Modern bilim, zamanın, materyalizmin iddiasının aksine, mutlak bir kavram değil, değişken bir algı olduğunu gösterdi.
20. yüzyıl biliminin ortaya koyduğu Big Bang teorisi, yalnızca mutlak madde kavramını yıkmakla kalmadı, aynı zamanda materyalizmin temel varsayımlarından biri olan “mutlak zaman” kavramını da ortadan kaldırdı. Bu varsayımın materyalizm açısından önemi, bu felsenin bağlılarının kendi kaynaklarında şöyle ifade edilir:
“İdealizmin karşıtı biricik felsefe akımı Materyalizm, dünyanın ezeli ve ebediliğini (öncesiz, sonrasızlığını), Tanrı tarafından yaratılmış olmadığını ve de zaman ve mekanda sonsuzluğunu kabul eder.”
“Dünyanın zamanda sonsuz olması” demek, zamanın, varlığının sınırı olmayan, değişmez bir gerçek olması demektir. Oysa Big Bang, maddenin bir başlangıcı olduğu gibi zamanın da bir başlangıcı olduğunu ortaya koymuştur.
“Zamanın başlangıcı” kavramını anlamak ilk bakışta zor olabilir. Çünkü düşündüğümüz her şey zamana bağımlıdır. Gözümüzün önüne getirdiğimiz her maddesel olay, zamanın akışı içinde gerçekleşir. Ama zaten önemli olan da budur. Big Bang'den önce hiçbir madde olmadığı için, tam bir “yokluk” vardır. Big Bang'deki patlama ile evrene dağılan “kozmik yumurta”, uzunca bir süre beklemiş ve sonra da patlamaya karar vermiş değildir. Big Bang anından önce o kozmik yumurta da, o kozmik yumurtanın dağılacağı bir “uzay boşluğu” da yoktur. Hiçbir madde olmadığına göre, maddenin etkileşimlerine göre işleyen zaman da olmaz.
Big Bang'in yalnızca maddenin değil, zamanın da başlangıcı olduğu, üç İngiliz astrofizikçi (Hawking, Ellis ve Penrose) tarafından geliştirilen uzay-zaman teoremi ile açıklandı. Ortaya çıkan “zamansızlık” kavramı, yalnızca maddenin değil, zamanın da yaratılmış olduğunu göstererek önemli bir gerçeği ortaya koyuyordu. Evreni vareden Yaratıcı, hem maddeyi hem de zamanı yaratmış olduğuna göre, her ikisinden de bağımsız bir varlık olmalıydı. Ünlü Amerikalı astrofizikçi Hugh Ross evrenin Yaratıcı'sının tüm boyutların üzerinde olduğunu şöyle açıklar:
“Zaman, olayların meydana geldiği boyuttur. Eğer zaman, patlamayla birlikte ortaya çıkmışsa, o zaman evreni meydana getiren nedenin evrendeki zaman ve mekandan tamamen bağımsız olması gerekir. Bu bize Yaratıcı'nın evrendeki tüm boyutların üzerinde olduğunu gösterir. Aynı zamanda Yaratıcı'nın bazılarının savunduğu gibi evrenin kendisi olmadığını ve evreni kapladığını, sadece evrenin içindeki bir güç olmadığını kanıtlar.”