HAZRETİ
MERYEM
Kuran'da Meryem Oğlu İsa Mesih
Hz. İsa diğer tüm peygamberler gibi Allah'ın insanları
doğru yola çağırmakla görevlendirdiği, dünyada ve ahirette seçkin
kıldığı elçilerindendir. Allah, Kuran'da Hz. İsa'nın doğumundan
Allah'ın Katına yükselişine kadar her konuda, diğer insanlardan
büyük farklılıklar gösterdiğine dikkat çekmiştir. Herşeyden önce
Hz. İsa, bilinen sebeplerin dışında bir yaratılışla doğmuş ve babasız
olarak dünyaya gelmiştir. Allah, Hz. İsa doğmadan önce, birçok özelliğini
ve insanlar için bir Mesih olarak gönderildiğini melekleri aracılığıyla
annesi Hz. Meryem'e bildirmiştir. Hz. İsa'nın Kuran'da haber verilen
bu seçkin özelliklerinden biri "Allah'ın bir kelimesi" olmasıdır:
... Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allah'ın
elçisi ve kelimesidir. Onu ('OL' kelimesini) Meryem'e yöneltmiştir
ve O'ndan bir ruhtur... (Nisa Suresi, 171)
Hani Melekler, dediler ki: "Meryem,
doğrusu Allah Kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun
adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu,
saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır. (Al-i İmran Suresi,
45)
Kuran'da "Allah'ın kelimesi" ifadesi yalnızca Hz.
İsa için kullanılmıştır. Allah, Hz. İsa henüz dünyaya gelmeden onun
ismini bildirmiştir. Normalde insanlara isimlerini aileleri verir.
Ama Hz. İsa'nın durumu farklıdır; Allah Kendinden bir kelime olarak
Hz. İsa'ya "İsa Mesih" ismini vermiştir. Bu, Hz. İsa'nın diğer insanlardan
daha farklı bir yaratılışla yaratıldığını gösteren ifadelerden biridir.
Hz. İsa hakkında doğruluğu kesin olan bilgiye ulaşabileceğimiz
kaynak, Allah'ın kıyamete kadar koruyacağını vaat ettiği Kuran-ı
Kerim'dir. Allah Kuran'da, Hz. İsa'nın ölmediğini, göğe yükseltildiğini
ve "ahir zaman" adı verilen kıyamet öncesinde yaşanacak olan dönemde
ikinci kez dünyaya geleceğini haber vermiştir. Ayrıca Peygamberimiz
(sav) de Hz. İsa'nın yeryüzüne geri geleceğini pek çok hadis-i şerifinde
bildirmiştir. Bu konuya ilişkin bilgiler Kuran'da şöyle yer almaktadır:
Hz. İsa Öldürülmemiş, Allah
Katına Yükseltilmiştir
Hz. İsa'yı tutuklayan Romalılar ve Yahudi din adamları
onu çarmıha gerdiklerini ve böylelikle onu öldürdüklerini iddia
etmişlerdir. Nitekim, tüm Hıristiyan alemi de olayı bu şekilde kabul
etmekte, fakat Hz. İsa'nın öldükten sonra dirilerek göğe yükseldiğine
inanmaktadır. Ancak Kuran'a baktığımızda olayın aslının böyle olmadığını
görürüz:
Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu
Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" (katelna) demeleri nedeniyle de
(onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler (ma katelehu)
ve onu asmadılar (ma salebe). Ama onlara (onun) benzeri gösterildi
(şubbihe). Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin
bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin
hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler (ma katelehu).
(Nisa Suresi, 157)
Aynı ayetin devamında Hz. İsa'nın öldürülmediği
ve Allah Katına yükseltildiği şu şekilde bildirilmektedir:
Hayır; Allah onu Kendine yükseltti
(refea). Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa
Suresi, 158)
Ayette geçen "ama onlara (onun) benzeri gösterildi"
ifadesi Hz. İsa'nın öldürülmediğini ve Allah Katına yükseltildiğini
ortaya koymaktadır. Allah, bu iddiada bulunanların gerçeğe dair
bir bilgileri olmadığına da dikkat çekmektedir. Allah insanlara
Hz. İsa'nın bir benzerini göstermiş ve onu Kendi Katına yükseltmiştir.
Kuran'da Peygamberlerin Ölümleri
Kuran'da peygamberlerin ölümlerinin aktarıldığı
kıssalarda geçen kelimeler ile, Hz. İsa'nın öldürülme girişiminin
anlatıldığı ayetlerde geçen kelimelerin incelenmesi, Hz. İsa'yla
ilgili önemli bir gerçeği ortaya çıkarmaktadır. Kuran'da peygamberlerin
ölmesi veya öldürülmesiyle ilgili olarak kullanılan kelimeler "katele
(öldürmek), mate (ölmek), haleke (helak olmak), salebe (asmak)"
ya da birkaç özel kelime ile ifade edilmiştir. Oysa Hz. İsa için,
Kuran'da çok açık bir ifadeyle, "Onu öldürmediler
(ma katelehu) ve asmadılar (ma salebuhu)" ifadesi kullanılarak
hiçbir öldürme şekliyle öldürülmediği vurgulanmaktadır. İnsanlara
Hz. İsa'nın bir benzerinin gösterildiği ve onun Allah Katına yükseltildiği
bildirilmektedir. Al-i İmran Suresi'nde ise Hz. İsa'yı Allah'ın
vefat ettireceği ve onu Kendi Katına yükselteceği bildirilmiştir:
Hani Allah, İsa'ya demişti ki: "Ey
İsa, doğrusu seni Ben vefat ettireceğim (müteveffiyke), seni Kendime
yükselteceğim (rafiuke), seni inkar edenlerden temizleyeceğim ve
sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim..."
(Al-i İmran Suresi, 55)
Kuran'da geçen ölüm anlamı içeren kelimelerin Arapça
karşılıklarının incelenmesi, Hz. İsa'nın bildiğimiz manada ölmediğini
açıkça ortaya koyar. Al-i İmran Suresi'nde geçen "vefat ettirme"
kelimesinin kullanım şekilleri şöyledir:
Teveffa: Vefat Ettirme
Maide Suresi'nin 117. ayetinde ölüm olayı şu şekilde
anlatılmaktadır:
"Ben onlara bana emrettiklerinin dışında
hiçbir şeyi söylemedim. (O da şuydu:) 'Benim de Rabbim, sizin de
Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' Onların içinde kaldığım sürece,
ben onların üzerinde bir şahidim. Beni vefat ettirdiğinde (teveffeyteni),
üzerlerindeki gözetleyici Sen'din. Sen herşeyin üzerine şahid olansın."
(Maide Suresi, 117)
Bu ayette geçen ve Türkçe meallerde öldürme ya
da vefat ettirme olarak çevrilen kelime Arapçada "teveffa" kökünden
türemiştir ve bu kelime ölüm manasına değil, "canın alınması" manasına
gelmektedir. İnsanın canının alınmasının ise her zaman ölüm anlamına
gelmediği yine Kuran'da bize bildirilmektedir. Örneğin "teveffa"
kelimesinin geçtiği bir ayette insanın ölümünden değil, uykuda canının
alınmasından bahsedilmektedir:
Sizi geceleyin vefat ettiren (teveffakum)
ve gündüzün "güç yetirip etkilemekte olduklarınızı" bilen, sonra
adı konulmuş ecel doluncaya kadar onda sizi dirilten O'dur... (Enam
Suresi, 60)
Bu ayette "vefat ettirme" olarak tercüme edilen
kelime ile, Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetinde kullanılan kelime
aynıdır, yani her iki ayette de "teveffa" kelimesi geçmektedir.
Allah Kuran ayetlerinde Hz. İsa'nın öldürülmediğini,
asılmadığını, insanlara onun bir benzerinin gösterildiğini, onu
vefat ettirdiğini (yani uykudaki gibi canını aldığını) ve Kendi
Katına yükselttiğini bildirmiştir. Hz. İsa için "canını almak" anlamına
gelen "Teveffa" fiili kullanılırken, diğer peygamberler için normal
ölümü ifade eden "katele" ya da "mevt" gibi ifadeler kullanılmaktadır.
Bu bilgiler doğrultusunda, Hz. İsa'nın uykudakine benzer bir duruma
sokularak Allah Katına yükseltildiğini, olayın bildiğimiz ölüm olmadığını,
sadece bu boyuttan bir ayrılış olduğunu söyleyebiliriz. (Doğrusunu
en iyi Allah bilir.)
Hz. İsa'nın Yeryüzüne Dönüşü
Bu bölüme kadar anlatılanlardan Hz. İsa'nın ölmediği
ve Allah Katına yükseltildiği açıkça anlaşılmaktadır. Kuran'da dikkat
çekilen bir başka konu ise Hz. İsa'nın yeryüzüne yeniden döneceğidir.
Kuran'ın pek çok ayetinde Hz. İsa'nın ikinci kez
yeryüzüne döneceğine ilişkin kesin ifadeler bulunmaktadır. Bunlardan
bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
- Hani Allah, İsa'ya demişti ki: "Ey İsa,
doğrusu seni Ben vefat ettireceğim ve seni Kendime yükselteceğim,
seni inkar edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete
kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz
yalnızca Bana'dır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda
Ben hükmedeceğim. (Al-i İmran Suresi, 55)
-
Yukarıdaki ayette kıyamete kadar inkar edenlere
üstün gelen ve Hz. İsa'ya gerçekten tabi olan bir insan topluluğundan
söz edilmektedir. Bu ifadeye göre 'Hz. İsa'ya tabi olan' ve
'kıyamete kadar yaşayacak' olan bir topluluk olması gerekmektedir.
Şu anda yaşayan Hıristiyanlara baktığımızda, Hıristiyanlığın
özünün bozulduğunu, Hz. İsa'nın anlattığı hak dinden farklı
bir din oluştuğunu görürüz. Hz. İsa'nın (haşa) Allah'ın oğlu
olduğu şeklindeki sapkın inanç benimsenmiş ve teslis inancı
(üçleme; Baba, oğul, kutsal Ruh) kabul edilmiştir. Bu durumda,
dinin aslından iyice uzaklaşmış olan günümüz Hıristiyanlarını
Hz. İsa'ya uyanlar olarak kabul edemeyiz; çünkü Allah, Kuran'ın
birçok ayetinde "üçleme"ye inananların inkar içerisinde olduklarını
bildirmiştir:
Andolsun, "Allah üçün üçüncüsüdür"
diyenler küfre düşmüştür. Oysa tek bir İlah'tan başka İlah yoktur...
(Maide Suresi, 73)
Dolayısıyla Hz. İsa'ya tabi olan böyle bir
topluluk kuşkusuz ki onun tekrar yeryüzüne gelişiyle ortaya
çıkacaktır. Ve bu kimseler kıyamete kadar inkar edenlere üstün
kılınacaklardır.
-
Andolsun, Kitap Ehli'nden, ölmeden önce
ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların üzerine
şahit olacaktır. (Nisa Suresi, 159)
Yukarıdaki ayette yer alan "ölmeden önce ona
inanmayacak kimse yoktur" ifadesinde geçen "o" zamiri Hz. İsa
için kullanılmıştır. Bu ayetin öncesinde yer alan Nisa Suresi'nin
157. ve 158. ayetleri bu zamirin Hz. İsa için kullanıldığını
ortaya koymaktadır:
Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem
oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de
(onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu
asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun
hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler.
Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri
yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler. (Nisa Suresi, 157)
Hayır; Allah onu Kendine yükseltti.
Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi,
158)
Bazı kimseler ayette geçen "ölümünden önce"
ifadesinin, "Kitap Ehli'nin kendi ölümlerinden önce" inanması
anlamında olduğunu düşünmektedirler. Bu yoruma göre, Kitap Ehli'nden
olan her kişi kendisine ölüm gelmeden Hz. İsa'ya mutlaka iman
edecektir. Oysa Hz. İsa döneminde Kitap Ehli tanımlamasına dahil
olan Yahudiler ona iman etmemekle kalmamış onu öldürmek için
tuzak kurmuşlardır. Hz. İsa'dan sonra yaşayıp ölen Yahudi ve
Hıristiyanların ise Hz. İsa'ya -Kuran'da bildirildiği şekilde-
iman etmiş olduklarını iddia etmek gerçek dışı bir yaklaşım
olacaktır.
Bunun yanı sıra ayetin devamında geçen 'kıyamet
günü, o da onların üzerine şahit olacaktır' ifadesi de yine
Hz. İsa'nın geleceğine işaret etmektedir.
Sonuç olarak, ayetlerin bizlere gösterdiği
gerçek şudur: "Hz. İsa ölmeden önce tüm Ehli Kitap ona iman
edecektir".
Öncelikle, ayette gelecekten bahsedildiği açıktır,
çünkü Hz. İsa'nın ölmesi söz konusudur. Oysa Hz. İsa ölmemiş
sadece Allah Katına yükseltilmiştir. Hz. İsa dünyaya yeniden
gelecek ve her insan gibi yaşayıp ölecektir. İkinci olarak ise
Hz. İsa'ya tüm Ehli Kitabın iman etmesi söz konusudur. Bu da
henüz gerçekleşmemiş ancak kesin olarak gerçekleşeceği bildirilen
bir olaydır.
Dolayısıyla buradaki "ölümünden önce" ifadesinin
işaret ettiği kişi Hz. İsa'dır. Kitap Ehli onu görüp bilecek,
ilerleyen satırlarda detaylı olarak anlatılacağı gibi, yaşadığı
sırada ona Müslüman olarak itaat edecek ve Hz. İsa da onların
durumlarıyla ilgili ahirette şahitlik edecektir. (Doğrusunu
en iyi Allah bilir.)
-
Hz. İsa'nın yeniden yeryüzüne döneceği ile
ilgili bir başka ayet de Zuhruf Suresi'nin 61. ayetidir. Bu
surenin 57. ayetinden itibaren Hz. İsa'dan bahsedilir:
Meryem oğlu (İsa) bir örnek olarak
verilince, senin kavmin hemen ondan (keyifle söz edip) kahkahalarla
gülüyorlar.
Dediler ki: "Bizim ilahlarımız
mı daha hayırlı, yoksa o mu?" Onu yalnızca bir tartışma-konusu
olsun diye (örnek) verdiler. Hayır, onlar 'tartışmacı ve düşman'
bir kavimdir. O, yalnızca bir kuldur; kendisine nimet verdik
ve onu İsrailoğulları'na bir örnek kıldık. Eğer Biz dilemiş
olsaydık, elbette sizden melekler kılardık; yeryüzünde (size)
halef (yerinize geçenler) olurlardı. (Zuhruf Suresi, 57-60)
Bu ayetlerin hemen arkasından gelen 61. ayette
Hz. İsa'nın kıyamet saati için bir ilim olduğu belirtilmektedir:
Şüphesiz o, kıyamet-saati için
bir ilimdir. Öyleyse ondan yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve
Bana uyun. Dosdoğru yol budur. (Zuhruf Suresi, 61)
Bu ayet Hz. İsa'nın ahir zamanda yeryüzüne
dönüşüne açık bir işaret içermektedir. Çünkü Hz. İsa, Kuran'ın
indirilişinden yaklaşık altı asır önce yaşamıştır. Dolayısıyla
bu ilk hayatını "kıyamet saati için bir bilgi" yani bir kıyamet
alameti olarak anlayamayız. Ayetin işaret ettiği anlam, Hz.
İsa'nın, ahir zamanda, yani kıyametten önceki son zaman diliminde
yeniden yeryüzüne döneceği ve bunun da bir kıyamet alameti olacağıdır.
(En doğrusunu Allah bilir.)
-
Hz. İsa'nın ikinci gelişine işaret eden
başka ayetler de şöyledir:
Hani Melekler, dediler ki: "Meryem,
doğrusu Allah Kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun
adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin,
onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır. Beşikte
de, yetişkinliğinde de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir.
"Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?"
dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına
karar verirse, yalnızca ona "ol" der, o da hemen oluverir. Ona
Kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretecek. (Al-i İmran
Suresi, 45-48)
Ayette, Allah'ın Hz. İsa'ya, Tevrat'ı, İncil'i
ve bir de "Kitabı" öğreteceği haber verilmektedir. Bu kitabın
hangi kitap olduğu kuşkusuz önemlidir. Aynı ifade Maide Suresi'nin
110. ayetinde de yer almaktadır:
Allah şöyle diyecek: "Ey Meryem
oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs
ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla
konuşuyordun. Sana Kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim..."
(Maide Suresi, 110)
Her iki ayette de geçen "kitap" ifadesini incelediğimizde,
bunun Kuran'a işaret ettiğini görürüz. Ayetlerde Tevrat ve İncil'in
ardından gönderilen son hak kitabın Kuran olduğu bildirilmektedir.
(Hz. Davud'a verilen Zebur da Eski Ahit'in içindedir) Bunun
yanında, yine Kuran'ın bir başka ayetinde, "kitap" kelimesi,
İncil ve Tevrat'ın yanında Kuran'ı ifade etmek için kullanılmıştır:
Allah... O'ndan başka İlah yoktur.
Diridir, kaimdir. O, sana Kitabı Hak ve kendinden öncekileri
doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat ve İncil'i de indirmişti.
(Al-i İmran Suresi, 2-3)
Bu durumda, Hz. İsa'ya öğretilecek olan üçüncü
"Kitab"ın Kuran olduğunu ve bunun da ancak Hz. İsa'nın ahir
zamanda dünyaya dönüşünde mümkün olabileceğini düşünebiliriz.
Çünkü Hz. İsa Kuran'ın indirilmesinden yaklaşık 600 sene önce
yaşamıştı. Peygamberimiz (sav)'in hadislerine baktığımızda Hz.
İsa'nın dünyaya ikinci kez gelişinde İncil ile değil Kuran'la
hükmedeceğini anlıyoruz. (Detaylı bilgi için bkz Harun Yahya,
Kıyamet Alametleri) Bu da ayetteki manaya tam olarak karşılık
gelmektedir. (Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.)
-
Tüm bunların yanında "Şüphesiz,
Allah Katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir..." (Al-i
İmran Suresi, 59) ayeti de Hz. İsa'nın dönüşüne işaret
ediyor olabilir. Tefsir alimleri genellikle bu ayetin her iki
peygamberin de babasız olma özelliğine, Hz. Adem'in Allah'ın
"Ol" emriyle topraktan yaratılması ile Hz. İsa'nın yine "Ol"
emriyle babasız doğmasına işaret ettiğine dikkat çekmişlerdir.
Ancak ayetin bir ikinci işareti daha olabilir. Hz. Adem cennetten
nasıl yeryüzüne indirildiyse, Hz. İsa da ahir zamanda Allah'ın
Katından yeryüzüne indirilecek olabilir. (En doğrusunu Allah
bilir.) Görüldüğü gibi Hz. İsa'nın yeryüzüne yeniden döneceğine
ilişkin olarak Kuran'da geçen ayetler çok açıktır. Kuran'da
diğer peygamberler için bunlara benzer ifadeler kullanılmamıştır.
Ancak tüm bu ifadeler, Hz. İsa için kulanılmıştır. Bunun anlamı
ise oldukça açıktır.
-
Allah, Hz. İsa'nın ölümünü bir diğer ayette
şöyle haber vermektedir:
(İsa:) "Selam üzerimedir; doğduğum
gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün
de." (Meryem Suresi, 33)
Bu ayet Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetiyle
birlikte incelendiğinde çok önemli bir gerçeğe işaret etmektedir.
Al-i İmran Suresi'ndeki ayette Hz. İsa'nın Allah Katına yükseltildiği
ifade edilmektedir. Bu ayette ölme ya da öldürülme ile ilgili
bir bilgi verilmemektedir. Ancak Meryem Suresi'nin 33. ayetinde
Hz. İsa'nın öleceği günden bahsedilmektedir. Bu ikinci ölüm
ise ancak Hz. İsa'nın ikinci kez dünyaya gelişi ve bir süre
yaşadıktan sonra vefat etmesiyle mümkün olabilir. (En doğrusunu
Allah bilir.)
-
Hz. İsa'nın tekrar dünyaya geleceği ile
ilgili bir başka delil ise Maide Suresi'nin 110. ayetinde ve
Al-i İmran Suresi'nin 46. ayetinde geçen "kehlen" kelimesidir.
Allah şöyle diyecek: "Ey Meryem
oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs
ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin (kehlen) iken de
insanlarla konuşuyordun…" (Maide Suresi, 110)
Beşikte de, yetişkinliğinde (kehlen)
de insanlarla konuşacaktır. Ve o salihlerdendir. (Al-i İmran
Suresi, 46)
Bu kelime Kuran'da sadece yukarıdaki iki ayette
ve sadece Hz. İsa için kullanılmaktadır. Hz. İsa'nın yetişkin
halini ifade etmek için kullanılan "kehlen" kelimesinin anlamı
"otuz ile elli yaşları arasında, gençlik devresini bitirip ihtiyarlığa
ayak basan, yaşı kemale ermiş kimse" şeklindedir. Bu kelime
İslam alimleri arasında ittifakla "35 yaş sonrası döneme işaret
ediyor" şeklinde açıklanmaktadır.
Hz. İsa'nın genç bir yaş olan otuz yaşının
başlarında göğe yükseldiğini, yeryüzüne indikten sonra kırk
yıl kalacağını ifade eden ve İbni Abbas'tan rivayet edilen hadise
dayanan İslam alimleri, Hz. İsa'nın yaşlılık döneminin, tekrar
dünyaya gelişinden sonra olacağını, dolayısıyla bu ayetin, Hz.
İsa'nın nüzulüne dair bir delil olduğunu söylemektedirler.14
İslam alimlerinin bu yorumunun isabetli olduğu, söz konusu ayetlere
bakıldığında kolaylıkla anlaşılmaktadır.
Kuran ayetlerinde bu ifadenin, yalnızca Hz.
İsa için kullanıldığını görürüz. Tüm peygamberler insanlarla
konuşup, onları dine davet etmişlerdir. Hepsi de yetişkin yaşlarında
tebliğ görevini yerine getirmişlerdir. Ancak Kuran'da diğer
peygamberler için bu şekilde bir ifade kullanılmamaktadır. Bu
ifade sadece Hz. İsa için kullanılmıştır ve mucizevi bir durumu
ifade etmektedir. Çünkü ayetlerde birbiri ardından gelen "beşikte"
ve "yetişkin iken" kelimeleri iki büyük mucizevi zamana dikkat
çekmektedirler.
Nitekim İmam Taberi, Taberi Tefsiri isimli
eserinde bu ayetlerde geçen ifadeleri şu şekilde açıklamaktadır:
Bu ifadeler (Maide Suresi, 110), Hz. İsa'nın
ömrünü tamamlayıp yaşlılık döneminde insanlarla konuşabilmesi
için gökten ineceğine işaret etmektedir. Çünkü o, genç yaştayken
göğe kaldırılmıştı…
Bu ayette (Al-i İmran Suresi, 46), Hz. İsa'nın
hayatta olduğuna delil vardır ve ehl-i sünnet de bu görüştedir.
Çünkü ayette, onun yaşlandığı zamanda da insanlarla konuşacağı
ifade edilmektedir. Yaşlanması da ancak, semadan yeryüzüne ineceği
zamanda olacaktır."15
"Kehlen" kelimesinin açıklamaları da, Kuran'da
yer alan diğer bilgiler gibi, Hz. İsa'nın tekrar yeryüzüne gelişine
işaret etmektedir. (Doğrusunu en iyi Allah bilir.)
Tüm bu anlatılanlar Hz. İsa'nın ahir zaman
adı verilen dönemde yeryüzüne tekrar geleceğini ve insanları
hak din olan İslam'a yönelteceğini ortaya koymaktadır. Kuşkusuz
bu, Allah'ın iman edenlere büyük bir müjdesi, rahmeti ve nimetidir.
İman edenlerin sorumluluğu ise, Hz. İsa'yı en güzel şekilde
savunup desteklemek ve onun insanları çağırdığı Kuran ahlakını
en güzel şekilde yaşamaktır.
--------------------------------------------------------------------
14- Muhammed Halil Herras, Faslu'l-Makal fi Ref'i
İsa Hayyen ve Nüzulihi ve Katlihi'd-Deccal, Mektebetü's Sünne, Kahire,
1990, s. 20
15- Taberi Tefsiri, İmam Taberi, cilt 2, s. 52
|