
Hz. İsa ve Sahte Peygamberler
Altınçağ
Altınçağ Sonrası
SONUÇ
Hz. İsa ve Sahte Peygamberler
Tarih boyunca bazı yalancı ve
sahtekarların peygamberlik iddiasıyla ortaya
çıktıkları bilinen bir durumdur. Bu nevi sahtekarlar
çıkar elde etmek için insanların temiz inançlarını
sömürmüş ve her türlü düzenbazlığa başvurmuşlardır.
Ayrıca hadislerde, kıyamet öncesinde sahte
peygamberlerin ortaya çıkacağına da dikkat
çekilmektedir.

Her
biri
Allah'ın
Resulü
olduğunu
iddia
eden
otuza
yakın
yalancı
gönderilmedikçe
kıyamet
kopmayacaktır.
Tirmizi,
Fiten
43;
Ebu
Davud,
Melahim
16
|

|
Yukarıdaki hadis bizlere günümüz
dünyasındaki gelişmeleri anımsatmaktadır.
Bazı sahtekarlar Müslümanların ve Hıristiyanların
beklentilerini suistimal ederek peygamberlik
iddialarıyla ortaya çıkmakta ve bazen de büyük
felaketlere neden olmaktadırlar.
Uzmanlar sözde mesih akımlarının
1970'li yıllarda ortaya çıkmaya başladığını,
o tarihten bu yana da hızlı bir artış içinde
olduklarını ifade etmektedir. Uzmanlara göre,
bu artışa neden olan başlıca iki temel husus
bulunmaktadır. Bunlardan birisi komünizmin
yıkılması, diğeriyse internet teknolojisinin
sağladığı imkanlardır.28
 
Üstte David
Koresh ve yanan evi (yanda), alttaki
resimlerde ise Dünya çapında örgütlenmeye
sahip olan Moon tarikatının kurucusu
Sun Myung tören esnasında görülüyorlar.

Kendilerini
Mesih ilan eden kişilerin ardından binlerce
insan ölüme gidebilmektedir. Üstte Uganda'da
bulunan toplu mezar ve sağda Jim Jones
taraflarlarının intiharı görülmektedir.
İçinde bulunduğumuz dönemde arka arkaya
pek çok sahte peygamber ortaya çıkmış,
her biri kendini mesih ilan etmiştir.
Ahir Zaman alametlerinin art arda gerçekleşiyor
olmasıher insanın mutlaka düşünmesi
gereken olağanüstü bir durumdur.
|
Konuyla ilgili aşağıdaki alıntılar
hafızalarımızı canlandırmaya yardımcı olmak
için seçilmiş birkaç örnektir:
(Britannica Ansiklopedisi'nden)
Federal ajanlar ve mezhep üyeleri arasındaki
51 günlük gerginlik trajediyle sonuçlandı.
Mezhebin Waco, Texas yakınlarındaki tesisleri
tamamen yandı. 33 yaşındaki, "Branch Davidians"
hareketinin lideri ve sözde Mesihi David Koresh
de diğer 74 kişiyle birlikte öldü.29
(Time'dan) Geçen hafta İsviçre
ve Kanada'da, sözde Mesih Luc Jouret'in taraftarlarından
ve onların çocuklarından oluşan 53 kişi öldü.
Bu iki ülkenin polisleri ölümlerin nedeninin
toplu intihar, toplu katliam veya ikisinin
bir karışımı olup olmadığını araştırıyor.30
(Encarta Ansiklopedisi'nden)
Sun Myung, Moon Unification (Birleştirme)
Kilisesi'nin kurucusudur. 16 yaşındayken bir
rüya gördüğünü; bu rüyasında da İsa Mesih'in,
Tanrının yeryüzündeki krallığını kurmak için,
Moon'un Tanrı tarafından seçildiğini ilan
ettiğini iddia etmiştir. Bu kilise 1990'ların
ortalarında 2 milyondan fazla üyesi olduğunu
ve 100'den fazla ülkede örgütlendiğini ileri
sürmüştür; günümüzde açıkça Moon'u İsa'nın
halefi olarak kabul etmektedir.31
(The Guardian'dan) En kötü mezhep
katliamının korkunç delili… Uganda'da yeni
mezarlar bulundukça, liderleri tarafından
kandırılan fanatik bir mezhebin 1000'e yakın
taraftarının öldüğünden endişe ediliyor…32
(CNN'den) Öyle bir olaydı ki,
yol açtığı şok dalgaları dünyanın her yanına
yayıldı: Çağdaş tarihin en kötü toplu intiharı.
Bir mezhebin üyeleri olan 900'den fazla insan
Güney Amerika ormanlarında bulundu. Ölüler
Jim Jones'un taraftarlarıydı.33
Gündemden düşmeyen sahte peygamberlere
Kuran ayetlerinde de dikkat çekilmiştir. Bu
konudaki bir ayet şöyledir:
Allah'a karşı yalan uydurup
iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey
vahyolunmamışken "Bana da vahy geldi" diyen
ve "Allah'ın indirdiğinin bir benzerini de
ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir?
Sen bu zalimleri, ölümün 'şiddetli sarsıntıları'
sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara:
"Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın,
bugün Allah'a karşı haksız olanı söylediğiniz
ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz)
dolayısıyla alçaltıcı bir azabla karşılık
göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen...
(Enam Suresi, 93)
Ayetin devamında haber verildiği
gibi, bu insanlar uydurdukları yalanın karşılığını
mutlaka göreceklerdir.
Şüphesiz, tüm düzmece peygamberlerin
yalanlarının tümüyle ortaya çıkacağı günler
yakındır. Çünkü Peygamberimiz yalancıların
ardından Hz. İsa'nın geri dönüşünü de müjdelemiştir.
Hz. İsa'nın yeryüzüne dönüşünün
Kuran'da haber verildiğinden, gerek Müslümanlar
gerekse Hıristiyanlar tarafından büyük bir
özlemle beklendiğinden bundan önceki bölümlerde
söz etmiştik. Hz. İsa'nın dünyaya tekrar gelişi
ile ilgili Peygamberimizin de birçok hadisi
bulunmaktadır. İslam alimlerinden Şevkani,
Hz. İsa'nın dönüşüne dair 29 hadis olduğunu,
bu hadislerin içerdiği bilgilerin de yanlış
olma ihtimalinin bulunmadığını belirtmiştir.
(Sünen-i İbn-i Mace, 10/338)
Sözü edilen hadisler ile
bizlere ulaşan önemli bir haber daha vardır.
Hz. İsa'nın dönüşü Ahir Zaman'ın ikinci devresi
ve kıyametin büyük bir alameti olacaktır.
Bu konudaki bazı hadisler şöyledir:

On
büyük
alamet
vuku
bulmadıkça
kıyamet
kopmayacaktır…
İsa
bin
Meryem'in
çıkması…
Sünen-i
İbn-i
Mace,
10/293
Hayatım
elinde
olan
Allah'a
yemin
ederim
ki
Meryem
oğlu
(İsa
Aleyhisselam)'ın
adil
bir
hakim
olarak
sizin
içinize
inmesi
muhakkak
yakındır.
Sahihi
Müslim,
6/532
İsa
bin
Meryem
adil
bir
hakim
ve
adaletli
bir
imam
(devlet
başkanı)
olarak
inmedikçe
kıyamet
kopmayacaktır.
Sünen-i
İbn-i
Mace,
10/340
|

|
Peygamberimiz Hz. İsa'nın
geldiğinde, yapacaklarını da şöyle ifade etmiştir:

İsa
adil
bir
imam
ve
hakim
olarak
yeryüzünde
kırk
yıl
kalır.
Kur'an
ve
Sünnette
Kıyamet
ve
Ahiret,
s.134
İsa
bin
Meryem
iner,
kırk
yıl
Allah'ın
kitabı
ve
benim
sünnetimle
hükmeder,
vefat
eder.
Ahir
Zaman
Mehdi'sinin
Alametleri,
s.
92
“İsa bin Meryem benim ümmetim içinde; adaletli bir hakim ve (yönetimde) adil bir imam olacak, haçı kırıp ezecek (haça tapınmayı kaldıracak) ve domuzu öldürecektir (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirecek)… Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Din birliği de olacak, artık Allah'tan başkasına tapılmayacaktır.”
Sünen-i
İbn-i
Mace,
10/334
“O (Hz. İsa) haçı kıracak (haça tapınmayı kaldıracak), domuzu öldürecek (domuz eti yemenin haram olduığunu bildirecek), cizyeyi kaldıracak, mal (o kadar) çoğalacak ki, kimse onu kabul etmeyecektir.”
Sünen-i
Tirmizi,
4/93;
Kur'an
ve
Sünnette
Kıyamet
ve
Ahiret,
s.133
|

|
Öyle anlaşılmaktadır ki Hz. İsa,
gelişiyle birlikte, teslis (üçleme) gibi putperest
inançları, haç, ruhbanlık gibi batıl uygulamaları,
domuz eti yemek gibi haram fiilleri ortadan
kaldıracak, Hıristiyan dünyasını içinde bulunduğu
çarpık durumdan kurtaracak, tüm insanları
Kuran'da bildirilen hak dini ve üstün ahlak
modelini yaşamaya çağıracaktır.
Bu aşamada, üstünde önemle durulması
gereken bir nokta bulunmaktadır. Ayet ve hadislerde,
Hz. İsa'nın Ahir Zaman'da, yeryüzüne döneceği
hiçbir şüpheye yer verilmeyecek şekilde müjdelenmiştir.
Diğer taraftan, günümüzde bazı Müslümanlar
konuyla ilgili apaçık delilleri göz ardı etmekte
bazıları da Hz. İsa'nın Hz. Muhammed'den sonra
gelmesinin mümkün olmadığını ileri sürmektedir.
Böyle bir düşünceye sahip olan Müslümanların
öncelikle konuyla ilgili ayet ve hadisleri
samimi ve ön yargısız olarak incelemeleri
yerinde olacaktır. İkinci olarak da Hz. Muhammed'in
son peygamber olması gerçeği ile Hz. İsa'nın
yeryüzüne dönüşü gerçeği arasında herhangi
bir çelişki yoktur. Çünkü Hz. İsa ikinci gelişinde
yeni bir din getirmeyecek, Kuran'ın ve
Peygamberimiz Hz. Muhammed'in tebliğ ettiği
hak dinin hükümlerine tabi olacaktır.
Büyük İslam alimlerinden İmam
Rabbani "Hz. İsa'nın Peygamber Efendimizin
yoluna tabi olacağını" (Mektubat-ı Rabbani,
2/1309) belirtmiş ; İmam Nevevi "... Hz. Muhammed'in
yolunu tatbik etmek için geleceğini" (El Kavlul
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyyil Muntazar, s.
64) ifade etmiştir. Bu konuda Kadı İyaz da
"Hz. İsa'nın İslam'ın hükümleriyle hükmedeceğini
ve halkın terk ettiği dini uygulamaları yeniden
canlandıracağını" (Sünen-i İbn-i Mace, 10/338)
söylemiştir. Suyuti'ye göre, sözü edilen bu
konuda tüm İslam alimleri fikir birliğine
varmışlardır. (Suyuti, Alam, http://members.nbci.com/islam12/Imam-al-Mahdi.htm)
Geçtiğimiz yüzyılın en büyük
alimlerinden Bediüzzaman Said Nursi de Risale-i
Nur Külliyatı'nda, bu konuyla ilgili dikkat
çekici açıklamalar yapmıştır. Bediüzzaman'ın
tahlillerine göre, Hz. İsa Ahir Zaman'da cismani
olarak yeryüzüne dönecek, maddeci ve tabiatçı
felsefe akımlarından doğan inkarcı odaklar
ile mücadele edecektir. Onun liderliğinde
İsevilik ve Müslümanlık birleşerek güçlü dinsizlik
akımını tamamen ortadan kaldıracaktır. Hıristiyanlığı
boş inançlardan, sapkınlıklardan, hurafelerden
temizleyecektir. Hıristiyanların Kuran'a tabi
olmalarını sağlayacaktır. Bediüzzaman, Peygamberimizin,
bu müjdeleri herşeye gücü yeten Allah'ın sözüne
dayanarak verdiğini, bu nedenle de gerçekleşeceğinin
kesin olduğunu belirtmiştir.34
Bu noktada, akla gelen önemli
bir soru da Hz. İsa'yı nasıl tanıyacağımızdır.
Elbette, Kuran'da anlatılan peygamberlerin
ortak özelliklerine sahip olması onun en belirgin
alameti olacaktır. Bunun yanında onun gerçek
İsa Mesih olduğunun önemli bir fiziki alameti
daha vardır. Hz. İsa ikinci gelişinde, onu
daha önce gördüğünü, tanıdığını, geçmişini
bildiğini söyleyebilecek hiç kimse çıkmayacaktır.
Onun fiziksel özelliklerini, simasını ya da
ses tonunu bilen tek bir kişi dahi olmayacaktır.
Dünya üzerinde tek bir kişi "ben onu daha
önceden tanıyorum, filanca zaman görmüştüm,
onun ailesi ve yakınları şu kimselerdir" gibi
bir iddiada bulunamayacaktır. Çünkü onu tanıyan
tüm insanlar bundan yaklaşık olarak 2000 sene
kadar önce yaşamış ve ölmüşlerdir. Annesi
Hz. Meryem, Hz. Zekeriya, onunla yıllarını
geçirmiş olan havarileri, dönemin Yahudi önde
gelenleri ve bizzat Hz. İsa'dan tebliğ almış
olan insanlar vefat etmişlerdir. Dolayısıyla
ikinci kez yeryüzüne gelişinde, onun doğumuna,
çocukluğuna, gençliğine ve yetişkinliğine
şahit olmuş tek bir kimse olmayacak ve onun
hakkında hiç kimse hiçbir şey bilmeyecektir.
Bundan önceki bölümlerde de
açıkladığımız gibi, Hz. İsa Allah'ın "Ol"
emriyle babasız olarak dünyaya gelmiştir.
Aradan yüzyıllar geçtikten sonra ise bilinen
hiçbir akrabası olmaması çok doğaldır. Allah,
Hz. İsa'nın bu durumunu Kuran'da Hz. Adem'in
yaratılışına benzetmiş ve şöyle demiştir:
Şüphesiz, Allah katında İsa'nın
durumu Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan
yarattı, sonra ona "ol" demesiyle o da hemen
oluverdi. (Al-i İmran Suresi, 59)
Ayette de belirtildiği gibi,
Allah Hz. Adem'e "Ol" demiştir ve Hz. Adem
yaratılmıştır. İşte Hz. İsa'nın ilk yaratılışı
da Allah'ın "Ol" demesiyle gerçekleşmiştir.
Hz. Adem'in anne ve babası yoktur; Hz. İsa'nın
ilk dünyaya gelişinde ise sadece annesi Hz.
Meryem vardır, fakat yeryüzüne yeniden geleceği
ikinci seferde onun annesi de hayatta olmayacaktır.
Kuşkusuz bu durum, dönem dönem
ortaya çıkan "sahte Mesih" tehlikesini de
tamamen ortadan kaldırmaktadır. Hz. İsa'nın
yeryüzüne yeniden gelişinde, onun Hz. İsa
olduğundan şüphe edilebilecek bir durum oluşmayacaktır.
Hiç kimse "bu kişi Hz. İsa olamaz" diyecek
geçerli bir sebep bulamayacaktır. Çünkü Hz.
İsa, dünyadaki tüm diğer insanlardan ayrılabilecek
bu çok önemli özellikle, yani yeryüzünde kendisini
tanıyan tek bir kişi bile olmamasıyla hemen
tanınabilecektir.
Sonuç olarak, buraya kadar ortaya
konulan bilgiler Hz. İsa'nın gelişine ve yapacaklarına
ilişkin İlahi vaatlerin vaktinin çok yakın
olduğunu düşündürmektedir. Şüphesiz bizlere
düşen görev, yüzyıllardır beklenen bu mübarek
kişiyi en güzel şekilde karşılamak için hazırlık
yapmaktır.
Altınçağ
Hz. Muhammed'in tüm detaylarıyla
tasvir ettiği Altınçağ ve bu dönemin özellikleri
de kıyametin önemli alametleri arasındadır.
İslam alimleri bu döneme cennet benzeri özellikleri
nedeniyle Altınçağ ismini vermişlerdir. Hadislerden
anlaşıldığına göre, Altınçağ Ahir Zaman'ın
ikinci döneminde yaşanacaktır.
Bu müjdelenmiş haberin
gerçekleşeceği dönemin önemli özelliklerinden
birisi bolluk ve zenginliktir. Sözü edilen
bolluğun tarihte bir eşinin olmadığı da hadislerde
bilhassa vurgulanmıştır:

Benim
ümmetim
o
devirde
öyle
bir
refah
bulacak
ki,
o
güne
dek
onun
benzerini
kesinlikle
bulmamıştır…
Sünen-i
İbn-i
Mace,
10/347
O
zaman
ümmetim
iyisi,
kötüsü,
hepsi
de
benzerini
görmedikleri
nimetlerle
nimetlenir.
Kitabül
Burhan
Fi
Alametil
Mehdiyyil
Ahir
Zaman,
s.
16
|

|
Adı geçen dönemdeki zenginlik,
başka bir hadiste de şöyle tasvir edilmiştir:

Onun
zamanında
yeryüzü
içindeki
hazineleri
dışarıya
fırlatacaktır.
El
Kavlul
Muhtasar
Fi
Alamatil
Mehdiyyil
Muntazar,
s.
43
|

|
Bu konudaki diğer hadislerde
de sıkıntı ve darlık yıllarının biteceği,
ihtiyaç içinde olan kimsenin kalmayacağı,
hatta insanların sadaka verecek fakir bulamayacakları
belirtilmiştir:

Öyle
bir
zaman
gelecek
ki
kişi
(ayırdığı)
altın
sadakasıyla
(taraf
taraf)
dolaşacak
da
sonra
elinden
sadakasını
alacak
hiçbir
(fakir)
kimse
bulamayacak.
Ölüm-Kıyamet-Ahiret
ve
Ahirzaman
Alametleri,
s.
462
Muhakkak
o
zamanda
mal
çoğalıp
su
gibi
akacak
da
onu
hiçbir
kimse
(tenezzül
edip)
kabul
etmeyecektir.
Ölüm-Kıyamet-Ahiret
ve
Ahirzaman
Alametleri,
s.
464
|

|
Altınçağ'ın dikkat çeken
bir niteliği de doğruluk ve adaletin yerleşmesi
olacaktır. Sıkıntı, haksızlık ve zorluklar
yerini adalet ve hukukun geçerli olacağı günlere
bırakacaktır. Hadislerdeki ifadeyle, "Yeryüzü
zulüm ve işkence yerine adaletle dolacaktır."
(Ramuz-El Ehadis,7/7) Silahların susması,
düşmanlığın, kavgaların, sosyal çöküşün son
bulması, insanlar arasında dostluk ve sevgi
bağının kurulması da bu devrin belli başlı
özellikleri arasındadır. Savaş endüstrisine
harcanan olağanüstü meblağlardaki para, gıda,
sağlık, imar, kültür gereksinimlerine ve bütün
insanların mutluluğunu sağlamaya yönelik yatırımlara
kayacaktır.
  
Peygamberimiz
hadislerinde, Ahir Zaman'ın ikinci bir
döneminin olacağından ve bu dönemde
tarihte eşi görülmemiş bir zenginliğin
yaşanacağından bahsetmiştir. İslam alimleri
bu döneme cennet benzeri özellikleri
nedeniyle "Altınçağ" ismini
vermişlerdir. Kuran ahlakının yaşanacağı
bir dönem olan Altınçağ'da, ayetlerdeki
cennet tasvirlerine benzeyen bir bolluk,
bereket, zenginlik ve ihtişam yaşanacaktır.
Öyle ki bu dönem hadislerde
"sadaka verilecek fakirin
bulunamayacağı" bir dönem olarak
tasvir edilmektedir.
|
Bu müjdelenmiş dönemin karakteristik
özelliklerinden biri de dinin özüne dönülmesi,
Peygamberimiz zamanındaki şekliyle yaşanması
olacaktır. İslam dininde aslında olmayan,
sonradan uydurulmuş adetler, hükümler, hurafeler
ortadan kaldırılacaktır. Gerçek dinin uygulanmasıyla
Müslümanlar arasındaki ayrılıklar son bulacaktır.
Kısacası Altınçağ, bolluk, huzur,
barış, mutluluk, zenginlik ve rahatlık ortamının
hakim olacağı, sanat, tıp, haberleşme, üretim,
ulaşım ve bunun gibi hayatın tüm alanlarında
dünya tarihinde yaşanmamış gelişmelerin görüleceği,
Kuran ahlakının yaşanacağı bir çağ olacaktır.
(Konuyla ilgili detaylı
çalışmamız "Altınçağ" isimli kitabımızda yer
almaktadır.)
Altınçağ sonrası
Kuran'daki kıssaları okuduğumuzda
önemli bir İlahi kuralın her dönemde geçerli
olduğunu görürüz. Allah'ın gönderdiği elçiyi
yalanlayan ve ona karşı savaş açan toplumlar
helak edilmiş, elçiye tabi olan insanlar ise
hak dinin getirdiği maddi bolluk ve manevi
huzuru yaşamışlardır. Elçinin ardından gelen
dönemde ise bazı toplumlar kendilerine açıkça
tebliğ edilmiş olan hak dini hemen terk ederek
şirke ve inkara sapmışlar, fitne ve fesat
çıkararak adeta kendi elleriyle kendi sonlarını
hazırlamışlardır.
Söz konusu kural elbette
Ahir Zaman için de geçerli olacaktır. Peygamberimiz,
Hz. İsa'nın ölümü ve Altınçağ'ın ardından
kıyamet saatinin geleceğini şöyle belirtmiştir:

Ondan
(Hz.
İsa'dan)
sonra
kıyametin
kopması
an
meselesi
olacaktır.
Ramuz-El
Ehadis,
1/1336
|

|

Ondan
(Hz.
İsa'dan)
sonra
kıyamet
kopacak.
Ramuz-El
Ehadis,
28/5948
|

|
Şüphesiz Ahir Zaman ve Altınçağ
insanlığa son uyarının tam anlamıyla yapılacağı
dönemdir. Bazı hadislerde bu dönemden sonra
artık "dünyada hayırlı bir şey" kalmayacağı
vurgulanır. Öyle anlaşılmaktadır ki, Hz. İsa'nın
ölümünden çok kısa bir süre sonra, tüm dünya
halkları Altınçağ'ın getirmiş olduğu maddi
refah ortamında şımarıp azgınlaşacak, hak
dini tamamen terk edeceklerdir. kıyamet saatinin
de işte böyle bir ortamda, ansızın gelmesi
söz konusu olabilir. Elbette, en doğrusunu
Allah bilir.

Şüphesiz Allah zamandan ve mekandan
münezzehtir. İnsan ise zamana ve mekana tabidir.
Bu apaçık gerçek şu anlama gelir ki, bizim
için geçmiş, şu an ve gelecek olan Allah katında
sadece bir andır; herşey O'nun katında tek
bir anda olup bitmiştir. Dünyanın yaratılışından
kıyamete kadar herşeyi Allah en ince ayrıntısına
kadar düzenlemiş, en küçüğünden en büyüğüne
her olay "Levh-i Mahfuz" isimli kitapta kaydedilmiştir.
Allah'ın yarattığı kader
içerisinde her olayın tüm detaylarıyla yeri
ve zamanı belirlenmiştir. Ayette bu gerçek
"Her bir haber için
kararlaştırılmış bir zaman (müstakar) vardır.
Siz de bileceksiniz." (Enam Suresi, 67)
şeklinde ifade edilir. Bu
süre öylesine kesin ölçülerle belirlenmiştir
ki, "ne bir an ertelenebilir, ne de bir an
öne alınabilir."
Elbette kıyamet alametleri ve
Ahir Zaman ile ilgili olayların gerçekleşeceği
zamanlar da saniyesi saniyesine Allah katında
tespit edilmiştir. Allah'a samimiyetle iman
eden müminler kaderi izlediklerinin bilincinde
olarak asırlar boyunca kıyamet alametlerinin
çıkışını büyük bir merak ve heyecanla gözlemişlerdir.
Ayet ve hadislerdeki işaretler üzerine derin
derin düşünmüşler, Ahir Zaman'ın ilk dönemindeki
fitne ve belalara karşı hazırlıklı olmaya
gayret göstermişler, bununla birlikte müjdelendikleri
Altınçağ'da yaşamayı da yürekten arzu etmişlerdir.
Bu sitede incelenen
ayet ve hadisler de sözü edilen İlahi vaatler
ile ilgili bazı gerçekleri açıkça ortaya koymaktadır.
İçinde bulunduğumuz çağ kıyamet alametlerinin
büyük bir kısmının tam anlamıyla meydana geldiği
bir dönemdir. Günümüz dünyası söz konusu İlahi
işaretlerin art arda ve tam tasvir edildiği
şekilde ortaya çıkmaya başladığına, dünya
tarihinde benzeri görülmeyen gelişmelerin
ilk defa yaşandığına şahit olmaktadır. Hiç
şüphesiz bunlar Peygamberimiz (sav)'in döneminden
sonra yaşanan en önemli gelişmelerdir. Bu
İlahi işaretlerin ön yargıyla değerlendirilmesi,
görmezlikten gelinmesi veya yalanlanması ise
böyle düşünenler için büyük bir kayıptır.
Öyle anlaşılmaktadır ki, 21.
yüzyıl dünya tarihinde yepyeni bir dönemin
başlangıcı olmaktadır.
Allah'ın vaadi kesin bir gerçektir.
O'nun vaatlerini değiştirebilecek veya engelleyebilecek
hiçbir kimse yoktur.
Her konuda olduğu gibi, en
hikmetli ve en güzel sözün olduğu Kuran’da
Allah şöyle buyurmaktadır:
Ve de ki: "Allah'a hamdolsun.
O size ayetlerini gösterecektir, siz de onları
bilip tanıyacaksınız..." (Neml Suresi, 93)
NOTLAR
28 Fenella
Saunders, Gene-ius Computer, Discover, cilt
21, no. 4, Nisan 2000 
29 Mark W. Moffet, "Life in
a Nutshell", National Geographic, Temmuz 1989,
s. 783-788 
30 Stanley Taylor, "Life Underwater"
Botanic, sayı 83, Şubat 1988, s. 24. 
31 John Downer, Supernature,
The Unseen Powers of Animals, Published by
BBC Worldwide Ltd., London 1999, s. 146 
32 Marie-Sophie Germain, Science
et Vie, No: 966, Mart 1998, s. 85-89 
33 John Downer, Supernature,
The Unseen Powers of Animals, Published by
BBC Worldwide Ltd., London 1999, s. 17. 
34 http://www.comdig.de/ComDig01-16/#
14.3 