HAZRETİ
MERYEM
Örnek Müslüman Kadın: Hz. Meryem
Hz. Meryem'in Yaşadığı Toplumun Özellikleri
Hz. İsa'yı dünyaya getirme göreviyle Allah'ın şereflendirdiği
Hz. Meryem, tarihi kaynaklara göre bundan yaklaşık 2000 yıl önce
yaşamış, Allah'ın dünyada ve ahirette seçkin kıldığı kadınlardan
biridir.
Hz. Meryem, tarihi kaynaklara göre, o dönemde Roma
İmparatorluğu'nun egemenliği altında bulunan Filistin topraklarında
doğmuştur. Yahudi bir toplum içerisinde ve o soydan biri olarak
dünyaya gelmiştir.
O dönemde Roma İmparatorluğu'nda yaygın olan din
ise "Putperestlik"tir. Allah'ın Kuran'da bildirdiği gibi, bir zamanlar
"alemlere üstün kılınmış" (Bakara Suresi, 47) bir topluluk olan
Yahudiler ise, kendi çıkardıkları birtakım hurafelerle şekilciliğe
sapmış, Allah'ın kendileri için seçip beğendiği dinlerini tahrif
etmişlerdir. Allah'ın emirlerine isyan etmiş ve O'nun kendilerine
verdiği nimetlere karşı şükredici olmamışlardır. Bazıları ise, nefislerinin
hoşuna gitmeyen emirlerle geldikleri için, Allah'ın kendilerine
bir rahmet olarak gönderdiği peygamberleri öldürecek kadar ileri
gitmişlerdir. Kuran'da İsrailoğulları'nın bu sapkın tavırları şöyle
bildirilmektedir:
Andolsun, Biz İsrailoğulları'ndan
kesin söz almış (misak) ve onlara elçiler göndermiştik. Onlara ne
zaman nefislerinin hoşuna gitmeyen bir şeyle bir elçi geldiyse,
bir bölümünü yalanladılar, bir bölümünü de öldürdüler. (Maide Suresi,
70)
İşte Hz. Meryem, tüm bu karışıklıkların hüküm sürdüğü
ve Yahudilerin tüm ümitlerini, bekledikleri Mesih (Kurtarıcı)'in
gelişine bağladıkları bir dönemde dünyaya gelmiştir. Allah, İsrailoğulları'nın
tüm beklentilerinin odak noktasını oluşturduğundan tamamen habersiz
olan Hz. Meryem'i, bu kutlu görev için özel olarak seçmiş ve yetiştirmiştir.
Allah'ın "... Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir.
O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a)
yakın kılınanlardandır... Ve o salihlerdendir." (Al-i İmran Suresi,
45-46) )sözleriyle övdüğü Hz. İsa'yı dünyaya getirme görevini
Allah Hz. Meryem'e vermiştir.
Hz. Meryem, Allah'ın seçtiği bir kimse olarak,
bu insanların sapkın ve cahilce inanışları arasında güzel ahlakı,
hak dini temsil etmiştir.
Allah, Kuran'da ailesinden, doğumuna, Hz. İsa'yı
dünyaya getirişinden, yaşadığı toplumun iftiralarına karşı koyuşuna
ve gösterdiği üstün ahlak özelliklerine kadar, Hz. Meryem'in hayatına
dair pek çok konuyu bizlere bildirmektedir.
Allah'ın Alemlere Üstün Kıldığı
İmran Ailesi
Allah Kuran'ın "Gerçek şu ki,
Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler
üzerine seçti; Onlar birbirlerinden (türeme tek) bir zürriyettir..."
(Al-i İmran Suresi, 33-34) )ayetleriyle, İmran ailesinin,
Hz. Adem, Hz. Nuh ve İbrahim ailesi ile aynı soydan geldiklerini
ve alemler üzerine seçilmiş kimseler olduklarını bildirmektedir.
İşte Hz. Meryem de bu soydan, seçkin kılınmış İmran ailesinden gelmektedir.
İmran ailesi, Allah'a samimi bir kalple iman eden,
her işlerinde O'na yönelip dönen ve Allah'ın sınırlarını koruyan
bir aileydi.
Hz. Meryem'in Dünyaya Gelişi
İman sahibi bir kimse olan İmran'ın hanımı, Hz.
Meryem'e hamile kaldığını öğrendiği zaman, hemen Allah'a yönelip
dua etmiş, O'nun şanını yüceltmiş ve doğuracağı çocuğu Allah'a adadığını
söylemiştir. Bir kız çocuğu doğurduğunu gördüğünde ise ona, 'âbide'
yani, 'Allah'a sürekli ibadet eden kimse' anlamına gelen Meryem
ismini koymuştur. Allah Kuran'da İmran'ın hanımının bu duasını bize
şöyle haber vermektedir:
Hani İmran'ın karısı: "Rabbim karnımda
olanı 'her türlü bağımlılıktan özgürlüğe kavuşturulmuş olarak' Sana
adadım benden kabul et. Şüphesiz işiten bilen Sen'sin Sen" demişti.
Fakat onu doğurduğunda -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilirken-
dedi ki: "Rabbim doğrusu bir kız (çocuğu) doğurdum. Erkek ise kız
gibi değildir. Ona Meryem adını koydum. Ben onu ve soyunu o taşa
tutulmuş (kovulmuş) şeytandan Sana sığındırırım." (Al-i İmran Suresi,
35-36)
Allah, Hz. Meryem'in annesinin onu 'her türlü bağımlılıktan
özgürlüğe kavuşturulmuş olarak Allah'a adadığını' bildirmektedir.
Bu ifadenin Arapçasında geçen 'muharreren' kelimesi, 'sadece ahiret
işleriyle uğraşan, dünya ile ilgisi bulunmayan, Allah'a sürekli
ibadet eden, Allah'ın mabedinin hizmetinde olan, ihlaslı bir şekilde
ibadet eden, ibadetinde dünya amacı bulunmayan kişi' anlamlarına
gelmektedir.1
Gerçek anlamda özgürlük, insanın yalnızca Allah'a
kulluk edip, O'na teslim olması, varlıklara ya da birtakım değerlere
kulluk etmekten tamamen kurtulmasıyla elde edilebilir. İşte İmran'ın
hanımı da, Hz. Meryem'i her türlü bağımlılıktan kopmuş olarak Allah'a
adadığını söyleyerek Allah'a dua etmekle, onun yalnızca Allah'a
kulluk eden, insanların rızasından tümüyle uzaklaşmış bir insan
olmasını dilemiştir.
Hz. Meryem dünyaya geldiğinde, annesinin tavrı
yine Allah'ı razı etmeye yönelik olmuştur. Hemen Allah'a yönelmiş,
hem Hz. Meryem'i, hem de onun soyunu şeytanın şerrinden koruması
için Allah'a içtenlikle dua etmiştir.
Allah İmran'ın hanımının bu samimi duasını kabul
etmiş ve "Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle
kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi..." (Al-i İmran
Suresi, 37) )ayeti ile bildirdiği gibi, Hz. Meryem'i en güzel
şekilde yetiştirmiş, onu üstün bir ahlak ile ahlaklandırmıştır.
Hz. Meryem'in annesinin Allah'a olan bu samimi
imanı, her işinde kendisine yalnızca Allah'ı vekil edinmiş olması,
yardımı, nimeti daima Allah'tan istemesi, O'na ihlasla ve derin
bir teslimiyet ile bağlanmış olması tüm iman edenler için çok önemli
ve üzerinde düşünülmesi gereken bir örnektir.
Allah'ın Hz. Zekeriya'yı,
Hz. Meryem'i Yetiştirmekle Görevlendirmesi
Hz. Zekeriya Allah'ın hidayete eriştirdiğini, salihlerden
olduğunu, alemlere üstün kıldığını ve dosdoğru yola yöneltip ilettiğini
bildirdiği peygamberlerdendir. Allah Kuran'da Hz. Zekeriya'dan övgüyle
bahsetmiş, onun Allah'a olan bağlılığına, takvasına ve güzel ahlakına
dikkat çekmiştir:
Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı
da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi salihlerdendir. İsmail'i,
Elyasa'yı, Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini
alemlere üstün kıldık. Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden,
kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik.
(Enam Suresi, 85-87)
Allah, Al-i İmran Suresi 37. ayetiyle, Hz. Meryem'in
yetiştirilmesinden Hz. Zekeriya'yı sorumlu kıldığını bildirmiştir.
Hz. Zekeriya, Hz. Meryem ile yakından ilgilenmiş,
onun hayatındaki mucizevi olaylara bizzat tanık olmuş ve onun diğer
insanlardan üstün kılınmış bir kimse olduğunu fark etmiştir. Hz.
Meryem'in başına gelen bazı olaylar ile, Allah'ın onu rahmetiyle
desteklediğine ve çeşitli vesilelerle onu Kendi fazlından nimetlendirdiğine
şahit olmuştur. Allah, bu olaylardan birini Al-i İmran Suresi'nde
bizlere şu şekilde bildirmiştir:
... Zekeriya'yı ondan sorumlu kıldı.
Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu:
"Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah Katındandır.
Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi. (Al-i
İmran Suresi, 37)
Hz. Zekeriya'nın bu sorusuna verdiği cevap ile,
Hz. Meryem de, Allah'ın kendi üzerindeki fazlını ve rahmetini dile
getirmiştir.
Allah, Hz. Meryem'i Tüm Alemlerin
Kadınlarına Üstün Kılmıştır
Hz. Meryem, hayatının her anında, yaptığı her işte
Allah'a yönelen, Allah'ın ismini yücelten, Rabbimiz'e yürekten bağlı,
samimi bir mümindir. Allah, İmran ailesini alemlere üstün kıldığı
gibi, bu aileye mensup olan Hz. Meryem'i de seçmiş, onu en güzel
şekilde yetiştirerek tüm kötülüklerden arındırmış ve onu alemlerin
kadınlarına üstün kılmıştır. Allah Kuran'da Hz. Meryem'in bu üstünlüğünü
şöyle bildirmektedir:
Hani melekler: "Meryem, şüphesiz Allah
seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı,"
demişti. "Meryem, Rabbine gönülden itaatte bulun, secde et ve rüku
edenlerle birlikte rüku et." (Al-i İmran Suresi, 42-43)
Allah Hz. Meryem'in İffetini
Müslümanlara Örnek Göstermiştir
Hz. Meryem de ailesi gibi, yaşadığı toplumda Allah'a
olan bağlılığı, ihlası ve samimiyeti ile tanınan bir kişidir. Allah,
onun Kendisi'ne 'gönülden bağlı olanlardan' olduğunu bildirmektedir.
Hz. Meryem'in çevresindeki insanlar arasında bilinen
bir başka özelliği ise, 'ırzını korumuş olması' yani iffetine olan
düşkünlüğüdür. Allah, Hz. Meryem'in bu üstün ahlakını Kuran'da şöyle
haber vermektedir:
İmran'ın kızı Meryem'i de (Allah örnek
verdi). Ki o kendi iffetini korumuştu. Böylece Biz ona Ruhumuz'dan
üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti.
O (Rabbine) gönülden bağlı olanlardandı. (Tahrim Suresi, 12)
İffetini koruyan (Meryem); Biz ona
Kendi Ruhumuz'dan üfledik, onu ve çocuğunu insanlığa bir ayet kıldık.
(Enbiya Suresi, 91)
Hz. Meryem'in Cebrail ile Görüşmesi
Hz. Zekeriya'nın da şahit olduğu gibi, Allah, Hz.
Meryem'in hayatının çeşitli dönemlerinde pek çok mucizevi olay yaratmıştır.
Bunlardan biri de, Hz. Meryem'in Cebrail ile görüşmesi olmuştur.
Hz. Meryem, hayatının belirli bir döneminden sonra yaşadığı toplumdan
ve ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiştir. İşte
Cebrail ile görüşmesi de bu dönemde burada gerçekleşmiştir. Allah
Kuran'da Cebrail'in, Hz. Meryem'in karşısına 'düzgün bir insan'
görünümü içerisinde çıktığını bildirmiştir:
Kitap'ta Meryem'i de zikret. Hani
o ailesinden kopup doğu tarafında bir yere çekilmişti. Sonra onlardan
yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. Böylece ona Ruhumuz
(Cibril'i) göndermiştik, o da düzgün bir beşer kılığında görünmüştü.
(Meryem Suresi, 16-17)
Hz. Meryem, karşısındaki kişinin Cebrail olduğunu
bilmediği için, yabancı biriyle karşılaşmasından dolayı hemen Allah'a
sığınmış ve "Gerçekten ben senden Rahman (olan
Allah)a sığınırım. Eğer takva sahibiysen (bana yaklaşma)." (Meryem
Suresi, 18) )sözleriyle, kendisinin Allah'tan korkan, iman
eden bir mümin olduğunu ifade etmiştir. Söylemiş olduğu bu sözler,
Hz. Meryem'in güçlü Allah korkusunu, iffetine olan düşkünlüğünü
ve ne kadar takva sahibi bir insan olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Hz. Meryem bu konuşmasıyla, sadece kendisinin Allah'tan
sakınan bir kimse olduğunu ifade etmekle kalmamış, 'eğer takva sahibiysen
bana yaklaşma' sözleriyle, aynı zamanda karşısındaki kişiyi de Allah'tan
korkup sakınmaya davet etmiştir.
Cebrail ise onun bu sözleri üzerine, "...
Ben yalnızca Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek
çocuk armağan etmek için (buradayım)." (Meryem Suresi, 19) )
diyerek Hz. Meryem'e kendisini tanıtmıştır. Kendisinin Allah'ın
bir elçisi olduğunu ve ona Allah'tan bir müjde ile geldiğini bildirmiş
ve şöyle demiştir:
Hani Melekler, dediler ki: "Meryem,
doğrusu Allah Kendisi'nden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun
adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu,
saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır." (Al-i İmran Suresi,
45)
Hz. Meryem ise, "Benim nasıl
bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben
azgın utanmaz (bir kadın) değilken" (Meryem Suresi, 20) )
sözleriyle Cebrail'e kendisine bir insan dokunmadan nasıl çocuğu
olabileceğini sormuştur. Cebrail, Allah'ın gücünün herşeye yeteceğini,
bir şeye sadece 'Ol' demesiyle onun hemen oluvereceğini bildirmiştir:
"Rabbim bana bir beşer dokunmamışken
nasıl bir çocuğum olabilir?" dedi. (Fakat) "Allah neyi dilerse yaratır.
Bir işin olmasına karar verirse yalnızca ona "Ol" der o da hemen
oluverir." (Al-i İmran Suresi, 47)
"İşte böyle" dedi. "Rabbin dedi ki:
-Bu Benim için kolaydır. Onu insanlara bir ayet ve Biz'den bir rahmet
kılmak için (bu çocuk olacaktır)." Ve iş de olup bitmişti. Böylelikle
ona gebe kaldı sonra onunla ıssız bir yere çekildi. (Meryem Suresi,
21-22)
Hz. Meryem, kendisine hiçbir insan eli değmeden,
Allah'ın dilemesiyle Hz. İsa'ya hamile kalmıştır. Onun hamileliği
dünyadaki sebeplerden bağımsız olarak gerçekleşmiştir. Bu hamile
kalış şekli, Hz. İsa'nın mucizelerinden biri olmuştur.
Hz. Meryem'in Issız Bir Yere
Çekilmesi
Allah Kuran'ın "Böylelikle ona
gebe kaldı sonra onunla ıssız bir yere çekildi." (Meryem Suresi,
22) )ayetiyle, Hz. Meryem'in Allah'ın dilemesiyle hamile
kalmasının ardından ıssız bir yere çekildiğini bildirmektedir.
Allah, hayatının her anında olduğu gibi, bu dönemde
de Hz. Meryem'i rahmeti ve korumasıyla desteklemiş, Hz. Meryem'e
hamilelik dönemi boyunca psikolojik ve fiziksel açıdan ihtiyacı
olabilecek her türlü imkanı yaratmıştır.
Kuşkusuz Hz. Meryem'in hamileliğinin gerçekleştiği
bu dönemi ıssız bir yerde geçirmiş olmasının pek çok hikmeti vardır.
Allah bu şekilde Hz. Meryem'i, içerisinde bulunduğu mucizevi durumu
kavrayamayacak insanların rahatsız edici tavırlarından uzak tutmuştur.
Onun bu dönemi en rahat ve en huzurlu şekilde geçirmesini sağlamış,
sonrasında ise onun bu durumunu insanlara bir başka mucizevi olayla
açıklayarak, Hz. Meryem'in kendisine yöneltilecek tüm iftiralardan
en güzel şekilde temize çıkmasını sağlamıştır.
Hz. İsa'nın Doğumu ve Allah'ın
Hz. Meryem'e Olan Yardımı
Allah, hamileliği sırasında Hz Meryem'i her açıdan
en güzel şekilde desteklemiştir. Çok iyi bakım gerektiren ve hayati
riskler içeren bir olay olan doğum esnasında, tıbbi malzemeleri,
tecrübeli bir yardımcısı olmayan bir kişinin, yalnız başına bu işin
üstesinden gelebilmesi çok zordur. Buna rağmen bu konuda hiçbir
tecrübesi olmayan Hz. Meryem, Allah'a olan bağlılığı ve güveni ile
bu zor işi tek başına başarabilmiştir. Şiddetli doğum sancıları
içerisinde bir hurma dalına doğru ilerlediği sırada Allah vahiy
ile ona yardımını iletmiştir. Allah ona hüzne kapılmamasını, alt
yanında onun için bir su arkı kıldığını bildirmiştir. Allah, henüz
oluşmuş taze hurmaların dökülmesi için, hurma dalını kendine doğru
sallamasını, yiyip içmesini ve gözünün aydın olmasını buyurmuştur.
Görüldüğü gibi Allah, ihtiyaç duyduğu her konuda yapması gereken
herşeyi bildirerek Hz. Meryem'e yardım etmiş ve bu zor şartlar altında
doğumunu en iyi şekilde gerçekleştirmesini sağlamıştır. Allah Kuran'da
Hz. Meryem'in bu durumunu bize şöyle bildirmektedir:
Derken doğum sancısı onu bir hurma
dalına sürükledi. Dedi ki: "Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan
silinip unutuluverseydim." Altından (bir ses) ona seslendi: "Hüzne
kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır." Hurma dalını
kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülüversin."
Artık, ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek
olursan, de ki: "Ben Rahman (olan Allah)a oruç adadım, bugün hiç
kimseyle konuşmayacağım." (Meryem Suresi, 23-26)
Allah'ın Hz. Meryem üzerindeki rahmeti ve koruması,
hayatının her safhasında olduğu gibi, bu olayda da açıkça görülmektedir.
Bunun yanı sıra Allah'ın, Hz. Meryem'e 'hüzne kapılmamasını', 'hurma
yemesini' bildirmesinin ve onun yanıbaşında 'bir su arkı yaratmış
olmasının' pek çok hikmeti vardır. Tüm bu ayetler, doğumu kolaylaştıran
pek çok işaret içermektedir. Nitekim Allah'ın Hz. Meryem'in doğumunu
kolaylaştırmak için sunduğu bu nimetlerin, özellikle hamile ve doğum
yapan kadınlar için önemi ve faydaları, bugün bilimsel olarak da
bilinmektedir. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
Allah'ın Hz. Meryem'e Hüzne
Kapılmamasını Bildirmesi
Önceki satırlarda değinildiği gibi Hz. Meryem hamileliği
sırasında ailesinden ve yaşadığı toplumdan ayrılarak doğu tarafında
ıssız bir bölgeye yerleşmiş ve doğum gerçekleşene kadar da burada
kalmıştır. Hz. Meryem, bu şekilde hamilelik dönemini Allah'ın yarattığı
bu mucizeyi anlayamayabilecek insanların yanlış tavırlarından uzaklaşarak
psikolojik açıdan rahat bir ortamda geçirmiştir.
Allah, bu dönemde de Hz. Meryem'i desteklemiş,
yardımı ve rahmetiyle müjdelemiş ve ona 'hüzne kapılmamasını' bildirmiştir.
Kuşkusuz Hz. Meryem'in ıssız bir yere çekilmesinde olduğu gibi,
Allah'ın bu emrinin de pek çok hikmeti vardır. Hüzne kapılmamak
herşeyden önce mümin ahlakının bir gereğidir. İman sahibi bir insan
nasıl bir zorluk içerisinde olursa olsun Allah'a güvenmeli ve O'nun
kendisine kesin olarak yardım edeceğini bilmenin rahatlığını yaşamalıdır.
Bu, tüm müminlerin göstermesi gereken bir ahlaktır
ancak bunun yanı sıra günümüzde modern tıbbın elde ettiği bilgilere
bakıldığında, hamile olan ya da doğum yapmakta olan bir kadının
hüzne kapılmamasının, stresten uzak bir ruh hali içerisinde olmasının
son derece önemli olduğu görülmektedir.
Allah Kuran'da, Hz. Meryem'e yiyip içmesini ve
'artık gözünün aydın olmasını' haber vermiştir. Ayrıca, ayetlerde
hüzne kapılmaktan sakınıp kendisine müjdelediği nimetin sevincini
yaşamasını da bildirmiştir.
Allah'ın Hz. Meryem'e Hurma
Yemesini Bildirmesi
Allah, Hz. Meryem'e hurma dalını sallayarak, 'henüz
olgunlaşmış taze hurmalardan yemesini' bildirmiştir. Hurma, günümüzde
hem gıda hem de bir ilaç olduğu düşünülen bir besindir. Günümüzde
elde edilen bilgiler, hurmanın insan vücudunun sağlıklı ve zinde
kalabilmesi için hayati önem taşıyan 10'dan fazla element içerdiğini
ortaya koymaktadır.
Hurmada insan vücuduna bol miktarda hareket ve
ısı enerjisi kazandıran, özümlemesi kolay olan şeker bulunmaktadır.
Üstelik bu şeker kan şekerini hızla yükselten glikoz değil, meyve
şekeri (fruktoz)dir. Hurma hem enerji verir hem de kasların ve sinirlerin
gelişmesini sağlar. Kalori değerinin çok yüksek olması sebebiyle
hastalıktan güçsüz düşmüş ya da yorgun olan kimselere çok fayda
verir. Hurmanın 100 gramında, 1.5 gram protein, 50 gram karbonhidrat
bulunmaktadır. Kalori değeri ise 225 kcal.'dir. Taze hurmalarda
%60-65 oranında şeker ve %2 oranında da protein vardır.
Yine modern tıbbın bulgularına göre, hurma özellikle
de doğum yapan kadınlar için de son derece faydalı görülmektedir.
Doktorlar, hamile kadınlara doğum yaptıkları gün meyve şekerli yiyecek
verilmesi gerektiğini belirtmektedirler. Bunun amacı, annenin zayıf
düşen vücuduna enerji ve canlılık kazandırmak, aynı zamanda da yeni
doğan bebeğe gerekli olan sütü oluşturabilmesi için, süt hormonlarını
harekete geçirmek, anne sütünü çoğaltmaktır.
Bu bilgiler, Allah'ın Hz. Meryem'e, hem kendisine
enerji ve canlılık verecek hem de bebeğin tek gıdası olan sütün
meydana gelmesini sağlayacak 'hurma'dan yemesini bildirmesindeki
bazı hikmetleri ortaya koymaktadır. Burada üzerinde düşünülmesi
gereken hikmetlerden bir diğeri ise, Allah'ın Hz. Meryem'e hurma
ile birlikte bir su arkı kılması ve ona yiyip içmesini bildirmiş
olmasıdır. Günümüzde bilim adamları, bir insanın ihtiyaç duyabileceği
tüm elementleri içerdiği için, insanın sadece hurma ve suyla yıllarca
yaşayabileceğini belirtmektedirler.2
Bu konuda tanınmış uzmanlardan biri olan V. H.
W. Dowson ise, bir hurma ve bir bardak sütün bir insanın günlük
besin ihtiyacını karşılamaya yeteceğini söylemektedir.3
Hurma içerik olarak çok çeşitli vitamin ve minerallere
sahiptir. Lif, yağ ve proteinler açısından da çok zengindir. Hurmada
sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, fiber, demir, kükürt, fosfor
ve klor da bulunmaktadır. Hurma ayrıca A vitamini, betakaroten,
B1, B2, B3 ve B6 vitaminlerini de içerir. Hurmada bulunan vitamin
ve minerallerin hamilelikteki faydalarından bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
Hurmanın besleyici oranının gücü, içerdiği uygun
mineral dengesinden kaynaklanmaktadır. Hamilelikte meydana gelen
uzun süreli bulantı ve fiziksel tepkimeler nedeniyle potasyum eksikliği
açığa çıkar ve bu durumda da potasyum takviyesi yapılması gerekir.
Hurmada bol miktarda bulunan potasyum bu açıdan büyük önem taşıdığı
gibi, vücuttaki su dengesinin korunmasında da son derece etkilidir.
İçerdiği demir, kırmızı kan hücrelerinde bulunan
hemoglobin sentezini kontrol eder ve bu da hamilelikte kansızlığın
engellemesini ve bebeğin gelişimi için hayati önem taşıyan kandaki
RBC dengesinin uygun hale gelmesini sağlar. Çok fazla demir içermesi
sebebiyle, bir insan günde 15 tane hurma yiyerek vücudunun demir
ihtiyacını karşılayabilir ve demir eksikliğinden kaynaklanan rahatsızlıklardan
kurtulmuş olur.
Hurmada bulunan kalsiyum ve fosfat ise, iskelet
oluşumu ve vücudun kemik yapısının dengelenmesi için çok önemli
elementlerdir. Hurma içerdiği bol fosfor, kalsiyum, demir ve gıda
maddeleri ile kansızlığa ve kemik zayıflığına karşı bünyeyi korur
ve bu hastalıkların azaltılmasına yardım eder.
Bilim adamları hurmanın stres ve gerginliği giderici
etkisine de dikkat çekmektedirler. Berkeley Üniversitesi uzmanlarının
yaptığı araştırmalar, sinirleri güçlendiren B6 vitamininin ve magnezyum
mineralinin hurmada yüksek miktarda bulunduğunu ortaya koymuştur.
Sinir vitamini olarak adlandırılan B6 ile kasların çalışmasında
önemli rol oynayan magnezyum hurmada bol miktarda mevcuttur. Hurma
ayrıca içerdiği magnezyum ile de, böbrekler için son derece önemlidir.
Bir insan günde 2-3 tane hurma yiyerek vücudunun magnezyum ihtiyacını
karşılayabilir.4
Bunların yanı sıra, hurmada hamilelikte kadınların
alması gereken bir B vitamini olan folik asit de bulunmaktadır.
Folik asit (B9), vücutta yeni kan hücresi yapımında, aminoasit yapımında
ve hücrelerin yenilenmesinde önemli görevler üstlenen bir vitamindir.
Bu yüzden hamilelikte folik asit ihtiyacı belirgin şekilde artar
ve günlük ihtiyaç iki katına çıkar. Folik asit seviyesi yetersiz
olduğunda yapısal olarak normalden büyük, ancak işlevleri düşük
alyuvar hücreleri meydana gelir ve kansızlık belirtileri ortaya
çıkar.
Özellikle hücre bölünmesinde ve hücrenin genetik
yapısının oluşmasında önemli rol oynayan folik asit, hamilelik sırasında
gereksinimi iki katına çıkan tek maddedir. Hurma da, folik asit
açısından çok zengin bir besin türüdür.
Hamilelikte A vitaminine olan ihtiyaç ise, günlük
olarak 800/ug'e kadar yükselmektedir. Hurma da, A vitaminin öncüsü
olan betakaroten açısından son derece zengindir.5
Ayrıca diğer meyveler genellikle protein açısından
yetersizdir, ancak hurma proteinleri de içermektedir.6
Yine hurmada bulunan oksitosin maddesi de, modern
tıpta doğumu kolaylaştırıcı bir ilaç olarak kullanılmaktadır. Oksitosin,
doğumu kolaylaştırıcı etkisi nedeniyle pek çok kaynakta "rapid birth"
yani "hızlı doğum" sözleriyle tanımlanmaktadır. Doğum sonrasında
ise anne sütünü artırıcı etkisiyle bilinmektedir.7
Hurma ile ilgili tüm bu bilgiler, Allah'ın sonsuz
ilmini ve Hz. Meryem üzerindeki rahmetini ortaya koymaktadır. Hz.
Meryem, Allah'ın ilhamıyla yediği hurma sayesinde, belki de o sırada
ihtiyaç duyduğu her türlü besini karşılama imkanı bulmuş, doğumunu
kolaylaştıracak bir imkan elde etmiştir (kuşkusuz en doğrusunu Allah
bilir).
Peygamber Efendimiz de "İçinde hurma bulunan evin
halkı aç kalmaz'' hadis-i şerifiyle, modern tıbbın ancak günümüzde
tespit edebildiği hurmanın faydalarına dikkat çekerek, hikmetli
bir tavsiyede bulunmuştur.8
Allah'ın Hz. Meryem'in Yanında
Bir Su Arkı Kılması
Allah, Hz. Meryem'e, 'onun hemen alt yanında bir
su arkı kıldığını, artık yiyip içmesini ve gözünün aydın olmasını'
bildirmiştir.
Suyun da aynı hurma gibi, kas hareketlerini düzenleyerek
doğum sancısını hafifletici özellikleri bulunmaktadır. Öncelikle
suyun sadece görülmesi veya sesinin işitilmesi bile otonom olarak
kasların hareketini düzenlemektedir. Nitekim modern doğum klinikleri
doğum işlemini havuz içerisinde gerçekleştirerek bu durumdan faydalanmaktadırlar.
Bunun yanı sıra bilindiği gibi su, yaşamın devamı
ve sağlığın korunabilmesi için mutlaka gerekli olan hayati bir maddedir.
İnsan vücudunda gerekleşen hemen hemen her fonksiyonda; vücut sıcaklığının
ayarlanması, besin maddelerinin ve oksijenin taşınması, atık maddelerin
hücrelerden uzaklaştırılması, eklemlerin düzgün işlev görmesinin
sağlanması, cildin nem ve elastikiyetinin sağlanması, sindirimin
kolaylaştırılması, organ ve dokuların korunmasının sağlanmasında
su büyük önem taşımaktadır. Günümüzde suyun tedavi amaçlı kullanımı
giderek yaygınlaşmaktadır. Suya dokunmak, su ile temas halinde olmak
bağışıklık sistemini uyarmakta, stres karşıtı hormonların üretimini
hızlandırmakta, kan dolaşımını ve metabolizmayı canlandırmakta,
ağrıları hafifletmektedir.9
Hamilelikte ise, suyun çok fazla açıdan önemi vardır.
Hamilelik sırasında, hem artan kan miktarı hem de gelişmekte olan
bebek nedeniyle, süt veren kadınlarda ise süt üretimi nedeniyle
suya özellikle ihtiyaç vardır. Anne sütünün %87'sinin sudan oluştuğu
göz önünde bulundurulacak olunursa, suyun doğum sonrasında da oldukça
önemli olduğu anlaşılmaktadır.
Bunların yanı sıra, hem annenin hem de bebeğin
kanındaki elektrolit dengesinin sağlanabilmesi için de suya ihtiyaç
vardır. Hamilelikte salgılanan hormonlar vücudun sıvıları kullanım
şeklini değiştirir. Hamileliğin sonlarına doğru annenin kanının
hacmi yaklaşık 1,5 katına çıkar. Hamilelik döneminde kadının solunum
yolu ile kaybettiği su miktarı da hamilelik öncesine göre çok daha
fazlalaşır. Bebeğin içinde bulunduğu amniyon sıvısı her üç saatte
bir kendini yenilemektedir. Yetersiz su alımına bağlı dehidrasyon
durumunda amniyon sıvısının miktarı da azalabilmektedir.
Hamilelikte dehidrasyonun bir başka olumsuz etkisi
de erken doğum ağrılarıdır. Dehidrasyon durumunda salgılanan bazı
hormonlar doğum kasılmalarını başlatan hormonu taklit ederek erken
doğum kasılmalarına neden olabilirler. Erken doğum tehdidine karşı
uygulanan tedavi işlemi, damar yolunun açılarak sıvı verilmesidir.
Bu ise sıvı alımının önemini belirtmek açısından dikkat çekicidir.
Çoğu zaman hafif kasılmalar sadece sıvı verilmesi ile kaybolur gider.
Su ayrıca vücudun taşıma sistemidir. Besin maddelerini
ve oksijeni kan yolu ile bebeğe taşıyan da yine sudur. Su aynı zamanda
hamilelikte sık görülen ve erken doğum ya da düşüklere neden olabilen
bazı enfeksiyonların önlenmesinde de aktif rol alır. Yeteri kadar
su içildiğinde, enfeksiyon riski azalır.10
Doktorlar hamile kadınların, su ihtiyaçlarının
hamile olmadıkları döneme oranla en az %50 miktarında artış gösterdiğini,
bu nedenle de yeterli su içilmemesi durumunda vücudun harcadığı
sıvılardan tasarruf yoluna giderek çeşitli rahatsızlıklara yol açacağını
belirtmektedirler.11
Bilimin ortaya koyduğu tüm bu gerçekler Allah'ın
Hz. Meryem için bir su arkı kılmasının ve yiyip içmesini bildirmesinin
ne kadar hikmetli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermekte ve
Allah'ın sonsuz ilminin delillerini oluşturmaktadır.
Hz. Meryem'in Hurma Dalını
Kendisine Doğru Sallaması
Allah, doğum sancısı içerisinde bir hurma dalına
ilerlediği sırada Hz. Meryem'e 'hurma dalını kendisine doğru sallamasını'
(Meryem Suresi, 25) bildirmiştir.
Günümüzde doktorlar doğum sırasında insanın bir
şeyi tutup kendisine doğru çekmesinin kaslar üzerinde faydalı etkileri
olabileceğini ifade etmektedirler. Bu amaçla doğum sırasında kadınlara,
sancıyı giderebilmek ya da çocuğun rahatlıkla doğabilmesini sağlamak
için çeşitli hareketler yaptırırlar. Bu hareketlerin vücutta oluşan
baskı hissinin ve doğum sırasında ortaya çıkabilecek sorunların
azalmasını ve doğumun daha kısa sürmesini sağlayacağı düşünülmektedir.12
Doktorlar, doğumun, ilk sancılarından hemen sonra
gerçekleşen ikinci evresinde, kadının başının hafif yukarıda olmasının
yerçekimi gücünden de faydalanmak açısından oldukça önemli olduğunu
belirtmektedirler. Bunun yanı sıra hastanelerde bulunan doğum masalarına,
kadınların rahat doğum yapabilmeleri amacıyla güç almalarını sağlayan
tutacak saplar ya da ayak pedalları yerleştirilmektedir.
Bazı hekimler ise bu evrede hastanın doğum masasında
yatması yerine çömelmesini veya özel sandalyelere oturmasını tercih
ederler. Günümüzdeki teknolojik gelişmelerden kısa bir süre öncesine
kadar ise, çoğu sağlık merkezinde bu amaçla kullanılan bir başka
yöntem de, annenin tavandan sarkıtılan bir ipe asılarak kendisini
yukarı doğru çekmeye çalışmasıdır. Bütün bu tekniklerin teorik olarak
doğru ve mantıklı olduğu bilinmektedir.13
Günümüzde yapılan tüm bu tıbbi uygulamalar, Allah'ın
Hz. Meryem'e hurma dalını kendisine doğru çekip sallamasını ilham
etmesinin bu yönde de hikmetleri olabileceğini ortaya koymaktadır
(en doğrusunu Allah bilir).
Hz. Meryem'in Hz. İsa ile Birlikte
Kavmine Geri Dönmesi
Hz. Meryem ailesinden uzaklaşıp çekildiği ıssız
bölgeden Hz. İsa ile birlikte geri döndüğünde, kavmindeki insanlar
bu durumun Allah'ın yarattığı bir mucize olduğunu kavrayamamış ve
Hz. Meryem'e yönelik birtakım çirkin iftiralarda bulunmuşlardır.
Hem İmran ailesinin, hem de Hz. Meryem'in Allah'tan korkan dindar
kimseler olduklarını, güzel ahlaklarını ve iffetlerine olan düşkünlüklerini
bildikleri halde, onu 'şaşırtıcı bir iş yapmış olmakla' itham ederek
iftira atmışlardır. Allah Kuran'da kavminin Hz. Meryem'e yönelik
bu iftiralarını şöyle bildirmiştir:
Böylece onu taşıyarak kavmine geldi.
Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın.
Ey Harun'un kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen
de azgın, utanmaz (bir kadın) değildi." (Meryem Suresi, 27-28)
Kuşkusuz bu durum Hz. Meryem için Allah'tan gelen
bir denemedir. İffetini koruyan, Allah'tan korkup sakınan bir kimse
olmasına rağmen, kavminin bu yöndeki iftiralarına maruz kalmıştır.
Bu kimseler aslında onun üstün ahlakına ve şerefli yaşantısına çok
yakından şahit oldukları halde, yine de bu durumu görmezlikten gelmişlerdir.
Hz. Meryem ise, üstün ahlakıyla yine Allah'a sığınmış ve onların
bu iftiralarına karşı Allah'ın en güzel karşılığı vereceğini bilerek
tevekkül etmiştir.
Hz. Meryem'in Konuşma Orucu
Tutması
Hz. Meryem, başına gelen her olayda Allah'a yönelip
dönmüş, yardımı, desteği yalnızca Allah'tan beklemiş ve her defasında
da Allah'ın geniş fazlı ve rahmetiyle karşılık görmüştür. Kavminin
kendisine yönelttiği iftiralarda da, yine Rabbimiz'in kendisini
onların tüm iftiralarından en güzel şekilde temize çıkaracağını
bilmenin güvenini yaşamıştır. Nitekim Allah Hz. Meryem'e "...
Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki: "Ben Rahman (olan
Allah)a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım." (Meryem
Suresi, 26) )şeklinde bildirerek, kavminin karşısına çıktığında
onlara 'Allah'a konuşma orucu adadığını' söylemesini vahyetmiştir.
Hz. Meryem, kavminin yanına gittiğinde, kendisiyle
konuşmak isteyen ve suçlamalarda bulunan kimselere, Allah'ın daha
önce kendisine Cebrail ile "Beşikte de, yetişkinliğinde
de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir." (Al-i İmran Suresi,
46) )şeklinde müjdelediği, Hz. İsa'yı işaret etmiştir.
Bu işaretle Allah büyük bir mucize gerçekleştirmiş
ve Hz. İsa'yı henüz beşikte olduğu halde konuşturarak Hz. Meryem'e
çok büyük bir yardımda bulunmuştur. Allah, kavminin Hz. Meryem'den
beklediği açıklamayı, Hz. İsa'ya söyletmiş, hem onu atılan iftiralardan
temize çıkarmış, hem de bir mucize ile Hz. İsa'nın elçiliğini İsrailoğulları'na
müjdelemiştir:
Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret
etti. Dediler ki: "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?"
(İsa) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana Kitabı
verdi ve beni peygamber kıldı. Nerede olursam (olayım,) beni kutlu
kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet
(emr) etti. Anneme itaati de. Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı.
Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım
gün de. İşte Meryem oğlu İsa; hakkında kuşkuya düştükleri "Hak Söz".
(Meryem Suresi, 29-34)
Allah'ın Hz. İsa'ya beşikte iken nutuk verip konuşturmuş
olması, Hz. Meryem'e karşı çirkin iftiralarda bulunan kavminde büyük
bir şaşkınlığa neden olmuştur. Bu olayla birlikte, Allah'ın "Irzını
koruyan (Meryem); Biz ona Kendi Ruhumuz'dan üfledik, onu ve çocuğunu
insanlığa bir ayet kıldık." (Enbiya Suresi, 91) )ayetiyle
bildirdiği gibi, her ikisinin de Allah'ın insanlar üzerine üstün
kıldığı kimseler olduğu anlaşılmaktadır. Hz. Meryem'in ne kadar
üstün ahlaka sahip bir insan olduğu, onurlu ve temiz kişiliği bu
konuşmayla ortaya çıkmış ve inkarcı kavmin tuzakları en güzel şekilde
bozulmuştur.
Allah "Biz, Meryem'in oğlunu
ve annesini bir ayet kıldık ve ikisini barınmaya elverişli ve akarsuyu
olan bir tepede yerleştirdik." (Müminun Suresi, 50) )ayetiyle,
bu olayların ardından Hz. Meryem ve Hz. İsa'nın hayatlarını yine
Allah'ın rahmeti altında devam ettirdiklerini bildirmiştir.
Allah'ın Hz. Meryem Aleyhinde
Konuşanlara Verdiği Karşılık
İsrailoğulları, Allah'ın göstermiş olduğu bu mucizelerle
Hz. Meryem'in ve Hz. İsa'nın Allah'ın üstün kıldığı kimseler olduklarına
açıkça şahit olmuşlardır. Allah, kendilerine gösterilen bu mucizevi
olaya rağmen, hala Hz. Meryem'e iftirada bulunmayı sürdüren kimseler
için büyük bir azap olduğunu şöyle bildirmiştir:
(Bir de) İnkâra sapmaları ve Meryem'in
aleyhinde büyük bühtanlar söylemeleri... nedeniyle de (onlara böyle
bir ceza verdik)... (Nisa Suresi, 156-157)
Hz. Meryem'in Üstün Ahlakı
Hz. Meryem hayatı boyunca gösterdiği üstün ahlak
ile tüm Müslüman kadınlar için önemli bir örnek olmuştur. Allah
Hz. Meryem'e dünyada önemli bir sorumluluk yüklemiş ve bu şerefli
görev için onu Kuran'ın ifadesiyle 'güzel bir bitki gibi' yetiştirmiştir.
Allah, onu İmran ailesi gibi seçkin kılmış, güçlü
ve samimi iman sahibi kimselerin soyundan kılarak, onun bu üstün
ahlaklı insanlar tarafından yetiştirilmesini sağlamıştır. Bunun
yanı sıra Allah, Hz. Zekeriya'nın eğitimiyle, Hz. Meryem'i üstün
ve seçkin bir peygamberin ahlakıyla ahlaklandırmıştır.
Allah'ın rahmeti sayesinde, doğduğu andan itibaren
bu kutlu insanların eğitimiyle şereflenen Hz. Meryem, güçlü bir
iman ve üstün bir ahlak seviyesine ulaşmıştır. Bu olgunluğa eriştikten
sonra ise Allah mucizelerini göstererek, Hz. Meryem'in üzerindeki
rahmetini, korumasını ve merhametini yakinen görmesini sağlamıştır.
Hz. Meryem'in ibadet ederken mihrapta sürekli olarak yiyecek bulması,
Allah'ın ona olan desteğinin ve rahmetinin açık bir göstergesidir.
Allah daha sonra Hz. Meryem'i Cebrail ile görüştürerek, ona olan
bu rahmetini Cebrail'in sözleriyle de bildirmiştir.
Hz. Meryem hayatının her anında Allah'a karşı göstermiş
olduğu güzel ahlakıyla, Allah'a olan içten bağlılığını ve sadakatini
en güzel şekilde ortaya koymuştur. Allah'ın kendisini denediği tüm
zorlu olaylardaki kararlılığı, tevekkülü, kayıtsız şartsız teslimiyetiyle
de, Allah'a ne kadar gönülden ve samimiyetle bağlı olduğunu en güzel
şekilde ifade etmiştir.
Hz. Meryem'in yaşadığı tüm zorlu anlarda tek başına
olması, onun için başlı başına önemli bir deneme konusu olmuştur.
Zira insanlar zorluk anlarında daima kendilerine yardım edecek,
destek olacak yol gösterecek birilerine ihtiyaç duyar ve olmadığında
da kimileri yalnızlıklarından dolayı bir zayıflık ve üzüntü hissine
kapılırlar. Hz. Meryem'de ise asla böyle bir durum söz konusu olmamıştır.
O, herşeyi yalnızca Allah'tan beklemiş, yalnızca Allah'a güvenmiştir.
Desteği, yardımı ancak Allah'tan istemiş ve O'nun
göstereceği yola uymanın, O'nun sözüne itaat etmenin kendisine yeteceğini
bilmiştir. En zor anında bile ümitsizliğe, karamsarlığa kapılmamış,
Allah'ın tüm yaşadıklarını mutlaka hayra dönüştüreceğini, zorlukların
her birini en güzel şekilde gidereceğini bilerek Allah'a gönülden
teslim olmuştur. Nitekim Allah, yaşadığı her zorlukla beraber, onun
için bir kolaylık kılmış, onu daima yardımı ve rahmetiyle desteklemiş
ve karşılaştığı zorlukları çok büyük hayırlara ve güzelliklere dönüştürmüştür.
Bunun yanı sıra karşı karşıya kaldığı olayları
nasıl çözebileceği konusunda hiçbir tecrübesinin olmaması da Hz.
Meryem için önemli bir imtihan sebebi olmuştur. Hamile kalmış ve
tek başına bir çocuk dünyaya getirmek durumunda kalmıştır. Bu konuda
hiçbir tecrübesi yoktur. Ancak hayatının her safhasında olduğu gibi,
bu olayda da hiçbir şekilde bir yılgınlığa kapılmamıştır. Çok güçlü,
iradeli ve kararlı bir kişilik sergilemiş ve Allah'ın yardımıyla
tüm bunların en güzel şekilde üstesinden gelebileceğini bilmenin
huzurunu ve güvenini yaşamıştır. Nitekim bu konuda da Allah onu
olabilecek en mükemmel nimetlerle desteklemiş, işini kolaylaştırmış
ve gösterdiği güçlü karakterden dolayı onu başarılı kılmıştır.
Hz. Meryem'in ahlakındaki üstünlüğün bir başka
göstergesi ise onun üstlendiği zor sorumluluğu yerine getirirken
yaşadığı sıkıntılar karşısında güzel bir sabır gösterebilmiş olmasıdır.
Hz. Meryem çok önemli ve şerefli bir görev üstlenmiştir. Ancak bu
üstün ve şerefli durumun, kavmi tarafından gereği gibi anlaşılamaması,
inkar içerisinde olan halkının kendisine haksız bir bakış açısıyla
yaklaşıp iftiralarda bulunması, Hz. Meryem için önemli bir sabır
ve deneme konusu olmuştur. Bu aşamada da Allah'a olan güveninde
sabır ve kararlılık göstermiştir. Güçlü, iradeli ve dirayetli kişiliğinden
hiçbir şekilde taviz vermemiştir. Her olayın Allah'ın kontrolünde
olduğunu ve Allah'ın kendisini tüm bu iftiralardan en güzel şekilde
temize çıkaracağını bilerek, bu olaylara ve insanların cahilce tavırlarına
karşı güzel bir sabır ile sabretmiştir.
Hz. Meryem'in bu olaylar sırasında dikkat çeken
bir başka özelliği ise, insanların rızasından tamamen sıyrılmış
olmasıdır. Allah'a katıksız bir iman ile teslim olmuştur. Bu nedenle
de insanların yorumlarından, kınamalarından hiçbir şekilde etkilenmemiştir.
Samimi imanı ve ihlasından dolayı onun için asıl önemli olan Allah'ın
rızasına uygun hareket edebilmiş olmaktır.
Görüldüğü gibi Hz. Meryem her işinde daima katıksız
olarak Allah'a yönelmiş, imanındaki ve Allah'a olan teslimiyetindeki
bu samimiyet sonucunda da, her zaman için Allah'ın rahmetiyle karşılık
görmüştür.
Unutulmamalıdır ki, güzel ahlakı başkalarına da
anlatmanın iki yolu vardır. İnsan kimi zaman güzel ahlakı sözleriyle,
kimi zaman da tüm bunları insanlar için güzel bir örnek oluşturarak
davranışlarıyla anlatır. Bu iki yol arasında, en makbul ve aslında
en etkili olanı, insanın tavırlarıyla yaptığı tebliğdir. Çünkü bu
en samimi olandır. Taklit edilmesi mümkün değildir. Ancak imanın
kalpte samimi olarak yaşanmasıyla, insanın inandıklarını en samimi
şekilde hayata geçirip tavırlarına yansıtmasıyla gerçekleşebilir.
Hz. Meryem bu üstün ahlakı gösterebilmiş, imanıyla,
tavırlarıyla ve ahlakıyla tüm insanlık için önemli bir örnek ve
tebliğ vesilesi olmuştur. Onun insanlara olan bu samimi tebliği,
Allah'ın dilemesiyle en güzel şekilde karşılık görmekte, iman edenlerin
imanda derinleşip, Hz. Meryem'in örnek ahlakını yaşamaları ve Hz.
Meryem karakterini kazanmaları için önemli bir vesile olmaktadır.
----------------------------------------------
1- Alusî, Mahmud, Ruhu'l-Meânî, Beyrut, 3/133-134;
Bursevî, İsmail Hakkı, Ruhu'l-Beyan, İst, 1306, 1/321 - http://www.uni-frankfurt.de/irenik/relkultur47.htm
- Hüseyin Yasar: Islam Tasavvufunda Bir Kadin Olarak Meryem. Journal
of Religious Culture / Journal für Religionskultur Nr. 47 (2001)
2- http://www.geocities.com/SoHo/Easel/3809/hurma.htm
3- http://www.sgp-dates.com/date.htm
4- http://www.sgp-dates.com/date.htm
5- http://www.telmedpak.com/agricultures.asp?a=agriculture&b=date_palm
6- http://www.telmedpak.com/agricultures.asp?a=agriculture&b=date_palm
7- http://198.65.147.194/English/Science/2000/7/article5.shtml
http://www.people.virginia.edu/~rjh9u/oxytocin.html http://eilat.sci.brooklyn.cuny.edu/newnyc/DRUGS/OXYTOCIN.HTM#supplied
8- http://www.geocities.com/SoHo/Easel/3809/hurma.htm
9- http://www.yasamsaglik.com/HaberAraSonuc.asp?txtAnahtar1=Migren
http://www.autism-tr.org/hydroteraphy.htm
10- http://www.mumcu.com/html/article.php?sid=247
11- http://www.bebek.com/index.asp?bolum=12&haberid=173
Hürriyet, 08.08.2001
12- http://www.bebek.com/index.asp?bolum=4&konu=49
13- http://www.mumcu.com/html/article.php?sid=43
|