Hz. İsa ve Sahte Peyga
mberler
Altınçağ
Altınçağ Sonrası

SONUÇ

Hz. İsa ve Sahte Peygamberler

Tarih boyunca bazı yalancı ve sahtekarların peygamberlik iddiasıyla ortaya çıktıkları bilinen bir durumdur. Bu nevi sahtekarlar çıkar elde etmek için insanların temiz inançlarını sömürmüş ve her türlü düzenbazlığa başvurmuşlardır. Ayrıca hadislerde, kıyamet öncesinde sahte peygamberlerin ortaya çıkacağına da dikkat çekilmektedir. 
 

Her biri Allah'ın Resulü olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı gönderilmedikçe kıyamet kopmayacaktır.

Tirmizi, Fiten 43; Ebu Davud, Melahim 16

Yukarıdaki hadis bizlere günümüz dünyasındaki gelişmeleri anımsatmaktadır. Bazı sahtekarlar Müslümanların ve Hıristiyanların beklentilerini suistimal ederek peygamberlik iddialarıyla ortaya çıkmakta ve bazen de büyük felaketlere neden olmaktadırlar. 

Uzmanlar sözde mesih akımlarının 1970'li yıllarda ortaya çıkmaya başladığını, o tarihten bu yana da hızlı bir artış içinde olduklarını ifade etmektedir. Uzmanlara göre, bu artışa neden olan başlıca iki temel husus bulunmaktadır. Bunlardan birisi komünizmin yıkılması, diğeriyse internet teknolojisinin sağladığı imkanlardır.28



Üstte David Koresh ve yanan evi (yanda), alttaki resimlerde ise Dünya çapında örgütlenmeye sahip olan Moon tarikatının kurucusu Sun Myung tören esnasında görülüyorlar.


Kendilerini Mesih ilan eden kişilerin ardından binlerce insan ölüme gidebilmektedir. Üstte Uganda'da bulunan toplu mezar ve sağda Jim Jones taraflarlarının intiharı görülmektedir.

İçinde bulunduğumuz dönemde arka arkaya pek çok sahte peygamber ortaya çıkmış, her biri kendini mesih ilan etmiştir. Ahir Zaman alametlerinin art arda gerçekleşiyor olmasıher insanın mutlaka düşünmesi gereken olağanüstü bir durumdur.

Konuyla ilgili aşağıdaki alıntılar hafızalarımızı canlandırmaya yardımcı olmak için seçilmiş birkaç örnektir:

(Britannica Ansiklopedisi'nden) Federal ajanlar ve mezhep üyeleri arasındaki 51 günlük gerginlik trajediyle sonuçlandı. Mezhebin Waco, Texas yakınlarındaki tesisleri tamamen yandı. 33 yaşındaki, "Branch Davidians" hareketinin lideri ve sözde Mesihi David Koresh de diğer 74 kişiyle birlikte öldü.29

(Time'dan) Geçen hafta İsviçre ve Kanada'da, sözde Mesih Luc Jouret'in taraftarlarından ve onların çocuklarından oluşan 53 kişi öldü. Bu iki ülkenin polisleri ölümlerin nedeninin toplu intihar, toplu katliam veya ikisinin bir karışımı olup olmadığını araştırıyor.30

(Encarta Ansiklopedisi'nden) Sun Myung, Moon Unification (Birleştirme) Kilisesi'nin kurucusudur. 16 yaşındayken bir rüya gördüğünü; bu rüyasında da İsa Mesih'in, Tanrının yeryüzündeki krallığını kurmak için, Moon'un Tanrı tarafından seçildiğini ilan ettiğini iddia etmiştir. Bu kilise 1990'ların ortalarında 2 milyondan fazla üyesi olduğunu ve 100'den fazla ülkede örgütlendiğini ileri sürmüştür; günümüzde açıkça Moon'u İsa'nın halefi olarak kabul etmektedir.31

(The Guardian'dan) En kötü mezhep katliamının korkunç delili… Uganda'da yeni mezarlar bulundukça, liderleri tarafından kandırılan fanatik bir mezhebin 1000'e yakın taraftarının öldüğünden endişe ediliyor…32

(CNN'den) Öyle bir olaydı ki, yol açtığı şok dalgaları dünyanın her yanına yayıldı: Çağdaş tarihin en kötü toplu intiharı. Bir mezhebin üyeleri olan 900'den fazla insan Güney Amerika ormanlarında bulundu. Ölüler Jim Jones'un taraftarlarıydı.33

Gündemden düşmeyen sahte peygamberlere Kuran ayetlerinde de dikkat çekilmiştir. Bu konudaki bir ayet şöyledir:

Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken "Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah'ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ölümün 'şiddetli sarsıntıları' sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah'a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azabla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen... (Enam Suresi, 93)

Ayetin devamında haber verildiği gibi, bu insanlar uydurdukları yalanın karşılığını mutlaka göreceklerdir. 

Şüphesiz, tüm düzmece peygamberlerin yalanlarının tümüyle ortaya çıkacağı günler yakındır. Çünkü Peygamberimiz yalancıların ardından Hz. İsa'nın geri dönüşünü de müjdelemiştir.

Hz. İsa'nın yeryüzüne dönüşünün Kuran'da haber verildiğinden, gerek Müslümanlar gerekse Hıristiyanlar tarafından büyük bir özlemle beklendiğinden bundan önceki bölümlerde söz etmiştik. Hz. İsa'nın dünyaya tekrar gelişi ile ilgili Peygamberimizin de birçok hadisi bulunmaktadır. İslam alimlerinden Şevkani, Hz. İsa'nın dönüşüne dair 29 hadis olduğunu, bu hadislerin içerdiği bilgilerin de yanlış olma ihtimalinin bulunmadığını belirtmiştir. (Sünen-i İbn-i Mace, 10/338) 

Sözü edilen hadisler ile bizlere ulaşan önemli bir haber daha vardır. Hz. İsa'nın dönüşü Ahir Zaman'ın ikinci devresi ve kıyametin büyük bir alameti olacaktır. Bu konudaki bazı hadisler şöyledir:
 

On büyük alamet vuku bulmadıkça kıyamet kopmayacaktır… İsa bin Meryem'in çıkması…

Sünen-i İbn-i Mace, 10/293

Hayatım elinde olan Allah'a yemin ederim ki Meryem oğlu (İsa Aleyhisselam)'ın adil bir hakim olarak sizin içinize inmesi muhakkak yakındır.

Sahihi Müslim, 6/532

İsa bin Meryem adil bir hakim ve adaletli bir imam (devlet başkanı) olarak inmedikçe kıyamet kopmayacaktır.

Sünen-i İbn-i Mace, 10/340

Peygamberimiz Hz. İsa'nın geldiğinde, yapacaklarını da şöyle ifade etmiştir:
 

İsa adil bir imam ve hakim olarak yeryüzünde kırk yıl kalır.


Kur'an ve Sünnette Kıyamet ve Ahiret, s.134

İsa bin Meryem iner, kırk yıl Allah'ın kitabı ve benim sünnetimle hükmeder, vefat eder.

Ahir Zaman Mehdi'sinin Alametleri, s. 92

“İsa bin Meryem benim ümmetim içinde; adaletli bir hakim ve (yönetimde) adil bir imam olacak, haçı kırıp ezecek (haça tapınmayı kaldıracak) ve domuzu öldürecektir (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirecek)… Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Din birliği de olacak, artık Allah'tan başkasına tapılmayacaktır.”

Sünen-i İbn-i Mace, 10/334

“O (Hz. İsa) haçı kıracak (haça tapınmayı kaldıracak), domuzu öldürecek (domuz eti yemenin haram olduığunu bildirecek), cizyeyi kaldıracak, mal (o kadar) çoğalacak ki, kimse onu kabul etmeyecektir.”

Sünen-i Tirmizi, 4/93; Kur'an ve Sünnette Kıyamet ve Ahiret, s.133

Öyle anlaşılmaktadır ki Hz. İsa, gelişiyle birlikte, teslis (üçleme) gibi putperest inançları, haç, ruhbanlık gibi batıl uygulamaları, domuz eti yemek gibi haram fiilleri ortadan kaldıracak, Hıristiyan dünyasını içinde bulunduğu çarpık durumdan kurtaracak, tüm insanları Kuran'da bildirilen hak dini ve üstün ahlak modelini yaşamaya çağıracaktır.

Bu aşamada, üstünde önemle durulması gereken bir nokta bulunmaktadır. Ayet ve hadislerde, Hz. İsa'nın Ahir Zaman'da, yeryüzüne döneceği hiçbir şüpheye yer verilmeyecek şekilde müjdelenmiştir. Diğer taraftan, günümüzde bazı Müslümanlar konuyla ilgili apaçık delilleri göz ardı etmekte bazıları da Hz. İsa'nın Hz. Muhammed'den sonra gelmesinin mümkün olmadığını ileri sürmektedir. Böyle bir düşünceye sahip olan Müslümanların öncelikle konuyla ilgili ayet ve hadisleri samimi ve ön yargısız olarak incelemeleri yerinde olacaktır. İkinci olarak da Hz. Muhammed'in son peygamber olması gerçeği ile Hz. İsa'nın yeryüzüne dönüşü gerçeği arasında herhangi bir çelişki yoktur. Çünkü Hz. İsa ikinci gelişinde yeni bir din getirmeyecek, Kuran'ın ve
Peygamberimiz Hz. Muhammed'in tebliğ ettiği hak dinin hükümlerine tabi olacaktır.

Büyük İslam alimlerinden İmam Rabbani "Hz. İsa'nın Peygamber Efendimizin yoluna tabi olacağını" (Mektubat-ı Rabbani, 2/1309) belirtmiş ; İmam Nevevi "... Hz. Muhammed'in yolunu tatbik etmek için geleceğini" (El Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyyil Muntazar, s. 64) ifade etmiştir. Bu konuda Kadı İyaz da "Hz. İsa'nın İslam'ın hükümleriyle hükmedeceğini ve halkın terk ettiği dini uygulamaları yeniden canlandıracağını" (Sünen-i İbn-i Mace, 10/338) söylemiştir. Suyuti'ye göre, sözü edilen bu konuda tüm İslam alimleri fikir birliğine varmışlardır. (Suyuti, Alam, http://members.nbci.com/islam12/Imam-al-Mahdi.htm) 

Geçtiğimiz yüzyılın en büyük alimlerinden Bediüzzaman Said Nursi de Risale-i Nur Külliyatı'nda, bu konuyla ilgili dikkat çekici açıklamalar yapmıştır. Bediüzzaman'ın tahlillerine göre, Hz. İsa Ahir Zaman'da cismani olarak yeryüzüne dönecek, maddeci ve tabiatçı felsefe akımlarından doğan inkarcı odaklar ile mücadele edecektir. Onun liderliğinde İsevilik ve Müslümanlık birleşerek güçlü dinsizlik akımını tamamen ortadan kaldıracaktır. Hıristiyanlığı boş inançlardan, sapkınlıklardan, hurafelerden temizleyecektir. Hıristiyanların Kuran'a tabi olmalarını sağlayacaktır. Bediüzzaman, Peygamberimizin, bu müjdeleri herşeye gücü yeten Allah'ın sözüne dayanarak verdiğini, bu nedenle de gerçekleşeceğinin kesin olduğunu belirtmiştir.34

Bu noktada, akla gelen önemli bir soru da Hz. İsa'yı nasıl tanıyacağımızdır. Elbette, Kuran'da anlatılan peygamberlerin ortak özelliklerine sahip olması onun en belirgin alameti olacaktır. Bunun yanında onun gerçek İsa Mesih olduğunun önemli bir fiziki alameti daha vardır. Hz. İsa ikinci gelişinde, onu daha önce gördüğünü, tanıdığını, geçmişini bildiğini söyleyebilecek hiç kimse çıkmayacaktır. Onun fiziksel özelliklerini, simasını ya da ses tonunu bilen tek bir kişi dahi olmayacaktır. Dünya üzerinde tek bir kişi "ben onu daha önceden tanıyorum, filanca zaman görmüştüm, onun ailesi ve yakınları şu kimselerdir" gibi bir iddiada bulunamayacaktır. Çünkü onu tanıyan tüm insanlar bundan yaklaşık olarak 2000 sene kadar önce yaşamış ve ölmüşlerdir. Annesi Hz. Meryem, Hz. Zekeriya, onunla yıllarını geçirmiş olan havarileri, dönemin Yahudi önde gelenleri ve bizzat Hz. İsa'dan tebliğ almış olan insanlar vefat etmişlerdir. Dolayısıyla ikinci kez yeryüzüne gelişinde, onun doğumuna, çocukluğuna, gençliğine ve yetişkinliğine şahit olmuş tek bir kimse olmayacak ve onun hakkında hiç kimse hiçbir şey bilmeyecektir. 

Bundan önceki bölümlerde de açıkladığımız gibi, Hz. İsa Allah'ın "Ol" emriyle babasız olarak dünyaya gelmiştir. Aradan yüzyıllar geçtikten sonra ise bilinen hiçbir akrabası olmaması çok doğaldır. Allah, Hz. İsa'nın bu durumunu Kuran'da Hz. Adem'in yaratılışına benzetmiş ve şöyle demiştir:

Şüphesiz, Allah katında İsa'nın durumu Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "ol" demesiyle o da hemen oluverdi. (Al-i İmran Suresi, 59) 

Ayette de belirtildiği gibi, Allah Hz. Adem'e "Ol" demiştir ve Hz. Adem yaratılmıştır. İşte Hz. İsa'nın ilk yaratılışı da Allah'ın "Ol" demesiyle gerçekleşmiştir. Hz. Adem'in anne ve babası yoktur; Hz. İsa'nın ilk dünyaya gelişinde ise sadece annesi Hz. Meryem vardır, fakat yeryüzüne yeniden geleceği ikinci seferde onun annesi de hayatta olmayacaktır.

Kuşkusuz bu durum, dönem dönem ortaya çıkan "sahte Mesih" tehlikesini de tamamen ortadan kaldırmaktadır. Hz. İsa'nın yeryüzüne yeniden gelişinde, onun Hz. İsa olduğundan şüphe edilebilecek bir durum oluşmayacaktır. Hiç kimse "bu kişi Hz. İsa olamaz" diyecek geçerli bir sebep bulamayacaktır. Çünkü Hz. İsa, dünyadaki tüm diğer insanlardan ayrılabilecek bu çok önemli özellikle, yani yeryüzünde kendisini tanıyan tek bir kişi bile olmamasıyla hemen tanınabilecektir. 

Sonuç olarak, buraya kadar ortaya konulan bilgiler Hz. İsa'nın gelişine ve yapacaklarına ilişkin İlahi vaatlerin vaktinin çok yakın olduğunu düşündürmektedir. Şüphesiz bizlere düşen görev, yüzyıllardır beklenen bu mübarek kişiyi en güzel şekilde karşılamak için hazırlık yapmaktır.


Altınçağ

Hz. Muhammed'in tüm detaylarıyla tasvir ettiği Altınçağ ve bu dönemin özellikleri de kıyametin önemli alametleri arasındadır. İslam alimleri bu döneme cennet benzeri özellikleri nedeniyle Altınçağ ismini vermişlerdir. Hadislerden anlaşıldığına göre, Altınçağ Ahir Zaman'ın ikinci döneminde yaşanacaktır.

Bu müjdelenmiş haberin gerçekleşeceği dönemin önemli özelliklerinden birisi bolluk ve zenginliktir. Sözü edilen bolluğun tarihte bir eşinin olmadığı da hadislerde bilhassa vurgulanmıştır:
 

Benim ümmetim o devirde öyle bir refah bulacak ki, o güne dek onun benzerini kesinlikle bulmamıştır…

Sünen-i İbn-i Mace, 10/347

O zaman ümmetim iyisi, kötüsü, hepsi de benzerini görmedikleri nimetlerle nimetlenir.

Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s. 16

Adı geçen dönemdeki zenginlik, başka bir hadiste de şöyle tasvir edilmiştir:
 

Onun zamanında yeryüzü içindeki hazineleri dışarıya fırlatacaktır.

El Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyyil Muntazar, s. 43

Bu konudaki diğer hadislerde de sıkıntı ve darlık yıllarının biteceği, ihtiyaç içinde olan kimsenin kalmayacağı, hatta insanların sadaka verecek fakir bulamayacakları belirtilmiştir: 
 

Öyle bir zaman gelecek ki kişi (ayırdığı) altın sadakasıyla (taraf taraf) dolaşacak da sonra elinden sadakasını alacak hiçbir (fakir) kimse bulamayacak.

Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 462


Muhakkak o zamanda mal çoğalıp su gibi akacak da onu hiçbir kimse (tenezzül edip) kabul etmeyecektir.

Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 464

Altınçağ'ın dikkat çeken bir niteliği de doğruluk ve adaletin yerleşmesi olacaktır. Sıkıntı, haksızlık ve zorluklar yerini adalet ve hukukun geçerli olacağı günlere bırakacaktır. Hadislerdeki ifadeyle, "Yeryüzü zulüm ve işkence yerine adaletle dolacaktır." (Ramuz-El Ehadis,7/7) Silahların susması, düşmanlığın, kavgaların, sosyal çöküşün son bulması, insanlar arasında dostluk ve sevgi bağının kurulması da bu devrin belli başlı özellikleri arasındadır. Savaş endüstrisine harcanan olağanüstü meblağlardaki para, gıda, sağlık, imar, kültür gereksinimlerine ve bütün insanların mutluluğunu sağlamaya yönelik yatırımlara kayacaktır.

Peygamberimiz hadislerinde, Ahir Zaman'ın ikinci bir döneminin olacağından ve bu dönemde tarihte eşi görülmemiş bir zenginliğin yaşanacağından bahsetmiştir. İslam alimleri bu döneme cennet benzeri özellikleri nedeniyle "Altınçağ" ismini vermişlerdir. Kuran ahlakının yaşanacağı bir dönem olan Altınçağ'da, ayetlerdeki cennet tasvirlerine benzeyen bir bolluk, bereket, zenginlik ve ihtişam yaşanacaktır.
Öyle ki bu dönem hadislerde "sadaka verilecek fakirin bulunamayacağı" bir dönem olarak tasvir edilmektedir.

Bu müjdelenmiş dönemin karakteristik özelliklerinden biri de dinin özüne dönülmesi, Peygamberimiz zamanındaki şekliyle yaşanması olacaktır. İslam dininde aslında olmayan, sonradan uydurulmuş adetler, hükümler, hurafeler ortadan kaldırılacaktır. Gerçek dinin uygulanmasıyla Müslümanlar arasındaki ayrılıklar son bulacaktır. 

Kısacası Altınçağ, bolluk, huzur, barış, mutluluk, zenginlik ve rahatlık ortamının hakim olacağı, sanat, tıp, haberleşme, üretim, ulaşım ve bunun gibi hayatın tüm alanlarında dünya tarihinde yaşanmamış gelişmelerin görüleceği, Kuran ahlakının yaşanacağı bir çağ olacaktır. 

(Konuyla ilgili detaylı çalışmamız "Altınçağ" isimli kitabımızda yer almaktadır.)
 

Altınçağ sonrası

Kuran'daki kıssaları okuduğumuzda önemli bir İlahi kuralın her dönemde geçerli olduğunu görürüz. Allah'ın gönderdiği elçiyi yalanlayan ve ona karşı savaş açan toplumlar helak edilmiş, elçiye tabi olan insanlar ise hak dinin getirdiği maddi bolluk ve manevi huzuru yaşamışlardır. Elçinin ardından gelen dönemde ise bazı toplumlar kendilerine açıkça tebliğ edilmiş olan hak dini hemen terk ederek şirke ve inkara sapmışlar, fitne ve fesat çıkararak adeta kendi elleriyle kendi sonlarını hazırlamışlardır.

Söz konusu kural elbette Ahir Zaman için de geçerli olacaktır. Peygamberimiz, Hz. İsa'nın ölümü ve Altınçağ'ın ardından kıyamet saatinin geleceğini şöyle belirtmiştir:
 

Ondan (Hz. İsa'dan) sonra kıyametin kopması an meselesi olacaktır.

Ramuz-El Ehadis, 1/1336

 


Ondan (Hz. İsa'dan) sonra kıyamet kopacak.

Ramuz-El Ehadis, 28/5948

Şüphesiz Ahir Zaman ve Altınçağ insanlığa son uyarının tam anlamıyla yapılacağı dönemdir. Bazı hadislerde bu dönemden sonra artık "dünyada hayırlı bir şey" kalmayacağı vurgulanır. Öyle anlaşılmaktadır ki, Hz. İsa'nın ölümünden çok kısa bir süre sonra, tüm dünya halkları Altınçağ'ın getirmiş olduğu maddi refah ortamında şımarıp azgınlaşacak, hak dini tamamen terk edeceklerdir. kıyamet saatinin de işte böyle bir ortamda, ansızın gelmesi söz konusu olabilir. Elbette, en doğrusunu Allah bilir.

Şüphesiz Allah zamandan ve mekandan münezzehtir. İnsan ise zamana ve mekana tabidir. Bu apaçık gerçek şu anlama gelir ki, bizim için geçmiş, şu an ve gelecek olan Allah katında sadece bir andır; herşey O'nun katında tek bir anda olup bitmiştir. Dünyanın yaratılışından kıyamete kadar herşeyi Allah en ince ayrıntısına kadar düzenlemiş, en küçüğünden en büyüğüne her olay "Levh-i Mahfuz" isimli kitapta kaydedilmiştir.

Allah'ın yarattığı kader içerisinde her olayın tüm detaylarıyla yeri ve zamanı belirlenmiştir. Ayette bu gerçek "Her bir haber için kararlaştırılmış bir zaman (müstakar) vardır. Siz de bileceksiniz." (Enam Suresi, 67) şeklinde ifade edilir. Bu süre öylesine kesin ölçülerle belirlenmiştir ki, "ne bir an ertelenebilir, ne de bir an öne alınabilir."

Elbette kıyamet alametleri ve Ahir Zaman ile ilgili olayların gerçekleşeceği zamanlar da saniyesi saniyesine Allah katında tespit edilmiştir. Allah'a samimiyetle iman eden müminler kaderi izlediklerinin bilincinde olarak asırlar boyunca kıyamet alametlerinin çıkışını büyük bir merak ve heyecanla gözlemişlerdir. Ayet ve hadislerdeki işaretler üzerine derin derin düşünmüşler, Ahir Zaman'ın ilk dönemindeki fitne ve belalara karşı hazırlıklı olmaya gayret göstermişler, bununla birlikte müjdelendikleri Altınçağ'da yaşamayı da yürekten arzu etmişlerdir.

Bu sitede incelenen ayet ve hadisler de sözü edilen İlahi vaatler ile ilgili bazı gerçekleri açıkça ortaya koymaktadır. İçinde bulunduğumuz çağ kıyamet alametlerinin büyük bir kısmının tam anlamıyla meydana geldiği bir dönemdir. Günümüz dünyası söz konusu İlahi işaretlerin art arda ve tam tasvir edildiği şekilde ortaya çıkmaya başladığına, dünya tarihinde benzeri görülmeyen gelişmelerin ilk defa yaşandığına şahit olmaktadır. Hiç şüphesiz bunlar Peygamberimiz (sav)'in döneminden sonra yaşanan en önemli gelişmelerdir. Bu İlahi işaretlerin ön yargıyla değerlendirilmesi, görmezlikten gelinmesi veya yalanlanması ise böyle düşünenler için büyük bir kayıptır.

Öyle anlaşılmaktadır ki, 21. yüzyıl dünya tarihinde yepyeni bir dönemin başlangıcı olmaktadır.

Allah'ın vaadi kesin bir gerçektir. O'nun vaatlerini değiştirebilecek veya engelleyebilecek hiçbir kimse yoktur.

Her konuda olduğu gibi, en hikmetli ve en güzel sözün olduğu Kuran’da Allah şöyle buyurmaktadır:

Ve de ki: "Allah'a hamdolsun. O size ayetlerini gösterecektir, siz de onları bilip tanıyacaksınız..." (Neml Suresi, 93)


NOTLAR

28 Fenella Saunders, Gene-ius Computer, Discover, cilt 21, no. 4, Nisan 2000
29 Mark W. Moffet, "Life in a Nutshell", National Geographic, Temmuz 1989, s. 783-788
30 Stanley Taylor, "Life Underwater" Botanic, sayı 83, Şubat 1988, s. 24.
31 John Downer, Supernature, The Unseen Powers of Animals, Published by BBC Worldwide Ltd., London 1999, s. 146
32 Marie-Sophie Germain, Science et Vie, No: 966, Mart 1998, s. 85-89
33 John Downer, Supernature, The Unseen Powers of Animals, Published by BBC Worldwide Ltd., London 1999, s. 17.
34 http://www.comdig.de/ComDig01-16/# 14.3