüm edip güldü
ve dedi ki: "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin
nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir
amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih
kulların arasına kat."
(Neml Suresi, 19) |
|
|
 |
Hz.
Süleyman'ın, karıncaların kendi aralarındaki konuşmalarını duymasında
da ahir zamanda bilgisayar teknolojisinde yaşanacak olan gelişmelere
yönelik bazı dikkat çekici işaretler bulunuyor olabilir.
Günümüzde
"Silikon Vadisi" terimi teknoloji dünyasının merkezini ifade etmektedir.
Hz. Süleyman Kıssası'nda da bir "karınca vadisi"nden bahsedilmesi
son derece manidardır. Allah bu ayetle ahir zamanda yaşanacak olan
ileri bir teknolojiye dikkat çekiyor olabilir.
Ayrıca
günümüzde karıncalar ve bazı böcek türleri yüksek teknoloji alanında
yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu canlılar örnek alınarak geliştirilen
robot projeleri, savunma sanayinden teknoloji alanına kadar pek
çok alanda hizmet vermeyi amaçlamaktadır. Ayette bu gelişmelere
de işaret olabilir.
|
Göklerde ve yerde olan
ne varsa, canlılar ve melekler Allah'a secde ederler ve onlar
büyüklük taslamazlar. Üstlerinden (her an bir azab göndermeye
kadir olan) Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyi yaparlar.
(Nahl Suresi, 49-50) |
 |
1950
yıllarında Amerikalı akademisyenlerin bilgi ve tecrübelerini
biraraya getirip, dünya pazarına girmek istemeleri sonucunda
oluşturulan ve 4000 kilometrekarelik bir zemine yayılan Silikon
Vadisi, California'daki Stanford Üniversitesi öncülüğünde
kurulmuştur. Dünyanın dört bir yanındaki bilişim, enformasyon
ve yüksek teknoloji üzerinde çalışan 8000 şirket bu bölgede
toplanmıştır. Konularında en uzman 300.000'e yakın iyi yetişmiş
bilim adamı, mühendis ve araştırmacı bu vadide yüksek teknoloji
ürünlerinin geliştirilmesi için görev almakta, teknoloji alanında
yaşanan gelişmelerin büyük bölümü bu bölgede gerçekleşmektedir.10
|
MİNİ TEKNOLOJİDEKİ SON GELİŞME: ROBOT
KARINCA ORDUSU
Bizim uğrumuzda cehd
edenlere (çaba gösterenlere), şüphesiz yollarımızı gösteririz.
Gerçekten Allah, ihsan edenlerle beraberdir.
(Ankebut Suresi, 69) |
Karıncalar örnek alınarak
geliştirilen projelerin en ünlüsü, farklı ülkelerde birbirinden
bağımsız olarak yürütülen "Robot Karınca Ordusu Projeleri"dir.
Örneğin Virginia Polytechnic Institute ve Virginia State Üniversitesi
tarafından yapılan bir araştırma küçük, ucuz ve basit robotların
geliştirilmesini hedeflemektedir. Amaç, hepsi fiziksel olarak
birbirinin aynısı olan bu robotlardan bir robot ordusu oluşturmaktır.
Proje yetkilileri bu robotların kullanışlı olmalarının nedenini
şu şekilde açıklamaktadırlar: "Grup şeklinde hareket etmeleri,
koordinasyon içinde, bir takım gibi fiziksel işleri yerine
getirmeleri ve ortaklaşa karar almaları". Bu robot ordularının
tüm mekanik ve elektrik tasarımları bir karınca topluluğunun
davranışları göz önüne alınarak tasarlanmıştır. Böcek olan
eşlerine benzerlikleri nedeniyle kendilerine "karınca ordusu"
robotları denmektedir.
"Karınca Ordusu" robot
sistemi, ilk başlangıçta bir "materyal taşıma sistemi" olarak
tasarlanmıştır. Bu senaryoya göre birçok küçük robot ortaklaşa
cisimleri kaldırıp nakletmek için görevlendirilecekti. Daha
sonra farklı görevlerde de kullanılmalarına karar verildi.
Konuyla ilgili bir yayında,
bu robotların ne amaçla kullanılacağı şu şekilde tarif edilmektedir:
"Nükleer ve tehlikeli madde
temizliği, madencilik (malzeme çıkartma ve kurtarma), mayın
temizleme, istihbarat ve nöbet, gezegen yüzeylerinin araştırılması
ve kazı."11
Karınca robot teknoloji
konusunda uzman olan Israel A. Wagner tarafından İsrail parlamentosuna
sunulmuş olan bir raporda ise, karınca robot projeleri şu
şekilde tarif edilmektedir:
"Karınca-robotlar ortak
bir hedefi gerçekleştirmek için tasarlanmış fiziksel varlıklardır.
Bunların çok sınırlı enerji kaynağı kullandıkları ve çalışma
alanlarında birçok izler bırakarak iletişim kurdukları görülüyor.
İşlerin bu robotlar arasındaki dağılımı, ya merkezi kontrol
sağlayan ve diğer ajanlara talimat gönderen bir birey tarafından
gerçekleştirilebilir ya da bireylerin önceden itaat etmeleri
koşuluyla verilen bir görevin tamamlanması da sağlanabilir.
Üçüncü
bir yol ise, iş sırasında bu iş birliğinin doğal olarak önceden
karar vermeksizin ortaya çıkması. Bunların kullanım amacı
araştırma, harita çıkartma, bir evin zeminini temizleme, bilinmeyen
bir gezegeni keşfetme ya da bir mayın alanını temizleme olabilir."12
Bu örneklerde de görüldüğü
gibi günümüzde, karıncaların sosyal yaşamları pek çok projenin
temelini oluşturmakta ve karıncalar örnek alınarak gerçekleştirilen
robot teknolojileri insanlara faydalar sağlamaktadır. İşte
bu nedenle Hz. Süleyman kıssasında karıncalara ve bunların
bulunduğu vadiye dikkat çekilmesi son derece önemlidir. Allah
bu ayetle Hz. Süleyman dönemindeki teknolojik gelişmelere
dikkat çekiyor olabilir. Örneğin ayetlerde geçen karıncalar
ifadesiyle, robotlardan oluşan bir orduya işaret ediliyor
olabilir. Hz. Süleyman, emrinde çalışan cinlerin ve şeytanların
yardımı ile çok yüksek teknolojiye sahip robotlardan oluşan
bir ordu kurup, bunları çeşitli görevlerde istihdam etmiş
olabilir.
Ayetlerde ayrıca ahir zamanda
robot teknolojisinde yaşanacak olan gelişmelere, robotların
insan yaşamında önemli bir rol alacaklarına, pek çok ağır
işi insanların yerine yapıp onların hayatlarını daha konforlu
hale getireceklerine de işaret ediliyor olabilir. Şüphesiz
en doğrusunu Allah bilir.
Ancak iman edenler,
salih amellerde bulunanlar ve Allah'ı çokça zikredenler
ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya
öclerini alanlar) başka... (Şuara Suresi, 227) |
|
Rüzgarın Hz. Süleyman'ın Emrine Verilmesi
 |
|
Süleyman
için de, fırtına biçiminde esen rüzgara (boyun
eğdirdik) ki, kendi emriyle, içinde bereketler
kıldığımız yere akıp giderdi. Biz herşeyi bilenleriz.
(Enbiya Suresi, 81) |
|
|
 |
Allah,
rüzgarı, Hz. Süleyman'ın emrine vermiş ve çeşitli işlerinde bir
araç olarak kullanmasına imkan sağlamıştır. Bu ifadeyle Hz. Süleyman
döneminde ve aynı şekilde ahir zamanda rüzgar enerjisinin, teknolojide
kullanılacağına işaret ediliyor olabilir.
Hz.
Süleyman'ın emrine "fırtına biçimindeki rüzgarın" verildiğinin belirtilmesiyle,
ahir zamanda gelişecek yüksek uçak teknolojisine de dikkat çekiliyor
olabilir.
 |
|
Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü
bir ay (mesafe)
olan rüzgara (boyun eğdirdik)…
(Sebe Suresi, 12) |
|
|
 |
Ayette
yer alan "… sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan
rüzgara (boyun eğdirdik)…" ifadesi ile Hz. Süleyman'ın çeşitli bölgeler
arasında hızlı bir şekilde hareket ettiğine dikkat çekiliyor olabilir.
Hz.
Süleyman, kendi döneminde, günümüzdeki uçak teknolojisine benzer
bir teknolojiyi kullanıp, rüzgarla hareket eden vasıtalar meydana
getirmiş ve bunlar aracılığıyla birbirine uzak mesafeleri kısa sürede
almış olabilir. Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.
Günümüzde rüzgar türbinleri pek çok
ülkenin elektrik gereksinimini karşılamada çok yoğun olarak
kullanılmaktadır. Rüzgar türbinleri 21. yüzyılın en önemli
enerji kaynağı durumuna gelmiş ve yakıtla çalışan jeneratörlere
ucuz ve verimli bir alternatif oluşturmuştur. |
Uçakların kanatları, basınç
farkı oluşturup taşıma meydana getirecek şekilde tasarlanmıştır.
Uçuş, kanatların etrafında hareket eden havanın oluşturduğu
taşıma sayesinde gerçekleşir. Uçağın ağırlığına eşit bir taşıma
kuvveti yakalandığında, tekerlekler yerden kesilir ve uçak
havalanır. Bu taşıma kuvveti şu şekilde ortaya çıkar:
Hava normal koşullarda
dalgalar halinde, yumuşak bir akıma sahiptir. Fakat kanadın
hareketiyle birlikte havanın akışı da değişir. Hava bölünür
ve kanadın çevresinden geçer. Kanadın üst kısmı kambur şeklinde
bir profile sahiptir. Birtakım fiziksel kanunlar nedeniyle
kanadın üstünden geçen hava hızlanır ve kanadın üstündeki
hava, kanadın altındaki havadan daha az basınç uygular. Diğer
bir deyişle alttaki hava kanadı daha fazla yukarı kaldırırken
üstündeki hava daha az aşağı iter. Bu basınç farklılıkları
uçağın alttan yukarı doğru itilmesine ve yukarıya doğru çekilmesine
yol açar. Bu durumda uçak yer çekimini yener ve havada kalmasını
sağlayan taşıma kuvveti de oluşmuş olur. Ve uçak havalanır.
Uçak havaya karşı
hareket halindeyken oluşan kuvvete aerodinamik kuvvet denir.
Uçağın ağırlğı, yani yer çekimi kuvveti, bir kütle kuvvetidir.
Aerodinamik kuvvet ise uçağın etrafındaki hava ile temas halinde
bulunduğu yüzeylerde oluşur. Bu kuvvetin yüzeye dik olan bileşenine
"basınç", yüzeye teğet olan bileşenine ise "sürtünme kuvveti"
denir. Toplam aerodinamik kuvvetin, uçağın hareket yönüne
dik ve yukarı doğru olan bileşenine "taşıma", uçağın hareketi
yönüne paralel ve geriye doğru olan bileşenine "sürüklenme",
bu ikisine dik ve yana doğru olan bileşenine ise "yan kuvvet"
denir. Uçağın, düşey düzlemdeki yatay uçuşunda taşıma kuvveti,
yer çekimi kuvvetine zıt yönde etki etmektedir. Bu iki kuvvet
eşit oldugunda, uçak havada sabit şekilde uçabilir.
|
Elektrik Kullanımına İşaretler
 |
|
... Erimiş bakır madenini
ona sel gibi akıttık...
(Sebe Suresi, 12) |
|
|
 |
Allah'ın Hz. Süleyman'ın emrine verdiği büyük nimetlerden biri
"erimiş bakır madeni"dir. Bu ayeti, farklı şekillerde yorumlamak
mümkündür.
Hz.
Süleyman emrindeki şeytan ve cinleri kullanarak erimiş bakırdan
hem dekorasyon, hem de kullanım amaçlı geniş çanaklar, kazanlar
ve heykeller yaptırmış olabilir. Nitekim bu çanak, kazan ve heykellerden
ayetlerde söz edilmektedir. (Sebe Suresi, 13)
Erimiş
bakırın kullanılması ile, Hz. Süleyman döneminde elektrik kullanılan
yüksek bir teknolojinin varlığına da işaret ediliyor olabilir. Bilindiği
gibi bakır, elektriği ve ısıyı en iyi ileten metallerden biridir
ve bu yönüyle elektrik sanayiinin temelini oluşturmaktadır. Dünyada
üretilen bakırın önemli bir bölümü elektrik sanayiinde kullanılmaktadır.
Hz.
Süleyman döneminde yüksek miktarda üretilen elektrik, inşaat ve
ulaşım gibi pek çok alanda kulanılmış olabilir. Ayette geçen "sel
gibi akıttık" ifadesi de bu kullanımın çok geniş alanlara yayıldığına
işaret ediyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir)
Ayette
geçen "aynel kıtri" ifadesi bazı müfessirler tarafından petrol olarak
yorumlanmaktadır. Günümüzde petrol, yüksek teknolojinin en temel
hammaddesidir. Hz. Süleyman da petrolü, kendi döneminin teknolojisinin
işleyişinde çok yoğun olarak kullanmış olabilir. (Şüphesiz en doğrusunu
Allah bilir.)

|
Sebe Suresi'nin
12. ayetinde geçen "aynel kıtri" ifadesi erimiş bakır olarak
düşünülürse, bununla günümüzdeki elektrik sanayiine işaret ediliyor
olması muhtemeldir. Isıyı ve elektriği en iyi ileten metallerden
biri olan bakır, yüksek teknolojinin en temel maddelerinden
biridir. |
Cin Ve Şeytanların Hz. Süleyman'ın Emrine Verilmesi
 |
|
...
Onun eli altında Rabbinin izniyle iş gören bir
kısım cinler vardı. Onlardan kim bizim emrimizden
çıkıp-sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından
taddırırdık.
(Sebe Suresi, 12) |
|
|
 |
Allah'ın Hz. Süleyman'a verdiği bir diğer nimet de birtakım şeytan
ve cinleri ona hizmetçi kılmasıdır. Hz. Süleyman, emrine verilen
cin ve şeytanları ordusunda, sanatsal çalışmalarında ve inşa faaliyetlerinde
türlü görevler vererek kullanmıştır.
 |
|
Böylece rüzgarı onun buyruğu
altına verdik. Onun emriyle dilediği yöne yumuşakça
eserdi. Şeytanları da; her bina ustasını ve
dalgıç olanı.
(Sad Suresi, 36-37)
|
|
|
 |
Hz. Süleyman'ın emrine şeytanların verilmesi, ona Allah'tan çok
büyük bir lütuftur. Çünkü şeytan yeryüzünün pek çok ilmine ve dünya
üzerinde gerçekleşen olayların gizli veya açık bilgilerine sahip
bir varlıktır. Böyle bir ilme sahip olan bir varlığı emrinde bulundurmak,
Hz. Süleyman'a hem diğer ülkelerle olan ilişkilerinde, hem de kendi
ülkesini yönlendirmesinde çok büyük kolaylıklar sağlamış olabilir.
 |
|
Onun
için denizde dalgıçlık yapan ve bundan başka iş(ler)
de gören şeytanlardan kimseleri de (emrine verdik).
Biz onların koruyucuları idik.
(Enbiya Suresi, 82) |
|
|
 |
Hz.
Süleyman bu dalgıç şeytanları çok farklı görevlerde istihdam etmiş
olabilir. Şeytanlar istihbarat ya da askeri amaçlı görevler almış
olabilecekleri gibi, bilimsel görevler de yapmış olabilirler. Örneğin
Hz. Süleyman onları deniz altındaki zenginliklerin işlenerek, insanların
hizmetine sokulması için gerekli araştırmaların yapılması gibi görevlerde
kullanmış olabilir.
Bu
ayetten sadece toprak üstünün değil, deniz altının da işlenmesinin
önemi anlaşılmaktadır. Ancak deniz altındaki petrol, altın gibi
kıymetli madenlerin çıkarılıp işlenmesi, insanlara faydalı ve kullanılır
hale getirilmesi için çok yüksek bir teknoloji gerekmektedir. Geçmişte
şeytanlar Hz. Süleyman'a bu teknik desteği ve insan gücünü sağlamış
olabilirler.
Ahir
zamanda ise Allah'ın insanların hizmetine verdiği modern teknolojik
aletler, araçlar ve denizaltılar sayesinde, deniz altı zenginliklerinin
ortaya çıkarılması daha da kolaylaşmaktadır. Ayette bu yönde bir
işaret olması muhtemeldir.
Ayette
ayrıca deniz altında bulunan inci, mercan gibi süs eşyalarının ve
diğer nimetlerin değerlendirilmesine de dikkat çekiliyor olabilir.
(Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.)
Önceki
sayfadaki ayetin sonunda Allah "... Biz onların koruyucuları idik."
şeklinde belirtmektedir. Bu ayetle, Hz. Süleyman'ın emrinde denizin
derinliklerinde görev yapan dalgıç şeytanların, göklerin ve yerin
Rabbi olan Allah'ın kontrolünde olduğu bir kez daha hatırlatılmaktadır.
Allah, şeytanların, hiçbir şekilde Hz. Süleyman'a isyan etmelerine
imkan tanımayacak bir gücü de Kendinden bir rahmet olarak peygamberine
armağan etmiştir.

|
Andolsun,
Davud'a ve Süleyman'a bir ilim verdik: "Bizi inanmış kullarından
birçoğuna göre üstün kılan Allah'a hamdolsun." dediler.
Günümüzde deniz altındaki yataklar, petrol
araştırmalarının önemli bir bölümünü oluşturur. Platformlar
aracılığı ile açılan kuyular için yüzlerce metre derine inilir. |
 |
|
Ona
dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde
çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı...
(Sebe Suresi, 13) |
|
|
 |
Yukarıdaki ayetten sanat eserlerini Hz. Süleyman'ın talimat ve
yönlendirmeleriyle, cin ve şeytanların yaptıkları anlaşılmaktadır.
Hz. Süleyman'ın, bizzat kendi tarifleriyle çok ihtişamlı sanat eserleri
yaptırması, onun çok güçlü bir estetik ve sanat anlayışına sahip
olduğuna dikkat çekmektedir.
Tüm Nimetler Allah'ın Birer Lütfudur
Hz. Süleyman Allah'ın kendisine lütfettiği tüm gücü ve mülkü, Allah'ın
dinini en güzel şekilde temsil ve tebliğ etmek, Rabbimizin eşsiz
ve görkemli saltanatının herkes tarafından fark edilmesine vesile
olmak ve bu yolla din ahlakını yaymak için kullanmıştır. Onun bu
akıl, ilim ve sanat gücü karşısında insanlar Allah'a iman etmeleri
için yapılan davete daha kolay teslim olmuşlardır. Hz. Süleyman
Allah'a olan bağlılığının karşılığını en güzel şekilde almış ve
tüm dünyaca tanınan çok büyük bir hakimiyet elde etmiştir. Binlerce
yıldan beri Hz. Süleyman'ın güç ve iktidarı, pek çok insanın gözünü
kamaştırmış, çeşitli romanlara, tablolara, filmlere konu olmuştur.

|
Ve sizin için ona, zorlu-savaşınızda sizi
korusun diye, '(madeni) giyim-sanatını' öğrettik. Buna rağmen
siz şükredenler misiniz?
(Enbiya Suresi, 80) |
Bu bölüm boyunca Hz. Süleyman'a verilen üstün ilimlerden ve çeşitli
nimetlerden bahsettik. Ancak bu konuda özellikle vurgulanması gereken
bir husus bulunmaktadır. Ayetlerde tüm bu nimetleri verenin, ilimleri
kavratanın ve tüm olayları yapanın gerçekte alemlerin Rabbi olan
Allah olduğu belirtilmektedir. Hz. Süleyman'ın her yaptığı Allah'ın
dilemesi ve takdiriyle gerçekleşmektedir. Örneğin Allah ayetinde,
"Süleyman'a (hükmü) kavrattık" şeklinde buyurmaktadır. (Enbiya Suresi,
79) Bu ayetten hiçbir insanın Allah dilemedikçe hiçbir hikmeti
fark edemeyeceği, hüküm veremeyeceği anlaşılmaktadır. Bir insanın
kendi kudretiyle bir olayı kavraması, yargıya varıp bir hüküm vermesi
kesinlikle mümkün değildir. Çünkü hükmü veren Allah'tır. O hüküm
ve hikmet sahibi olandır. Kararı veren kişi ise ancak bir vesiledir.
Allah dilediği için o kararı verebilmektedir.
Aynı ayetin devamında dağların ve kuşların Hz. Süleyman'ın babası
olan Hz. Davud ile birlikte boyun eğdikleri belirtildikten sonra
"Bunları yapanlar Biz idik" şeklinde bildirilmektedir. Hz. Davud'a
giyim sanatını öğreten, rüzgara boyun eğdiren, erimiş bakırı Hz.
Süleyman'ın emrine akıtan Allah'tır. Allah Enbiya Suresi'nin 81.
ayetinde "Biz herşeyi bilenleriz" şeklinde buyurmaktadır. Hiçbir
insanın Allah dilemedikçe bir ilme sahip olması mümkün değildir.
Kişi yıllardır okuduğu ya da öğrendiği bilgiler neticesinde kendisini
bilgili bir insan olarak görebilir. Ancak ilmi verenin Allah olduğunu
asla unutmamak gerekir. Çünkü bir insanın herhangi bir ilme sahip
olması, Allah'ın o kişiye kaderinde bir ilim vermesinin bir sonucudur.
Meleklerin "Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka
bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten sen, herşeyi bilen, hüküm ve
hikmet sahibi olansın." (Bakara Suresi, 32) şeklindeki sözleri,
bu gerçeği açık şekilde ifade etmektedir.

|
"Geniş zırhlar yap, (onları) düzenli bir biçime sok ve hepiniz
salih ameller yapın...
... Gerçekten ben, sizin yaptıklarınızı görenim" (diye vahyettik).
(Sebe Suresi, 11)
Allah Hz. Süleyman'ın ordusunu
cinlerle ve kuşlarla desteklemiş, ona yeryüzünde çok güçlü
bir iktidar vermişti. Onun ordusuna hiçbir ülke karşı koyamıyor,
bu güçlü ordu ile karşılaşanlara sadece boyun eğmek kalıyordu.
Allah, Enbiya Suresi'nin 80. ayetinde bildirdiği gibi, Hz.
Süleyman'a zorlu savaşlar esnasında askerlerini olumsuz etkilerden
koruması için madeni giyim sanatını öğretmişti. Bu ilimle
yapılan zırhlar, miğferler ve çeşitli araçlar onun güçlü ordusunu
daha da yenilmez hale getirmişti. |

----------------------------------------------------------------------
1 http://www.inhs.uiuc.edu/chf/pub/virtualbird/teacher/lespl6.html
2 http://www.inhs.uiuc.edu/chf/pub/virtualbird/teacher/lespl6.html
3 http://www.infowar.com/mil_c4i/01/mil_c4i_080701a_j.shtml; Science
et vie, "Les avions sans pilote passent a l'attaque..." Şubat, 1998,
no: 965, s. 119
4 http://www.seaworld.org/FlightforSurvival/fsbirds.html
5 http://www.promolife.com/products/pest.htm#How
6 http://www.spyshopusa.com/
7 http://www.advanced-intelligence.com/newprod.html
8 http://www.advanced-intelligence.com/faq.html#!VID008FAQ8
9 http://www.tscm.com/typebug.html
10 http://www.eksenotomasyon.com.tr/haber2.htm; National Geographic
Türkiye, Aralık 2001
11 http://armyant.ee.vt.edu/paper/robo_mag.html
12 http://www.cs.technion.ac.il/~wagner/
|