Bu site HARUN YAHYA'nın eserlerinden faydalanılarak hazırlanmıştır.
 
 
ALLAH'IN GÜZELLİKLERİNDEN BİR DEMET 3

Dayanıklı Foklar

Deniz suyu özellikle derinlerde çok serindir. Soğuk sularda yaşayan canlılardan olan foklar bu nedenle derilerinin altında kalın bir yağ tabakasına sahiptirler. Bu tabaka fokların vücut ısısının çok çabuk kaybolmasını önlemeye yarar. Fokların ilginç özelliklerinden başka bir tanesi de dişi fokların bilinen en zengin, en besleyici sütü üretmeleridir. Bu süt zorlu koşullarda yetişen yavruların çok süratli büyümelerini sağlar.

Christopher O'Toole & John Stidworthy, Mammals, The Hunters, s.80-81

Monarkların Bağışıklık Sistemi

Milkweedler son derece zehirli bitkilerdir. Pekçok hayvan için öldürücü olmasına rağmen Monark kelebeklerinin tırtılları çok şaşırtıcı bir şekilde, hiçbir önlem almadan zehirli Milkweed bitkisiyle beslenirler. Çünkü tırtılların Milkweed'in zehirine karşı bağışıklıkları vardır. Diğer birçok hayvan Milkweed'den kaçınarak uzak durduğu halde Monark kelebekleri yaprakların tümünü yiyebilirler. Ayrıca bu zehiri bir savunma aracı olarak da kullanırlar. Monark tırtılları diğerlerinden farklı olarak çok parlak renklere sahiptirler. Bu, düşmanları için bir uyarıdır ve onlara tırtılların yenemeyecek özelliklerde olduklarını gösterir. Tırtıllar kelebeklere dönüştüklerinde de bu zehir molekülleri değişmeden ve çok güçlü bir şekilde vücutlarında kalır. Bu da Monarklara çok iyi bir savunma sağlar.

David Attenborough, The Trials of Life, s.58

Hanımeli Bitkisinin Üreme Yöntemi

Hanımeli bitkisinin (Lonicera caprifolium) eflatunumsu ya da pembemsi beyaz çiçekleri özellikle gece kelebeklerini çekmek için akşam saatlerinde açılır. Çünkü ince ve uzun boyunlu bir huni biçiminde olan çiçeklerin balözü her böceğin kolay kolay ulaşamayacağı kadar derindedir. Bu yüzden tozlaşmasını yalnızca uzun dilli bazı gece kelebeklerine borçlu olan bu çiçeklerin geniş ağızlarındaki iki dudak gündüzleri kapalı durur. Ama akşamları çiçekler açılınca alt dudak aşağıya doğru sarkar ve ortadaki erkek organların açığa çıkmasını sağlar. Böylece çiçeklerin çekici kokusuna kapılarak huninin dibindeki kesecikten tatlı balözünü emmeye gelen gece kelebekleri, çiçeklerin üzerinde uçuşurken erkek organların başçıklarına sürtünürler. Buradan aldıkları çiçek tozlarını dişi organın tepeciğindeki yapışkan sıvıya bulaştırmalarıyla birlikte döllenme gerçekleşir. Görüldüğü gibi bitkinin üremesi ile gece kelebeklerinin beslenmesi arasında kusursuz bir uyum vardır.

Temel Britannica Ansiklopedisi, 8. Cilt, s.25

Hercai Menekşeler

Hercai menekşelerin hepsi eşit büyüklükte olmayan ve her birinde genellikle iki ayrı renk bulunan, beş tane kadifemsi taç yaprakları vardır. Taç yapraklarının arkasında, balözü içeren birer uzantı ya da mahmuz bulunur. Çiçeğe gelen arılar bu tatlı sıvıya ulaşabilmek için daha büyük olan en alttaki taç yaprağa konarlar. Böylece arılar balözünü emerken çiçeğin erkek organlarında bulunan çiçek tozları da arıların tüylerine yapışıp kalır. Arıya yapışmış olan çiçek tozlarının aynı çiçekteki dişi organın tepeciğine bulaşmasını önlemek üzere tepeciğin üzeri koruyucu bir kapakla örtülüdür. Ama arılar bir çiçekten uçup başka bir hercai menekşe çiçeğine konduklarında, balözü emebilmek için bu kapakçığı hortumlarıyla açarlar ve bir önceki çiçekten getirdikleri çiçek tozlarının bir bölümünü dişi organın tepeciğine bırakırlar. Böylece çiçekler döllenerek meyveye dönüşürler. Meyve olgunlaştığında çatlayarak kayık biçiminde üç parçaya ayrılır ve içindeki tohumları çevreye saçar. Görüldüğü gibi arılar sayesinde gerçekleşen bu döllenme işlemindeki tüm detaylarda bir tasarım vardır. Bu tasarımı ortaya çıkartan akıl ise elbette ki arının ya da çiçeğin kendisine ait değildir. Bu aklın sahibi alemlerin Rabbi olan Allah'tır.

Temel Britannica Ansiklopedisi, 8. Cilt, s.25

Sinek Kuşları

Sinek kuşları diğer kuşlardan farklı bir şekilde, havada sabit durarak beslenirler. Bu yüzden özellikle Heliconia gibi çiçeklerden nektar almayı tercih ederler. Heliconialar asılı gibi duran ve yüzü dışa doğru dönük çiçeklerdir ve dış yüzeyleri yapışkan bir maddeyle kaplanmıştır. Bu yapışkan madde yüzünden çiçeğin üzerinde yürüyemeyen karıncalar, arılar ve başka böcekler Heliconialar'ın nektarlarına ulaşmayı başaramazlar. Bu yüzden Heliconialarla sadece sinekkuşları ilgilenir.

Robert, R. Halpern, Green Planet Rescue, s.24

İnşaat Uzmanı Termitler

Doğadaki hayvanlar, yaptıkları işlerde gösterdikleri akıl ile çoğu zaman insanları hayrete düşürürler. Kimi zaman ilginç beslenme şekilleri kullanırlar, kimi zaman bir alet kullanarak çalışırlar, kimi zaman da mimari projeler çizerek akıl almaz yuvalar yaparlar. Termitlerin de en bilinen özellikleri kuşkusuz ki yaptıkları inanılmaz yuvalardır. Her termit türü bulunduğu ortamın koşullarına uygun yuvalar yapar. Örneğin diğer bütün termitlerin aksine yağmurlu bölgelerde yaşayan bazı termitler, özel çıkıntılı çatısı olan mantar benzeri tepeciklerden oluşan yuvalar inşa ederler. Bu çatıların fonksiyonu şiddetli yağmurlarda tepeciklerin duvarlarına zarar gelmesini engellemektir. Suyun çok büyük bir bölümü bu çatının çıkıntısının kenarından kayar ve tepeciklerin duvarları bu sayede ıslanmaz bile.

ZooBooks, Animal Wonders, s.15

Kılıç Kırlangıcı

Kılıç kırlangıçları hayatlarının büyük bir kısmını havada geçirirler. Hatta uçarken bile uyuyabilirler. Kılıç kırlangıcının aerodinamik (havada kolay hareket etmesini sağlayan) vücut yapısı onun en hızlı hayvanlardan biri olmasını sağlamaktadır. Öyle ki bu kırlangıç türü saatte 150 kilometrelik bir hıza ulaşabilmektedir.

Tonny Seddon, Animal Movement, s.52

İğne Yapraklı Ağaçlar

Çam, ladin gibi iğne yapraklı ağaçların çoğunda yapraklar ezildiği zaman keskin ve hoş bir koku yayılır. Bu kokunun kaynağı, bitkinin gövdesinde, dallarında, yapraklarında ve kozalaklarında oluşan yapışkan bir maddedir. Reçine denen bu madde bitkinin zararlı böceklerden, mantar ve öbür asalaklardan korunmasını sağlar. Çünkü kokusu bize hoş gelen reçinenin yapısında, gerçekte ağaca zarar verebilecek tüm bu canlıları öldürebilecek kadar güçlü zehirli maddeler vardır.

Temel Britannica Ansiklopedisi, 8. Cilt, s.294

Fırkateyn Kuşlarının Islanmayan Tüyleri

Erkeklerin dişilerini cezbetmek için kullandıkları kırmızı boyunları ile tanınan Fırkateyn kuşları (frigatebirds) çıkardıkları bir tıslama sesiyle birlikte denize doğru atılırlar ve tüylerini ıslatmadan kancalı gagalarıyla avlarını yakalarlar. Bu kuşların tüylerinde yağ olmadığı için suya girip çıktıklarında tüylerinin kuru kalması zorunludur. Aksi takdirde ıslak tüyleri onları bir anda suya batıracaktır ve bir daha da sudan çıkmaları mümkün olmayacaktır. Bundan başka fırkateyn kuşlarının kancalı gagaları, bir deniz anasını ya da karidesi su yüzeyinden kapmak için kullanabileceği mükemmel bir alettir.

N.J.Berril, The Life of the Ocean, s.13-16

Kurbağaların Perde Ayakları

Allah yarattığı canlılara çoğu zaman çok ilginç özellikler verir. Alışılmadık hareketler yapan bu canlılardan bir tanesi de Borneo ve Sumatra'nın balta girmemiş ormanlarında yaşayan ilginç bir kurbağa türüdür. Zayıf bacakları ve parmaklarının arasında perde olan bu küçük ağaç kurbağasının en önemli özelliği, perdeli ayaklarını kullanarak süzülerek uçabilmesidir. Ağaçların üstünden uçarken, inişini yavaşlatmak istediğinde ayaklarını 4 adet paraşüt gibi kullanır. Ayak parmakları arasındaki ağları genişleterek, vücut yüzeyini neredeyse iki katına çıkartır. Uçan kurbağalar bir ağacın üzerine inmeden önce 12 metre kadar havada süzülebilmektedirler. Hatta, bacaklarını hareket ettirerek ve perde ayaklarının şeklini değiştirerek yönlerini de ayarlayabilmektedirler.

Tonny Seddon, Animal Movement, Nature Watch Series, s.49

İbrik Otu Bitkisi

Böcekçil bitkilerden ibrik otları hemen hemen bütün tropik bölgelerde yetişirler. Bu bitkilerde diğer etçil bitkilerde olduğu gibi hareketli bir kapan düzeneği yoktur. Bunlar avlarının kendi ayaklarıyla gelip tuzağa düşmesini beklerler. İbrik otunun yaprak uçları üstte birleşerek, karnı ve ağzı geniş, ortadaki boyun bölümü dar olan ibrik biçiminde bir yapı oluşturur. Uzunluğu türe bağlı olarak 3.5 ila 50 cm. arasında değişen bu ibriğin içinde 1 litreye kadar sıvı birikebilir. İbriğin ağzı içeriye doğru kıvrık, üstü de kaygan bir maddeyle kaplıdır. Bazı türlerde bu ibriğin üstünde yine yapraktan bir kapak bulunur. Genellikle parlak yeşil üstüne, kırmızı benekli olan ibriğin canlı renkleri ve içindeki balözünün kokusu böcekler için çok çekicidir. Buna aldanan böcekler ibriğin dudak kısmına konar ve kaygan yüzeyde tutunamayarak içindeki sıvıya düşüp boğulur. Bitki de bu sıvının yardığımıyla böceğin kendisine yarayan bölümlerini sindirir.

Temel Britannica Ansiklopedisi, Cilt 4, s.8

Cadı Makiler

Endonezya ve Filipinler'deki ormanlarda yaşayan ve Cadı Maki olarak adlandırılan maymun türü ağaçlarda çok hızlı hareket etmesiyle bilinen bir canlıdır. Bu küçük maymunlar dik ağaçlara hızla tırmanabilen ve büyük bir sıçrayışla ağaçtan ağaca atlayan çok çevik hayvanlardır. Parmak uçlarındaki vantuz gibi emici yastıkçıklar dallara sıkıca tutunmalarını, uzun ve püsküllü kuyrukları ise daldan dala sıçrarken dengelerini yitirmemelerini sağlar. CadıMaki ağaçlarda yaşamasını kolaylaştıran bu özelliklerinden başka, iyi bir avcı olmasını sağlayan başka özelliklerle de donatılmıştır. Örneğin top gibi yusyuvarlak olan başını 180 derece döndürebilir, Cadı Makiler gece hayvanlarıdır. Bu yüzden son derece büyük gözlere sahiptirler. Başlarının geniş dönme açısı ve keskin görüşlü gözleri sayesinde karanlıkta kolaylıkla avlanırlar. Allah her canlıyı bulunduğu ortama uygun özelliklerle donatmıştır. Cadı Makiler de gece karanlığında ormanda rahat hareket edecek özellikler ile birlikte Allah tarafından yaratılmışlardır.

John Mac Kinnon, The World's Wild Places, Borneo, s.78-79

Balta Balıkları

Balta balığı alışılmamış bir balıktır, çünkü uçabilmektedir. Bu balık tıpkı bir kuş gibi derin bir göğüs kafesine sahiptir. Güçlü kaslarının bulunduğu bölgede, kanat gibi çırpabileceği yüzgeçleri vardır. Bu özellikleri sayesinde suyun hemen üzerinde oldukça uzun mesafeleri aşarak uçabilmektedir.

Tonny Seddon, Animal Movement, s.53

Deniz Ördekleri

Deniz ördekleri karayı hiç görmeden aylar boyunca denizde kalabilirler. Diğer tüm kuşlardan farklı gaga yapılarına sahip olan penguenler gibi, bir deniz ördeği de içtiği sudaki ve yediği besinlerdeki tuzu atabilmek için özel bezlere sahiptir. Sıvı halindeki tuz ördeğin gagasından boşalır ve bu şekilde vücuttaki fazla tuz atılmış olur.

Zoobooks, Ağustos 1998, s.14

Isırgan Otlarının Tehlikeli Kesecikleri

Isırganotu denen otsu bitkilerin yapraklarının üst yüzeyinde pek sert olmayan ince tüyler ve her tüyün dibinde yakıcı bir sıvı içeren küçük kesecikler bulunur. Bu kesecikler bitkinin savunma mekanizmasıdır. Bitkiye bir canlı dokunduğu anda bu tüylerin keskin uçları o canlının derisini deler ve keseciklerde bulunan yakıcı sıvı deliklerden içeriye sızarak deriyi kızartır, kaşıntı ve ağrıya neden olur.

Temel Britannica Ansiklopedisi, 8. Cilt, s.239

Geckoların Vantuz Ayakları

Çoğu zaman bir insan için yapılması imkansız olan işleri hayvanlar büyük bir başarıyla yaparlar. Örneğin bazı hayvanlar bulundukları yerde çok sağlam bir şekilde tutunabilecekleri özelliklere sahiptirler. Örneğin bir geckonun ayakları, tırmandığı yüzeyin 100 milyondan fazla noktasıyla aynı anda temas etmesini sağlar. Gecko'ların yüzeye tutunmaları o denli güçlüdür ki, camın üzerindeki bir gecko'yu yerinden kımıldatmak imkansızdır. Bu yönde yapılacak herhangi bir girişim, Gecko'nun yerinden koparılamamasına ve camın kırılmasına sebep olacaktır. Bu konudaki başka bir örnek olan ağaç kurbağalarının da ön ve arka parmaklarının her birinde emme yastıkları bulunur. Bu yastıklar özel kaslar tarafından hareket ettirilmektedir. Ayrıca yastıkların yüzeyi, kurbağanın uzun süre yaprakların altında tutunmasını sağlayacak zamk gibi bir madde de üretmektedir.

Tonny Seddon, Animal Movement, Nature Watch Series, s.46

Orkidelerin Tuzağı

Coryanthes orkideleri, döllenmek için özel olarak hazırlanmış karmaşık bir üreme sistemine sahiptirler. Arıları tuzağa düşüren kompleks bir kapanla polenleşmeyi gerçekleştirirler. Resimde görülen orkidenin dikey kenarlı odacıklarında bir sıvı vardır. Bu sıvı, böcekleri etkileyen ve onları uyutan bir maddedir. Bu yüzden çiçeğin yakınında dolaşan arılar kaçınılmaz bir şekilde içine düşerler. Çiçeğin içine düşen böcek için tek bir çıkış yolu vardır. Dar bir yokuş şeklinde bir doku olan ve seviyesi böceğin düştüğü sıvının yüzeyiyle aynı olan bu tek çıkış yolunu bulana dek böcekler bu sıvının içinde yüzerler. Çıkış yolunu bulmaya çalışırken arı polenlerin bulunduğu stigmanın (tepecik) ve erkeklik organının altından geçer. Bu sırada çiçeğin iki polen kesesi böceğin arka kısmına yapışır. Bu arada böcek dışarı çıkış yolunda ilerler ve sonunda çiçekten dışarı çıkar. Arı uçar, fakat genellikle aynı tecrübeyi başka bir çiçek üzerinde aynı tuzağa düşerek tekrar yaşar. Arı yeni çiçeğe gittiğinde çiçeğin tepeciği polenleri erkeğin sırtından alır ve bu şekilde döllenme başlar.

Linda Gamlin ang Gail Vines, The Evolution of Life, s.63

Boynuzlu Köpek Balıkları

Boynuzlu köpek balıkları, Pasifik ve Hint Okyanusları'nın dip bölgelerindeki kumluklarda yaşarlar. Bu köpek balığı türünün kıvrımlı bir burnu, sivri uçlu omurgaları ve tuhaf görünüşlü yüzleri vardır. Yavru boynuzlu köpek balıkları yumurtadan çıkmadan önce, spiral şeklindeki bir yumurta kesesinin içerisinde gelişimlerini yaklaşık 9 ay kadar sürdürürler. Boynuzlu köpek balıkları yumurtalarının bulunduğu 1.5 cm uzunluğundaki spiral keselerini akıntıya kapılıp sürüklenmemeleri için bir alg yatağı ya da kayalıklardaki yarıklara yerleştirirler. Yumurtadan çıkan yavrular kendilerini yüzgeçlerinde bulunan dikenlerini kullanarak korurlar.

The Cousteau Society, Dolphin Log, Temmuz 1992, s.12

Yelyutan Kuşları

Yelyutanlar (sağanlar) kırlangıçlara çok benzeyen kuşlardır. Adlarını, hızla uçarken gagalarını sonuna kadar açmalarından alan yel yutanların bu davranışlarının amacı hemen hemen tek besin kaynakları olan havadaki böcekleri yakalamaktır. Saatlerce uçabilen ve saatte 100 kilometrelik bir hıza ulaşabilen yelyutanların bacakları dallara tüneyemeyecekleri kadar küçük ve zayıftır. Yere indiklerinde yeniden havalanmakta büyük güçlük çektiklerinden kayaların yan yüzlerine ya da duvarlara tutunarak dinlenirler. Yelyutanların yuvası, yapışkan tükürükleriyle birbirlerine tutturdukları dal parçalarından, otlardan ya da tüylerden oluşur. Hurma yel yutanı (Cypsiurus parvus) hurma ya da başka palmiye ağaçlarının yaprağında tüylerden düz bir yuva hazırlar; yumurtalarını da bu yastıkçığa yapıştırır. Yuva yaprakta dikine ve bazen başaşağı duruyor bile olabilir. Güneydoğu Asya ve Güney Pasifik Adaları'nda yaşayan Callocalia cinsinin üyeleriyse mağaralara rafı andıran küçük yuvalar yaparlar. Yine Callocalia cinsinin üyeleri çıkardıkları sesin yankısını değerlendirerek mağara içinde ya da dışında uçuş güvenliklerini sağlayabilirler. Bilindiği kadarıyla bu özelliği taşıyan başka bir kuş yoktur. Benzer özellik yarasa ve yunuslarda da görülür. Yelyutanların sonar işlevi gören sesleri kısa patlamalar halinde çıkar ve insan kulağının da duyabileceği bu seslerin frekansı 1.500-5.500 hertz arasında değişir.

Temel Britannica Ansiklopedisi, Cilt 19, s.140

Gelincikler

Gelincikler çok hızlı hareket eden canlılardır. Hareketleri o kadar atik ve akıcıdır ki, gelinciğin bulunduğu alanı dikkatle gözleyen bir kimse bile gelinciğin hareket ettiğini güçlükle fark edecektir. Gelincik hızla yol kenarındaki çalılara dalar ve yiyecek bir şey olması ihtimaliyle her deliğe, her yarığa kafasını sokarak yolunda ilerler. Bu grubun hepsi yırtıcı hayvanlardır. Öyle ki kendilerinden büyük, tek başına dolaşan hayvanları dahi kolaylıkla öldürebilirler. Gelinciklerin bazı türleri kış ayları için postlarını değiştirirler. Kuzey Amerika'daki Least gelinciğinin ve Kuzey Avrupa'da yaygın olarak bulunan Avrupalı Gelinciğin tüylerinin rengi kışın beyaza döner. Bazı diğer Asya türleri de daha açık renk bir posta bürünürler. Koyu tüyleriyle karda kolay bir av olabilecek gelincikler Allah'ın onlara verdiği bu özellik sayesinde kışın güven içinde hareket ederler.

Christopher O'Toole & John Stidworthy, Mammals, The Hunters, s.46-49

Yağmurcun Kuşlarının Özellikleri

Pek çok canlı, yaşadığı ortamla hemen hemen aynı renkte olacak şekilde yaratılmıştır. Bu renk uyumu onlar için mükemmel bir korunma sağlar. Kamuflaj yapan canlılardan bir tanesi olan yağmurcun kuşlarının tüylerinin rengi hatta desenleri bile çevrelerine son derece uygundur. Yağmurcunlar çok hızlı uçarlar ve ıslığa benzer melodik bir ötüşleri vardır. Tehlikeyi sezdiklerinde ıslık sesi çıkararak hemen sürüdeki diğer kuşları da uyarırlar. Genellikle yerdeki bir oyuğa yuva yapan yağmurcunlarda hem erkek, hem de dişi kuluçkaya yatar. Yumurtadan çıkan yavrulara dişi ve erkek kuş birlikte bakarlar. Bundan başka bazı yağmurcun türleri uzak yerlere göç ederler. Örneğin Amerika altın yağmurcunları (Pluvialis dominica) göç sırasında Kuzey Kutup Bölgesi'nden Arjantin ve Avustralya'ya kadar gidebilirler.

Temel Britannica Ansiklopedisi, Cilt 19, s.69

Dalgıç Pelikanlar

Beyaz pelikanlar (Pelecanus onocrotalus), gruplar halinde balık tutarlar. Genellikle hep birlikte suyun içindeki balık sürüsünün etrafını kuşatırlar. Bu şekilde toplu bir hareketle balıkların kaçmalarını engellemiş olurlar.

Prof. Peter JB Slater,The Encyclopedia of Animal Behaviour, s.130

Allamanda Çiçekleri

Canlılar arasındaki uyum Allah'ın sonsuz gücünü ve üstün aklını kanıtlayan delillerden sadece bir tanesidir. Bu uyum çiçeklerle böcekler arasında olduğu gibi çoğu zaman çok şaşırtıcı şekillerde ortaya çıkar. Çiçeklerin nektarları genellikle boyuncuk denen organlarının dip kısımlarında bulunur. Bu organın boyu ise çiçeklere göre değişiklik gösterir. Boyuncuğun çok uzun olduğu bazı çiçeklerin döllenmek için özel ağız yapısı olan böceklere ihtiyaçları vardır. Örneğin Allamanda çiçeklerinin nektarını ancak boyuncuğun dibine ulaşmayı başarabilen uzun dilli böcekler ya da arılar toplayabilir. Özellikle uzun dilli arılar Allamanda çiçeklerinin sürekli ziyaretçilerindendir.

Robert, R. Halpern, Green Planet Rescue, s.23

Gölcük Kayakçısı

Su üstünde yürümek insanlar için imkansızdır. Oysa pek çok canlı Allah'ın onlara verdiği özel vücut yapıları sayesinde bu işi rahatlıkla başarmaktadır. Örneğin gölcük kayakçısı uzun, ince bacaklarını yayarak suyun üzerinde yürür. Her bir ayağı suyu iterken, yüzeyde küçük bir çukur oluşur. Bu şekilde oldukça geniş bir alana vücut ağırlığını yaymış olur. Yapılan gözlemler ve incelemeler sonucunda gölcük kayakçısının ayaklarının su yüzeyi tabakasını kırmadığı anlaşılmıştır. Gölcük kayakçısı bu sayede diğer canlılardan farklı olarak su üstünde yürümeyi başarabilmektedir.

Tonny Seddon, Animal Movement, s.23

Su Samurlarının Tüyleri

Su samurlarının vücutlarının alt kısmını sıkı sıkı saran bir kürkleri vardır. Bu post suyu itmeye yarar ve ıslandıktan kısa bir süre sonra da kurur. Vücutları çok esnek olan su samurlarının kuyrukları kalındır ve kuyruk başlangıç noktasında kaslı, aşağısında ise (bazı türlerinde de yukarısında) düzdür. Kuyruğun bu özelliği su samurunun yüzmesinde yardımcı olur. Su samurlarının pek çok türünün perde ayakları vardır. Bütün bunlar samurların usta birer yüzücü olmalarını sağlar. Bir su canlısı olan samurların bütün özellikleri suda rahat hareket edecekleri şekilde yaratılmıştır. Postlarının kolay kuruması, kuyruğunun özel yapısı, perde ayakları hepsi samurlara Allah tarafından verilmiş özelliklerdir.

Christopher O'Toole & John Stidworthy, Mammals, The Hunters, s.56-57

Taklit Yapan Orkideler

Orkidelerin değişik döllenme yöntemleri vardır. Bu çiçeklerin bir türü erkek arıların, dişileri etkileyebilecekleri kimyasal bir madde üretir. Yağlı olan bu kimyasal maddeyi kolay toplayabilmeleri için erkek arıların ön bacaklarında fırça şeklinde tüyler vardır. Topladıkları maddeyi arka bacaklarında bulunan keseciklerde depo ederler. Sonra, dişi arı aramak için çıktıklarında bu kimyasal maddeyi salıverirler. Bazı orkideler ise tam olarak dişi arı görünümünde yetişirler. Böylece diğer çiçeklerden polen toplamış olan erkek arılar bunlarla çiftleşmek için geldiklerinde, başka bir çiçeğe polenleri bulaştırmış olurlar. Bazı orkidelerse nektar üretemez sadece nektar kokusu üretirler. Bu kokuya aldanan arılara nektar vermedikleri halde, onları kandırmış ve polenlerini taşıttırmış olurlar. Bir bitkinin hiç tanımadığı türdeki bir canlıya kendini benzeterek tıpatıp aynısını taklit edebilmesi, karşı cinsi etkileyecek kimyasallar üretmesi hiç kuşkusuz ki bu canlıların aklı sonucunda gerçekleşen olaylar değildir. Bu canlılar da yeryüzündeki diğer tüm canlılar gibi Allah tarafından yaratılmışlardır.

Robert, R. Halpern, Green Planet Rescue, s.25

Perde Ayaklı Flamingolar

Gösterişli renkleriyle ve uzun boyunlarıyla dikkat çeken flamingolar aynı zamanda iyi birer yüzücüdürler. Flamingoların perde ayakları yüzmelerini kolaylaştırır. Bu perde ayakların yassı ve geniş bir yapıda olması flamingoların yumuşak çamur üzerinde bile batmadan kolaylıkla yürüyebilmelerini sağlar. Ayrıca parmakları arasındaki ağlar, flamingonun suyu itebilmesi için geniş bir yüzey alanı sağlamaktadır. Görüldüğü gibi flamingolar uçabilmeleri için gerekli olan her detayla birlikte Allah tarafından yaratılmışlardır.

Tonny Seddon, Animal Movement, s.40

Sırtlanların Gücü

Sırtlanların vücutlarına çarpık bir görünüm veren eğimli sırtları vardır. Boyun ve omuz kasları çok güçlüdür; bu sırtlanların kendilerinden çok daha büyük hayvanları bile kolaylıkla yere devirmelerini sağlar. Genellikle karanlıkta avlanan sırtlanlar çok iyi bir gece görüşüne sahiplerdir. Birkaç kilometreyi saatte yaklaşık 40 kilometre hızla koşabilirler. Sırtlanlar kendilerinden daha büyük ve daha kuvvetli hayvanları yakalamak için sayısı 10 ila 20 arasında değişen gruplar halinde avlanırlar.

Eğer çok fazla yiyecek varsa hayvanın yenmeyen kısımlarını sürükleyerek, bunları daha sonra yemek üzere su çukurlarında saklarlar.

Christopher O'Toole & John Stidworthy, Mammals, The Hunters, s.64-65

Et Sineklerin Hassas Alıcıları

Gök sinekleri ya da et sinekleri (blowflies), ayaklarındaki ince tüyleri, kondukları yerin kimyasal özelliklerini algılamak için kullanırlar. Bu tüyler sayesinde sinekler yiyecek bulurlar.

Prof. Peter JB Slater,The Encyclopedia of Animal Behaviour, s.15

Yuva Yapma Ustası Kuşlar

Arı yiyici kuşların arıları ve diğer böcekleri havada tutup yakalayabilecek kadar etkili gagaları vardır. Bunun yanı sıra kuşun gagası taşları kazabilecek kadar da güçlüdür. Arı yiyici kuş yuvasını bir kum taşı uçurumunun ön kısmına ya da bir nehrin kıyısındaki sert çamurlara gagasıyla sürekli olarak vurup oyuklar açarak yapar. Yaklaşık olarak 1 m uzunluğunda dar bir tünel açana kadar büyük bir ustalıkla kazısına devam eder.

David Attenborough, The Trials of Life, sf.137

Anne Pandaların Özenli Bakımı

Anne pandalar yavrularına çok iyi bir bakım sağlarlar. Yavru pandaların özel bir korumaya ihtiyaçları vardır çünkü doğduklarında tam anlamıyla yardıma muhtaç durumdadırlar. Düşmanlar yavru bir pandaya saldırdıklarında annesi güçlü çenesiyle düşmanını ısırarak yavrusunu korumaya çalışır. Oysa anne pandanın güçlü çenesi yavrusunu tuttuğunda oldukça nazik olabilmektedir. Hatta pandalar yavrularını bir yerden başka bir yere taşırken boyunlarından tutarak bir kedi gibi kavrayabilirler.

Zoobooks, Temmuz 1998, s.11

 

 


GERİ İLERİ
Bu sitedeki tüm materyali, hakikatler.com sitesini referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin çoğaltabilirsiniz.